Son Dakika
Dr.Shurubu KAYHAN – İzmir / Ege Üniversitesi öğretim Üyesi (kimvekil.Com )
Maşrab(Meşrep) toplantı, gece, eğlence, kutlama anlamına gelmekte olup, Uygur Türkler’inin en önemli ve eski geleneklerinden birisidir.
Maşrab bütün ekinlerin toplanıp,kışa hazırlık yapıldıktan sonra son baharda, tekrar ekin işlerinin başlaması, ilk bahara kadar sürmesidir. İnsanların kış ve dingin dönemlerine denk gelen bu toplantıların en önemli amacı büyük küçük demeden halka ahlak ve terbiye kurallarını
öğretmektir.
Maşrab bir köyün yada kasabanın hemen hemen aynı yaşlardaki, genelde olgun ve yaşlı, aynı görüş ve düşüncelerdeki adamlarından oluşan bir topluluktur. Bu toplantıların üyelerine Uygurlar kaç kişi olursa olsun “otuz oğul” da demişler. Etik ve estetik terbiyeyi temel alan bu küçük topluluk insanlara hem sanat, hem de görgü kurallarını ve toplum içindeki sorumluluklarını öğretmişlerdir. Her sene maşrab üyeleri kendilerine başkan “cigit başı” maşrabın sanatçısını, dansçısını ve aşçılarını secmişler. Ayrıca maşrab üyelerinin haklarını koruyan hakem “kazı” da seçilmiştir. Kazı her zaman elinde 40 cm büyüklüğündeki sopası “geltayak” ile dolaşmış. Her maşrabın kendi hak ve kuralları olmuş. Maşrabda insanlar maneviyet
kazanırken hem eğlenmişler hem de yemekler yemişler. İnsanların bir birleriyle herşeyini rahatlıkla paylaştıkları, danıştıkları ve öğrendikleri bu ortamda çok güzel dostluklar oluşmuştur. Bazen de maşrabın üyeleri bir birleriyle ailelerinden ve kardeşlerinden de öte dostluklar kurmuşlar. Bu nedenle de Uygurlar uyumsuz insanlara” maşrab görmegyan” maşrab görmemiş demişlerdir. Maşrabın üyeleri iyi ve kötü günde hep bir birlerini kollamışlardır.
Eskiden beri Uygurlar işi eğlence ile birlikte yürütmüşler. Böylece geleneklerini de unutulmaktan korumuşlar. Uygurlarda “oğlunu önce mektebe, sonra maşraba ver” deyimi bile vardır. Maşrab gençlere görgü kuralları, gelenek ve örf adetleri, saygı, sevgi ve toplum kurallarını aşılamıştır. Maşrabın genelde erkek üyelerinden oluşmasının asıl nedeni de genç sorunlu erkekleri doğru terbiye vererek topluma kazandırtmaktır.
“Kolbegi” maşrabın sofrasından sorumlu adamına denilir. Onun görevi sofra kurallarından başlayıp sofrada oturma sırasından yiyecek ve sofra düzenine kadarki tüm kuralları denetlemektir. Sofranın baş köşesine en büyük ve saygın olandan küçüğe doğru sıralanılır. Çay ve yemeğin sunumu da bu sırayı takip eder. Daha sonra devreye “darabeği” müzikten sorumlu adam girer. Onun takibiyle önce sakin ve makamdan parçalar başlar.
“Paşşap” hakem, herkesi kurallara uymaya davet eder. Müzik çalınırken kesilmemesi gerekir. Daha sonra müzik hareketlenir ve dansçılar çıkar. Halk oyunları” gülçay”,”davadestur” oynanır. Akabinde daha eğlenceli, oyunlar, tiyatro gösterileri devam eder.
“Gülçay” Uygurlar’ın milli oyunudur. İçinde çay olan piyaleye (çay bardağı) sapıyla gül konup oynayarak birine teslim eder. Teslim alanın gülü düşürmeden çayı içmesi gerekir. Eğer düşürürse ceza olarak ya şarkı söylemeli yada oyun oynamalıdır.
“Dava dastur” oyunu, akıl oyunu olup rakibini sözle yenmektir. Bu oyun da maşrabın olmazsa olmazlarındandır. Maşrabın en büyük cezası üyelikten menetmektir. Bunun dışında davranış durumlarına göre daha farklı cezalar uygulanmıştır. Resimlerini duvara asmak, çok su içirmek, meydanda beklettirip suçunu duyurmak gibi.
Maşrab üyeleri ait oldukları yerlerdeki yaşlılara, dul kadınlara, kimsesizlere, fakirlere, hastalara ve tüm ihtiyacı olanlara iyi günde ve kötü günde hep yardım etmişlerdir. Mahallelerinin yada köylerinin ortak işlerini hep birlikte yapmışlar. Birlikte arıklar kazmışlar, ağaçlar budamışlar, çiçek ekmişler. O mahallede aile sorunları yaşayanlar varsa onları da çözümleyerek gerekirse cezalandırmışlar. Ait oldukları mahalle yada köylerinin tüm sorunları ve alınacak kararlarını onlar çözümlemişlerdir.
Düğün, eğlence ve cenazeye toplu halde katılmışlar. Böylece maşrab üyeleri her yönden örnek temsil etmişlerdir. Günümüzde de devam eden maşrab geleneği Uygur Türkler’inin en güzel manevi ve kültürel geleneklerinin örneğidir.
BENZER HABERLER