Son Dakika
Zeynep KILIÇ
Gündem olunca birkaç gün sosyal medyadan yükselen sesler, Çin`in kınanması, birkaç ayet, hadis paylaşımı ve kapanış. Sonra ne mi oluyor? Nisyana müptela oluşumuz bu zulmü her seferinde bize unutturuyor. Hiçliğe, unutulmuşluğa, ilgisizliğe mahkûm ederek zihnimizden, kalbimizden uzaklaştırılıyor oluşumuz durduramadığımız bu zulmü, herkese duyurmamızı engelliyor. Ama unutulmamalıdır ki İslam aleminin bir parçası olan Doğu Türkistan`daki bu soykırım, göz ardı edilemez.
Bölge yüzyıllardır Çin ve Türk devletleri arasında rekabet alanı olmuş ve Çin 1755 yılında bölgenin tamamını işgal etmiştir. 1884`te ‘yeni sömürge’, ‘yeni sınır’ anlamlarına gelen (Xınjiang) Sincan adıyla Çin`e bağlanmıştır. Bu tarihlerden sonra sürekli olarak bağımsızlık hareketleri ve ayaklanmalar ortaya çıkmıştır. Her ne kadar bazı ayaklanmalar başarılı olmuş ve bölge yeni bir devlet olarak ilan edilmişse de Sovyet Rusya`nın karşı çıkması ve Çin`e destek vermesiyle her seferinde kurulan devlet ortadan kaldırılmıştır. Rusya 1949`da Çin`in Doğu Türkistan`ı işgal etmesini desteklemiştir. Bu desteğin ardından 1955`te bölge Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla Çin Halk Cumhuriyeti`ne bağlı beş özerk bölgeden biri haline gelmiştir. Bu tarihten sonra Çin “etnik asimilasyon” politikalarını sertleştirerek uygulamaya devam etmiştir.
Bölge aynı zamanda birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve önemli bir ticaret geçiş noktasında yer almakta. İpek Yolu`nun merkezinde olması, jeostratejik açıdan önemli bir konuma sahip olduğunu gösterir. Bunun yanında oldukça önemli yer altı kaynaklarına sahiptir. Önemli miktarda petrol, altın ve bakır yataklarına sahiptir ve yün üretiminde Çin sanayisinin vazgeçilmezidir. Bütün Çin`de çıkarılan 148 çeşit madenin sadece 124`ü bu bölgeden çıkmaktadır. Ayrıca Çin`in petrol rezervlerinin yüzde 25`ini, doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 28`ini barındırmaktadır. Çin`in dışa bağımlılığını olabildiğince azaltan Doğu Türkistan Çin için hayati önem arz etmektedir. Bu da Çin`in asimilasyon politikalarını gün be gün arttırmasına sebep olmaktadır. Çin yıllardır uyguladığı nüfus politikalarıyla Uygur Türk`lerinin varlığını ortadan kaldırmayı amaçlarken; bölgeyi tamamen kontrolü altına almak istemektedir.
1949 yılında kurulan komünist Çin yönetimi Uygur Türk`leri için zulüm yıllarının başlangıcı olmuştur. Bağımsızlık amaçlı hareketler yeterli desteği bulamadığından, başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 11 Eylül saldırıları bütün İslam dünyası açısından olumsuz sonuçlar doğurduğu gibi Doğu Türkistan`da da etkileri ölümcül olmuştur. 11 Eylül, İslam ile terör kelimelerinin çok sık aynı cümlede kullanılmasına sebep olmuştur. Bu tarihte ABD`yi en şiddetli destekleyin ülke Çin olmuştur ve teröre karşı mücadele de oldukça istekli davranmıştır. Çin, ABD`ye destekten öte, Doğu Türkistan`da yaptığı zulümleri “terörle mücadele” kisvesi altında göstermek ve bölgedeki Müslümanların El-Kaide ile bağlantılı olduğunu söyleyerek yaptığı zulümleri meşrulaştırmak istemiştir.
Bu tarihten sonra yapılan saldırılar İslam inancı üzerine olmuş ve ABD tarafından da destek görmüştür.
2009 Olayları olarak ifade edilen protestolar ve bunlara Çin güvenlik güçlerinin şiddetle karşılık vermesi dünyanın ilgisini her ne kadar bölgeye yöneltse de Çin, yaşananların “Çin`in iç meselesi sayılması gerektiğini” ileri sürmüş. Gösterilen tepkiler sonuçsuz kalmıştır. Yaşanan zulümleri şöyle özetleyebiliriz:
Sayamadığımız bu insan hakkı ihlalleri hiçbir gerekçe ile haklı gösterilemez. Diğer devletler ve uluslararası toplum tepkisiz kalmaktadır. Her devlet Çin ile dolaylı veya dolaysız ekonomik ilişki içerisinde bulunması, zulme sessiz kalmalarına neden olmakta ve Çin ile olan ekonomik ilişkilerinin bozulmasını istememektedirler. Uluslararası örgütler de kınamaktan öteye gidememektedirler.
BM Güvenlik Konseyi, Çin`in veto yetkisine rağmen, Doğu Türkistan halkından yana tavır almalı ve bölgeye insani yardımın ulaşmasını sağlamalıdır. Ayrıca, İslam Konferansı Teşkilatı ivedi olarak toplanmalı, Çin ile olan siyasi ve ekonomik ilişiler, Doğu Türkistan`dan yana gözden geçirilmelidir.
Devletlerin, özellikle İslam dünyası bu meseleyi ekonomiye ve ticari iş birliğine kurban etmesi, Müslüman halkların vicdanını rahatsız etmektedir. Bu insanlık dramı terör parantezine alınıp her türlü insanlık dışı uygulamaya meşruluk kazandırılıyor. Üç maymunu oynayan dünya ise yine her zaman olduğu gibi sessizliğini korumaya devam ediyor…
Kaynak : http://gazetedinamik.com/2020/06/dunyanin-sustugu-zulum-dogu-turkistan/?fbcli
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » insan hakları » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SoykırımBENZER HABERLER