Son Dakika
Yusuf SEZER
Asya’nın kadim şehirlerinden olan ve de mazide olduğu gibi hala akıbeti belli olamamış, makus talihi değişmemiş şehirlerden biri de Doğu Türkistan’dır.
Geçmişte Türk boyları ve Çin tahakkümü arasında defalarca el değiştiren bir vilayet olmuştur.
Tarihte Talas savaşında Türklerin ve Arapların ortak düşmana karşı ittifakı sonucu Hak din İslam ile tanışan Türklerle beraber Doğu Türkistan İslam beldesi olmuştur.
Tabi ki Çin’in o topraklara olan menfi arzusu hiçbir zaman kaybolmamıştır. Daha sonraki süreçlerde Moğol imparatoru Cengiz Han’ın ilhakıyla Moğol topraklarına katılmıştır. Moğol imparatorluğunun diğer varisleri ve seleflerinin elinde yer değiştiren büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir şehir.
Zira orada yaşayan Müslüman Türk halkı da Uygur soyuna mensuptur. 15 ve 16. Yüzyılda Rusya ve Çin’in sömürüleri Asya topraklarında tesirli hale gelmiştir.
Rus çarlığı Volga ve Ural nehirlerini ele geçirmiş, Çin’in ise Mançu imparatorluğu Moğolistan’da dahil olmak üzere tüm Çin kıtasını ele geçiriyor.
Ardından Doğu Türkistan Çin devletine bağlı bir müstemleke olarak kalıyor. Bir taraftan Ruslar diğer bir tarafta Çinliler Doğu Türkistan ve çevresindeki vilayetleri zorbalıkla boyunduruğu altına almıştı.
Ama Doğu Türkistan’da Çin devletinin asimle ve işgal hareketlerine karşın özgürlük mücahitlerinden olan Yakup Han Çin ordularını adeta yenmiş ekin yaprağına çevirip merkezileşmeyi ve koordinasyonlaşmayı sağlayarak Kaşgar’da hükümdarlığını ilan ediyor.
Asrın ve tarihin en büyük İslam Devleti olan ve buna istinaden hilafet sancağını layığıyla taşıyan Osmanlı İmparatorluğuna beyatını bildiren yeni İslam devletine Halife Sultan Abdülaziz Han memnuniyetle hamasilik yapacağını bildirir.
Ve Doğu Türkistan resmi olarak Osmanlı toprağının bir parçası haline gelir. Lojistik destek alan yeni devlet ayrıca İngiliz ve Rus devletlerinin de garantörlüğünü Çin Devletine karşı koz olarak kullanır. Lakin Yakup beyin vefatından sonra tekrar Çin devletinin işgaliyle karşılaşan ve de Osmanlı İmparatorluğunda darbelerin yaşanması sonucu tekrar elden çıkıyor.
Tekrar Çin tahakkümü altına geçen vilayet defalarca özgürlük isyanları etti fakat Komünist Çin Hükümeti, Komünist Rusya ile bir olmuş ve bölgedeki 115 milyar metreküp petrolde işin sosu olmuştu.
Çin komünist hükümetinin sözde Doğu Türkistan’a özerklik verdiği fakat siyasi parti kurmayı bir kenara bırakın seçme hakları bile olmayan bir yönetim tutumuyla karşı karşıyalar.
Son dönemler de toplama kampları yada sözde eğitim ve entegrasyon kampları olarak bilinen kamplarda; 3 yaşından sonra genç, yaşlı, erkek, bayan fark etmeden takriben 1 ile 3 milyon arasında Müslüman Uygurlunun çeşitli eziyet ve asimilasyon politikalarına maruz kaldığı, Dünya kamuoyunun gözünü kapatmasına rağmen apaçık aşikardır. Gayri insani ve ahlaki politikalarıyla mazluma zulmeden zalimin ta kendisiydi Çin hükümeti.
21 yüzyılda insanların inanç, dil ve kültür özgürlüklerine pranga vuran bu diktatör hükumetin karşısında ne olursa olsun asla gayesinden vazgeçmeyen, rızayı ilahinin rızası için yaşayan bir avam görüyoruz.
İşte onlar ne yazık ki bizlerin unuttuğu ve haber bültenlerinde hatırladığı öz kardeşlerimiz.
Tıpkı Kudüs, Arakan, Yemen gibi… Evet, bizler zalimin tahakkümü altında bulunan bu yerleri sadece siyasi rantlarımıza alet ediyoruz.
Bizler siyasi menfaatleri ve çıkarları bu mihenk taşı olan beldelere zerk ettirmemeliyiz.
Zira bunlar bizlerin davası ve ilkeleri pozisyonundadır.
Unutmamalıyız ki mazluma zulmeden zalimin karşısında elif gibi dimdik durmak bizlerin hayat ilkelerine sirayet etmelidir.
KAYNAK : https://www.yeniosmanligazetesi.com/2020/04/2dogu-turkistan-mavi-gogun-ay-yildizi/
Etiketler: Çevre Sağlık » Çin » Din » Dünya » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » insan hakları » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Orta Asya » Siyaset » SoykırımBENZER HABERLER