ÇİN, MÜSLÜMAN UYGURLARIN “KUDUSÜ ” ANTİK KAŞGAR KENTİNİ YOK EDİYOR

Uygarlık dünyası için bir metafor, ve Müslüman Türkler için “UYGURLARIN KUDUSÜ ” olarak kabul edilen Uygurların antik kenti Kaşgar yok ediliyor. Çin yönetimi Uygurların yüzlerce yıllık kadim tarihi evlerini,Cami ve Medreselerini ve Hatta Mahalleleri yıkarak tarihi ortadan kaldırıyor. Yıktıkları tarihi binaların yerine tamamen Çin Uslubuna ve Han Mimarisine uygun binalar,yollar, evler yaparak dönüştürüyor ve kültürel soykırım yapıyor.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, kalabalık ve açık hava

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Tarihi Kaşgar Yıkılıyor,Dünya Sesizce İzliyor

Bir kurbağayı doğrudan kaynar suya koyarsanız, protesto eder. Ama onu yavaşça bir tavaya yerleştirir ve yavaşça kaynatırsanız. çok geç olana kadar fark etmeyecek. Aklımızda Hong Kong sorunu taze haldeyken olaylarla hiçbir bağlantısı olmayan bu udurumu tanımlamak için bu antik benzetmeyi daha uydurma olabileceğini düşünebiliriz. Çin’in sadece Uygur evleri tahrip etmekle kalmıyor evin içeriği ile de uğraşıyor. Geleneksel ev döşemesi ve tazyin ve ev düzenini de tahrip ediyor. Çin’in artan baskısı altında yavaş yavaş bu soykırımın sonuna gelen ve yüzyıllarca Çin konsunda uyuyan dünya,gerçek Çin’i anlamaya şimdi başlıyor. Çin’e yönelik küresel öfkeden habersiz ve dikkatsizce tepkilerini kaslarını sınırlarının ötesine esnetiyor.

Uygur İnsan Hakları Projesi tarafından bu hafta içinde “Kaşgar Yıkılıyor,Uygurların Kültür Beşiği olan Kent Çin Mimarisi ile Yeni İnşa Ediliyor. Bölge’de Yeniden Yapılandırma, Sömürü ve İnsanlara Gözetim ve Baskı Hakim ” başlığı ile bir rapor yayınlandı.

“Uygurların Kudüs”’ü kültür ve medeniyetlerinin kadim ve “Antik Beşiği ” Kaşgar’in tahrip edilerek imha edilmesi ve yeniden Çin’in etnik özelliklerine göre yeniden inşası bölgenin güneyindeki bu antik İpek Yolu şehrinin ” Uygur kültürünün Sembolü- Mazide kalan Muhteşem İmparatorluklarının mirası olan Bir mücevherinin yok edilmesi insanlık tarihi ve medeniyeti için acı verici bir olaydır. ÇKP yönetiminin etnik hırsları sadece bir şehrin somut kültürel kimliğinin silinmesi ile sona ermiyor. ÇKP için bir başka metafor olarak gösteriliyor, Ama Çin’in bir Ulusun bütün dili, dini.kültür ve medeniyeti velhasıl tüm özellikleri ile onları suçlayarak damgalaması, ÇKP yönetiminin bundan sonraki benzer soykırım denemesinin ülkenin geri kalanına ve dünyanın dört bir yanındaki en yüksek teklif sahiplerine sunabileceğinini göstermektedir.

Çin,Uygurlar Üzerinden Dünya’yı Susturmak İstiyor

Kaşgar ile ilgili bu raporun yayınlandığı aynı hafta içerisinde , ABD Ordusu Harp Kolejine bağlı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde uzman Araştırmacı olarak çalışan ve aynı zamanda Washington’daki Küresel Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr Azeem Ibrahim, Çin’in dini azınlıklara yönelik politikasını tartışmak üzere düzenlenen bir seminerde konuştu. Dr.Azzam İbrahim özellikle Xi Jinping’in Çin’i (Etnik Halklar ile onların tüm kültürel varlık ve birikimlerini ) tahrip etme ve dünya üzerindeki etkisini artırma planlarına karşı muhalefeti susturma uygulamasını Uygur Müslümanları üzerinden yapmaya çalıştığını söyledi.

Dünyanın Çin ile ilişkisini yanlış yönettiğini ve henüz borç tuzağı diplomasisi ve sessizliği girdabına çekilmemiş ülkelerin çok geç olmadan uyanması gerektiğini söyledi.

Dr. İbrahim, Çin ile her türlü ittifak kurmaya çalışan her ülkeyi, hangi nedenle olursa olsun, ÇKP ile iş yapmanın altını çizilmesini ve işbiriği koşulların tam olarak değerlendirilmesini istedi. “Uygurların farkında olmayabilirsiniz,fakat baskı ve dönüştürme için onlara karşı kullanılan teknolojinin çoğu Çin’in sizden ithal ettiği ekipmanlardır.” dedi.

Kültürel bir suç olan Tarihi Yıkmak,Kaşgar’ı Yok Etmektir

Kaşgar’ın ÇKP yönetimince tamamen yok edilmesi ve milyonlarca Han turistinin zevklerini karşılamak ve doyurmak için bu tarihi kentin yeniden inşası Uygur kültürünün tacındaki değerli takılara,değerli taşlara acımasızca saldırılması , hafife alınmamalı ve asla göz ardı edilmemelidir. 2000’li yılların başlarından itibaren Kaşgar kentinin eski şehrin geniş alanlarının kademeli olarak imhası, ardından dünya çapında korku ve protesto karşısında 2009 yılında tamamen Uygurlardan oluşan 65 bin evin tamamen ve geniş çaplı yıkılması ve Uygurların zorla zorla göç ettirilerek taşınması, Pekin’in dünya görüşüne duyduğu iğrenç saygısızlık olarak işaretlenmelidir. Ancak, bunun daha sinsi bir yöntemi ise , Xi Jinping’in Tavukçu olarak anılan Chen Quanguo’yu bölgesel ÇKP Genel Sekreteri olarak atayarak bölgesinin tüm kontrolünü kayıtsız ve şartsız olarak ona teslim etmesi olmuştur. CKP Sekreteri Chen bölgeyi ele geçirdidikten sonra hemen işe koyuldu ve çok sayıda Uygur ardı ardına ortadan kaybolmaya başladı. Cehen’in Baskılama ustalar bölgenin her santiminde tam bir gözetleme planları yaptı ve Uygur sakinlerinin yeni yaşamları 2016 yılının sonlarında tam netleştiğinde dünyaya “mesleki eğitim okulları” denilen, Çin tipi Toplama kamplarına milyonlarca Uyguru hukuksuz bir şekilde hapsederek sırf Uygur oldukları için cezalandırlar. Pekin yönetimi Toplama kampları aracılığıyla onların tam olarak dönüşümünü sağlayarak Pekin’in bu soykırım uygulamalarını “Nihai çözüm ” olduğuna karar verdi.

Çin Uygurlara yönelik bütün bunları yaparken, Dünya bu vahşete büyük ölçüde sessizdi. Ülkeler ekonomik olarak hayatta kalabilmek için Çin’e güvenmekten ve imkansız Çin kredilerinden dolayı belki de memnundu veya şaşkındı. Çin’in Büyük Lideri Xi Jinping’in süper güç olma hedeflerine yönelik algılanan herhangi bir tehdit bu şekilde üstü örtülerek gizlendi.

Tarihçi George Mitchell tarafından Kaşgar hakkında yayınlanan “Orta Asya’nın herhangi bir yerinde bulunan geleneksel İslam kentinin en iyi korunmuş örneği” olarak nitelendirdiği raporunda Kaşgar’ın önemi görkemli bir mimari ve muhteşem bir yapılar merkezi olarak değil, “yüzyıllar boyu iç içe geçmiş” olarak tanımlanıyor “Benzersiz kerpiç evrimi- misli görülmeyen bu kentin atmosferini yaşamamış olanlarla tamamen iletişim kurmak zor, gerçekten bu kent, yüz yıllar içerisinde tekamül ettirilip geliştirilen dikkate değer bir sosyo-mimari ağın bir şaheseridir.” sözleri ile bu antık kantin önemine işaret etmektedir.

Buldozerlerin devasa sanitize projelerine başladığı anda kaybolan Kaşgar’ın benzersizliğini takip eden rapor şöyle devam ediyor ; “Venedik’in alışılmadık suyla iç içe olan manzarası, ziyaretçilerini nadir görülen sulu yapısı ile sezgisel olarak büyülüyor. Kaşgar kadim antik kenti son derece alışılmadık, çok katmanlı ve iç içe toprak yapısıyla ziyaretçileri büyülüyor. Hem organik yapı malzemeleri hem de Eski Şehir’deki karmaşık iç içe geçmiş ve dolambaçlı yapılar benzersizdir ve ortak bir yuva benzeri bir estetik değer yarattı. dünyadan çıkan devasa bir kil kovanı gibi, son derece benzersiz bir topluluk-dini-kültürel tarzı için substrat görevi görüyor yüzyıllar boyunca on binlerce insanın hayatı bu kentte böyle devam etti. ”

112 camiye serpilen akademisyenler, antik duvarlardaki hayatı “topluluk içinde yerleşik dini uygulamaların bir ekosistemi” olarak tanımladılar. Kaşgar’ın önemi, raporun “Uygur kültürel uygulama ve geleneğinin olağanüstü entegre bir toplum yaşamını desteklemek için alışılmadık şehir manzarasının yüzyıllar boyunca nasıl benzersiz bir şekilde rafine edildiğinde bulunduğunu söylüyor. Aileler birbirine bağlı avlularının etrafında dönerken, eski mahalleler de asırlık camilerinin etrafında dönüyordu ve Uygur halkının kolektif hayal gücü Kaşgar’ın ortak yaşamı etrafında dönüyordu. Uygur halkının büyük şairleri, peygamberleri ve kralları evlerini Kaşgar’da yapmakla kalmadı, şehrin sürükleyici yapısı da devletten yalıtılmış sağlam bir Uygur kültürel ifadesi yaşam düzeni yarattı. ”

Ve orada tehdit vardı.

Gözetim için yeniden inşa edilmiş bir şehir

Bu paha biçilmez mirasın dünyaya yıkılmasını, çeşitli deprem yalıtımı, iyileştirilmiş sanitasyon ve yoğun nüfuslu alanların seyreltilmesi açısından, kazıcılar en kötüsünü yaptı ve birkaç yıl içinde kent kerpiçten dönüştürüldü kırılganlık ve labirent kaosunun hoş, sıva önlü, plastik-çiçek-balkonlu güney Avrupa kasabasına benzer bir şeye labirent kaosun asırlık higgledy-piggledy hotchpotch’u. Ama eskisinin Kaşgar’ı değildi.

Ve daha kötüsü gelecekti. Kaşgar’daki olayları Pekin’in yayılmacı hırsları için bir şablon olarak ele alarak, 2000’lerin başında ciddiyetle başlayan antik bir şehrin buldozer ve daha sonra yeniden inşası ile birlikte, Pekin’in akıllı bir şehir yaratmak için daha uğursuz planları olduğu açıktır. her bir vatandaşın hayatının her yönü 7/24 izlenecek. Birkaç şiddet olayının ardından terörle mücadele önlemlerine atıfta bulunarak, failleri adalete teslim etmek ve şikâyetleri ele almaya çalışmak yerine ÇKP’nin çözümü tüm insanları ezmekti.

Girin: sanitasyon, geniş caddeler, merkezi ısıtma ve iç tuvaletler. Çıkış: çalışan her cami ve dini gözlem, Uygur kültürü ve dili ve şairler, yazarlar, akademisyenler de dahil olmak üzere yüzlerce ve binlerce Uygur, eğitim kampları aracılığıyla veya daha da kötüsü karanlık bir uçuruma dönüşüyor. Girin: yüzlerce ve binlerce güvenlik kamerası, sadece Uygurlar için kontrol noktaları, karşılıklı topluluk izleme ve casusluk, komşuda komşu, arkadaşta arkadaş ve zorunlu DNA, yüz tanıma, her bir Uygur’un kan ve doku tiplemesi. Çıkış: güven ve bin yıldan fazla süredir yaşlanmış topluluklar.

UHRP İcra Direktörü Ömer Kanat, Kaşgar’ın yeniden yapılanma projesinin, bazı geçerli nedenleri olsa da, Uygur kalbinin çekirdeğine yönelik kasıtlı bir beden darbesi olması gerektiğine inanıyor. “Kaşgar’ın Uygur halkı için önemini abartmak zor” dedi. “Şehrin yok edilmesini izlemek dehşet vericiydi. Daha da kötüsü, kasıtlı bir hükümet politikasıdır. Kaşgar kültürümüzün yaşayan kalbi idi. Geri alabileceğimiz bir şey değil, ”dedi acı bir şekilde.

İş dünyası konuşmamızı engellememeli

İbrahim, Çin’in DTÖ’ye kabul edilmesinde dünyanın “açıldıkça demokratik, Batılı değerlerle daha çok bizim gibi olacağına” dair bir umut olduğunu söyledi.

“Gerçek şu ki, tam tersi oldu. Çin artık değerlerini dünyanın geri kalanına ihraç ediyor. ”

DTÖ’ye katıldığından beri Çin’in meteorik yükselişi, hazır olmadığı dünya sistemine bir şok oldu, çünkü ekonomik mucizeye, protesto boşuna görünen bir dizi insan hakları ihlali eşlik etti.

ÇKP operasyonları gürlerken, kurbanlarının püskü yaşamları sevdikleri bir şehrin molozları arasında uzanıyor ama asla aynı olmayacak.

Kaşgar belgesine cevaben bu hafta konuşan, dünyaya yayılmış birçok Uygur sürgününden biri, kamp korkusundan geri dönemedi ve geride bıraktıkları kişilere karşı misilleme korkusu nedeniyle gerçek adıyla konuşamadı, Kaşgar’daki aile evinin. “Büyükannenin evi genellikle hafta sonlarımızın çoğunu geçirdiğimiz yerdi” diye severek hatırlıyor. “Babamın yedi erkek kardeşi ve kız kardeşi var ve hafta sonları her zaman gürültüyle dolup taşan özeldi.”

Büyükannesi 1997’de vefat etti ve en küçük amca, çocukları ve torunlarının onu özlediklerinde sık sık düşecekleri evi miras aldı.

Ancak 2012 yılında, bölgelerinin “yeniden yapılanma” için planlandığı anlar değişti. “Evde yanlış bir şey yoktu, ama amcamın onu yıkması ve yeniden inşa etmesi söylendi, çünkü hükümet tüm bloğu yeniden tasarlamak istedi.”

Yeni evin etkileyici olduğunu söyledi. “Parlak ve eskisinden daha güzeldi, ama duygu tamamen farklıydı. Bütün sokak değiştirildi. Komşular gitti ve bazıları yeni yerlerini sattı. ” Babasının çok sık ziyaret etmeyi bıraktığını söyledi. “Annemin gölgesi artık orada değildi,” dedi.

Ailesinin atalarından hareket etmesi emredilen bir amcadan bahseder ve reddederse tehdit eder. Kentin kenarına dört daire tazminat olarak verildi. “Ama hayat ruhundan çıkmıştı.”

“O sırada ebeveynlerimizin ne kadar çaresiz olduğunu bilmiyorsunuz, evlerin yıkıldığını, kendi kökenleri olan evleri, kendi tarihlerini ve tüm eski şehrin temsil ettiği kültür ve güvenlik anlayışını izliyorsunuz” dedi. .

Dr.Azeem İbrahim’in sert uyarısı Kaşgar gibi şehirlerdeki Uygurların durumunun, pek çoğuna görünse de, aslında Pekin’in dünya için yayılmacı ve zararlı gündeminin bir mikro kozmosu olduğudur. Müslüman ulusların çoğunluğu borcu sakat bırakarak karıştı ve artan sayıda ülke ve şirket şu ya da bu şekilde göründü. Gelecek nesillere hükmedebilecek süper güçle yapılan sözleşmelerden acil ayrışmayı savunuyor ve hala konuşmakta özgür olan ülkelerin devin gücüne dayanabilecek kadar ittifaklar kuracağını umuyor.