ABD’Lİ PARLAMENTERLER, ÇİN’İN SOYKIRIM CİNAYETLERİ İÇİN ORTAK MEKTUP YAYINLADI

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

ABD Temsilciler Meclisi üyeleri Andy Levin ve Jim McGovern liderliğindeki yüzden fazla Kongre üyesi Çin’in Doğu Türkistan ve Tibetteki soykırım cinayetlerini kınayan ortak bir mektup imzaladıkları açıklandı. .

Özgür Asya radyosunun haberine göre, hazırlanan ortak mektup, ABD hükümetinin Çin’in Chengdu kentindeki konsolosluğunun kapatılmasıyla bağlantılı olarak yazılmış ve toplu imzanın ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun ofisine gönderilmiştir.

ABD’lı Parlamenter Andy Levin’in web sitesinde yayınlanan ortak mektup, Chengdu’daki ABD Konsolosluğu’nun kapatılmasının Tibet ve Uygur Özerk Bölgesi’ndeki siyasi ve sosyal izleme mekanizmasını ciddi şekilde bozduğunu ve bu da onu Tibet hakkında bilgi toplamak için Uygur diasporasındaki en önemli diplomat haline getirdiğini belirtiyor. Kararın Uygurların ve Tibetlilerin durumuna ilişkin resmi bir antitröst soruşturmasının bir işareti olmadığını vurguladı.

Mektupta, Uygur topraklarında milyonlarca insan kamplarda tutulurken Chengdu’daki ABD konsolosluğunun kapatılmasının Uygur bölgesindeki durumu izleme üzerinde olumsuz bir etkisi olacağı, bu nedenle konunun asla göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Mektupta, Uygur bölgesindeki durumu izleme görevi her zaman Pekin’deki ABD büyükelçiliğinin yetkisi dahilinde olmasına rağmen, ABD Kongresi’nin Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası hükümleri uyarınca Uygur topraklarındaki insan hakları konularında rapor talep etme hakkına sahip olduğunu belirtiyor, ancak Chengdu’daki ABD konsolosluğunun kapatılmasının sıradışı ve özel bir tutum olarak tanımlanıyor.

Ortak imzalı mektupta Dışişleri Bakanlığından şu taleplerde de bulunuyolur ; ” Uygurların ve Tibetlilerin gelecekteki insan hakları durumunu izlemeye devam etmek için ABD Kongresine ayrıntılı bir strateji sunmaya çağırıyoruz” dediler.

Mektubun aralarında Brad Sherman, Christopher Smith, Jennifer Wexton ve Ted Yoo’nun da bulunduğu yüzlerce kişi tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuda ivedi adımlar atmasına sebep olabileceği belirtiliyor.