logo

trugen jacn
12 Ekim 2015

SOVYET CUMHURİYETLERİ VE DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN’İN VERDİĞİ SAHTE ÖZERKLİK

Yücel-Gökb.

YÜCEL TANAY
Uluğ Türkistanı sömürgeleştiren Rus ve Çin sömürgeciliği bunu birçok devrede yapmışlar komünizm öncesi ve sonrası..Bizim konumuz komünizm dönemi Rus ve Çin sömürgeciliğidir.
Rusya komünizm döneminde işgal ettiği Türk yurtlarına sözde cumhuriyet ve özerk cumhuriyet statüsü vererek Rus sömürgeciliğini devam ettirmiştir.
Rus sömürgeciliği Sovyet komünizmi döneminde Batı Türkistana şöyle bir baktığımızda, pamuk, ipek, çok zengin petrol ve kömür kaynaklan, demirli olmayan metaller, mineral yatakları, bakır ve maden kömürü kaynaklarına sahip olduğunu görürüz. Rus ekonomisi için buralar çok önemlidir. “Üstelik 1817-1818’lerde Batı Türkistan Türkleri ne kendi tabii zenginliklerini değerlendirecek bir ekonomik potansiyele ne de ülkelerini koruyacak askerî güce sahipti. Haberleşme, demiryolu ve askerî bilgi ve güçler tatbik edilen politika sonucu Rusların eline geçmişti. Bütün makinalar Rus parmaklarının altında işliyordu” . Ruslar çok büyük imkânları bulunan bu ülkeyi, onu işletmesini bilmeyen ve faydalanamayan bir milletin elinden almakla kendilerini haklı gördüler . 1922’de KP üyesi Zimoniev “Azerbaycan petrolü veya Türkistan pamuğu olmadan yapamayız. Biz bu ürünleri eski sömürgeciler gibi değil, fakat uygarlık meşalesini taşıyan bir ağabey olarak taşıyoruz” diyordu. 1922’de Batı Türkistanda idaresini sağlamlaştıran Sovyet Rusya, Türkistan adını resmi kayıtlardan silerek Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan ve Türkmenistan Sovyet cumhuriyetlerini kurarak bu ülkeyi kantonlaştırmaya (bölgelere ayırma) çalışmıştı. Asıl gayeleri Türkistan Müslüman Türklerinin hangi biçimde olursa olsun birleşmelerini önlemekti.
J. Stalin, Batı Türkistan Türklerini “şeklen millî, ruhen komünist” yapabilmek için sovyet yönetiminin uygulaması gereken politikayı şöyle açıklamıştır:
1. Endüstri merkezleri kurmak yoluyla işçi sınıfını oluşturmak ve köylüyü bu merkezler çevresinde yerleştirmek.
2. Kitleleri birbirine karıştırıp yakın İlişkiler kurmak,
bu yolla bir Sovyet kültürü oluşturmak, yerel millî kültürü yoketmek.
3. Yerli halka Sovyet parti, sendika ve ekonomisi içinde yer vermek bu bakımdan teknik ve mesleki eğitimi hızlandırmak .Bu hedeflere ulaşmak için 1929’larda KP üyesi M. Kalinin Sovyetlerin yapması gerekeni şu şekilde özetlemiştir: “Kırgız bozkırlarındaki halka, Özbek pamuk üreticisine, Türkmenistan’daki bağcıya, Leningrad işçisinin idealini aşılamak” .
Türkistan Sovyetlerin sadece tarım hazinesi değil, aynı zamanda endüstri için hammadde deposudur. Sovyetlerin istatistiklerine göre Sovyetler birliği içinde Türkistan’ın 1945’te kömür rezevlerindeki durumu % 26, petrol rezervlerinde % 32, civada % 100, bakırda % 76, kromda % 90, 1956’da uranyum % 90, kükürtte % 90 idi .
Türkistan her zaman için bir hammadde kaynağı olarak hizmet görecek ve herşeyden evvel Sovyetlerin ihtiyaçlarına cevap verecekti. Eğer Türkistanlılar Sovyet hükümetinin planlarında öngörülen miktarda pamuk yetiştirmişlerse kendilerine verilen ekmek miktarından kısıntı yapılacaktı. Özbekistan tarım bakanı Hıdır Ali 1934’te “Ne kadar pamuk yetiştirirsek o kadar fazla Moskova’ya bağlanmış olacağız. Artık tam anlamıyla sömürge oluyoruz” demişti .
Bugün Batı Türkistanda Rus sömürgeciliği bitti fakat;Rusya Türkistan birliğini,Türkistanlılık milli kimliğini parçaladı,Türkistanda Türk boyları çeşitli devletler kurdular.bu devletlerin yöneticilerinin çoğu Rus kültüründe yetişmiş kendi halkına yabancı demokrasiye inanmayan diktatörler.
Doğu Türkistanda ise Uygurlar, 1759 yılından itibaren Çin Mançu İmparatorluğunun egemenliği altına girmiş bir ezilen halk durumundaydılar ve bu ezilme durumu geçmişte olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Nihai egemenlikleri altına aldıkları 1884’den beri Çin sömürgeciliği bölgeyi “Şinciang” olarak adlandırıyor; bu kavram “yeni topraklar”, “yeni sınır” anlamına geliyor. Sincan Özerk Bölgesi, Uygur Özerk Bölgesi tabirleri, sömürgeci Çin’in tanımlarıdır. Buranın ismi Doğu Türkistandır.Tarih bunu yazıyor.
O tarihten itibaren, tarihsel açıdan pek bir önemi olmayan Urumçi bölgenin başkenti ilan ediliyor ve tüm bölge, “yeni topraklar” adının çağrıştırdığı üzere Han Çinlilerinin yerleşimine açılıyor. Yaklaşık 130 yıldır sürdürülen bu politikayla, Uygur topraklarındaki nüfus yapısı değiştirilmeye, Uygurlar bölgeden uzaklaştırılmaya ve yerlerine Han Çinlileri iskân edilmeye uğraşılıyor. Bu politika son dönemde daha da yoğun bir şekilde hayata geçirilmiş ve gelinen noktada, Urumçi’nin nüfusunun yüzde 80’inin Han Çinlilerinden oluştuğu bir durum ortaya çıkmıştır. Tüm Uygur bölgesinde 1953’te 300 bin kadar olan Çinli nüfusun bugün 8 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor ki, bu tüm Uygur bölgesindeki nüfusun yüzde 41’i demek oluyor. 2003 yılında yapılan Çin Komünist Partisi (ÇKP) kongresinde, bölgedeki “fazla işgücünü diğer bölgelere kaydırma” politikası benimsenerek Uygur nüfusun dağıtılıp asimile edilmesi resmi bir politika haline getirildi. O tarihten bu yana 500 bin civarında genç kadın ve erkek Uygur işçinin başka bölgelerde çalışmak üzere zorla götürüldüğü belirtiliyor. Bu genç Uygur işçilerin, zaten bir kızıl kapitalist sömürü cehennemi durumundaki Çin’de, Çinli işçilere kıyasla bile daha kötü koşullarda çalıştırıldıkları ve gittikleri bölgelerde aşağılanmaya maruz kaldıkları biliniyor. Bu zora dayalı asimilasyon, Doğu Türkistan’da olduğu gibi Çin’in başka bölgelerinde de etnik çatışma dinamiklerinin devlet eliyle güçlendirilmesi, ulusal önyargı ve ihtilafların artması anlamına geliyor.
Çin kolonizmi Doğu Türkistanda Çinli nüfusun yoğun olduğu Urumçiye hizmet götürürken genellikle Uygur Türkleri’nin yaşadığı tarihi Kaşgar, Hoten, Artuş, Aksu, Turfan, Kumul, Altay, Çöcek illerine hemen hiçbir hizmet verilmezken, önemli bir sinai üretim yapmamaktadır.

Doğu Türkistan’da muhtariyet söz konusu mu?
Sözde muhtariyet var. Çin, “Sincan Otonom Özerklik Bölgesi” diyor, ancak hiçbir hak tanınmıyor. Zamanında Çin’in atadığı Doğu Türkistan’ın Genel Valisi “Bu topraklardan çıkan petrolden, doğalgazdan devlet olarak faydalanıyoruz. Bunun % 5’ini de Doğu Türkistan halkının yaşam şartlarını iyileştirmek için kullanabiliriz.” dediği için görevinden alınıp Pekin’e gönderildi. Onun yerine şu anda 3 dönemdir Çin yanlısı işbirlikçi bir uygur vali bulunuyor. O da önüne gelen her belgeyi şartsız imzalıyor ve bütün o kaynakları Çin’e teslim ediyor.
Doğu Türkistanlıların kendilerine ait bir meclisi var mı?
Büyük meclis var. Ama Doğu Türkistan Meclisi’nde Uygur halkını temsilen çok az insan bulunuyor, onlar da Çin yanlısı. Zaten Çin yanlısı olmayan bir kişi Uygur Meclisi’ne seçilemez.
Çin yanlısı ne demek? Doğu Türkistanlı mı bu insanlar?
O topraklarda yaşamış Uygur Türkü ama Çin’de eğitim görmüş, beyni yıkanmış, Çin yanlısı olmuş, insan hakları ve kendi halkının menfaatlerini düşünmekten yoksun, sadece kendi menfaati ve refahı için çalışan kişiler. Asimilasyon sonucu Uygur kimliğini, milli bilincini, dini inancını kaybetmiş. Uygurca bir adı var ama kendisi tamamen Çinli.Uygur milli kimliğine sahip eğitimli insanları uygurların doğu Türkistanlıların haklarını savunur diye düzmece çin mahkemeleri uydurma suçlarla hapse atıyor.Bunun örnekleri mevcut.
Aidiyeti tamamıyla Çin’e yönelik.
Evet. Böyle kişilerden seçilmiş bir Doğu Türkistan Meclisi var şu an işbaşında. Ayrıca Çin, bu yıl Doğu Türkistan’da sıkıyönetim ilan etti. “Bunlar ileride bağımsız bir devlet olmak isterler. O zaman da biz onları sömüremeyiz, yerüstü-yeraltı kaynaklarını Çin’e götüremeyiz. Dolayısıyla Çin ekonomisi % 50 düşer.” kaygısıyla Çin şu anda çok sayıda asker göndermiş durumda. Doğu Türkistan topraklarının bir santimini bile Uygur halkına vermeye razı değil.
Uygur Türklerinin sözde otonom bölgedeki nüfusu ne kadar?
Uygurların nüfusu 45 milyon. 10-15 milyon civarında da Tatar, Kazak, Özbek dediğimiz diğer Türk boylarından insanlar var. Dolayısıyla Doğu Türkistan’daki Türk nüfusu toplam 60 milyon. . Çin işgal yönetimi, değişik yerlerden gelen çiftçi insanları trenlere bindirip sürekli Doğu Türkistan’a göç etmelerini sağlıyorlar. Toprağımız çok olduğu için Doğu Türkistan’ın her yerine şu anda 50-60 metrekarelik 20-30 katlı binalar inşa ediyorlar. Buralara yerleşen her Çinliye 50 bin dolar nakit para, evin anahtarı, ayrıca iş imkânı ve vergi muafiyeti sağlanıyor. Ama Uygurlar hem o evlerden istifade edemiyor hem de vergi veriyorlar. Bu haksızlıkları gören İlhan Tohti “Çin, Doğu Türkistan topraklarına binalar yapıyor. Bu binalardan Uygur halkı niye istifade etmesin? Onlara da ev verilsin.” dedi. Bu yüzden “Bu adam Çinlileri değil de Uygurları savundu, milliyetçilik yapıyor.” deyip adamı sıkıntıya soktular. Uygurları savunan İlhan Tohti de olsa Çinli de olsa hemen hapishaneye atılıyor. Hatta Nobel Ödülüne sahip Liu Şiaobo ismindeki Çinliyi bile Çin hükümeti yıllardır hapiste tutuyor. Çünkü Çin, Doğu Türkistan adında bir devletin veya Doğu Türkistan adı altında daha bağımsız bir otonom yapının kurulmasından çok endişe ediyor. Nedeni de Çin ekonomisinin yıllardır çok hızlı bir şekilde gelişmesindeki en büyük kaynağın zengin Türkistan toprakları olması.
Çin 1,5 milyar nüfuslu ve çok hızlı gelişen bir ülke. Ciddi enerji ihtiyacı var. Bu ihtiyacı karşılamak için Kazakistan’dan, Türkmenistan’dan, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden doğalgaz, petrol satın alıyor ve bizim topraklarımızı kullanarak kendi ülkesine götürüyor. Öbür yandan Afrika’dan, Mısır’dan, Libya’dan ve diğer Arap ülkelerinden de sıvılaştırılmış doğalgazı ve petrolü Rusya üzerinden, Çin Denizi yoluyla kendi vatanına ulaştırıyor.
Aslında Doğu Türkistan toprakları coğrafi olarak Büyük Türkistanın kalbi ve İpek Yolu’nun geliştiği en önemli bir ticari güzergâhı. Çin hükümeti de İpek Yolu’nu canlandırarak Çin ekonomisinin büyüme hızını iki katına çıkarmak istiyor.
İnsanların elinde birilerine zarar verecek bir tane sopa, ufacık bir çakı bile yok. Ama o kişilerin sırf Uygur, Müslüman olması ve Çinlilere benzememesinden dolayı, onları hemen “terörist” diye yaftalıyorlar ve bütün dünyaya kötü insanlarmış gibi tanıtıyorlar.
Zaten Uygur, “uygar” adından gelir ve medeniyet demektir. Zamanında matbaayı, kâğıdı, kalemi, yazıyı icat eden, ilk yerleşik hayata geçen, inşaatı, kervan sarayları, ticareti yapan ve bunları dünyaya öğreten bir millet… Ama bu insanları eğitimsiz, cahil bırakıyorlar, sonra da “Uygurlar terörist, insanlara zarar veren bir mahlûk gibi” dünyaya lanse ediyorlar. Çin Devleti, Uygurlara insan muamelesi yapmıyor ve gençlerin çoğunu hapishanelere atıyor.
Türkiyedeki Çin yanlısı çevreler,Doğu Türkistandaki Çinin verdiği özerkliği öve öve bitiremezler,Çin sömürgeceliğinin işlediği insanlık dışı uygulamalar ve ve soykırımın üzerini örtmek isterler.bakışları ideolojiktir.Çin Urumçi üniversitesinde Uygurca eğitime son verdiğinden habersizdirler.
Sovyetler birliğiyde uluslar hapishanesiydı çöktü.tarihe karıştı,Çin uluslar hapishaneside çökecek Doğu Türkistan,Tibet,İç Moğolistan özgür olacaktır. Çin bunu engelleyemez ancak ;geçiktirebilir.Bugün Doğu Türkistanda yaşanan Çinin parçalanacağının doğum sancılarıdır.

Kaynak : http://www.ulkucutavir.com/sovyet-cumhuriyetleri-ve-dogu-turkistanda-cinin-verdigi-sahte-ozerklik-3564.html

Etiketler: » » » » » » »
Share
1555 Kez Görüntülendi.