logo

trugen jacn
17 Haziran 2019

ÇİN KAMPI MAĞDURU TURSUN : ÇİN UYGURLARI BASTIRMA VE ZÜLMETMEYİ SÜRDÜRÜYOR !

Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Mihrigül Tursun 2015 yılınra yaşadığı Mısır’dan üçüz bebeklerini alarak Korla’da yaşayan Ailesini ziyaret için  ülkesine gitti.Ancak,Uruumçi hava alanında Çin işgal güçlerince göz altına alınarak  Çin zindanları ile Çin Nazi kamplarında 2018 yılına kadar hapsedildi. Bu arada üçüz bebekelerinden birisi bakımsızlıktan hayatını kaybetti. Çin’in işkencelerine dayanamayarak kendisini öldürmeleri için ÇKP Faşizminin Nazi ruhlu Çinli İşkencecilerine yalvardı.Ancak.kendisini öldürmediler. Mısır vatandaşı olduğu için Mısır yönetiminin girişimleri üzerine Eylul 2018’de hapisten çıkarılarak Mısır’a iade edildi. Mısır’da da Çin’in baskıları yüzünden huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşaması  sağlanamadı.Bunun  üzerine  hayatta kalan 2 çocuğunu alarak Eylul 2018’te ABD’ye iltica etti.Halen bu ülke’de yaşamaktadır. Mihrigül Tursun Çin Zindanları ile Çin Nazi Kamplarında başına gelenleri  dünyanın en önde gelen medya organlarına anlatarak  uluslar arası toplumun Doğu Türkistan’daki insanlık dramına ve ÇKP etnik soykırımlarının gündeme gelmesi için büyük çabalar göstermektedir. Kendisinin bir ABD.haber Sitesine verdiği raportaj, Türkçeye  tercüme edilmiş ve siz değerli okuyucularımızın bilgisine sunulmuştur.

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

2015 yılında Mihrigul Tursun Doğu Türkistanlı bir Uygur Türkü aydın.Mısır’da bir Üniversite’de öğrenimine devam ederken,  2015 yılında ailesini ziyaret için  ülkesine  gidiyor ancak, giriş yaparken Urumçi hava alanında Çin polisilerince göz altına alınarak tutuklanmış  ve 2018 yılına kadar Çin Toplama kampları ile Çin hapishalerinde aralıkılarla hapsedilmiştir. Onlarca kez sorgulanmıştır. Niçin Türban taktığıı, yurtdışındayken nasıl bir  terörist olacağı konusunda eğitim alıp almadığı ve bu konu  üzerinde çalışıp çalışmadığının baskı,zulüm ve işkenceler altında  sorguladığını söyledi.Bu arada Çinli işgalcılar daha 2 aaylık üçüz bebeklerini kendisinden zorla alarak ayırdılar. Daha sonra kendisini   “etnik temizlik kampı” olarak tanımladığı  Toplama Kamplarına gönderdi.

29 yaşındaki  Mihrigül Tursun, serbest bırakılmasından bu güne kadar ülkesinde yaşayan Müslüman Türk azınlığın dramatik durumuna uluslar arası toplumun dikkatını çekmek için  dünya medyasına sürekli açıklamalarda bulundu. Ülkeleriin ve uluslar arası insan hakları ve hukuk kuruluşlarının  politik desteğini almak için onlarca  kez uluslar arası topluma  kendi hikayesini ve Çin yönetiminin Uygurlara karşı  baskı,zulüm ve etnik soykırım cinayetlerini anlattı.   Çin işgalindeki Uygurların   “Ayrılıkçılık, Aşırılıkçılık ve Terörizm” başlığı ile tanımılanan  üç kötü  kuvvetten söz etti.Çin hükümetinin bunları gerekçe göstererem Müslüman Türklere nasıl baskı ve soykırım yaptığını ayrıntılı olarak anlattı. Özellikle Çin hükümetinin  11 Eylul terör saldırılarından sonra Küresel düzeyde Terörizmle mücadele uygulamalarından sinsice yararlanak Uygurları nasıl bastırdığı hakkında çarpıcı örnekler vererek bilgilendirdi. Ülkesinin nasıl bir polis devletine dönüştürdüğünü örneakleri ile anlattı.  Ağustos/2016’da Urumçi’yi Bölgesel ÇKP Genel Sekreteri olarak atanan Çinli şövenist ve Han Nazisi  Chen’in şiddet ve baskıcı uygulamaları hakkında bilgiler sundu. Çhen’in ülkesinde binlerce yeni güvenlik görevlisi ve Polis atadığını, tüm  insanların ve ulaşım araçların GPS  ile izlendiğini  Müslüman Türklerin  binlerce yüz tanıma kamerası ve biyometrik  verileri  kullanarak insanların nasıl takip edildiklerini bildirdi.

 Mihrigül Tursun Çin işgal yönetiminin bu baskı ve zulümlerinin şiddetini artırarak devam ettirildiğini  keyfi tutuklamalar, pasaportların iptal edilerek yurt dışına çıkışların engellendiğini  binlerce bilim insanı din adamı,akademisyen şair yazar,Sanatcı ve sporcuların tutuklanarak Toplama Kamplarına hapserildiğini   de karakterize ederek anlattı.

Çin’in  bu kamapların varlığını önce inkar ettiğini ancak kanıtlar ve belgelerin ortaya çıkmasından sonra bu inkardan vazgeçtiklerini buna karşılık bu kampların  ÇKP yönetiminin Meşru bir şekilde terörle mücadele uygulaması olduğunu ve kampların da  “  ücretsiz mesleki eğitim –  Vatansever eğitim yerleri” olduğunu ileri sürdü.Çin ayrıca bu kampların  etnik Çinli göçmeneler ile yerli  azınlıkların bütünleşmesine yardımcı  olduğunu de iddialarına ekledi. Ancak  Çin Toplama Kamplarının mağduru eski tutuklu  Mihrigül Tursun  Çin’in bu iddialarına karşılık tamamen farklı bir tablo çizdi.

Mihrigul Tursun  : Çin Toplama   Kamplarındaki Müslüman Kadınlar Adeta Kuşatma Altında Ve Esir Durumdalar  !

  Tursun  Toplama Kamplarındaki Müslüman kadınların adeta   Kuşatma Altındaki esirler gibi muamele gördüğünü anlatararak sözlerini şöyle sürdürdü ; “   2017 yılında 20 gün  süre ile  “etnik kin ve ayrımcılık yapmak ve  kışkırtmak”  suçlaması ile bu toplama kamplarından birine hapsedildim. Hapsedildiğim koğuş çok küçüktü,Buna arağmen   60’tan fazla  çok kalabalık bir şekilde kadınla birlikte kaldım. Koğuş adeta kalabalık bir hapishane hücresi gibi idi. Kadınlar bu küçük koğuşlarda  Sardalye gibi paketlenmiş vaziyette kalıyorlardı.  Yataklarda nöbetleşe uyuyorduk.  Kadınların istirahat ve uyuyabilmeleri için  diğer kadınıların yerlerini boşaltmaları gerekiyordu.  Kadınlara Sorgulanmaları esnasında şiddet ve baskı yapılıyor  ve çeşitli   işkenceler uygulanıyordu. Kadınıların  sorgu ve işkence için  rastgele çağrıldıklarına şahit oldum.  Bazen günlerce yiyecek verilmiyor ve aç bırakılarak cezalandırılıyorduk.  Duş almamız yasaktı ve ve güneşi dahi  görememiz engelleniyordu.  Koğuş arkadaşlarımın tamamının vücutlarınde   işkence izleri vardı.  Tutuklu kadınlardan biri bana “ Çin Halk  Cumhuriyeti  Allah’tan daha büyüktür ! “ sloganını   söylemeyi reddettiği için Çinli Gardiyanrlarca  kendisine  tecavüz ettiklerini söyledi.

Üçüz Bebeklerimden Biri Hastane’de Bakımsızlıktan Hayatını Kaybetti

Mihrigül Tursun Çin’in Toplama kamplarında başından geçenleri  ABD Kongresinin-Yürütme Komisyonu’nda anlatmasından önce. CNN ile   raportaj yaptı.

Mihrigül Tursun gözaltına alındığında daha  2 aylık olan üçüz bebeklerini  hala  emziriyordu.  Tutuklandıktan üç ay sonra onun serbest bırakıldı ve hasta olan çocuklarının  sağlığı iyileşinceye kadar  hasta çocuklarla birlikte olmasına izin verdiler. Raportajinda  Tursun,  Urumçi’de bulunan bir  Çocuk Hastanesine gittiğini ve hastanede tutulan , üçüz bebeklerinin en büyüğü olan  Muhammed’in   ameliyat sırasında öldüğünü bildirdiklerini ve cesedinin halen defnedilmediğini  anlattı

Çin,Tursun’un Anlattıklarını Reddediyor

Çin dışişleri bakanlığı Tursun’un bu  CNN ‘e verdiği ropartajindaki  ifadesine karşılık  “ Tursun’un  kasıtlı olarak  yalan söylediğini öne sürdü.Ancak, Urumçi Çocuk Hastanesi yetkileleri  Tursun Hastenede ölen çocuğu ile ilgili CNN’nin bu konuda bilgi edinme ve  yorum yapma isteklerini cevapsız bıraktı.

Kamptaki  Kötü Şartlar Yüzünden  üç ay gibi  kısa bir  sürede  9 Kadın Hayatını Kaybetti

 Mihrigül Tursun  kaldığı toplama kampındaki kötü  yaşam şartları nedeniyle toplu ölüm olaylarının meyedana geldiğini,kendisinin kaldığı  bir koğuşta 3 ay gibi kısa bir sürede toplam 9 Uygur kadının hayatını kaybettiği belirterek yaşadıklarını şöyle anlattı ;  Çinli işkenceciler  Sağ kulağımdan artık duyamadığım bir noktaya elektrik verdiler ve çok kötü şekilde beni davdüler. Baskı ve işkenceler  altında Müslüman olmayı reddetmemi istiyorlardı. Benim ibadet  ve  dua edip etmediğimi,  Kuran okuyup okumadığı sordular. Çok ağır ve acımasız işkenceler altında  Allah’ı inkar etmeyi  reddettim. Fakat amansız işkence altında, “Ya Allah -Ah Tengrim ) diye bağırdığımı hatırlayabiliyorum.

Çinli Gardiyanlar işkenceler yaparken,bir yandan da “Tanrına şimdi gelip seni kurtarmasını söyle,” diye söyleniyor ve  sürekli bu kelimeleri tekrarlıyorlardı. Fakat ben bütün bu işkencelere rağmen inancımı inkar etmeyi reddettim.  

Çin yönetimi  İslam’ın bir hastalık olarak kabul  ediyor ve islam inancına ait en küçük bir ritüeli dahi   yasaklamıştı.  Müslümanların selamlaşma şekli olan Arapça “ assalamualaikum ” (“Barış seninle”)  demek dahi yasaktı.  Kadınların baş örtüsü takmaları ve  erkeklerin sakal bırakmaları suçtu.  Kadınlar  uzun elbiseleri ile sokaklara çıktıklarında Çinli Polisler onları yakalayıp anında uzun etek ve elbiselerini keserek kısaltıyorlardı

Çin’in  Müslüman Uygurlara Karşı Dini ve Kültürel  Soykırımları Devam Ediyor

Çin işgal yönetimi bir yandan toplama kamplarına hapsettiği Uygurlara baskı ve her türlü işken yöntemlerini uygularken diğer yandan onların Türk ve Müslüman kimliklerinden uzaklaştırmak için dini ve  etnik soykırımlarını da acımasızca devam ettiriyor. Ailesinin memeleketi olan Çerçen’de İslami geleneklere göre evlenme töreni düzenleyen bir Uygur ailesinin başına gelenleri anlatan Tursun,bu düğün terönine katılan  400’den fazla  misafirin izinsiz olan bu düğüne  katılıdıkları için davetlilerin tamamının daha sonra topluca tutuklandıkların belirtti. Tutuklanan bu davetlilerin daha sonrası ÇKP yargısınca  1-7 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldıklarını da söyledi. Müslümanların, İslami inanca göre  gelenekse  cenaze törenleri ile cenazelerin toprağa verilmesi defin töreneleri yerine her Mahallede insa edilen Ölü Yakma fırınlarında yakılması uygulaması başlattığını de bildirdi.  Ezan,kamet ve dua  gibi davet çağrılarının yasaklandığını bunların yerine Kızıl şarkılar söylenemesinin dayatıldığını de ifade etti

Mihrigül Tursun  “ Çin’in Uygurlara  Baskı,Zulüm ve İşkenecelerini  Korkmadan Anlatmaya Devam edeceğim

 Marat- 2015’te  ailesini ziyaret amacı ile gittiği Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de uçaktan iner inmaz tutuklanan ve  yakalaşık 4 yıl kaldığı Doğu Türkistan’da aralıklarla Çin zindanları ile Çin Nazi Kamplarında akıl almaz baskı zulüm ve işikencelere maruz kalan Mihrigul Tursun Mısır yönetiminin girişimi ile Ağustos 2018 tarihinde Toplama kamplarından kurtarılarak mısır’a geri dönmesi sağlandı.Ancak,Mısır’da da Çin’in baskı ve zulümleri devam etti.Bunun üzerine Eylul 2018’da ABD’ne iltica başverusunda bulundu. Kısa sürede başvurusu olumlu karşılanan Tursun Eylul 2018’de ABD’ne geldi. Dünyanın önde gelen medya organlarına Çin’in Uygurlara yönelik baskı,zulüm ve etnik soykırım uygulamalarını cesurca anlatmayı sürdürüyor.Daha sonra ise kendisi ABD Kongresine davet edildi ve başından geçenleri Kongre üyelerine gözyaşları içinde analttı. Mihrigül Tursun  raportajinin sonunda  şunları de ifade etmekten geri durmadı ; “ Benim gibi Çin’in toplama kamplarından    kurtulan vee yurt dışında yaşayan bir çok Doğu Türkistanlı Yurttaşlarım var.Ama bunlar ülkelerindeki ailelerinin başına daha kötü şeyler gelmesinden  endişe ederem konuşmaktan korkuyorlar.Ama ben her şeyi göze aldım.Benim ailem de ülkem Doğu Türkistan’da yaşıyor.Ama  Çin’in bu insanlık dışı baskıları ile soykırım uygulamalarını birileri anlatmalı ve uluslar arası topluma bildirmeli diye düşünüyorum. Ben şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da  Çin’in Uygurlara  Baskı,Zulüm ve İşkenecelerini  Korkmadan Anlatmaya  sürdüreceğim” dedi.


http://www.womensmediacenter.com/women-under-siege/the-world-looks-on-as-china-resumes-its-persecution-of-uighurs-a-conversation-with-mihrigul-tursun?fbclid=IwAR0NxdBhKNqLXs

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
2796 Kez Görüntülendi.