Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Amerikalı bir diplomat olan babası ve Çin doğumlu bir yazar olan annesi Theresa Buzaki (Çince adı Han Xiu), Çin’in “Büyük Kültür Dönemi” sırasında Uygur bölgesinde konuşlu sözde Üretim ve İnşaat Ordusunun 3. Tabur’nda görevli annesinin yanında yaşadı. Daha sonra ABD’de yaşayan Babasının yanına giderek yerleşti. Gençliğinde yaşadığı Uygur bölgesi ve gençliği hakkında anılarına yer verdiği özel bir kitap yazdı.
Yazar Theresa : Çin’in Uygurlara yönelik politikası sadece işgal değil, Saldırganlık Kültürü ve Etnik Temizliktir.
Özgür Asya radyosuna yazdığı anı kitabı ve Doğu Türkistan’in mevcut durumu ile ilgili açıklamalarda bulunan Theresa Buzaki , Çin’in Uygurlara yönelik politikasını sadece toprak işgali değil, aynı zamanda saldırganlık kültürünün bir yansıması ve etnik temizlik olduğunu belirterek şunları söyledi : “Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan Müslüman azınlıklara yönelik politikası çok ciddi bir saldırganlık kültürünün bir sonucudur. Çin’in bu saldırganlık kültürü, kaçınılmaz olarak diğer kültürlerin değerlerinin yağmalanması ve yok edilmesi sonucuna sebep olmaktadır. Tarih boyunca orada(Uygur bölgesinde) barış içinde yaşayan Uygurların etnik Çinlileri kültürel olarak değiştirme girişimi yoktur ve buna da ihtiyacı yoktur. Ancak Çin’in üzerinde durduğu eski Çin hanedanı, Orta Çin’deki Çinli hükümdarları, ‘Sincan’ olarak adlandırılan bu topraklara hiç bir zaman (söz hakkına9 sahip olamamıştır. Çin yönetimleri aslında Doğu Türkistan’da hiçbir şeye sahip değillerdi. Bunlar tarihin bize öğrettiği gerçeklerdir.” dedi.
ÇKP Lideri Xi’nin Gerçek Amacı Uygurları Dönüştürme ve Çinlileştirmektir.
ÇKP Lideri ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in sözde ” Cunghua Milleti = Çin Ulusal Topluluğu” temeline dayanan “Sincan’ı kültür yoluyla beslemek ve dönüştürmek ” şeklindeki mevcut politikalarının gerçek amacının Uygurları dönüştürme yolu ile ve Çinlileştirmek olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü : Çin hükümetinin Uygurları zorla dönüştürerek Çinlileştirme politikasının tarihsel arka planı uzun geçmişe dayanmaktadır. Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan’in işgalinden hemen sonra 1950’lerde Komünist Çin hükümeti Uygur bölgesinde Sözde Üretim ve İnşaat Ordusu( Bingtuan)’ı kurarak bu Çinlileştirme Politikasıni uygulamaya başlamıştır. Uygur diasporasında konuşlanan bu Çin birliklerinde doğup büyüyen Çinli gençlerin çok az bir bölümü 1960- 1970’li yılları arasında ana vatanı Çin’e dönmüştür. Diğer büyük bir bölümü ise kalıcı olarak Uygur topraklarında yerleşmiştir.
Bölgede Yaşayan Uygurlar çok Kadim ve Çok güçlü ve Çok Derin bir Milli kültüre sahip Bir Halktır
Bu topraklarda doğup büyüyen bu etnik Çinliler günümüzde bölgede yaşayan Çinli göçmenlerinin ana gövdesini teşkil etmektedir. Benim doğup yaşadığım bu tarihlerde bu Sömürge Ordusunun( Bingtuan’ın) hakim olduğu bölgelerde yaşayan ve benim tanık olduğum Uygurların, dil, din, kültür ve eğitim açısından Çinli göçmenlerden tamamen farklı idi. Bu topraklarda yaşayan Uygurlar çok kadim ve çok güçlü bir etnik kimliğe sahip bir millet olduğunu söyleyebilirim. Daha sonraki yıllarda Çin hükümeti tarafından bölgeye demografik asimilasyon amacı ile getirilip kalıcı olarak yerleştirilen Çinli göçmenlerin sayısının artması ve daha sonraki yıllarda Çinli göçmenlerin yer değiştirmesi sonucu bölgedeki Uygur nüfusunu daha da zayıflattı. Bu etnik Çinli nüfus, Özellikle sonraki yıllarda Çin’in Uygurları yok etme politikasının din, dil ve kültür açısından uygulanmasında önemli bir stratejik rol oynamıştır.
Çin’in Uygurları Çinlileştirme politikasının Sonucu Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile aynı olacaktır
Çin komünist hükümetinin bu işgalcılık, Sömürgecilik ve diktatörlük dönemi bölgenin tarihi sakinleri ve sahipleri olan Uygurların uzun tarihine kıyasla çok kısadır.(Topu topu 73 yıldır) Bu yüzden bence Çin hükümetinin bölgedeki mevcut geniş çaplı Çinleştirme politikası başarısız olmaya mahkumdur. Günümüzde Çin’in işgalindeki Uygur Bölgesi, Tibet, Tayvan, İç Moğolistan ve diğerlerinin , hiç birisi Çin’e ait olan topraklar asla değildir ve bu işgal altındaki topraklar hiçbir zaman Çin yönetimine ve Çin halkına ait olmamıştır. Günümüzdeki mevcut dramatik durum her zaman değişebilecektir. Eski Sovyetler Birliği çok büyük bir süper güçtü ve 1990’larda tarihe karıştı. Sovyetlerden geriye şimdi sadece Rusya kaldı ve geri kalan tüm cumhuriyetler bağımsız hale geldiler. Çin’in kaderi de aynı Sovyetler Birliği’nin akibeti ile aynı olacaktır. Putin’in Ukrayna’ya yönelik saldırısı şimdilerde Pekin hariç tüm dünya ülkeleri tarafından kınanıyor. Rusların başlattığı bu savaş Rusya’nın yenilgisiyle sona erecek ve eninde sonunda bu savaşı Ukrayna kazanacaktır. “şeklinde konuştu.
BENZER HABERLER