logo

trugen jacn
19 Şubat 2014
Genel

İki Dilde Eğitim Nasıl Olmalı?

 

Erkin sıdık

25.12.2008

Daha önceki “İki dilde eğitim: İlkokulda öncelikle ana dili öğretmenin ilmi esasları “ isimli yazımda “Tove Skutnabb-Kangas” hanımın 800 bölümden oluşan kitabını okuyarak ona uygun kaynak arayıp bunu İki Dilde Eğitim hakkındaki ikinci yazıma hazırlamayı hedeflemiştim.O kitabı internet üzerinden satın aldım ve  hala elime  geçmedi. Araştırmalarım neticesinde elde ettiğim kaynaklar ve daha önceki yazımdaki konuları doğrulayan sebeplerin çokluğu, bunun üzerine Uygur Diyarındaki  “ İki Dilde Eğitim” in iyiye gitmediğini hissettiğim için bu kitabı ertelemeyi ve bu yazımı yayınlamayı uygun gördüm.

Daha önceki yazımda yurt dışındaki iki dilde eğitim durumunu  ve iki dilde eğitimin teorik kısmını kısaca anlatarak geçtim. İncelediğim kaynaklar arasında bu güne kadar iki dilde eğitim hususunda yoğun inceleme ve araştırma yapan ülkelerden Amerika, Kanada, İngiltere, Almanya, yunanistan ve İsveç  bulunmaktadır.  Bunların tamamı göçmen milletleri en çok kabul eden ve hali hazırda kabul etmeye devam eden  ülkeler arasındadırlar.  Bu ülkelerin  maruz kaldığı ortak sorun göçmen halkın eğitim seviyesinin yerli halkın eğitim seviyesinden çok düşük seviyede olmasıdır. Göçmen halk bu ülkelere gelip birkaç kuşak geçmesine rağmen ev temizliği, sokak temizliği,kapıçılık, kalorifer yakma, fabrika işçiliği gibi vasıfsız işlerden kurtulamamaktadır. (Eğer Uygur memleketinde  şu an var olan eğitim politikası değiştirilmezse Uygurlar’ın nasıl bir akıbetle yüz yüze kalacağını  bir düşünün.)  Yukarıda belirtilen ülkelerde sürdürülen araştırmaların asıl amacı göçmen çocuklarının ana dillerini öğrenmeleri konusunda nasıl bir yol izlenerek ilmi bir sonuç elde edileceği ve onların düzeyini yerli halk düzeyine çıkartmaktan ibarettir.Yazımın asıl konusuna geçmeden önce yukarıdaki ülkelerde yapılan inceleme ve araştırmalardan Uygur diyarındaki iki dilde eğitime uygun düşenleri bir takım fenni ilimler ışığında kısaca özetlemek istiyorum.

1)      İki Dilde Eğitim Konusunda Yurt Dışında Yapılan Araştırma Sonuçlarından Kısaca Özet:

1)Çocukların yabancı dile (ikinci dile) hakim olması iki kısma ayrılıyor. Birincisi, konuşmadaki yabancı dil yeteneği. Diğeri eğitimde yabancı dil yeteneği. Bu ikinci konu İngilizce kaynaklarda

“ Akademik Lisan Yeteneği” ( İngilizce “ Academic Language Skills” ) olarak adlandırılır. Çocukların konuşma konusunda ki yabancı dil yeteneğini üst düzeye ulaştırmakla, eğitimdeki yabancı dil yeteneğini üst düzeye ulaştırmak arasında bir hayli fark var. Konuşma bakımından yerli çocukların seviyesine son derece hızlı bir şekilde yetiştikleri halde, eğitim hususunda yerli çocukların seviyesine yetişmeleri en az 5 yıl gibi bir  zaman alıyor.

2) Çocukların eğitimdeki  yabancı dil yeteneğini ilerletmek  ile  diğer derslerdeki bilgilerini ilerletmek benzerlik göstermekte.

3) Çocukların ana dil seviyeleri sonradan öğrendikleri yabancı dil seviyesinin nasıl olduğunu ispatlıyor. Çocuklara yeni bir dil öğretilirken onu ayrı bir yabancı dil gibi değil de ana dilleri ile olan münasebetini göz önünde bulundurarak öğretmek gerekir. Bu yöntemle  çocukların eğitimlerinde yabancı dile hakim olmaları daha etkili olacaktır.

4) Eğer çocuklar önce ana dillerini öğrenip okuma-yazma seviyesine gelmeden yabancı bir dil öğrenirlerse ana dilleri de öğrendikleri yeni dilde yarım kalıyor. Bu durum dünyada “ Yarı İki Dillilik ”( İngilizce “ semibilingualism” ) olarak adlandırılıyor.

5) Tüm dünya tarafından ilan edilen ilmi kaynaklara göre eğitimini ikinci dilde alan çocukların eğitim sonuçları ile ana dilde eğitim gören çocukların eğitim sonuçları karşılaştırıldığında çok fark olduğu görülüyor. “ Burada önemli olan nokta şu ki; böyle olan çocukların ana dili genellikle okulda ya tamamen bırakılıyor ya da ehemmiyetsiz bir dil dersi suretinde geçiliyor.”  ( Skutnabb-Kangas hanımın 1979’ da yayınlanan ve halen tüm dünyada okunan,  22 bölümden oluşan bildirisinden alındı. Bu bildiriyi ben www.meripet.com’ a koydum, adresi; http://www.meripet.com/Sohbet1/kangas/.)

İlkokul birinci sınıftan başlayarak yabancı dilde eğitim gören çocuklar böyle iki duruma maruz kalıyor; Birincisi eğitimlerindeki yabancı dil seviyesini yerleştirmek. İkincisi dil dışında kalan diğer derslerin içeriğini kavramak. Bu çocukların eğitim alanında yabancı dil hakimiyetlerinin yok denecek kadar az olması sebebiyle diğer konuları kavrayıp ilerlemeleri son derece zor. Şöyle ki eğer çocuklara ana dilleri öğretilmeden, ilerletilmeden ve henüz 10 yaşına gelmeden, diğer dersler yabancı bir dilde öğretilmeye çalışılırsa, onların ikinci dildeki dil hakimiyeti ile düşünme, ezberleme, hüküm  ve  özet çıkarma, sebep-sonuç ilişkisi kurma (İngilizce “ cognitive abilitiy”)  konusunda sorunlarla karşılaşılmaktadır. İşte bu Uygur diyarındaki ilkokul birinci sınıftan itibaren tüm dersleri Çince olarak okuyan çocukların maruz bırakıldığı durumdur.  Böyle bir durum söz konusu: Yunanistanda doğan ya da YUNANISTANA A  küçükken göç eden  hazırlık sınıfından itibaren burada okuyan yabancı çocukların eğitim sonuçları,  kendi ülkesinde doğup, kısa bir müddet kendi ülkesinde okuduktan sonra göç eden yabancı çocukların eğitim sonucundan daha başarılıdır. Buna benzer bir durum Almanya için de söz konusu.

6)Ana dil ve ikinci dil seviyesi düşük olan çocukların bilimsel ve akli ilerleyişi de son derece yavaş olmakta.

7) İkinci dilin çocuklara ilkokul dördüncü sınıftan altıncı sınıfa kadar olan dönemde öğretilmesi en uygun olanıdır. Eğer çocuklara yabancı dil öğretimi 10 yaşından önce başlarsa onlar bu yabancı dil ana dili olan kişilere yakın seviyeye gelebiliyorlar.  Çocukların yabancı bir dilde İTKAN olması için  4-6 yıl kadar bir zaman geçmesi gerekiyor.

8) Çocukların başarısı için öğretmen- öğrenci arasında şöyle bir ilişki olmalıdır: Öğretmenler çocukların anlayış, ezber, hüküm çıkarma ve uygulama kabiliyetlerini yükseltmek için çaba göstermekle  beraber onların milli kimliklerine sahip çıkma ve benimsemeleri hususunda da ilerletmeleri gerekmektedir. Eğer çocuklar kendilerinin ilim aldıkları cemiyete  ait olduklarını hissetmezlerse o ilim ile özdeşleşmeleri de mümkün değildir.

2) İki Dilde Eğitim Nasıl Olmalıdır?

Bir önceki yazımda iki dilde eğitimin ne olduğunu açıklayamadığımı düşünüyorum.Önceki yazım hakkında yapılan yorumlardan okuyucular içinde de iki dilde eğitimin nasıl olması gerektiği ile dertlenenlerin az olmadığını fark ettim.  Bu yüzden bu kısımda iki dilde eğitimin nasıl olması gerekti- ğinden kısaca bahsedeceğim. Bu bölümdeki konuyu Amerika Eğitim Bakanlığı’nın (İngilizce: U.S. Department of Education)  “ Maarif “baylıq menbesi  uçur merkezi” adıyla bilinen internet sitesindeki kaynaklara dayanarak hazırladım. Onların internet adresi: http://www.eric.ed.gov

Okul çocuklarını ana dilde üst seviyeye çıkardıktan sonra çocuklara iki şey veriyorlar: Bilim ve dil Çocuklar anladıkları ve kitapta okudukları yabancı dili   daha da kolay anlayacak duruma getiriyor. Ana dildeki ilerleme ikinci dili etkiliyor . Bunun sebebi ile  kitap okumayı çabuk  öğreniyoruz.       Düşündüğümüz dilde okumayı daha kolay öğreniriz. Bir dilde okumayı öğrenirsek bu kabiliyet ikinci dile kolaylıkla tesir eder.

En güzel iki dilde eğitim programı 3 özelliği kapsamaktadır:

Derslerin tamamı ana dilde öğretilip, diğer dil yabancı dil dersi olarak sınıfta öğretilir. Öğrenciler ikinci dilde orta seviyeye geldikten sonra matematik ve diğer ilmi dersler ikinci dilde rekabet olmaksızın öğretilmelidir. Buradaki “rekabet olmaksızın” demekle kasdedilen, eğer bu ikinci dil Uygurlara öğretilen Çince olursa yukarıda bahsedilen ilmi dersler sadece Uygur çocuklardan oluşan sınıflarda öğretilmeli, Uygur çocuklar ile Çinli çocuklar birleştirilmemelidir, demektir. Öğrenciler bu metotla sistematik bir şekilde okuma sınıflarına geçirilir.Bu durumda ikinci dilde öğretilen dersler ile ana dilde öğretilen dersler arasında bir köprülük  rolu üstlenir.Eğitimin üst seviyelerine çıkıldığında sadece ana dilin dil- edebiyat dersi ile ortak fenni dersler objektif bir şekilde ……. Öğrenciler ikinci dilde okuma-yazma seviyesine ulaştıklarında üst seviyedeki ana dil dersi “ zorunlu ders” olarak değil “seçmeli ders “ olarak öğretilip, öğrenciler bu dersi görüp ana dillerini devamlı bir şekilde ilerletirlerse yeterli olur.Bu metot uygulandığı takdirde çocuklar ana dile en çok ihtiyaç duydukları anda, ana dilleri hususunda acemi kalmalarının ve ikinci dilde ders anlama seviyesine yetişememelerinin önü kesilmiş olacaktır. Bu program çocuklara kendi ana dillerini en üst seviyeye çıkarma fırsatı veriyor. Bunlar Amerika hükümetinin “İki dilde eğitim programı” ndan alınan araştırmalar, ben buna hiçbir şahsi gözetimimi karıştırmadım. Sizlerce de malumdur ki, yukarıda tasvir edilen iki dilde eğitim programı bir milletin öğrencilerine dil, fen ve sanat sahasında yabancı dili son derece ileri seviyede öğretmenin en güzel yöntemidir.

Bu durumda Uygur diyarındaki iki dilde eğitimin açıklaması nedir?  Şu an var olan hükümetin bu konudaki resmi anlayışında fakat bir dilde eğitim  var. Böyle olsa Uygur internet sitelerinde yayınlanan,         “ Şinjan’ın iki dilde eğitim hizmeti hakkında 8 soru” (http://www.bilik.cn/bbs/viewtheread.php?tid=20694) başlıklı yazıdaki “ Şinjan eğitim başkanlığının ilgilileri ifade eden bilgilendirmeden  ibaret. Ben bu kaynağın ismini toparlıyıp 8 soru diye alıyorum. Bu yazıdaki “İki dilde eğitim nedir?” sorusuna verilen cevapta şöyle denilmektedir: Şinjan Uygur Özerk Bölgesinin iki dilde eğitimi azınlık okullarındaki azınlık dil ve Çin dili   vasıtıyla  şekilde bir öğretim şeklini gösteriyor. Ekonomik gelişmeler, eğitim ve benzer cihetlerdeki gelişmeler Şinjan’ın iki dilde eğitim örneklerinin çok çeşitli olduğunu belgeliyor. Bu esasen en az 3 kısma ayrılıyor:

1)      Ana dilde ders görme ve buna Çin dilinde dersleri ekleme örneği,

2)      Çin dilinde ders görüp buna ana dilde dersleri ekleme örneği

3)      Bazı dersleri ana dilde bazı dersleri Çince öğretme

azınlık milletler orta ve ilkokullarda matematik, fizik ve kimya gibi dersleri Çince öğretip diğer dersleri ana dilde öğretme örneği daha fazla.

 

Fakat Uygur diyarında son olarak yürürlüğe koyulan ilkokul birinci sınıftan başlayarak tüm dersleri Çince öğretip Uygur çocuklara  3. Veya 4. Sınıfa geçmeden Uygur Dili Alfabesi öğretilmememe örneği yukarıda anlatılan 3 çeşitten hiç birine uygun düşmemekle beraber bence onun tek yabancı dillik eğitim e uygun olması mümkün.  Peki bu nereden örnek alındı? Bunu aşağıdakiler hukuk dışı bir şekilde mi yürürlüğe koydu?

Amerika’daki iki dilde eğitim hakkında yapılan yukarıdaki açıklamalarda bizim dikkat etmemiz gereken mesele şu ki; çocukların ana dilde eğitimden ikinci dilde eğitime kaçıncı yılda geçmeleri gerektiği konusunda bir yol gösterilmemektedir. Bence bu son derece akla uygun.Azınlık  milletlerin yabancı dil eğitiminin nasıl olacağı millete, yaşanan şehre, muhite ve okulun eğitim sistemine göre farklılık gösterir. Bu meseleyi her okul kendi durumuna göre ayarlarsa daha güzel sonuç alınır.

Eğer unu eğitim den sorumlu  departmanları  taraftan   verilmesi gerekir se de Uygur diyarında Amerika’nınkine benzer iki dilde eğitim  sisteminin yürürlüğe koyulduğunu farz etsek bile ana dilde eğitimden Çin dilinde eğitime geçiş vaktinin Urumçi, şehir, kasaba ve köy okulları için benzer olmaması gerekir.

4)      Uygur Diyarındaki “ İki Dilde Eğitim” in Teorik Esasları Hakkında Kısaca Görüşler:

Yukarıdaki 8 soru hakkındaki yazının  küçük yaştan başlamayı konu alan  7 soruya verilen cevapta şöyle denilmektedir:  İki dilde eğitim verme  hizmetini ilere götürmek  için bir sistem kurulup  iki dilde eğitim hizmetini yaygınlaştırmanın   meşakkatli ve karmaşık durumunu iyi kavramak sureti ile,problemle karşılaşmadan önce hazırlıklı ve tetikte olmak , önemli noktaları ön plana çıkarmada  mahir olmak, yeni başarıları elde etmek için   eli çabuk tutmak lazım. Son yıllardan bu yana bazı bölgelerin iki dilde eğitim tecrübelerini bir araya getirdiğimizde şu sonuca varılıyor ki, iki dilde eğitim hizmetine genellikle küçük yaşta başlamak, dil öğrenmenin altın devrinden başlamak gerek.  Birçok yerlerde edinilen tecrübeler eğitimin bundan önceki eğitimi yükseltiş  9 yıllık mecburi eğitim seviyesini sabitlemek, her çeşit eğitim başarılarını  ömür boyu eğitim sistemine şekil vermemizde temel oluşturacak.19 60’ lı yıllardan bu yana fen, psikoloji, maarif ilmi gibi cihetlerde yapılan araştırma sonuçları küçük yaşta terbiyenin insan hayatındaki önemli rolünü ispatladı. Doğru olan Ana okuldan eğitmenin çoçukların öğrenme potansiyel gücünü ifade etmesinde faydalı olmakla beraber belki de  çocukların ilkokul sonrasına kadar iyi bir şekilde ayak uydurmasına yardımcı olmakta . hem de çocukların derstin kalma oranının azalması ve işe alınma oranın yükselmesine, Yoksul ve ihtiyaç sahiplerin sayısını azaltmaya çok faydalıdır.

Ben yukarıdaki paragafları okuduktan sonra Uygur ilkokullarında 1. Sınıftan başlayarak tüm derslerin Çin dilinde öğretilmesi ve Uygur dilinin kesinlikle öğretilmemesi ,problemle karşılaştıka çözüm aramak ve yeniden yol bulmak için ortaya konulan bir projeye   benziyor. Durum çok kütü.Akademik ön araştırma hiç yapılmamış.

“Uygur Diyarındaki iki dilde eğitim politikasını belirleyici insanlar bu kişiler mi acaba?”  diye kendi kendime sordum. Gönlümdeki duyguları ifade edecek söz bulamadım, kendisini neyin beklediğini düşünmeyen insanların sözlerini gözümün önüne getirdim. Hüzünlendim Uygur çocukların adına çok üzüldüm.Çocukların beyni bilgisayarın  bilge deposu değildir. Beyine istenen bilgi , istenen yöntemde depolamaz. Çocuklara ilim verirken insanların biyolojik, psikolojik ve diğer bir kısım kuralları göz önünde bulundurmak gerekir. Böyle olmadığı takdirde aldıkları ilmi kabul etmedikleri  gibi diğer akli iktidarları da zayıf kalıyor.Böyle acımasız asimilasyon yöntemi  okul yaşına henüz dolmamış Uygur çocuklara yapılmamalıydı.

Malum ki, Çinde yetişen fen, psikoloji, maarif ilmi gibi cihetlerdeki araştırma neticeleri ile dünyadaki diğer ileri seviyedeki devletlerde benzer sahalardaki araştırma sonuçları arasında büyük farklar var. Bazı cihetlerde onlar birbirlerine zit oluveriyor.. Bu sebeple zavallı  talihsiz Uygur çocukları vasıfsız fiziki  işlerden başka işe yaramayan,aklı gelişmemiş,düşük zakalı insanlar olarak bilinçli bir şekilde hazırlanıyor.

Bazı internet arkadaşlarımın yorumlarına bakıldığında Uygur çocuklarının ilkokul 1. Sınıftan itibaren tüm dersleri Çince öğrenmeleri kararının alınmasında önemli rol oynayan bir sebep, 1960’lı yıllardan başlayarak bazı Uygur anne-babaların çocuklarını Çin okullarına vermeye başkadılar.  Benim gözetimlerime göre ise 60’lı yıllardan 2000’lere kadar olan dönemde Uygur çocuklarının Çin okullarında okutulmasının birkaç sebebi var:

1)      Böyle yapanların sayısı son derece az olup benzer yaşta olan Uygur çocuklar ile kıyaslandı-  ğında son derece az sayıda idi.

2)      Esasen Çin okullarında okuyan çocuklar Urumçi ve  benzeri büyük şehirlerde yerleşmiş olup kasaba,ilçe ve daha küçük yerlerde Çin okullarında okuyan Uygur çocuklar yok denecek kadar az.

3)      Çocuklarını Çin okullarına veren ailelerin medeniyet seviyeleri ve maddi durumları iyi olup, dışarıdan yardım alma imkanları söz konusu değildi.

4)      Bu çocukların yaşadıkları bölgelerde Çin dilinin kullanımı çok ve yaygınlaşmış olması sebebiyle bu çocuklar okula girmeden önce Çince’ye aşina oluyorlar.

Kısaca özetlediğimizde bu çocukların durumu tüm Uygur çocuklarının durumu ile kıyaslanamaz. Kasaba  ve daha küçük yerlerde yaşayan  Uygur çocukları için bu sistemin uygulanması daha da zor. Şu an kasaba ve daha küçük yerlerde ilkokul 1. Sınıftan başlayarak tüm dersleri Çince okumak zorunda olan Uygur çocukları ilk kez okula girdikten sonra Çin dili ile karşılaşıyorlar. Onların içinde ömürlerinde bir kere bile Çinli görmemiş veya bir Çinli ile konuşmamış olan çocuklar var.  Hal böyle olunca onların eğitim hususunda Urumçi ve büyük şehirlerdeki Çin okullarında okuyan Uygur çocukları ile  müsavi olmuyor. Hiçbir zaman onlar gibi yetişemiyorlar. İşte bu birçok internet arkadaşımın yorumlarında yer alan Uygur çocukları hakkındaki hikayelerin çıkış sebebidir. Okuduğum bazı İngilizce kaynaklarda Amerika’da yaşayan bazı azınlıkların çocuklarının direk İngilizce eğitim alıp başarılı olmalarının sebebi, onların küçüklüklerinden itibaren İngilizce’ye açık oldukları muhitlerde büyümüş olmaları beyan ediliyor. Yabancı dilin tesiri gücü büyük olan yerlerde doğup, bu dil ana dili olan kişilerle karışık bir şekilde büyüyen çocuklar direk yabancı dille eğitim veren okullarda okurlarsa başarılı olabileceği, eğer böyle yapılmazsa azınlık milletlerin çocuklarının maruz kalacağı ağır sonuç aşikar bir şekilde görünüyor. Ben bu noktada vatanımdaki her bir Uygur kardeşimin elini taşın altına koymasını, mümkün olursa Uygur eğitimciler ile Uygur iş adamlarını bu durumdan haberdar etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

5)      Son Söz:

Öncelikle daha önceki yazılarım hakkında yapılan yorumlardan birkaçını okuyucularıma sunmak istiyorum:

1.      Nakil: İki dilde eğitim alan çocukların fenni ilimlerde ilerleyişi son derece ağır olmakta. Ben geçenlerde şehirdeki Tecrübe Orta Okulu iki dilde eğitim yapılan sınıftaki kız kardeşimin sınıftaki 54 çocuğun fen ilimleri sınav sonucunu gördüm ve çok endişelendim. Çünkü çocukların umumi fen derecesi yüksek olmakla birlikte, tabii fen dereceleri çok aşağı, kimyadan sadece 7 kişi geçti.En yüksek not 80’den yukarı değil.

 

2.      Nakil: Toluq orta okulundaki sınıf başkanı küçük oğlunu Çin okuluna vermek zorunda kaldı.Oğlu okulda öğretmenin sözlerini anlamıyor, öğretmen “küçük vesikalık resimi yapiştirip gel” demiş, öğretmenim resim yapın gelin, dedi diyor. Okuyucum ödevini yanlış anladığı düşüncesiyle oğluna kızınca, çocuk da “ eğer sen beni Çinli olarak doğursaydın hepsini bilirdim diye ağlamış. Okuyucum çocuğu için çok üzülüp onu Uygur okuluna aldı.

 

3.      Nakil: Beni bir gün oğlumun okulunda 2. Sınıf veli toplantısına çağırdılar.Gittiğimde müdür söze başlayarak “ Sizleri çağırmamın asıl sebebi, bu sınıftaki çocuklardan hiçbirinin  Çince öğrenememiş olması, bu sebeple veli toplantısı yapmaya kara verdik, dedi. Veliler bir müddet telaş içinde fikirlerini söyledikten sonra, aramızdan birisi kalkıp, Çin dili öğretmeni Çinli mi,Uygur mu? Dedi. Müdür; Çinli, diye cevap verdi. Veli; o zaman Uygurca’yı iyi biliyor mu? Diye sordu.  Müdür; yok Uygurca’yı hiç bilmiyor, dedi. Bu durumda öğretmen Uygurca’yı bilmeden,Çince’yi tercüme edip anlatmazsa nasıl öğretsin, öğrenciler nasıl öğrensin? Öğretmen bir iki işaret yapsa, öğrenciler işaretleşse nasıl öğrensinler? Dedi. Böylece veliler arasında bir kargaşa başladı. Son olarak veliler öğretmenin hem Uygurca’ yı hem Çince’yi iyi bilen iki dilinde belgesine sahip olan bir öğretmen talep ettiklerini okul rehberliğine bildirdiler.

         Uygur diyarındaki iki dilde eğitim politikası ile ilgili haberlerin bulunduğu bir takım yorumları bir araya getirip bunları; http://www.meripet.com/Sohbet1/Erkinc6 QoşTil2.pdf   adresine koydum, merak edenler bakabilirler.

Uygur memleketindeki Uygur Halkın kendi söz sahibi olan adamlarına ve eğitimcilerine aşağıdaki teklifleri sunmalarını ümid ediyorum:

1)      Şu an var olan ilkokul 1. Sınıftan itibaren tüm dersleri Çince öğreterek Uygur Alfabesine 3. Veya 4. Sınıfta başlayan kanun tamamen yürürlükten kaldırılıp Uygur çocuklarına 4. Sınıfa kadar tüm dersler sadece Uygur dilinde öğretilmeli ve Çince derslere 4. Sınıftan başlanarak öğretilme kanunu yürürlüğe koyulmalı. Eğer Uygur memleketindeki iki dilde eğitimin amacı dil, tabii fen ve sanat alanlarında Uygur öğrencilerin Çince seviyesini yükseltmek ise o zaman Uygur memleketlerine en uygun olan Amerika’nın iki dilde eğitim programıdır. İlerlemek için ileride olan devlet ve milletlerin tecrübelerini öğrenmek gerek. Yükselme bakımından dünya- da Amerika’nın önüne geçen başka bir devlet yok. Bununla beraber Amerika uzun süren araştırma ve denemeler sonucunda mükemmel bir iki dilde eğitim programı çıkardı. Böylece Amerika’nın iki dilde eğitim programı Uygur diyarına en uygun olanıdır.

2)      İlkokuldaki Uygur çocukların dil, ilim ve akli yönden yükselmesinde iş başa düşünce yapmak  yöntemi hiçbir ilmi esasa dayanmayan yöntemler olup bunlar tamamen kaldırılmalıdır.  Bence böyle ilmi niteliği olmayan fikirlerin Uygur çocuklarına akli cihette verdiği zarar son derece fazladır. Amerika’ daki uzmanların görüşlerine göre (http://www.parenthood.com/articletopics/whats the riğt amount of homework.html adresine bakınız.) ilkokul öğrencilerine çok fazla ev ödevi vermenin onların eğitim sonuçları açısından önemli bir faydası yok.Onlar için en uygun olan ödev miktarı 1. Sınıfta günlük 10 dakika, 2. Sınıfta günlük 20 dakika, 3. Sınıfta günlük 30 dakika ve bu şekilde her yıl 10 dakika artırılarak devam edilmesi yeterli görülmekte. İlkokulda okuyan Uygur çocukları şu an her gün ne kadar ev ödevi hazırlıyor?

Önceki yazılarımda da anlatmaya çalıştığım üzere genel olarak ele aldığımızda Amerikadaki  beyaz çocukların içinde okuldan sonra dışarıda oynayanlar, Asyadakiler de ise evde yada kütüphanede  ödev yapanlar çoğunlukta. Bununla beraber benim Amerika’da gördüğüm beyaz iş adamlarının kendi başına iş yapma, müstakil olarak düşünme, kendi işlerini kendileri halletme kabiliyetleri Çinli iş adamlarınınkinden daha iyi.

( Bu makaleyi hiç kimseden izin almaksızın kaynağını belirterek diğer internet sitelerinde yayınlayabi- lirsiniz.)

Kaynak:

http://www.orkhun.com/bbs/read.php?tid=2053

http://www.meripet.com/Sohbet1/Erkinc6_QoşTil2UEY.pdf

Uygurcadan wwww.uyghurnet.org tercüme yapmıştır

Etiketler: »
Share
4233 Kez Görüntülendi.