Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Bir çok yoksul ülkede kitlesel isyanlar hız kesmiyor.Gidip öfkeli kalabalıktan bunun nedenlerini sorarsınız, önlenemeyen yolsuzluk, adaletsizlikten bahsederler. Asıl Gerçeklerin altında yatan asıl neden ise, yoksulluktur.Yoksul ülkelerin devlet memurları da yoksuldur. Onlar için rüşvet, maaşından iyi bir ekmek kapısıdır. Bu tür ülkelerde Yasalar bir kişi tarafından değil,her kes tarafından delinir. Delik-deşik edilir. Rüşvet yolsuzluk ve usulsuzluk yaygındır. Yolsuzluk ahlakı, bu ahlak ise, devlet yapısını çürütür. Toplumsal şiddetin kaynağı yolsuzluk,yolsuzluğun kaynağı yoksulluktur. Bir Müslüman Arap ülkesi olan Katar’da kişi başı milli gelir 100 bin dolardır.Bu rakam Diğer bir Müslüman ülkesi olan Afganistan’da 600 dolar civarındadır. Katarda suç oranı sıfıra yakındır. Afganistan’da ise, suç ve cinayetten geçilmiyor. A.B.D nin Orta Doğudaki en büyük askeri üssü Katar’da, Orta Asya daki en büyük askeri üssü ise, Afganistan’da bulunmaktadır. Katarda gök delenler yükselirken, yıkım içindeki Afganistan’da savaş çığlıkları, dul ve yetimlerin acılarla dolu feryatları yükseliyor.Katar, kalkınma’da ,bilim ve teknoloji’de İslami hayat ile uyumlu ve başarılı bir şekilde ilerlerken, İslam dini Müslüman toplumun refahı ,barış ve huzur içinde yaşamasını temin ve geleceğine ışık tutarken,Afganistan’da İslam, Müslümanın,Müslüman’a karşı “CİHAT ” yapması olarak kendini göstermektedir. Bu fakir ülke’de Müslümanlığın ölçüsü Sakal,Sarık (Selle) ve cilbab (çarşaf) olarak görülmektedir.İslami katı kurallara bağlayan aynı Afganistan Kuranı –kerim’de kesin olarak yasaklanan uyusturucu (Afyon) üretimi yapmaktadır. Afganistan’da dünyadaki toplam uyuşturucu miktarının %40’nin üretildiği kabul edilen bir gerçektir. Katar’dan kalkan ABD. uçakları Irak ve Suriye’de İŞD’i bombalarken,Afganistan’dan kalkan Amerikan uçakları Müslüman Afgan halkını bombalıyor.Katar kalkınma ve refahın merkezi iken,Afganistan kan ve göz yaşının merkezi olmuştur. Katar ve Afganistan toplumları aynı kıbleye bakarak namaz kılmaktadır. Her iki toplumun elinde aynı kutsal kitap yanı Kuran vardır. Batı, zengin Katar’a sevgi ile,yoksul Afganistan’a ise kin ve nefretle yaklaşmaktadır. Katar’da barışın sağlanması için, Afganistan’da barışın sağlanmaması için bütün taraflar gerekli tedbirleri elden bırakmamaktadırlar. Katar Orta Doğunun turizm ve kongre merkezi haline gelmişken, Dünya, çöldeki kalkınma harikası Katar’a akarken, Afganistan insanı kendilerini kurtarmak için, yıllardır kitlesel olarak, nefret ettiği “kafir” Avrupa’ya sel gibi akmakta ve bir çoğu bu yolculukları esnasında engellerini aşamadan hayatlarını kaybetmektedirler.
Mekke Müşriklerinin Peygamber Efendimize Yapmayı aklına getirmediği Zulmü , günümüzde Komünist Çin Rejimi Müslüman Uygurlara Yapmaktadır
Bunları anlatmamızdakı esas amaç, aslında Doğu Türkistan’ı anlatmaktır. Katar ve Afganistan’ın Doğu Türkistan ile ne alakası? Diye sorabilirsiniz. Doğu Türkistan, Katar gibi doğal gaz ve petrol zengini bir ülkedir. Orada Afgan toplumu gibi öfke küpüne dönmüş, patlamaya hazır bir toplum var. Bu ülke, İslam dini dahil bütün dinleri ret eden Çin komünist yönetimi tarafından demir yumrukla yönetilmektedir. Ateist rejim Doğu Türkistan Müslümanlığının kalbine saplanmış bir hançer gibi 66 senedir Müslüman toplumun kan kaybetmesine,süresiz acı ve ıstırap çekmesine neden olmaktadır. Doğu Türkistan’da İslam’a olan baskı, aynı dönemde Mekke müşrikleri tarafından sevgili peygamberimiz ve sahabelere yapılandan kat – kat daha şiddetli vede zalimcedir. Mekke müşrikleri Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ile onun sahabelerine elinden gelen bütün kötülüğü yapmıştır. Ancak, Müslüman erkeklerin sakalını, Müslüman kadınların tesettür giysilerini yasaklamamıştır. Mekke müşrikleri bile 1400 yıl önceki barbarlığı ile yapmayı aklına bile getirmediği zulmü, Çin komünist partisi 21.yüz yılda Müslüman Uygurlara yapmaktadır.
Pekin’in Amacı
Pekin yönetiminin,sadece Doğu Türkistan’a özgü olarak uygulamakta olduğu katı dini politikadan vaaz geçmemesindendeki temele amacı şunlardır ;
Günümüzde Çin’dekii endüstriyel üretimin % 40’i Doğu Türkistan’dan elde edilen enerji ve ve çeşitli ham madde kaynaklarına bağımlıdır. Batı Türkistan Cumhuriyetlerinden boru hatları ile gelen ve Doğu Türkistan üzerinden Çine akmakta olan doğal gaz ve petrolleri buna ilave edersek , Çin’in Türkistan bölgesindeki ham maddesine olan bağımlılığı % 60 oranını geçmektedir. İşgalcı Çin, Doğu Türkistan’da bütün bu ham madde talan ve yağmasını yaparken, bu zenginliğin asıl sahibi olan Müslüman Türk halkların gözünün bantlayarak,onların esas dikkatini başka yöne çekmeyi amaçlamaktadır. Çin,ayrıca, Doğu Türkistan’ın tarihi ve asıl sahipleri olan Müslüman Uygur Türklerini bu topraklardan tamamen silip süpürebilmek için ise, onların dünya kamuoyununun de kabul edebileceği bir “SUÇ” icat etmek ve onlara bu konuda inandıramak ve ikna etmek zorunda olduğunu sinsice düşünmektedir. Günümüz dünyasında geçerli olan, çekinmeden ve acımasızca vurulabilecek üniversal “suç” “ ise, “İslami Radikalizm”dir. Uygur Türklerinin “Radikal İslamcı” olduğunu ispat edebildiği sürece Çin, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri hükümetlerini ve diğer İslam ülkeleri yöneticilerini yanında tutabilecektir. Ayrıca, Batı ülkelerinin de suskun kalmasını temin edebileceklerdir.
Pekin, Mecbur kaldığında B Planı’nı Yürürlüğe Sokacaktır
Çin’in 21.yüz yılda Müslüman Uygur toplumunu bir bütün Millet olarak kendi topraklarında tamamen imha ederek bitirmesi imkansızdır. Hür dünya’nın buna izin vermeyeceğini Çin komünist yönetimi de çok iyi bilmektedir. Bu durumda Çin’in Doğu Türkistan’ı tamamen ele geçirebilmek için Müslüman Uygur Türklerini soykırım yapma emelinde bir de “B planı” bulunmaktadır. Bu planı ise şudur ; İç ve dış faktörler Çin’in parçalanmasını kaçınılmaz hale getirdiğinde, Müslüman Uygur Türklerinin kahir ekseriyeti teşkil ettiği Doğu Türkistan’ın güneyini –Uygurların “Altı şehir” diye tarif ettiği TARIM bölgesini – Uygurlara terk etmek,yanı bırakmak planıdır.
Çin işgal yönetimi 66 yıldan beri tüm stratejik yatırımlarını Tanrı Dağın kuzeyindeki bölgelere bilinçli olarak yapmaktadır. Doğu Türkistan’a getirilip yerleştirilen etnik Çinli göçmen nüfusun % 85′ i, ile Doğu Türkistan’da yaptıkları endüstri,üretim ve sanayi yatırımlarının % 95′ kuzey bölgesinde yanı Cungarya bölgesindedir. İşletmeye açılan Petrol yatakları ile rafineriler ve Petro-Kimya tesisleri de Kuzey’de yanı Karamay merkezli Cungarya havzasındadır. Türkmenistan ve Kazakistan diğen Orta Asya ülkelrinden gelen doğal gaz ve petrol boru hatları dahil tüm enerji ağlar Tanrı Dağlarının kuzey bölgesinden geçerek merkezi Çin’e (Pekin’e) ulaşmaktadır. Güneydeki bir milyon Km2. yüzölçümünde ve Teklemakan çölünün de içinde yer aldığı ve Tarım nehri kenarlarındaki yeşil adalardan çıkarılan petrol ve doğal gazın maliyeti çok yüksektir. Buradan çıkarılan bu enerji kayanaklarının ulaşım yolları de Çin yönetimi açısından niç te güvenli değildir. Çin’in resmi verilerini esas aldığımızda 8 milyon, kendi ve bağımsız bilimsel kaynaklara göre ise,12 milyon Müslüman Uygur nüfusu bu bölgede yanı Tarım bölgesi= Altışeher’de – yaşamaktadır. Uygur Türklerinin çoğunluğunun yaşadığı bu Bölge’ye tarım ürünlerini işleme tesisleri ve bölgeden elde edilen petrol ve doğal gazı merkezi Çin’e taşıyacak ulaşım alt yapısından başka hiçbir sanayi yatırımı bulunmamaktadır.İşgalcı Çin yönetimi sözde bu uzun vadeli plaanlarına göre bu bölgeye kasten bu tesisleri yapmamıştır. Ekilebilecek tarım arasızı kısıtlı ve az, sınırlı su kaynakları olan bu bölge’de Uygur Türkleri arasında işsizlik had safhadadır. Çinli işgalcılar tarafından bilinçli olarak işsizlik,aşsızlık ve Yoksulluğa bilinçli olarak mahkum edilen , milli değerlerine son derece bağlı, çok dindar ve aynı zamanda o kadar de öfkeli Müslüman Uygur Türkleri bu bölgede sıkışıarak birlikte yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Bu bölge Tacikistan, Afganistan ve Pakistan gibi istikrarsız ülkeler ile sınır komşusudur. Pekin,bölgeyi terk etmek zorunda kaldığı gün,Doğu Türkistan’ın güneyinde ikinci bir Afganistan’ı yaratarak ayrılmanın altı yapısını oluşturmaya çalışmaktadır. Uyguru Uygura ve Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak ve bu savaşı keyifle seyretmek Çinlilerin hoşuna giden geleneksel bir yöntemdir. Doğu Türkistan’da Türk asıllı 100 bin civarında Çin komünist parti üyesi bulunmaktadır. Onlar maaşlarından mahrum kalırlarsa sudan çıkmış balığa döneceklerini düşünmektedirler. Bu Türk Komünistlerin İşgalci Çin yönetimine yalakalık yapmaktan başka geçimini sağlayabilecek hiçbir meslekleri yoktur.Onlar çalışmayı kendilerine hakaret olarak görürler. Çinliler,yönetimi,devlet kurumlarını ve silahları onlara bırakıp çekilecekler. Asırlardır Çin zulmü altında aşağılanan ve hakarete uğrayan öfkeli Müslüman Uygur kitlesi , Çin’in uzantısı ve mirasçısı olan bu sözde “Milli Hakimiyet”e karşı derhal isyan edecektir. Doğu Türkistan’da Çin yanlıların karşısına şu grupların çıkmaları kuvvetli bir ihtimal olarak görülmeketedir;
Dünya’nın çeşitli ülkelerine mensup gizli Servis AjanlarıGeçmişte olduğu gibi bütün bu yabancı unsurlar tarihi başkentimiz ve kültür merkezimiz Azizane Kaşgar’ı bir kez daha mekan tutacaklardır.
Uzun yıllar,dış güçler ve yabancılar tarafından köle yapılan toplumların en büyük ve ortak zaafı, disiplinden yoksun, ortak kader anlayışından uzak olmalarıdır. Hayat boyu makam ve şöhret açlığı içinde yaşayan bu tür toplumlar kargaşaya düştüğü zamanda her sokaktan bir “lider” çıkacaktır. İnsanlar enerjisini,Kanını,canını kardeş kardeşi öldürmek için harcayacaklardır. Bugün Suriye’de binden fazla silahlı grup vardır. Herkes silahını bir birine doğrultmuş durumdadır. İşin içine kan girdikten sonra durumu düzeltmek çok zordur.Suriye beynelmilel ajanlar cenneti olmakla beraber,büyük devletlerin silah deneme poligonuna dönüşmüştür. Suriye’nin geleceği için Suriyeliler söz sahibi değildir. Suriye’de dışarıdan gelecek güç veya güçler söz sahibi olarak ülkede istikrarı sağlayacaktır. Ancak, istikrar sağlanan Suriye yeni bir istikrarsızlığı hamile halde bırakılacaktır. Mecbur kaldığında Doğu Türkistan’ı yeni bir Afganistan’a,yeni bir Suriye’ye dönüştürerek,Uygurları enerjisini kendini tüketmek yolunda harcayan toplumua dönüştürmek Pekinin “ B Planı” dır.
Gelecekteki Doğu Türkistan’ın,vucudu kılıçla ikiye ayrılmış insan gibi bölünmemesi için, Atalarımızdan miras kalan bütün topraklarımızın kurutulduğu görebilmekbütün bir Doğu Türkistan’a sahip çıkabilmemiz için,Afganistan ve Suriye’nin durumuna kesinlikle düşmememiz çok,ama çok hayatı önem arz etmektedir.
(Yazının 1.bölümünün sonu.Yazı devam edecektir.)
Kasım 2015 de yazılmıştır
Sponsor web site: malatya escort
Etiketler: Çevre Sağlık » Çin » Din » Dünya » Emlak » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER