Son Dakika
Doğu Türkistan asıllı Kazakistan uyruklu Kazak Türkü aktivist Ömir Bekali Çin’in Hapishane ve Toplama kamplarında maruz kaldığı insanlık dışı ve akıl almaz işkenceleri anlattı.Beali ayrıca Çin’in işgali altında yaşayan Doğu Türkistan Türklerinin karşı karşıya bulunduğu insanlık dramını anlattı. Bekali, bu drama en çok Türkiye’nin sessiz kaldığını söyleyerek, bu sessizliğe salonu doldurmayan kişileri örnek göstererek örnekler verdi.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin eziyetlerine ve işkencelerine maruz kalan Kazakistan vatandaşı Ömer Bekali, Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dramını anlattı. Bekali, bu drama en çok Türkiye’nin sessiz kaldığını söyleyerek, bu sessizliğe salonu doldurmayan kişileri örnek gösterdi.Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini protesto etmek isteyen Türk Eğitim-SEN Nazilli Şubesi, Çin’deki zulme maruz kalan ve 8 ay sonra kurtulan Ömer Bekali’yi Aydın’ın Nazilli ilçesinde ağırladı. Bekali, kamplarda yaşanan insanlık dramını; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurreşit Karluk da Çin-Türkiye ilişkilerinin tarihini anlattı. Prof. Dr. Karluk, Çin’in ipleri elinde tutmak için batıya dönük bir politika sergilediğini söyledi.
“MESLEKİ EĞİTİM ADI ALTINDA İŞKENCE ETTİLER
“Doğu Türkistan’daki zulmün içinden 8 ay sonra kurtarılan Ömer Bekali, kamplarda alıkondukları gibi ağır zincirlerle sahneye çıkarak yaşadıklarını anlattı. 25 Mart 2017’de ailesini ziyaret etmek için gittiği Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde gözaltına alınan Bekali, polisin kendisini bir sandalyeye bağladığı, bileklerinden duvara astığını söyledi.Seyahat işiyle uğraşan Bekali, “Tutulma sebebim seyehat şirketimi kullanarak bölgedeki Kazak, Kırgız ve Uygurları Kazakistan’a, oradan da Türkiye’ye ve Suriye’ya geçmesine yardım etmekmiş. Bu iftira çok düşündürücüydü. Çin’in gümrüğünden kuş uçurtmuyorlar, böcek geçmesine izin vermiyorlardı. Bu Çin istihbaratının planlı organizasyonuydu. 4 günlük sorgu sualden sonra elimde ve ayağımdaki ağır zincilerle küçük bir odaya kadınlı erkekli soktular. Anlatmayacağım şeyler yaşadık. 13 metrekarelik odalarda 50’ye yakın kişi kalıyordu. Bu halde yiyip içiyorduk. Çin bunu mesleki bir eğitim olarak açıkladı.
Benim buna ihtiyacım yoktu. Dil biliyorduk. Oradaki insanların içinde profesörler bile vardı. Mesleki eğitime ihtiyacımız yoktu. Sadece doğu Türkistan Türkleri değil, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı vardı” dedi.ÇİN KOMÜNİST PARTİSİNİ ÖVEN MARŞLARYerleşkede her gün şafak sökmeden uyandırıldıklarını, Çin milli marşını söylediklerini ve Çin bayrağını göndere çektiklerini ifade eden Bekali, burada kendilerine ayrıca Çin Komünist Partisini (ÇKP) öven marşlar ile Çin dil ve tarihinin öğretildiğini kaydetti. Günde bir defa verilen Çin’e özgü yemeği yiyebilmek için de bu marşları söylemeleri gerektiğini belirten Bekali, “5 tane komünist partiyi öven kızıl şarkıları onların istediği şekilde okumak mecburiyetindeydik. Bunu yaparsak yemek yiyebiliyorduk. İbadet yasak, kendi dilimizi konuşmamız yasak, oradaki insanlarla konuşmak yasaktı
“CUMA GÜNÜ DOMUZ ETİ YEDİRDİLER”
Müslümanlar için mübarek gün olan Cuma günü, tam öğle saatinde kendilerine zorla domuz eti yedirildiğini anlatan Bekali bunu yemeyenlerin 5 çeşit cezaya çarptırıldığını, kendisinin ilk dört cezaya maruz kaldığını aktardı:”Domuz etini yemeyene su ve yemek hiçbir şey yoktu. Birinci ceza; üç dört tane polis bizi yorulana kadar döverdi. Sonra 24 saat ayakta dururduk. İkinci bir ceza da 24 saat işkence sandalyesinde oturmak. Üçüncü ceza 3 metrekare karanlık bir odada oturmak. Dördüncüsü de yaz mevsiminde çırılçıplak en sıcak betonun üzerinde durmak, kışında en soğuk buzun üzerinde durmak. Beşinci cezayı ben görmedim ama dışkı çukuru içinde durmak olduğunu biliyorum. Orda insanlar çürüyor.
“SALONU DOLDURMAYAN TÜRKLERE BÜYÜK SİTEM
Kazakistan hükümetinin girişimleriyle kurtulan Bekali’nin Türk halkına sitemi vardı. Bekali o sitemini şu sözlerle dile getirdi:”Kazakistan vatandaşı olmasaydım bu zulmü anlayamazdım. Çünkü yabancı ülke vatandaşlarının hiç umudu yok. İnsanlar eziyetten kırılıyor. Ben çok üzgünüm. Birçok ülkeye giderek bu zulmü anlatıyorum. Ben bu zulmü anlatmaya gittiğimde her salon doluyordu. Oradaki insanlar ağlıyordu. Türkiye’de böyle bir şey görmedim. Adaleti konuşanlar zulme uğrar. Ben buna rağmen hakikati anlatmaya devam edeceğim. Ben sizden bir şey beklemiyorum umudum da yok ama insanvari davranmak lazım. Bir ses çıkarmak lazım. Bu ses sele dönüşür. Türk olmaktan iftihar duyuyorum.” Kaynak: Çin’de esir edilmişti…
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Haber » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER