Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Doğu Türkistan’ı Karıştıracak Yalnız Çin olmayacaktır
Kendi halimize bırakılırsak, Doğu Türkistan içinde ortaya çıkabilecek kargaşa ve bölünme potansiyelini iyi organizasyon ile kontrol etmek ve büyük hedef doğrultusunda Uygur toplumunu eğiterek bilinçli bir hale getirmek çok zor değildir. En zor olanı ise, yurt dışından uzanacak elleri fark etmek ve onların bizi karıştırmalarını ve kargaşaya sürklemelerini önleyebilmektir.
Doğu Türkistan’da bağımsızlık süreci başladığında dondurulmuş bütün sorunlar bir anda ve aniden ortaya çıkacaktır. Bugün Uygurları acımasızca piyon olarak kullanmakta olan Büyük, Hakim Ülke ve güçler ve komşu ülkeler kendi çıkarlarını garanti altına almak için bizim üzerimizden güç kazanmaya çalışacak ve yukarda bahsettiğim Uygur toplumunun donmuş ideolojik farklılıklarından yararlanarak kendi organizasyonlarını kolayca yapabileceklerdir.
Bugün bir çok ülkede milli davanın ön saflarında yer alan aktörler arasında, bu kutsal davayı bir şahsi çıkar ve şöhret olma kapısı olarak gören ve “Doğu Türkistan”, ve “Uygur” kelimelerini kendi amacı doğrultunda araç olarak kullanan,yaşadıkları ülke ve diğer ülke istihbaratlarına (ek iş olarak) gizli ajanlık görevini üstlenerek ikili oynayan sözde Uygurlar bulunmaktadır. Bu tür insanların kötü ve kirli sicili, Doğu Türkistan davası ile hiç bir şekilde gönül veya organik bağı bulunmadığını kanıtlamaktadır. İlerde onlar, arkasına dayandıkları ve nemalandıkıları Doğu Türkistan üzerinde emeli olan devletlerin ve güçlerin desteğini alarak savaş ortamına düşen Doğu Türkistan’a gönderileceklerdir. Farklı ülkelerin çeşitli amaçlarlar için kullanageldikleri ve kullanacakları “Uygur” etiketli bu maşaların bilinçli olarak yapacakları yıkıcı eylemlerinin etkisi, Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini kargaşaya ve çıkmaza dönüştürmede,bölge’de Pekin’in bu yöndeki yıkıcı organizasyon ve hareketlerini bilinçli veya farkında olmadan, tamamlayıcı bir faktör olacaktır. Her türlü ideolojik ve mezhepsel gruplara, nereden geldiği belli olmayan silah ve lojistik destekler artmaya başladıkça, Tarım ve İli nehirleri kırmızı renkle boyanıp akmaya başlayacaktır. O zaman sadece biz bize ağlayacağız. Bu duruma düşmemek için Komşumuz Afganistan’ın yaşadıklarına bir göz atmamızda çok yarar vardır, diye düşünüyorum.
Afganistan Neden ve Nasıl Bu Hale Geldi ?
Afganistan kralı Zahir Şah 1964 tarihindeKayınbiraderi Serdar Muhammed Han’ı Başbakanlıktan azlederek iktidarı tekrar ele aldı ve Amerikan anayasasını örnek alarak yaptığı yeni Afgan anayasası yürürlüğe koydu. Geniş özgürlükler ve demokratik haklar tanıyan bu anayasa zemininden yararlanan Sovyetler birliği ve Çin, Afganistan’da kendi yıkıcı taraftar ve oluşumlarını organize etmeye başladılar. Moskova tarafından beslenen Afganistan komünistlerini, daha sonraki yıllarda Pekin, iki zıt gruba ayırmayı başardı. 1968 yılında Moskova yanlıları “Perçem”, Pekin yanlıları ise, “Şüle” adında gazete etrafında toplanan iki zıt ve düşman Komünist parti’ye dönüştü. Daha sonra Çin, Moskova yanlısı “Perçem-Bayrak” komünistlerini de tekrar ikiye bölmeyi başardı. Perçem’den ayrılan Tahir Badakşi Önderliğindeki bir grup “Milli Sistem” partisini kurdu . Bu Parti Afganistan’ın kırsal kesiminde Mao’un toprağı devletleştirme sitemini kendilerine ilke olarak benimsedi. Muhafazakar bir toplumlar,Kavimler ve Aşiretler ülkesi olan Afganistan’da,bu ülkenin iki büyük komünist komşusu, İslam dinini ret eden ve kendi aralarında bir birine düşman olan ve çekişen 3 komünist parti’yi, Müslüman Afganistan’ın başına musallat ettiler. Bunun üzerine Geniş Müslüman kitleler ve aşiretler sesleri yükseltti ve bu sesler zamanla isyana dönüştü. Ülke günden güne çok kötü bir şekilde büyük kargaşaya sürükleniyordu. 17 Temmuz 1973 tarihinde Kral Zahirşah’ın daha önce Başbakanlıktan uzaklaştırdığı Kayınbiraderi de olan General Muhammed Davuthan Moskova’daki Harp Okullarında eğitim alan Afgan Ordusu subaylarının desteğini arkasına alarak bir askeri darbe ile İtalya’da ziyarette bulunan Kral Zahir Şah’ı devirdi ve ülkede Cumhuriyet kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanı ve başbakan olarak kendini tayın etti. Rus ve Çin rekabeti Afganistan’da Siyasi ve sosyal çalkantıları çok tehlikeli noktalara taşımakta idi. Moskova’nın ara buluculuğu ile tekrar birleşen Afgan Marksistleri 27 Nisan 1977 tarihinde bir askeri darbe ile Cumhurbaşkanı Muhammed Davut Han’ı sarayını bombardıman ederek öldürdü ve onun iktidarına son verdi. 28 Nisan 1977 günü “Demokratik Afganistan Cumhuriyeti”’nın kurulduğunu dünyaya ilan ettiler. Darbecilerin Lideri Nurmuhammet Taraki önce Çin yanlısı komünistleri ve ardından kendi içindeki muhalif grupları temizleyerek ortadan kaldırdı. 1978′ de sayıları 5 bini bulan Sovyet uzmanları Afganistan’a yerleşti. Kabil sokaklarında akşamları transparan giyimili ve bacakları açık sarışın Rus kadınları ile sarhoş dolaşan Afgan subayları çoğalıyordu. Bunun üzerine Dindar ve Milliyetçi kesimler komünist rejime karşı mahalli silahlı direniş başlattı. Direniş hızla ülkeye yayıldı. 1979 yılı başlarında ülkenin yarısı mücahitlerin eline geçmişti. Afgan halkının isyanını durduramayan Afganistan devlet Başkanı, İhtilal konseyi başkanı,başbakan ve ordu Başkomutanı Taraki, resmi olarak Sovyet kızıl ordusunu ülkesine yardıma çağırdı. (Çünkü,Taraki 5 aralık 1978.tarihinde Moskova’ya yaptığı ziyarette yaptığı anlaşma ile Sovyet ordusunun Afganistan’a giriş yolunu açmıştı.) 1979 yılının ilk yarasında Afganistan’a 20 binden fazla Sovyet ordusu gelmesine rağmen, isyan ateşi tüm ülkeyi sardı. Taraki’ye karşı ihtilal yapan Hafizullah Amin liderliğindeki grup daha radikal tedbir almaya başladı. 24 aralık 1979 tarihinde Sovyet savaş uçakları Kabil havaalanına asker indirmeye başladı. 27 aralık’ta ise, Sovyet Ordusu iktidara resmen el koyduğunu açıkladı. Bir kısım Afgan ordusu silahsızlandırıldı. Daha önce Taraki tarafından ülkeden kovulan ve sığındığı Moskova’dan Sovyet kızıl ordusu ile beraber gelen Babrak Karmal’ın ilk işi rakibi Hafizullah amin’i idam ettirmek ve diğer komünist yoldaşlarını hapse attırmak oldu. Sovyet kızıl ordusu bombardımanı altındaki Afganistan arazileri ceset tarlasına dönüştü.
1979 da bölgedeki en güvenilir müttefiki İran’ı İslam devrimi nedeni ile kaybeden ve Afganistan’ı Sovyet kızıl ordusuna kaptıran ABD. durumu şaşkınlık içinde izlemek zorunda kaldı. ABD. hemen kendini toparlaladı ve Suudi Arabistan ve Pakistan’ı yanına alarak, Pakistan topraklarında askeri eğitim verdiği Dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen Müslüman Mücahitler ordusunun Sovyet işgal ordusuna karşı Afganistan’da savaşmalarını organize etmeye başladı…
Günümüzde 36 yıldır, iç savaş ortamı içinde tutulan Afganistan’da Moskova’nın organizasyonu ile Marksizm’i ülkeye getiren yoldaş Liderler de, Washington’un teşvik ve desteği ile efsanevi kahramanlara dönüşen mücahit Liderler de Afgan iç savaşında tarihi rolünü tamamladıktan sonra ortadan kaldırılmışlardır. Afganistan için savaşan bu insanların çoğunun bugün Afganistan’da mezarı veya isimlerinin anıldığı bir mezar taşı dahi bulunmamaktadır. Marksizm’e inanan Afgan Komünist yoldaşlar da, Allah rızası için cihat yapan Mücahitler de, ilk yola çıktıklarında hayalindeki “Cennet Afganistan”i hedeflemişlerdir. Afganistan’a onlardan acı,ıstırap ve göz yaşı miras kalacağını hiç biri akıllarına getirmemişlerdi bile. Bugünkü Afganistan’ın acıklı ve dramatik ve kaoslu durumu tüm uluslar için bir ibret müzesi olarak algılanmalıdır. Kahraman, temiz kalpli,misafirperver,çeşitli etnik grupların bir birlerini severek hak ve hukuklarını gözeterek,tarihten beri din kardeşliği ve barış içinde bir arada yaşayabilen Afgan toplumu, kendi elitlerinin yaptığı tarihi hatalar sonucu, Müslümanlığın aşağılanması adına çağdaş dünyadan yüzlerce yıl gerilere atılmış ve kasten itilmiş durumdadır.
Bugün Çin,Taliban Liderlerini Pekin ve Urumçi’de ağırlamaktadır. Taliban’in Dubai Ofisini en çok ziyaret edenlerin başında Çinli diplomatlar gelmektedir. Çin, Sovyetlerin, ve ABD.’ nin tamamlayamadığı hangi uluslararası sinsi ve kirli projenin peşinde olabilir acaba? Afganistan’da büyük güçlerin bilek güreşi daha son aşamaya gelmiş değildir.
Virüs, insan bedenine dışarıdan bulaşır, bedeni yoklar, müsait ise iç organlara yerleşir ve tüm organları bir bir çürütmeye başlar. Bir toplum,bir ülkede bir beden gibidir. Afgan toplumu Marksizm virüsünü kapmamış olsaydı, Sovyetlerin Afganistan’a olan istilası gerçekleşmezdi. Sovyet kızıl ordusu Afganistan’ı işgal etmeseydi, ABD. ordusu 20 bin Km. uzaklıktaki Okyanus ötesinden gelip bu toprakları bombalamazdı.
Neden Afganistan’dan Bahsediyoruz?
Neden Afganistan’dan bahsediyorum? Afganistan,Doğu Türkistan’ın tarihi komşusu , din ve kan kardeşidir. Afganistan’da Özbek,Türkmen,Uygur,Kazak,Kırgız boylarından olmak üzere 8-10 milyona civarında Türk halkı yaşamaktadır. Çarlık Rusyası, Batı Türkistan’ı, Çin ise, Doğu Türkistanı işgal ederken, çok sayıda Türk boyları Afganistana akın etmişlerdir. Afganlı kardeşlerimiz her zaman kendilerine sığınan bu insanlara kucak açmıştır.12 kasım 1933 tarihinde kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini kutlayan ve ilk tanıyan ülke Afganistan Krallığı olmuştur. Sovyet Rusya ve Çinlilerin ortak müdahalesi ile bağımsız Cumhuriyetimiz yıkıldıktan sonra,bu devletin kuruluşunun temelini hazırlayan Liderlerden, Mehmet Emin Buğra bu ülkeye sığınmış ve hüsnü kabul görmüştür.Emir Hazretim’e kucak açan ve yıllarca en aziz ve değerli bir misafiri olarak ağırlayan yine Kabil yönetimi olmuştur.
Orta Asya Coğrafyasında, kahramanlık ve özgürlük yolundaki mücadelesi ile tarihte komşu ve kardeş halklara ümit ve ilham kaynağı olagelen bu ülkede bugün,tarihte az rastlanabilecek bir insanlık ve medeniyet yıkımı yaşanmaktadır. Aynı dram ve trajedinin , günden güne büyük bir hızla yeni bir savaş ortamına sürüklenmekte olan Doğu Türkistan’da tekrarlanmaması için Afganistan örneğini bilgilerinize bir ibret vesikası olarak sunduk ve ondan bahsediyoruz.Uygur Türkü elitler, Din Adamlarımız, Aydınlar, Toplum Liderleri,Kanaat önderleri, Kurtuluş Savaşçıları – Mücahitler, tüm akil ve fikir sahipleri önümüze çıkması mukadder olan yeni bir bağımsızlık savaşında karşımıza çıkabilecek problem,engel ve tehlikeler konusunda şimdiden fikirler ve yöntemler üretmeli ve çözüm noktasında tedbirler düşünmeliyiz.
“Bir Millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah, onlara verdiği nimeti değiştirmeyecektir. (Bundan dolayıdır.) Gerçekten Allah işitendir ve bilendir.” (Enfal süresi 53.Ayet (Kur’an-i Kerim Ve Yüce Mealı TDV.yayınları)
Yukarıdaki Ayeti Kerime’de de emrolunduğu üzere ; Allah’in yardımı, bizim toplum olarak kendimizi iyi yönde değiştirmemiz ve dönüştürmemize bağlıdır.
Uygur Türkleri olarak : Okşadıkça uyuyan ve Tokatlanınca uyanan depresyonel psikolojik ruh haletinden ve hiç te arzu edilmeyen günümüz ortamından kurtulup, bilinçli hareket eden bir toplum hale gelme zamanımız gelmiştir ve geçmektedir, diye düşünüyorum.
“ Çalışmak Bizden,Yardım Allah Taala’dandır.”
(2.bölümün sonu – Yazı devam edecektir.)
Etiketler: Dünya » E-Kitap » Eğitim » Ekonomi » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Siyaset » Tabii KaynaklarBENZER HABERLER