Uluslararası Af Örgütü’nün(Aİ) 2022 yılı insan hakları raporunda, Çin’in Uygurlara karşı işlediği suçların ayrıntıları açıklandı. Açıklanan detaylara göre göre, Çin hükümeti “Kendi politikalarına karşı çıkan Vatandaşları, gazeteciler ve insan hakları avukatları da dahil olmak üzere temel insan haklarını savunanların tutuklanarak hapsedilmesi, tutuklulara ağır işkenceler ve gizli yargılama ile mahkum edilmeleri gibi hususlar yer alıyor.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Raporda, Çin işlediği ağır insan hakları ihlalleri ve dünya çapında evrensel insan hakları ve özgürlüklerini bastırmaya devam eden otoriter bir devletle suçlanıyor. Raporun Çin’in insan hakları siciline ilişkin özel bölümü, Uygurların insan hakları ihlallerine ilişkin bir açıklamayla başlıyor.
Raporun ayrıntıları ana başlıklar halinde şöyle devam ediyor :
- Raporda, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar, Kazaklar ve Kırgizlar başta olmak üzere diğer Müslüman Türk azınlıkların özgürlüklerini ciddi şekilde kısıtlama ve onları dini ve kültürel kimliklerini yok etmeye yönelik politikaları sert ifadelerle eleştiriliyor.
- Bu raporda Çin Lideri Xi Jinping, geçen yıl Ekim ayındaki ÇKP Kurultayında üçüncü kez Çin’in lideri olarak atanması ve otoriter yönetimini sürdürmesi sebebiyle Çin’deki insan hakları ihlallerinin daha kötüleşerek sürdürdüğüne dikkat çekiliyor.
- Raporda, Birleşmiş Milletler OHCHR’nin geçen yıl Ağustos ayında yayınlanan ve Çin hükümetinin Uygurlara yönelik vahşetini detaylandıran Uygur İnsan Hakları Raporuna atıfta bulunularak, “Uluslararası ceza hukuku uyarınca, Çin hükümeti Uygurları ve diğer Müslümanları keyfi olarak gözaltına alıyor ve onlara işkence ediyor. Uygurları etnik olarak yok etmek için Uygur kadınları zorla kısırlaştırılıyor Aileler yok edilerek çocuklar ve aile bireyleri bir birlerinden koparılıyor. Bunun ise Raporda uluslararası bir suç, yani insanlığa karşı suç teşkil edebileceği vurgulanıyor.
- Ayrıca raporun neden BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından ertelendiği hususu de açıklıyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet liderliğindeki soruşturma ekibinin, Mayıs 2022’de Uygur bölgesine yaptığı ziyaret sırasında Çin yönetiminin temas ve görüşme engellemeleri ve kısıtlamaları sebebiyle Uygurlarla birebir temas kuramadıkları belirtiliyor.
- Çin hükümetinin BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Uygurların insan haklarına ilişkin raporunu açıklanmasına karşı baskı girişimleriyle karşı karşıya kaldığını, Çin’in bu rapor için diğer ülkeleri de yanına çekerek yayınlanması için çok çabaladığı de belirtiliyor.
- Çin hükümeti “kendi politikalarına karşı çıkan vatandaş gazeteciler ve insan hakları avukatları da dahil olmak üzere insan hakları savunucularını hapse atmaya devam ediyor. Tutuklananlar ağır koşullarda , işkence ve diğer kötü muamelelere maruz kalıyor. Tutukluların baskı altında işkence ile işlemediği suçları itirafa zorlandığı “devlet rejimini yıkmakla” suçlandıktan sonra gizli duruşmalarla mahkum edildikleri ve tutuklamalar ve sorgulamalar sırasında gördükleri işkence ve kötü muamele hakkında ayrıntılı bilgi veriliyor.
- Çin’in 2022’deki sıfır covid-19 politikası esnasında Uygurların sağlık ve yeterli gıdaya ilişkin insani haklarının ihlal edildiğini ve hatta bu yetersiz sebepler yüzünden ölümlerin iki katına çıktığı bildiriliyor.
- Uygur bölgesindeki uygulanan “Sıfır Kovid” politikası ve zorunlu karantina sebebiyle meydana gelen ölümlere karşı yerel halkın ve göçmen Çinlilerin protestolarına yol açtığı vugulanıyor. g
- Çin’in şiddetli Covid-19 kısıtlamaları sırasındaki baskılarında bile Uygurların Çin’deki ciddi insan hakları ihlallerinin hedef grubu olduğunu vurguluyor. Haberde, “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin (Sincang) merkezi Urumçi’de 24 Kasım’da bir çok katlı Apartmanda çıkan yangında çin’in resmi açıklamalarına göre en az 10 kişi hayatını kaybettiği bu trajedinin merkezi Çin’in en az 20 şehirde halkın protestolarına yol açtığı bilgisi de yer alıyor
- Raporda “hükümetin, başta Uygur ve Kazak Müslümanları olmak üzere Sincan’daki diğer azınlık etnik gruplarının özgürlüklerini ciddi şekilde kısıtlayan ve onların dini ve kültürel kimliklerinin varlığını tehdit eden politikalar uygulamaya devam ettiği sonucuna varıldığı de açıklanıyor.
- Raporda ayrıca Çin’in Uygur bölgesini temel alan ulusal toprak özerkliği alanlarında sistematik baskılar yürütüldüğüne ve bu baskıların “ayrılıkçılık – aşırılıkçılık -Terörcü ” suçlamaları ile devam ettiğine değiniliyor. “.
Uluslararası Af Örgütü Çin İşleri Departmanında araştırmacı olan Alkan Akad, Özgür Asya radyosuna yayınladıkları raporun Uygurlarla ilgili bölümünü şöyle değerlendirdi :
- Uluslararası Af Örgütü genellikle herhangi bir yerde meydana gelen insan hakları ihlalleri hakkında direkt hüküm vermez. Kendisine bu konuda ulaşan bilgileri eşit derecede acil olarak değerlendirir. Ancak elimizdeki çok net ve açık kanıtlar ve Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından yayınlanan raporlar ve medyada yer alan bilgiler, Çin hükümetinin Uygurlara karşı ciddi insan hakları ihlalleri işlediği ve bu ihlallerin insanlığa karşı suçlar olarak değerlendirilebileceği ve bu ihlallerin hala devam ettiğini gösteriyor.
- Uygurlara karşı baskılar, insan hak ve özgürlüklerini bastırmaya yönelik politikalar ve yüksek teknolojili bakı ve zulüm devam ediyor. Korkunç toplama kamplarının varlığına ek olarak, siyasi ve dini kimlikli kişilerin sanatçı, akademisyen ve yazarların tutuklanmaları, gizli adam kaçırmalar(gizlice tutuklanma) uygulamaları hala devam ediyor.
- Uygur örf ve adetlerine ve dini inançlarına göre yaşamak da ciddi şekilde engellenmektedir. Raporumuzda Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Uygur insan hakları raporuna özel olarak değinmemizin sebebi, tüm ülkelerin Birleşmiş Milletler’in bu çok önemli raporunu reddedemeyeceğini ve Çin’in Uygurlara karşı işlenen insanlık suçlarına göz yumamayacağını hatırlatmak içindir.
- Çin’in BM raporunda önerilen tavsiyelere uyması ve insan hakları ihlallerini durdurmak için resmi adımlar atması için Çin’e baskı yapmakla yükümlü olduklarını vurgulamak, Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Uygur insan hakları raporuna özel olarak değinmemizin sebebi, ” Uygur örf ve adetlerine ve dini inançlarına göre yaşamak da ciddi şekilde engellenmesine son vermesini sağlamaktır. erin Birleşmiş Milletler’in bu çok önemli raporunu reddedemeyeceğini ve Çinli Uygurlara karşı işlenen insanlık suçlarına göz yumamayacağını hatırlatmak içindir. . Yani, BM raporundaki tavsiyelere uyması ve insan hakları ihlallerini durdurmak için resmi adımlar atması için Çin’e baskı yapmakla yükümlü olduklarını vurgulamak için.” Raporumuzda Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Uygur insan hakları raporuna özel olarak değinmemizin sebebi, tüm ülkelerin Birleşmiş Milletler’in bu çok önemli raporunu reddedemeyeceğini ve Çinli Uygurlara karşı işlenen insanlık suçlarına göz yumamayacağını hatırlatmak içindir. . Yani, BM raporundaki tavsiyelere uyması ve insan hakları ihlallerini durdurmak için resmi adımlar atması için Çin’e baskı yapmakla yükümlü olduklarını vurgulamak içindir.
- Çin hükümeti bölgede ‘eğitim merkezleri’ olarak bilinen toplama kamplarını kapattığını iddia etse de, binlerce erkek ve kadın Uygurların tutulduğu ve zorunlu Köle/İşçi olarak çalıştırılmasına devam ettirdiği kanıtlanmıştır.
- Uluslararası toplum Çin’in Uygurlara yönelik bu insanlık suçlarına bir an önce son verme sorumluluğuna ve imkanlarına sahiptir. Geçen Kasım ayında, Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, Çin hükümetini tüm insan hakları ihlalleri iddialarını derhal soruşturmaya ve Sincan’da keyfi olarak özgürlüklerinden yoksun bırakılan herkesi serbest bırakmaya çağırmıştır.
- Raporda BM.başta ülkeler ve Uluslararası topluma Uygurların maruz kaldığı zulmün sona erdirilmesi ve Uygurların bu etnik soykırımdan nesillerinin korunması için resmi tedbirler almaya çağırılmıştır.
- Raporda, Çin’in yukarıda belirtilen ciddi insan hakları ihlallerine ek olarak, Çinli yetkililerin yurtdışındaki Uygurları hedef alması ve çeşitli hükümetlere yurtdışında yaşayan Uygurları Çin’e geri göndermeleri için baskı yapmaya devam ettiğini gösterdığı bildiriliyor.
- Bu konunun aciliyetine binaen altını çizerek, “Uluslararası toplum, yabancı ülkelerde zorla Çin’e geri gönderilme riskiyle karşı karşıya olan Uygurları korumakla yükümlü olduğu Suudi Arabistan’dan Çin’e iade edilme sorunuyla karşı karşıya kalan dört Uygur’un durumunu ve Fas’ta tutuklanan Uygur bilgisayar tasarımcısı İdris Hasan’ın Çin’e zorla gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu detaylandırılmıştır.
- Tayland ve Mısır gibi ülkelerde aynı tehdit altında olan Uygurların durumu. Onlara hatırlatarak ve kaderleriyle ilgili derin endişemiz dile getirilmiştir.
- Bu konuda tüm ülkelere çağrıda bulunulmuş ve ülkesindeki Uygurların Çin’e geri göndermeme konusundaki uluslararası yasalara uymaya ve onları Çin’e teslim etmemesi bir kez daha hatırlatılmıştır.
- Bütün ülkelerin 10 bin Uygur sığınmacıyı göçmen olarak ülkesine kabul eden bir yasa çıkaran Kanada’yı örnek almaya ve Ülkelerin ve uluslararası toplumun zor durumda olan Uygur mültecilere kucak açmasını umuyoruz.
- Bu raporu hazırlarken, Uluslararası Af Örgütü uzmanlarının Çin’deki insan hakları durumuna ilişkin bağımsız bilgi ve araştırmalarına ek olarak, BM, insan hakları örgütleri ve Uygur örgütleri tarafından sağlanan raporların yanı sıra Uygur kampı tanıkları ve Çin baskısının kurbanları vb. Birden fazla, çok kaynaklı kanıta dayanmaktadır.
- Bu rapor, sürmekte olan Ukrayna-Rusya savaşı, çeşitli siyasi ve sağlık krizleri, doğal afetler ve Çin’in ekonomik gücünü kullanarak ülkeleri etki ve boyunduruk altına alma girişimleri nedeniyle Uygur soykırımı sorununun eskisi kadar acil olmadığının düşünüldüğü bir dönemde yayımlanmıştır. Bu Raporumuz ve tavrımız diğer ülke hükümetlerince memnuniyetle karşılanmıştır.