Son Dakika
YÜCEL TANAY
Doğu Türkistan Türkleri , Çin sömürgeciliğine 1760 senesinden beri 60’tan fazla silâhlı bağımsızlık mücadelesi gerçekleştirerek yanı silaha sarılarak Çin işgal ve sömürgeciliğine son vermeye çalışmışlardır.
Böylece Doğu Türkistan’da ilk işgalın başladığı 1759’dan günümüze kadar(2017) geçen geçen son 255 yıl zarfında bir istila devrini bir kurtuluş devri takip etmiş ve bu Türk ülkesi 5 defa Çinlilerin istilasına maruz kalmıştır.
1.Mancu-Çin İstilasi : 1759- 1863 yılları arası devam eden ilk Mancu-Çin iistilası 104 yıl devam etmiştir.Yakup Han Bedevlet’in Osmanlı oevletine tabi Doğu Türkistan(Kaşgariya) İslam devletini kurmasına kadar sürmüştür.
2. Mancu-Çin İstilasi : 1877 yılında İngilizlerin Çin’e açtığı 400 milyon Sterlin tutarındaki Kerdi ve Çarlık Rusyasının bu ingiliz kredisi karşılığı Çin’e silah yve lojistik destek vermesi sonucunda Generam Zho Zhung Tang komutasındaki 400 bin kişilik Mançu- Çin Ordusu 2.kez Doğu Türkistan’ı igşal etmiştir. Doğu Türkistan 18 Kasım 1884 tarihinde Çin’in 17.eyaleti olarak Şinjiang adı ile Çin’e iltihak edildiği açıklanmıştır.
3. Çin (Çin Cumhuriyeti) İstilası : 1911yılında Çin’de Cumhuriyet ilan edilmiş ve Dr.Sun Yat Sin’in önderliğinde yeni bir Vumhuriyet idaresi tesis edilmiştir. Mançu-Çin işgalini yeni Cumhuriyet rejimi diğer bütün Çin vaat ve sözlerini uygulamada inkar ederek ve tersini yaparak daha beter halde sürdürmüştür. Çin’in bu istilası Çin’deki iktidar mücadelesini kazanan Mao Ze Dong önderliğindeki Çin Komünist Partisi hegomenyasınde yeni kurulan Çin Halk Cumhuriyeti devralmıştır. Çin Cumhuriyeti yönetimi altında geçen 35 yıl zarfında Doğu Türkistan’da kısa süreli de olsa 2 bağımsız Türk devleti kurulmuştur. 1911’den aralıklarla 1949’a kadar devam eden üçüncü Çin istilâsi devrinde Doğu Türkistan kendi başına buyruk ve bağımsız harekete eden ” Müstakil Genel Askeri Valiler Devri” olarak tarihe geçmiştir. 1949 senesine kadar devam eden bu istila sürecine Milliyetçi Çin devri de denilmektedir.
4. Çin ( Halk Cumhuriyeti) İstilası : 1949 senesinden beri halen devam etmekte olan beşinci istila (Kızıl Çin) devridir. Bu son devir, Doğu Türkistan tarihinin en karanlık devridir. Zira kızıl Çin işgali pek kanlı imha ve terör havası içinde ve bütün şiddetiyle hâlâ devam etmektedir.
Doğu Türkistan’da İlk Çin İstilasından Sonra Kurulan Devletler
Saydığımız bu istila süreçlerinde Doğu Türkistan Türkleri hiç bir zaman işgal ve isareti kabul etmemiş ve sürekli işgalcılara karşı tepkilerini ortaya koymuşlardır. Doğu Türkistan istilacılardan temizlenerek kurtarılmış ve 3 kez hürriyet ve istiklâline kavuşarak bağımsız devletlerini ilan etmişlerdir.
Bu bağımsız Doğu Türkistan devletleri şunlardır :
1.Doğu Türkistan(Kaşgariya) İslam devleti : 1863- 1877 yılları arası ayakta kalmıştır.Bu devletin kurucusu ve İilk Hükümdarı Yakup Han Bedevlet Osmanlı Sultanı ve Müslümanların Halifesi Sultan Abdulaziz Han Hazretlerine ös yeğeni Seyyid Muhammed Yakup Han Töre’yi fevkelada elçi olarak yollamış ve kendisine tabi olduğunu bildirmiş ve himayesini talep etmiştir.
2.Kaşgar- Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1933-1937) 1930’lu yılların başında Doğu Türkistan genelinde başlayan Çin işgalı karşıtı milli bağımsızlık hareketleri başarı ile sonuçlandı.Bu Milli bağımısızlık hareketinin Liderleri kendi aralarınıda ortak bir karara vardılar.Sonuçta Kaşgar’da 12 Kasım 1933’de Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Gulca- Doğu Türkistan Cumhuriyeti (1944-1949) 2.Dünya savaşının sonlarına doğru Doğu Türkistan’ın şimdi Kazakistan sınırına 300 km. uzaklıkta bulunan ve ülkenin Rusya üzerinden batı’ya açılan kapısı konumundaki Gulca bölgesinde bir din bilgini olan Ali Han töre başkanlığında kurulan “Azatlık Teşkilatı ” Gulca’nın Nilka ilçesinden ilk mücadeleyi başlatır ve kısa süre’de İli,Altay ve Çöçek (3 vilayet olarak adalandırılır.) illeri ile bağlı bölgeleri Çinli işgalcılardan temizlenir.12 Kasım 1944’de Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edilir.
Tarih İçinde Çin İşgal ve Sömürgeciliğine Karşı Ayaklanmalar
Doğu Türkistan’da Çin sömürgeciliğine karşı yapılan ayaklanmalara bir göz atarsak, tarih boyunca Büyük Hun İmparatorluğu, Göktürkler (551-745), Orhun Uygur Devleti (744-850), Kansu Uygur Devleti (850-1209) ile Karahanlı Devleti (840-1212), Karahitaylılar (1124-1211) ve Saidiye Hanlığı (1504-1678) gibi çeşitli Türk yönetimlerinin egemen olduğu bugünkü Doğu Türkistan toprakları, 1760’ta Çin-Mançu istilasına maruz kalır. O dönemden bugüne bölge halkı, gerek Çin işgaline ve zulmüne karşı gerekse bağımsızlık talebiyle sık sık ayaklanır; ancak bunların tamamı şiddetle bastırılır. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan ayaklanmaların tarihine göz atmak, Doğu Türkistan meselesini anlamak açısından önemlidir:
Çin 1911’de cumhuriyet rejimine geçer. Merkezin zayıflığı sebebiyle mahalli idarecilerin tamamen bağımsız hareket ettiği bu dönemde Doğu Türkistan’da ayaklanmalar hiç kesilmez. Yerli idarecilerin halk üzerindeki baskılarının artması üzerine 1930-33 döneminde Kumul’da önce Tömür Halife ve sonra Hoca Niyaz Hacı, Turfan’da Mahmut Muhiti ve Hoten’de Mehmet Emin Buğra liderliğinde ayaklanmalar baş gösterir. Sonuçta Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyet kurulur (1934-36).
1949’da komünist Çin kuvvetlerinin istilasına uğrayan Doğu Türkistan’da, 1953’te Çinlilerin gayri insani uygulamalarına karşı genel bir silahlı ayaklanma baş gösterir. “Doğu Türkistan celladı” olarak bilinen Ordu Komutanı Vang Cin, “devrim aleyhtarı unsurları yok etme” sloganıyla 250 binden fazla din adamı ile aydını tutuklayarak işkencelerle öldürür.
1955’te Hoten, Atçu ve Aksu’da büyük çaplı ayaklanmalar meydana gelir. Çin işgal ordusu silahsız halk üzerine ağır silahlarla ateş açarak yüzlerce Uygur’u öldürür. 1962’de İli ve Çöçek’teki gösterileri Çin askerleri kanlı bir şekilde bastırır ve 1 milyondan fazla Uygur, Kazakistan’a ilticaya mecbur bırakılır.
1969’a gelindiğinde, Çin milli ordusunda önemli görevlerde bulanan Ahunoğlu (Ahunov) Mecit, beraber çalıştığı arkadaşları ile birlikte ayaklanma hazırlığındayken, yönetim tarafından haber alınınca, teşkilat üyeleri acımasızca öldürülür. 1970’te Eyalet Hükümet Başkan Yardımcısı Eminoğlu (Eminov)’nun organize ettiği Doğu Türkistan Halk Partisi, ülke çapında geniş kapsamlı bir ayaklanma planı yapar. Ancak 32 bini aşkın üyesi bulunan örgüt ayaklanma arifesinde bastırılır. Lider kadro idam edilirken, binlerce Uygur genç Çin güçleri tarafından öldürülür, bir kısmı da çalışma kamplarına sürülür.
Aralık 1985’te 10 bine yakın Müslüman Türk öğrenci, Urumçi Üniversitesi’nde dersleri bir hafta süre ile boykot ederek sokaklarda gösteri yapar. Pekin, Nancing ve Şanghay gibi büyük şehirlerdeki Türk öğrenciler de destek verir. Talepleri Doğu Türkistan’daki nükleer denemelerin durdurulması, Çinli göçmen akınına son verilmesi, seçme ve seçilme hakkının tanınması, insani ve milli hak ve hukuklarının iadesi gibi son derece meşru taleplerdir. Yine 1989’da Urumçi’de Müslümanlar, İslamiyet’e yapılan hakaret ve saldırıların durdurulması ve demokratik hakların verilmesini talep ederek gösteriler yapar.
1990’da Kaşgar’ın Baren kasabasında patlak veren silahlı ayaklanma kısa zamanda büyür. Kasaba havadan ve karadan ordu tarafından birkaç gün ateş altında tutulurken, genel bir “temizlik operasyonu” çerçevesinde Doğu Türkistan’ın her yerinde binlerce insan tutuklanır.
1997’de Gulca’da Kadir gecesi Kur’an okumak üzere bir evde toplanan Doğu Türkistanlı kadınların Çinli polislerin baskınıyla evden dışarı çıkarılması ve direnenlere ateş açılması ile başlayan olaylarda 300 civarında direnişçi hayatını kaybeder; 3.000’den fazlası hapse atılır ve 1.600’ünden bir daha haber alınamaz.
Mart 2008’de Hoten’de çoğunluğu kadın 1.000 civarında gösterici işkence karşıtı sloganlarla hükümet binasına doğru yürür. Güvenlik güçlerinin verdiği sert karşılığa dayanamayan halk, destek için sokağa dökülür. Hoten ve Karakaş’ta iki gün süren gösterilerde çoğu kadın yaklaşık 600 kişi tutuklanır.
Urumçi Olaylarını Etnik Ayrımcı Han-Çin faşist Politikaları Körükledi
5 Temmuz’da Doğu Türkistan’ın merkezi Urumçi’de yaşanan halk ayaklanması ise yıllardır yürütülen vahşetin dayanılmaz boyutlara ulaşmasının bir sonucuydu. Kürtaj, dinî hayata yönelik baskı, iş hayatındaki ayrımcılık, ırz ve namusa yönelik saldırılar, geçmişi belgeleyen kaynak ve tarihî eserlerin imhası, aşırı Çinli göçü ve yerli halkın değişik bölgelere göçe zorlanması, Çinlilerin sözlü ve fiilî hakaretleri vs. bardağı taşıran damlalar oldu. Yakın zamanda yaşanan etnik ayrımcılık uygulamaları da bu olayları körükledi. Geçtiğimiz sene Kaşgar’da bir Uygur kız öğrenci ile Çin’in iç kısmında Çinli bir kız öğrenciye tecavüz eden iki Çinli öğretmene farklı hapis cezaları verilmesi, birkaç ay önce Kaşgar’daki tarihî mekanların yıkılması, Gulca’da bir köy halkının göçe zorlanması ve 26 Haziran’da bir oyuncak fabrikasında çalışan Uygur kızların yatakhanesine Çinlilerin baskını sonucu çok sayıda kızın öldürülmesi gibi olaylar, 5 Temmuz olayını hazırlayan en etkili sebeplerdi.
Devlet ölü sayısını 196 olarak açıklasa da bu rakamın binleri aştığı tahmin ediliyor. Yaralı ve tutuklu sayısı ise oldukça yüksek. Burada asıl korkulan, tarihteki birçok örneğe uygun olarak, yaralıların ölüme terk edilmesi ve tutukluların büyük çoğunluğunun idam edilecek olması. “Devleti parçalamaya çalışan suçluları cezalandırma yasası” çıkaracağını ve olaylara iştirak edenleri bu yasa ile cezalandıracağını duyuran Çin, anlaşılan o ki önce kılıfı uydurup sonra minareyi çalacak.
Çinin yalanları ayaklanmaların hep dış destekli olduğu tezidir.Halbuki Doğu Türkistandaki ayaklanmalar,Komünist dönemden çok ötelere gider.Doğu Türkistandaki ayaklanmalar,Çinin asimle politikasına,Doğu Türkistan Türklerini kısırlaştırma politikasına karşı bir başkaldırıdır.
İşgalci Çin devleti yalan söylüyor. Dış dünyayı kandırmak için Uygur Türklerine karşı uyguladığı sistematik işkenceyi kabullendirmek için kullandığı en önemli argüman Uygur Türklerinin radikal dinci akımların etkisi altında olduğu ve bölgedeki El-Kaide örgütlenmesinin çok güçlü olduğu tezidir.Çinin bu tezine inanan Türkiyede Türkçüler arasında bile insanlar var. Çin’e göre istisnasız bütün Uygur Türklerinin direnişinin arkasında islami terör örgütleri vardır. Böylelikle Uygur Türk’üne karşı Çin’in verdiği mücadele bir modernite, laiklik ve anti-terörizm sınıfına girer yalanıyla batı dünyasına servis ediyor.
Türkiye’deki bazı kesimler,İslamiyetin Uygur Türkleri arasındaki kimliklerinin sağlamlaşmasındaki rolünü göremiyorlar,Uygur Türklerinin İbadethaneleri camilere ve Uygurların İslami değerlerine Çin tarafından yapılan saldırının arka planını görmekten aciz İslamiyet ortadan kaldırılırsa, Türklük de ortadan kalkacak ve asimilasyon politikaları başarıya ulaşabilecektir. Uygurlar,Mançular gibi asimle edilip ,sadece folklorik bir kimlik olarak kalacaklar.
BENZER HABERLER