logo

trugen jacn
03 Mart 2014

ABD.YÖNETİMİ ;ÇİN’İN UYGURLARIN TEMEL HAKLARININ AĞIR BASKI VE SALDIRILARDA BULUNDUĞUNU AÇIKLADI:

Hamit Göktürk

ABD.Dış  İşleri Bakanlığı’nca  2013  yılı İnsan Hakları Raporu 27 Şubat’ta Washington’da Dış İşleri Bakanı John  Kerry tarafından  bir basın toplantısı ile kamu oyuna açıklandı.

Dünya’da 100 ülkedeki insan hakları uygulamaları ile ilgili ABD.Hükümetinin  resmi görüşünü yansıtan raporda Çin’e de geniş yer verildi. Çin idaresindeki  Uygur Bölgesinde yaşayan  Müslüman  Uygurların geçen yıl de siyasi görüş , dini ve felsefi inanç, ifade özgürlüğü, toplanma ve STK.larının faaliyetlerine katılmak Vb.gibi  temel insan haklarının ağır baskılara maruz kaldığı belirtildi. Çin’de yaşayan insanların insan hakları, siyasi düşünce ile ilgili birey ve topluluklar ve azınlık milletlere mensup muhalifler için  basit suçlamaların Çin yargısınca yeterli delil sayılarak yönetimin olağan bastırma ve ağır cezalandırma aracı haline getirildiği belirtildi.

Rapor’da Uygur ve Tibet bölgesinde telefon ve internet haberleşmesinin çok sıkı kontrol edildiği,zaman zaman bağlantıların kesildiği,rejim muhalifleri,aydınlar,aktivistler dini şahıslar ve eski siyası mahkumların yabancı muhabirlerle temas kurmaması için sürekli uyarıldıkları ve tehdit edildikleri vurgulandı.

ABD.yönetiminin bu raporu yayınlarken,BM.insan hakları beyannamesi ve uluslar arası toplumca ortak değerler olarak  kabul gören  ve benimsenen   normların ölçü olarak alındığını ABD.yönetiminin üniversal  ve  ortak  insanı değerler  isteyen ve talep eden halkların yanında olduğu belirtildi.

Hür Asya Radyosu internet sitesi ile oiğer Haber Ajanslarınca açıklanan rapor’da Doğu Türkistan’daki hak ihlalleri maddeler halinde  şu şekilde yer alıyor ;

  1. Raporda, geçen yıl Doğu Türkistan’da kanlı olayların ceryan ettiği,yönetimin bu eylemleri “ÜÇ Türlü Zararlı Güçlerin” terör ve şiddet eylemi olarak tanımladığı ancak,bağımsız insan hakları teşkilatlarının raporlarında bu  iddiaların  aksinnin kanıtlandığı dile getirildi.Bağımız İnsan Hakları Teşkilatları Çin güvenlik güçlerinin  özel hayat ve konut mahremiyetini  hiçe sayarak evlere zorla baskın yaptıklarını  bir kısım  Uygur yazar,şair, Gazeteci,yapımcı ve İnternet portalı yöneticilerini sürekli hapiste tutukları belirtiliyor. Evinde ibadet eden ve inançlarını yaşamak isteyen  Müslüman Uygurları kurşuna dizmekten kaçınmadıkları ve yargısız infaz yaptıkları  ifade edildi. Çin Hükümeti Uygur Özerk Bölgesinde  iletişim ve haber alma haklarını yasakladığı ve iletişimi çok sıkı kontrol ettiğinden, bir birlerine tamamen zit haber ve yorumların  doğrulanmasının imkansız olduğu belirtildi.
  2. Çin yönetiminin  2013’te sürekli bastırma ve susturma politikasını sürdürdüğü  ve Uygur halkına devamlı Darbeler vurduğu (Baskı ve işkenceler yaptığı)  bildirildi.Bu politikanın temel amacının Uygurlara darbe vurmak ve sindirmek olduğu ifade edildi.Yönetimin “ÜÇ ÇEŞİT GÜÇLERE DARBE VURMAK” kampanyasının temel amacının, hedef olarak belirledikleri kişi ve gurupları sindirmek ve susturmak olduğu belirtildi.Yasa dışı ev aramaları,sebepsiz tutuklama ve cezalandırma icraatlarının gerçek amacının  siyasi ve dini düşüncelerini barışçıl yollarla ifade eden veya ifadeye teşebbüs edebilecekleri muhtemel  kişi ve gurupları imhaya yönelik olduğu bildirildi. Kendi kişisel siyasi ve dini düşüncelere sahip muhalif siyasiler ve bağımsız din adamlarının sürekli susturulup sındırıldığı,onların “TERÖRİST” suçlaması ile tutuklanıp ağır cezalara çarptırıldığı  tesbitine yer verildi.
  3. Çin’in geleneksel milli ve tarihi  mimari’yı yansıtan eski yerleşim yerlerini  yıktığı tenkit edildi.  Kaşgar’ın kadim  ve tarihi Reste Çarşısını ve binlerce yıllık tarihi miras ve birikimin sembolu olan eski Kaşgar mahalle ve evlerini dönüşüm adı altında yıkarak yok ettiğini  ve bunun kabul edilemez olduğu vurgulandı.
  4. Çin yönetiminin 2006’da tarihi  Kaşgar Reste çarşısını yıkma planı  uluslar arası tarih ve kültür otoritelerinin itirazları ile karşılaştığı, Avrupa Parlamentosu’nun  2011 yılında  özel bir karar alarak Çin yönetiminden tarihi Kaşgar şehrini yıkma  işlemine derhal son verilmesini talep ettiği belirtildi. AP. ayrıca, Çin Hükümetinin derhal BM.Tarih,eğitim ve Kültür Teşkilatı(UNESCO)ya başvurmasını, Kaşgar şehrini tarihi ipek yolunun önemli kültürel mirası olarak kabul edilmesi için talepte bulunmasını istemiştir.Ayrıca,Avrupa Komisyonuna de çağrıda bulunarak bu konuda Çin’in sürekli izlenmesini ,Çin’in  Uygurların  tarihi miraslarını  yok etme işlemine son vermesi için baskı yapmasını istediği tesbitine bir kez daha yer verildi.
  5. Kaşgar’in tarihi ve geleneksel Uygur mimarisini temsil eden mahalle ve yapıların yıkıldığı, sahiplerine de gerçek değerine göre ödeme yapılmadığı,yönetimin zorbalık ve   çeşitli baskılar  uygulayarak ve bahaneler öne sürerek,  mülk sahiplerine kendi hazırladıkları anlaşmaları zorla imzalattığı bu tür baskı ve zoraki uygulamaların Müslüman Uygurların şiddetli itirazlarına sebep olduğu  tesbitine yer veriliyor.
  6. Özerk bölge yasalarında,bölgede yaşayan azınlıkların eğitim,doğum,yüksek öğretim ve devletten kredi alma ve işe yerleşme  Vb. uygulamalarda özel haklar ve müsbet ayrıcalıklar verildiği belirtiliyor. Ancak,uygulamalarda bunun tam aksinin  icra edildiği,Hükümetçe bölgeye topluca göç ettirilip yerleştirilen Çinli göçmenlerin kayırıldığı ve her haktan yararlandırıldıkları vurgulanıyor.Bölgenin  tarihi ve esas sakinleri ve sahipleri olan Uygurlar ve diğer azınlık halklara,  etnik ayırımcılık ,ırkı aşağılama,ekonomik ve kültürel  asimilasyon uygulamalarının olağan hale geldiği ifade ediliyor.
  7. ÇİN Yönetimince   etnik Çinlilerin  Uygur Bölgesine göç etmelerinin özendirildiği, onlara çeşitli hak ve ayrıcalıklar tanıyarak  Çinli göçünü teşvik ettikleri belirtildi. Bu suretle bölgenin nüfus demografisinin Çinliler lehine değiştirilmek istendiği ,on yıl önce başkent Urumçı’de Uygurların oranı % 80,Çinlilerin  nisbeti  ise,% 20 iken, günümüzdeki bu oranın tam tersine döndüğü, bu duruma Uygurların itiraz ettiği bu ve benzeri  ekonomik kayırma ve etnik ayrımcılık politikasından dolayı ölümle sonuçlanan toplumsal ve  şiddet olayların meydana geldiği belirtildi.
  8. Rapor’da bağımsız İnsan Hakları Kuruluşlarının Uygurların durumu ile ilgili  hazırladıkları raporlara  vurgu yapıldı. Çin’in Uygur Bölgesine  her yıl  aşırı  miktarda Çinli göçmen transfer ederek yerleştirdikleri,mahalli yönetim  organları ile  hizmet sektörlerinin  bu yeni nakledilen Çinli göçmenlerle doldurdukları,bölgenin yerli sakini olan,issiz genç Uygur nüfusun Çin’in merkezindeki Sanayi bölgelerine gönderilerek buralarda çalışmaya zorlandıkları  irdelendi.
  9. Çin yönetiminin Uygur bölgesinde yürütmekte olduğu ve Çin’cenin esas alındığı “Çift Dilli Eğitim”  uygulamaları hakkında de geniş açıklamalar yer alıyor.  Merkezi yönetimin Uygur Özerk  bölge hükümetine  Uygurca eğitiminin tedricen azaltılması ,bunun yerine Çince’nın daha fazla öğretilmesi ve yaygınlaştırılması için baskı yaptığı, Uygur kimliğine kısıtlamalar ve yasaklamalar getirildiği belirtiliyor. Çin Hükümetinin Çin dilli eğitim ve öğretiminin yaygınlaştırılması uygulamalarını güçlendirerek ısrarla  yürüttüğü, bunun sonucunda Uygurca eğitim ve öğretimin  gün geçtikçe daralmakta olduğu  ve Uygurcanın de  tedricen yürürlükten kaldırılmak istendiği  bilgisine yer veriliyor.
  10. Çin Yönetiminin 2013 yılında Uygur bölgesinde sistemli birsindirme ve  bastırma siyaseti icra ettiği ,bu suretle Uygurları darbelerle susturmayı hedeflediğini bildirdi. Yönetimin “ÜÇ ÇEŞİT GÜÇLERE DARBE VURMAK ” kampanyası yürüttüğü,bunun temel amacının ise, zararlı Hedef olarak tesbit ettikleri kişi ve  gurupları ortadan kaldırmak olduğu vurgulanıyor.Yasa dışı aramalar,insanları hiçbir sebep göstermeden zor kullanarak tutuklama ve cezalandırma uygulamaları ile siyasi ve dini fikir lerini  yasal çerçevede ve barışçıl yollarla  ifade etmek isteyen kişi ve inanç guruplarını hedef aldığı  ifade ediliyor. Çin’in  kendi fikir ve düşüncelerini barışçıl yöntemlerle  ifade eden veya etmeye teşebbüs eden siyası muhalif ve  bağımsız din adamlarını sürekli bastırdığı ve onları”Terörist”likle suçlayarak  muhadele ettiği  vurgulanıyor.
  11. Uygur İnternet site yöneticilerinden Dilşat Ferhat ve Nejat Azat’ın “Devlet Güvenliğine Tehlike Oluşturdukları” suçlaması ile 2009’dan beri hapiste tutuldukları tenkit ediliyor. Gazeteci Mehmetcan Abdullah’ın 5 Temmuz 2009 Urumçı olayladerı ile ilgili “Olumsuz ve karışıklıklara sebep olabilecek haber ve yorumları   kaleme almak ve yayınlamak”   iddiası  ile tutuklandığı ve 2010 yılında  da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığı   bilgisine yer veriliyor.

ABD.Dış İşleri Bakanlığının 2013 yılı İnsan hakları Raporunun açıklanması için düzenlenen özel toplantı’da konuşan Dış işleri Bakan Yardımcısı Ozre Ziya,  2013 yılında bir çok ülkede  insanların   insan haklarını savundukları için kendilerinin haklarına darbe vurulduğu,ancak.insan haklarına saygı göstermeyen ve hak ihlallerini  temel icraat   hale getiren devletlerin  istıkrarının  sürekli olamayacağını de ifade etmiştir.

 

 

Etiketler:
Share
1104 Kez Görüntülendi.