Son Dakika
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde yüksek lisansını bitiren ve hayatını Türkiye’de sürdüren Doğu Türkistanlı Tursuncan Abdulahat , “2017 yılından beri baba-annesiyle görüşemiyorum. Onların benim yüzümden Çin Nazi Kamplarına kapatılmasından endişe ediyorum.” açıklamasında bulundu. İstanbul merkezli yayın yapan Diriliş Postasına raportaj veren Tursuncan Abdulahat,2017 yılından beri haber alamadığı ve Doğu Türkistan’da yaşayan ailesi ile ilgili gelişmeleri anlattı.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
2014’te, Türkiye’ye okumaya gelen ve o zamandan beri hayatını burada sürdüren Doğu Türkistanlı TursuncanAblet, Çin’in ailesine yaptığı zulmünü Diriliş Postası Gazetesi’nin muhabirine anlattı. Türkiye’ye geldikten sonra, özellikle 2016’dan beri ailesi sürekli Çin polislerinin rahatsız etmelerine ve tehdidine maruz kaldığını belirten TursuncanAblet, “2017. yılın Mayıs ayında babam ve annemle son görüşmemi yaptım. Yanında polisler ve Çin’in devlet memurları vardı. Babama ve anneme, benim Türkiye’deki tüm bilgilerimi sordular. Hangi okulda, hangi bölümde okuduğumu, hangi yurtta kaldığımı, telefon numaram gibi tüm bilgilerimi aldılar. Ondan sonra bir daha babam annemle direk iletişimim olmadı.” dedi.
Çin Nazi Kampındakiler Nasıl Dayanabiliyorlar ?
Bu durumdan kendsini çok rahetsız hissettiğini açıklayan Tursuncan ” bu kadar vahşeti duyunca kalbım dayanamadı ve psıkolojim bozuldu.Sürekli düşündüğüm bir şey var; ben bu vahşeti duymaya bile dayanamıyorum.Acaba,Çin’in bu toplama kamplarında tutulan ailem.yakınlarım ve soydaşlarım nasıl dayanabiliyorlar ? En sevdiğim ailem; ana baba,kardeşlerim neredeler ve hangi Çin toplama kampındalar? ? Onlar ne acılar çekiyorlar? Hangi Çin cehenneminin ateşinde yanıyorlar ? Bunlar benim yaşadıklarım.Bunları düşünürken bile kahroluyor ve çaresizlikten ağlıyorum.
“AİLEMLE İLETİŞİM KURAMADIM”
Annesi be babası ile iletişim kuramadığı günden beri kız kardeşi ile irtibatta olmaya devam ettiği diyen Ablet, sözlerini şöyle sürdürdü: “O günkü görüşmeden sonra kız kardeşimle We Chat üzerinden görüşüyordum. Fakat öncekine göre çok daha az görüşüyordum. 2 haftada bir konuşuyorduk. Kız kardeşim, bir gün bana, “babam annemi aramamamı istedi”. Ben de durumun ciddiyetini anladım. Bir baba ve annenin yurt dışındaki oğluyla konuşması, onların Çin polislerin tehdidine maruz kalacak, hatta daha kötü sonuçlara yol açabilecek bir durumdu. İçim kan ağlasa da onlarla iletişim kuramadım. Ara sıra kız kardeşimden üzerinden onların durumları ile ilgili bilgi alıyordum. Ancak, bu da uzun sürmedi. 2018. yılın şubat ayında Xinjiang Tıp Üniversitesinde yüksek lisans okumakta olan kız kardeşim WeChat’ta beni engellediğini gördüm. İçim o kadar kötü oldu ama onların güvenliği için dayandım.”
“İslam dünyası denince gülüyorum”
İslam dünyası ve Türk dünyası deyince ona komik geldiğini ifade eden Ablet, “Din ve ırk kardeşleri olan Uygurlar insaniyet tarihinde inanılmaz bir Çin işkencesi altında yok ediliyor, soy kırımına uğruyor. Sebeplerinden biri Müslüman olmak, Türk olmaktır. Fakat,İslamalemi ve Türk dünyasında bugüne kadar Çin’e karşı sert tepki gelmedi, hatta bazen insanlıktan nasibini alamayan, Allah’ın emrini bırakıp zalimlerin parasına satılan hükümetler Allah’ın dinine açıktan açık savaş açan zalimlerle bir saftan yer almaya ve Çin komünist Partisini desteklemeye devam ediyor. Bu durum çok üzücü, gönül kırıcı. Bazen düşünüyorum, Peygamber efendimiz şu an hayatta olsaysdıise, Uygurların uğradığı bu zulümlere ve Müslümanların bu sessizliğine ne derdi acaba? Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm İslam ve Türklük devasıdır. Aynı zamanda insanlık davasıdır. Doğu Türkistan’da yaşanan soykırımı 21. yüzyıldaki insanlığın yüz karasıdır. Kendini insan olarak tanıtan herkesin bu soykırıma dur deme mecburiyeti vardır diye düşünüyorum.” çağrısını yaptı.
“KİMSEDEN CEVAP ALAMADIM”
Bu olaydan sonra ailesiyle iletişimi olmadığını kaydeden TursuncanAblet, “Çeşitli yollarla onlar hakkında bilgi almaya çalıştım ama hiç bir bilgiye ulaşamadım. 2019. yılın sonunda, kız kardeşimin 2018. yılın yaz aylarında okuduğu okuldan ceza kamplarına götürüldüğünü öğrendim. Babam ve annemden hala haber alamıyordum. 2019. yılın aralık ayından beri Çin’in Ankara’daki Büyükelçiliği gibi devletinin resmi makamlarıyla görüşüyorum, ancak hala ailemden herhangi bir haber vermediler. Türkiye’de, cumhurbaşkanı yardımcısı, milletvekilleri, medyalarıyla görüştüm, durumları anlattım, ama bugüne kadar herhangi bir sonuç alamadım.” ifadelerini kullandı.
“İNSANLAR ÇİN’İN BÖYLE YAPTIĞINA İNANMIYOR”
Ablet, “Gelen bilgiler, ispatlar ve şahitlerin tanıklıklarına göre, 2017. yılında başlayan ceza kamplarının içinde insanın akıl alınmaz işkenceler, tamamen insanlık dışı muameleler yapılıyor, orada bulunan insanlar köle olarak çalıştırılıyor. Çinliler, Müslümanları fiziksel ve psikolojik işkenceler yaparak, onları domuz eti yemeye zorlamak, o insanları fare gibi biyolojik testlerde kullanmak, kadınları taciz ederek ve kısırlaştırarak, insanların iç organlarıyla ticaret yaparak, bunlar gibi şok edecek zulümlerle dininden, dilinden uzaklaştırmak istiyorlar. Bu tür işkencelerin yapıldığını, bunlara dayanamayıp hayatını kaybedenlerin, psikolojik sağlığını kaybeden sayısız insanların olduğunu biliyorum. Maalesef, insanlar 21.yüzyılında böyle bir vahşetin yaşandığına inanmıyor. Evet, ilk zamanlarda ben de inanamamıştım, ama o kadar çok kanıtların ortaya çıkması, hatta Çin arşivlerinde yer alan kanıtlar, yaşadıklarım sonucu bunların gerçek olduğunu öğrendim.”
BENZER HABERLER