logo

trugen jacn
26 Ağustos 2019

KANADA’Lİ ARAŞTIRMACI: DOĞU TÜRKİSTAN’DA YAŞAYAN TÜRKLERİN DURUMU DEHŞET VERİCİ !

Dr.Olsi Jazexhi, Müslüman ve Arnavut kökenli Kanadalı bilim adamı ve Araştırmacı. Kendisi Doğu Türkistan’a yönelik “Amerikan Propagandası” nı kanıtlamak için bu ülkeye gitti.Çin’in eğitim merkezleri adını verdiği Toplama (Nazi) kamplarını gezdi ve buradaki uygulamalara bizzat tanıklık etti .Döndükten sonra gerçek izlenimlerini yazdı ve uluslar arası toplumla paylaştı.

Olsi Jazexhi, resimleri ile ilgili görsel sonucu

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

Dr. Olsi Jazexhi, Müslüman ve Arnavut kökenli bir bilim insanı ve Araştırmacı. İslam tarihi, milliyetçilik ve Güneydoğu Avrupa’daki dini reform konusunda uzmanlaşmış bir Arnavut kökenli Kanadalı tarihçidir. İlgi alanı Balkanlar’da milliyetçilik, radikalizm, dini ve etnik kimlikleri kapsar.
Jazexhi, ABD önderliğindeki batılı güçlerine, özellikle de Arnavutluk’taki politikalarına karşı oldukça olumsuz bir tutum sergileyen bir tarihçi ve gazeteci. Bu muhtemelen Çin rejiminin onu Şincan’da (yani Doğu Türkistan) kurguladığı “ziyaretinde” muhabirlerden biri olarak davet etmesinin sebeplerinden biriydi. Çin rejimi bu gazeteciler aracılığıyla dünyaya toplama kampları söylentisinin ABD önderliğindeki batılı güçler tarafından yapılmakta olan sadece bir sahte propaganda olduğunu söylemesi için davet etmişti.
Ancak, Dr. Jazexhi ve Hindistan, Afganistan, Bangladeş ve Türkiye’den gelen diğer muhabirler, George Orwell’in 1984’ünden günümüzün gerçek bir toplama kampına ve ağır bir insan hakları ihlaline tanık oldular.
Videoda, Xinjiang’a ( Doğu Türkistan) gitme niyetinin, Uygur toplama kampları konusunda Çin hükümetine karşı Amerikan önderliğindeki uluslararası “propaganda” kanıtları elde etmek olduğunu söylüyor. Ancak tanık olduğu cezaevi benzeri kamplar ve masum Uygur vatandaşlarının kitlesel gözaltına alındıklarını anlıyorlar. Kendilerine gezdirilmiş “Eğitim Merkezlerinin “‘Çin Nazi Kamplarının) kendileri için özel olarak ve önceden kurgulanmış, orkestra edilmiş bir “ziyaret” olduğunu ve tüm muhabirlerin yalnızca Çin yönetiminin belirlemiş olduğu alanlara girmesine ve önceden hazırlanmış ve tesbit edilmiş insanlarla röportaj yapmasına izin verildiğini de ifade ediyor.

Doğu Türkistan’daki bu durumu gören bu muhabirler Kamplarda ve ülke genelinde gördükleri karşısında dehşete düşmüşlerse, o zaman şu an Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurların ve diğerlerinin gerçek durumu ne kadar dehşet verici olabilir?


Konuşmamın ikinci bölümüne devam ediyorum. Anlattığım gibi, ‘Xinjiang’in Aksu ilçesindeki toplama kamplarını ziyaret ettiğimizde buradaki kadın erkek topluluğunu görünce büyük bir şoka uğradık. Çünkü buralarda tutulan Uygurlara yalnızca zorla Çince öğretilmiyor, kendilerinin dahası milli ve dini Uygur kimliğini o baştan aşağı değiştirilmek ve bir etnik Çinli olarak yeni bir kimlik kazandırılmak isteniyordu. Bu Müslüman Uygur Tutukluların zoraki olarak dönüşüm göstermeleri şart koşulmuştu. Çin’in ” Eğitim Merkezi’ olarak adlandırılan bu Kamplardeki Çinli öğretmenlere ” Neden bu insanlara öz dinlerini ve milli kimliklerini inkar etmeye zorluyorsunuz ?” diye sordum. Onların bu soruma verdiği cevap ise, bizim hükümetimiz Çin vatandaşı olan her bir kişinin eğitim sistemimizi yekniseklığa aykırı olarak kendi öz dini inançları ile milli kimliklerinin farklı olmasına izin vermez.”şeklinde oldu. Bu merkezdeki ‘ Tutuklu öğrencilere sorduğumuz sorulara verdi cevaplar ise bizi şoke etti.

Burada gördüğümüz bu şok edici gerçekleri, oradaki Uygurlara neler yapıldığı konusunda bize ip uçları veriyordu.

Bölgesel Xinjiang hukumeti öz dini inançları ile milli kimliklerine sahip olarak ve bu değerleri devam etmek isteyen Uygur ve diğer müslümanları aşırıcı veya yasa dışı olarak suçluyor ve bu Eğitim Merkezlerine hapse atıyor. Ben bu ‘eğitim öerkezinde’ bir Uygura neden buraya geldiğini sordum, kendisi 2012 yılında birini dövdüğü için 2 yıl hapise mahkum edildiğini 22014 yılında bu cezası tamamlandıktan sonra bu kampa konulmuş. Buraya kapatılmasının sebebi ise açıkta namaz kılması olarak kendisine bildirilmiş.

Bu şu demektır, ‘xinjiang’ da, sokakta namaz kılmak suç olarak görülüyor. Diğer bir kız öğrenciden aynı soruya sorduğumda aldığım cevap da sadece yeniden namaz kılmay başladığı için, ve hukumetin ıznını almadan Kuran okuduğu ve hijaplandığı için (Doğu Türkistandaki müslümanlardan sadece Çin yönetimi tarafından güvenilir olarak görülen ve hukumet için çalışmaya hazır insanlar için dini faaliyetlerde olabilmesi için bir özel kimlik veriliyor) buraya getirildiğini öğrendim. Bu cevaplar bizi inanılmaz derecede şok etti, özellikle bir müslüman olarak hijaplanmayı tercih eden bir hemşiremizin bir suçlu gibi buralarda baskı ve zulme maruz bırakılması hepimizi adeta çıldırttı. Bu zavallı Kız Kardeşimizi oradan kurtarmak için her şeyi yapabilirdik.

Çinli arkadaşlarım kusura bakmasın ben burası için “Toplama Kampı” ifadesini kullanmak istiyorum. Bu Çinli Arkadaşlara benim için yaptıklarına teşekkür etmekle birlikte Kamplarda tutulan bu masum insanlar yaptık larının doğru olmadığını söylemek ve bu tür uygulamaların Uygur bölgesinden başka dünyanın hiç bir yerinde doğru görülemeyeceğini söylemek zorundayım. Ben ‘Xinjiang’a Çin yönetiminin ve Çinli arkadaşlarımın misafiri olarak gittim, gitmeden önce Çin hukumetine güveniyordum, Uygur, Tibet ve Hong kong meselesi sadece ABD nın Çin’i sıkıştırmak ve Çin politikasında koz olarak kullandığını düşünüyordum. Ama gittikten sonra aslında herşeyin farklı olduğunu gördüm, Han (Çin) hukumeti İslam’ı tercih eden herkezi tutukluyor ve böylece aslında İslama savaş açmış oluyor. Çin hukumetinin beyaz kitabında şöyle yaziyor: ‘Xinjiang’ çin hukumetinin terörle hep savaş halinde olduğu bir yer . Çin hukumetinın Uygurlar hakkındaki endişesi şudur, Uygurlar her vakit öz Allahına inanan, Allahtan başka kimselerin emri altında yaşamak istmeyen toplumdur. ‘Xinjiang’ dışındaki diğer bölgelerde diğer müslümanlar öz dinlerini daha özgürce yaşiyabiliyorken ‘Xinjiang’ da Uygurlar iki kat fazla nazaret altında tutuluyor. ‘Beyaz kitap’ da yine şöyle yaziyor: ‘eğitim merkezleri’ nın amacı Uygurları radikalsızlaştırmaktır. Yani eğer siz ‘Xinjiang’ daki çin milletinden olmayan Uygur, Özbek, Tatar, Kırgızsanız ve Allaha inanmaya devam ederseniz tehlikedesinz. Ben bir Türk gazeteci arkadaşımla Kaşğar ziyaretimizde şöyle bir manzarayla karşılaştık, Kaşğarın sokaklarında bir Uygurla yeni konuşmaya başlarken, çinli arkadaşımızın yanımıza gelmesiile o Uygur hemen bizden uzaklaştı. Yani Uygurların yabancı gazetecilerle konuşmaları yasaktır. Biz bir cuma namazında Kaşğar camisinde namaz kulmak için girdik, bir gün önce bu caminin imami bize burada genelde binden fazla kişinin aynı vakıtta namaz kıldığını anlatmıştı ama cuma namazında baktık ki bizimle namaza gelen yaklaşık 500 kişi var yada yok, ve namaza gelen insanların hepsi en az 60 yaş üstündeki yaşlılar, namazda hiç bir genç, çocuk yada kadın görmedik. En çok ilgimi çeken, Kaşğar camisi en az 10 kamera ile gözetim altına alınmış olması. Cami içinde film çekmeme ızın verilmediği için anca namazdan sonra camiden çıkınca filme çekebildim, gördüğünüz gibi camiden çıkan biçok insan kameraya takılma korkusundan yüzlerini gizlediler. ‘Eğitim merkezi’ne dönersek, oarada gördüklerimiz yalnız bizi değil müslüman olmayan bir Hindistanlı gazeteci arkadaşımızı da şaşırttı, kendi ülkesinde de müslümanlarla problemler olmasına rağmen ‘Xinjiang’daki müslğmanların durumu o arkadaşımıza bile fazla gelmişti. Beyaz kitaba göre bu merkezdeki insanlar terörist ve radikallar, ama bizim orada gördüğümüz hiçbiri radikal değildi. Biz oradaki öğretmenlerden bu insanların radikal ve terörist oldukları için getirildiğini, suçlarının hukumetten ızınsız Kuran okuması, hergün 5 vakit namaz kılmaları, namazsız insanların cennete gidemiceğini anlatan video filmleri izlemeri gibi diğer ülkelerde çok normal karşılanan şeyler olduğunu duyunca şok olduk. ‘Xinjiang’da siz her vakit bir tehlike içindesinız, her okuduğunuz, yazdığınız yada izlediğiniz içerikler, sohbet ettiğniz insanlar sizi her vakit bir terörist haline
( Mütercim : Pakdil)


İngilizce Metnin Bir Kısmı
Remember that this was a pre-arranged orchestrated “visit” and all the reporters were only allowed to designated areas and interview designated people. If these reporters are horrified by what they have seen, then how much more terrible the real situation of Uighurs in East Turkistan (a.k.a. Xinjiang) right now?

YouTube link: https://www.youtube.com/watch?v=OwYNOx7KG0s

Kaynak:NeverAgain #ConcentrationCamps #Uighur #Uyghur EastTurkistan

Etiketler: » » » » » » »
Share
3214 Kez Görüntülendi.