logo

trugen jacn

ÇİN UZMANI MAGNUS FİSKESYO : ÇİN UYGURLARI ÖLDÜREREK DEĞİL,ERİTEREK YOK EDİYOR

يەكەن 5-ئوتتۇرا مەكتەپ ئوقۇغۇچىلىرىغا خىتاينىڭ ئەنئەنىۋى پاسونىدىكى كىيىملەر كىيدۈرۈلۈپ، خىتاي ئەدەبىياتى ئۆگىتىلمەكتە. 2018-يىلى ئۆكتەبىر.

Resimde,Yarkent şehri 5.Orta Okulun Uygur Öğrencilerine Çince kıyafetlerin zorla giydirilerek Çin dili ve edebiyatı zorla öğretilmektedir.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

ABD’lİ Çin Araştırmacısı ve uzmanı Magnus Fiskesyo Çin Komünist yönetiminin işgali altındaki Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurları öldürerek değil, onları eriterek yok ettiklerini açıkladı.

Çin uzmanı Fiskesyo  Pen-Up adı bir sitede yayınlanan  Çin’in Kültür soykırımı başlıklı makalesinde Çin işgal yönetimin Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara  yönelik soykırım cinayetlerini şöyle değerlendiriyor ;  “ Çin yönetimi  kendi anayasasında güvence altına aldığı Azınlık Milletler siyasetini bu kez başından atarak inkar yoluna gitmiştir. Bunu yerine Çin’de tek tip Cunghua Milleti =  Tek Çin Milleti   şekillendirmek için   çalışmaktadır. Çinli yöneticiler,Araştırmacılar ve ÇKP’nın güdümündeki resmi danışman ve akıl hocalarının yıllardan beri ısrarla  sürdürdükleri   “ Çin’de Azınlık Milletler Olmaması- ve onların bir an önce yok edilmeleri gerektiği “ tezlerini ÇKP yönetimine dayatıyorlardı. Bunların yok edilmeleri yolundaki tezlerinden amaçları belki onların öldürülerek ortadan kaldırılması değil, onları zorunlu ve cebri olarak eriterek Çinlileştirmekti. ÇKP yönetimi yasal olarak varlıklarını itiraf ve kabul ettiği azınlık Milletlerin milli kimliğini asimile ederek ortadan kaldırmak  ve tek tip Çin Milletine dönüştürmek istemektedir.  ” dedi.  

Şinjiang Adının Kendisi Doğu Türkistan’ın Çin Sömürgesi Olduğunun Kanıtı

Çin Uzmanı ve araştırmaçı  Magnus Fiskesyo  yazısında Doğu Türkistan’a zorla dayatılan Xnjiang adının kendisinin zaten bu ülkeyi Çin’in zorla işgal ettiğinin ve Çin’in bir  sömürgesi olduğunun bir kanıtı olduğunu, bu ülkede yaşayan yerli Türk halklarının  etnik ayırımcılığa tabi  olarak yaşadıklarını  belirterek  yazısını  şöyle sürdürüyor ;  “Çin’in azınlık olarak tanımladığı Uygurlar,Kazaklar ve diğer bölgenin gerçek sahipleri olan ve Çinli olmayan Müslüman halklar  sistemli bir şekilde aşağılandığı,hakaretlere maruz kaldığı için  sürekli korku ve endişe psikolojisi ve travması içinde  yaşamaktadırlar.  Uygurlar Çin’in bütün bu baskı ve  etnik dönüştürme ve asimilasyon uygulamalarına rağmen kendi milli varlıklarını korumak için büyük mücadele vermektedir.   “ dedi.

Çin’in Bu Baskı ve Etnik Soykırımlarına Karşı Neler Yapılabilir ?

Çinli uzman Magnus makalesini şöyle sürdüyor ;   “1948’de kabul edilen ve 1950 yılında yürürlüğe giren BM.İnsan Hakları Bildirgesi (Cenevre Anlaşması)’na göre Çin’in Uygurlara yönelik bu  ırkı ayırımcılık ve kendisinden olmayanı yok etme uygulamaları soykırım tanımlasına tam uymaktadır. Çin’in bölgede yürüttüğü bu soykırım uygulamalarını  dünya’ya ifşa etmeli ve uluslar arası topluma anlatmalıyız. Uygurların günümüzde maruz kaldığı ve içinde bulunduğu durum soykırım  tarifine tam uygunluk göstermektedir. Örneğin ; Çin yönetiminin Uygur çocuklarını zorla  kendinden olmayan yabancı bir Millete yanı Çinlilere zorla vermeleri, Ana babaları kamplara hukuksuz olarak hapsetmleleri,  ortada  kimsesiz kalan küçük evlaklarını  kurdukları Çocuk Barınma Merkezelerine teslim etmeleri ve diğer uygulamalarına  Cenvre Anlaşmasının  ilgili maddelerına göre  tatbik ve takip  etmek mümkündür.

 Benim Gözlemelerine  Göre Uygurlar   Uygur Milli Kimliğini Mutlaka  Devam ettireceklerdir

Özgür Asya radyosunun Çin işgal yönetiminin bu baskı ve asimilasyon uygulamalarından  dolayı Uygurların ileride  milli kimliklerini koruyup korumayacakları yolundaki sorusunu ise şöyle cevaplandırdı ; ”   Uygurlar kendi ana vatanlarında  milli kimliklerini koruyabilmek için büyük mücadeler vermekte ve büyük bedeller ödemektedirler.  Bu acımasız baskı ve zulme  kahramanca direnen bir Millet yanı Uygurlar bu çabalarında mutlaka başarılı olacaklardır. Onlar tarihte olduğu gibi bundan sonra da tekrar muhteşem günlerine tekrar kavuşacak ve yine kültür ve medeniyette tekrar kendilerini göstereceklerdir. Bunun için muhacerette yaşayan Uygurlara büyük görevler düşmektedir. Diaspora Uygurları kendi kültürleri ile örf adetlerini yaşayarak devam ettirmeleri şarttır. Bunun yanında  özgün ana dillerini unutmamaları,bu dille konuşmaları ve yazmaları çok önemlidir. Kültür ve sanatları ile folklorik değerlerini yaşatmaları,şarkılarını,Türkülerini ve hatta oyunlarını  devam ettirmeleri ve geliştirmeleri şarttır. Bu milli değerlerinden zevak almaları,şarkılarını ve müziklerini dinlerken keyif almaları ve huzur bulumaları vede sevmeleri sayesinde ancak, Çin’in bu kültürel kıyım ve soykırımından ancak kurtulabilirler. Bana göre Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler büyük bir umut ile kendi geleceklerini beklemektedir.Onlar hayatta kaldıkları  takdirde ancak Çinli işgalcıların bu ağır ve acımasız baskı ve zulmünün sona erdiğinde kendi   vatanlarında tekrar Uygur kimliği ile ayağa kalkacaklarına  ve etnik Uygur olarak kendi değerleri ile birlikte yaşayabileceklerine inanıyorlar. Ben de Uygurların bu düşüncelerine yürekten inanıyorum. Ayrıca,ben bu vesile ile Doğu Türkistan içinde ve dışında yayan bütün Uygurlara selam ve iyi dileklerimi yolluyorum. Dedi.

BM.İnsan Hakları Uluslar Arası Sözleşmesi ve Irkı Soykırımın Önlenmesi Anlaşması

BM.Evrensel İnsan Hakları 10 Aralık 1948’de kabul edilmiş olup 01 Ocak 1951 yılında üye devletlerin onayları ile resmen yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşme ve Anlaşmaya göre  etnik soykırım şöyle tanımlanmıştır ;  “ Bir etnik veya dini topluluğun,başka bir dini ve etnik topluluk tarafından kısmen veya tamamen  yok edilmeye çalışılması “ olarak tarif edilmiştir. Buna göre aşağıdaki işlem ve eylemler Etnik Soykırım katagorisine girmektedir ;

  1. Belirli bir topluluğun tamamının öldürülerek yok edilmesi
  2. Belirli bir Topluluğa,diğer farklı topluluk tarafından  kısmı veya genel olarak   ağır şekilde  fiziki veya psikolojik  olarak zarar verilmesi
  3. Belirli bir dini ve etnik topluluğun,farklı diğer bir topluluk tarafından  sosyal düzeninin zorla  değiştirilmesi,bozulması  ve bu suretle onların yaşam tarzlarının  ve hayatların tahrip edilmesi
  4. Belirli bir etnik topluluğa karşı  onların çoğalmalarını ve nesillerinin devamını önlemeye yönelik çeşitli tedbirlerin uygulanması
  5. Bir etnik Topluluğun çocuklarının diğer farklı topluluğa mensup kişilere zorla teslim edilmesi
Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
Share
1107 Kez Görüntülendi.