logo

trugen jacn
04 Ekim 2015

DOĞU TÜRKİSTAN LİDERLERİNDEN ŞAİR-YAZAR VE TARİHÇİ MEHMET EMİN BUĞRA ANILIYOR

Buğra-Sempozyum-Son

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)

1930’lu yıllarda Doğu Türkistan genelinde  başlayan Milli kurtuluş  hareketi önderlerinden,Hoten Cephesi Başkomutanı ve 12 Kasım 1933’de  Kaşgar merkezli kurulan Doğu Türkistan islam Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve  Doğu Türkistan Türklerinin Liderlerinden ,din bilgini,şair-yazar Tarihçi ve  Devlet Adamı Mehmet Emin Buğra(Emir Hazretim) Vefatının 50.yılında uluslar arası bir sempozyum ile  İstanbul’da anılıyor.

İstanbul Üniversitesi  ile bu Üniversite’ye bağlı Türkiyat Araştırma Enstitüsü ve Doğu Türkistan Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen Sempozyum,07 Ekim 2015’te İstanbul Üniversitesi’nin Bayezit ana kampusu yanında bulunan Eczacılık Fakültesi   yanındaki  İstanbul Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’ne   sabah saat 10,oo’da başlıyor,

İstiklal Marşı ve saygı duruşundan sonra  protokol konuşmaları ile devam edecek sempozyum’un ilk oturumu saat 12.’oo’de son  buluyor,

Aynı gün (07 Ekim 2015 Çarşamba günü)  öğleleden sonra saat 13,30’da 2.oturum  ile devam edecek sempozyum’da Akademisyenler, konunun uzmanlar ve  Doğu Türkistanlı bilim insanları Mehmet Emin Buğra’nın hayatı,fikirleri, mücadelesi,  ve eserleri hakkında hazırladıkları bildirilerini katılımcılarla paylaşıyor.

Sempozyum-ProgramSempozyum, aynı gün saat 17,oo’da kapanış konuşması ile sona eriyor.

Konferansa giriş serbest olup,yurt içi ve dışından gelen   davetliler  ve dinleyici  kitlesi tarafından takip edilmesi bekleniyor.

DTİC.Buğra

                    Mehmet Emin Buğra Kimdir ?

Mehmet Emin Buğra, 1901 yılında Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinde dünyaya geldi. Babası, bölgenin saygın din âlimlerinden Pir Abidin Hacı; annesi, 1860’lı yıllarda Hoten ve çevresinde hüküm süren Hoten Hanlığı’nın kurucusu Abdurrahman Paşa’nın ikinci göbekten torunu Sekine Banu’dur. Küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Buğra, 9 yaşında ilk tahsilini Hoten şehrinde tamamlamıştır. 1911’de 10 yaşında annesini kaybetmesinin ardından yörenin saygın âlim ve tabiplerinden olan dayısı Mehmet Niyaz Hacı’nın himayesinde eğitimine devam etmiştir. Sonra Hoten’in Karakaş nahiyesindeki devrin ünlü medreselerinden Oybağ Medresesi’nde eğitime başlamıştır. Burada 1921 yılına kadar İslamî ilimler, Arap ve Fars dillerinde yüksek tahsilini tamamlamıştır. Aynı medresede, 1922-1930 yıllarında İslamî ilimler alanında dersler vermiştir. Yüksek ilmi ve hitabet yeteneğinden dolayı kısa zamanda bölgede saygın ve nüfuzlu din adamlarına verilen “Hazretim” unvanıyla anılmıştır. Bu yıllarda dayısının kızı Amine Hanımla evlenmiştir.

1930 yılında altı ay süren yurt gezisine çıkmıştır. Bu süreçte her kesimden insanlarla tanışmış ve fikir alış verişinde bulunmuştur. Aynı zamanda bölgedeki Çin varlığı ve askerî durumu hakkında bilgi toplamıştır. Gulca’da muteber din âlimi Sâbit Dâmolla (1883-1941) ile karşılaşmıştır. Bu görüşmede ikili günlerce süren müzakereler sonucunda bağımsızlık için Çin’e karşı silahlı ayaklanmanın gerekli olduğuna kanaat getirmişlerdir. Oradan Hoten’e dönen Buğra, 1931’de Millî İnkılap Teşkilatı’nı kurmuştur. 24 Şubat 1932’de Karakaş ilçesinde ilk ayaklanmaları başlatmış, bir ay içinde ise bütün Hoten ilinin fethini tamamlanmıştır. 5 Nisan 1933’te Hoten İslâm Hükümeti adıyla geçici bir yönetim kurulmuştur. Buğra, yönetimde başkomutan olarak görev almıştır. O, kısa sürede Hoten’in tamamı ve Kaşgar’ın yarısından fazlasını Çin istilasından kurtarmayı başarmıştır.

12 Haziran 1934’te Majung ying birliklerinin saldırılarında yenilen Buğra, Temmuz 1934’te Doğu Türkistan ile Hindistan sınırındaki dağlara çekilmiş, ardından Kabil’e yerleşmiştir. 1940 yılında Afganistan’da İsa Yusuf Alptekin ile tanışmıştır. Alptekin aracılığıyla dönemin antikomünist milliyetçi Çin yönetimi ile diyalog kurma girişimi başlatmıştır. 1942’de Afganistan’dan Hindistan’a gelmiştir. O sıralarda bölgeyi elinde bulunduran İngilizler tarafından tehlikeli bir unsur şüphesiyle tutuklanıp Peshawer’de hapse atılmış ve altı ay boyunca hapiste atılmıştır. 8 Ocak 1943’te Çin’e gitmek şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu tarihten 1944 yılı Doğu Türkistan’da “Üç Vilayet İnkılabı” hareketi patlak verene kadar Çin’de kalmıştır. Bu hareketin liderleri ile yapılan müzakereler sonucu Temmuz 1946’de kurulan Özerk Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti’nde İmar bakanlığına atanmıştır. 29 Aralık 1948’te eyalet hükümetine muavin reis olarak tayin edilmiştir.

Buğra, 12 Kasım 1949 tarihinde Doğu Türkistan’ı, Komünist Çin’in işgal etmesiyle, ikinci defa Hindistan’a hicret etmiştir. 1951 yılında Türkiye’ye gelen Buğra, 14 Haziran 1965’te Ankara’da vefat etmiştir.

Eserleri: Buğra, Doğu Türkistan Tarihi: Coğrafi ve Şimdiki Durum (İstanbul 1952), Şerkî Türkistan Tarihi (Keşmir 1942), Kalem Kürişi (Nanjing 1945), Doğu Türkistan Kızıl Çin Muhtariyetini Reddeder (Ankara 1955), Tibet ve Doğu Türkistan Hakkında Bilinmeyen Siyasî Konular (Ankara 1959), Taşkent Konferansının İçyüzü ve Komünist Memleketlerdeki Yazarların Durumu (Ankara 1959), Delhi Konferansı ve Tibet (Ankara 1959), Vatan Kaygusi (1990), Türk Yurtlarında Arap Fütuhâtı (Ankara 1958), Türkistani’ş-şerkiyye maziyiha ve hâdiriha (Kahire 1952), el-İslâm ve’l-hâtaru’ş-şiyûiyyu (Kahire 1953), es-Sır‘a el-İstismârî beyne Rusiya ve’Sîn li Ecli Türkistan’ı-Şerkiyye (Ankara 1963) ve Nidâun ile’l-âlemi’l-İslamiyyi (Kahire 1958) gibi eserlerin yanında, Muhammed Hayder Mirza Doğlat’ın Tarih-i Reşîdî adlı eserini Türkiye Türkçesi’ne tercüme etmiştir. Ayrıca Kutluk ve Türkan (operet) adında bir sahne eseri de yazmıştır.

İlmî Kişiliği: Buğra, müderrislik yıllarında Doğu Türkistan’da yeni gelişmeye başlayan ceditçilik faaliyetlerine aktif olarak katılmıştır. Türkiye’den gelen öğretmenlerle sürekli temasta olan Buğra, Türkiye Türkçesiyle yazılan eserlerden hayatının erken dönemlerinden itibaren istifade etmeye başlamıştır. Arap dilinin yanında mükemmel derecede Farsça biliyordu. Çeşitli amaçlarla yurtdışına gidip gelenler aracılığıyla Türkçe, Farsça ve Arapça gazete, dergi ve kitaplar temin edip dünyadaki gelişmelerden haberdar olmuştu. Dinî ilimlerin yanında tarih, siyaset ve edebiyat gibi beşerî ilim dallarında kendini yetiştirmiş, önemli eserler kaleme almıştı.

Kabil’de bulunduğu yıllarda (1934-1942) Doğu Türkistan tarihi üzerinde bilimsel araştırmalarda bulunmuş ve baş eseri olarak nitelenen Şerkî Türkistan Tarihi’ni yazmıştır. Ayrıca, Vatan Kaygusi adlı kitabı Türk, Fars ve Arap dillerinde yazdığı 26 parça şiirden oluşmaktadır. Bunlar, Buğra’nın dil ve edebiyat bilgisinin derinliğini ortaya koymaktadır.

Siyasî Faaliyetleri: Buğra’nın siyasî hayatını dört ana kategoride ele almak gerekir. Bunlardan biri, din adamı sıfatıyla Hoten merkezli yürüttüğü silahlı mücadeledir. Bağımsız bir vatan özlemiyle yaptığı yurt gezisi esnasında, Sâbit Dâmolla ile görüşüp, aralarında mutabakat sağlandıktan sonra hemen Hoten’e dönen Buğra, 1930 yılının sonlarında Millî İnkılap Teşkilat’ını kurmuştur. Bu teşkilat altında yürüttüğü çalışmalarla 20 Şubat 1932 yılında Hoten İslam Hükümeti adıyla geçici bir hükümet kurmuştur. Onun komutasındaki Hoten ordusu, 12 Kasım 1933’te Kaşgar’da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin tesisine büyük katkıda bulunmuştur. Ancak düzenli ordu ve güçlü silahlara sahip Majung Ying’in saldırıları karşısında önce Kaşgar, sonra Hoten hükümetleri yenik düşmüştür. Buğra ordusu şiddetli savunmalara rağmen başarılı olamayınca Hindistan’a çekilmiştir.

1939’da Çin Müslümanları Dostluk heyeti başkanı olarak Afganistan’a gelen İsa Yusuf Alptekin ile karşılaşmıştır. 1943’te Buğra, Alptekin ile birlikte dönemin Milliyetçi Çin Merkezi Hükümeti ile diyalog kurma arayışına girmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda Milliyetçi Çin merkezî hükümeti tarafından onun Hindistan’da kalması uygun görülmüştür. Bu sebeple Hindistan’a geçmiştir. Bu sürede Çin hükümeti, onun için Hindistan’da oturma izni alamadıklarını bahane ederek Çin’e gitmesini istemektedir. Taleplerini kabul etmeyince, Çin hükümeti, İngiliz güçleri eliyle onu çeşitli baskılara maruz bırakmış ve hapse atılmışlardır. Bu bağlamda 1943’te Nan jin’e gitmiştir. Orada Mesut S. Baykozi, İsa Alptekin ve Kadir Efendi ile Yurttaşlar Cemiyeti adı altında bir teşkilat kurmuştur. Çin kamuoyuna Doğu Türkistan meselesini anlatmak adına sözlü ve yazılı bütün iletişim araçlarını kullanılmıştır. 13 Ekim 1944 tarihinde Hükümet Gazetesi Dagung Bao’da yayınlanan “Şincang Değil Doğu Türkistan” ve “Doğu Türkistanlılar Türk’tür” başlıklı yazıları Çin’de büyük yankı uyandırmıştır. Buğra’nın yürüttüğü propaganda ve lobi çalışmaları Doğu Türkistan meselesine daha ılımlı bir yaklaşım oluşmasına önemli katkılar sağlamıştır. 1943’de yeni Çin Anayasası hazırlama komisyonuna Doğu Türkistan meselesini hakkında bir öneri sunmuştur. Bu taslakta, Şincang adının Doğu Türkistan olarak değiştirilmesi ve Doğu Türkistan halkının Türk olduğu Anayasa’da açıkça belirtilmesi istenmiş, ayrıca taslağın yürürlüğe girmesi için etkin ve kapsamlı bir lobi faaliyeti sürdürülmüştür.

1944 yılı sonlarına doğru Doğu Türkistan’ın kuzeyindeki üç ilde, Üç Vilayet İnkılabı adıyla bilinen millî mücadele başlamıştır. Bunun üzerine Buğra ile arkadaşları Ürümçi’ye dönmüştür. İli heyeti ile yapılan görüşmeler sonucunda Temmuz 1946’de Özerk Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti kurulmuştur. Buğra, bu hükümette de önemli görevler üstlenmiştir. İmar bakanlığına atanmış, 29 Aralık 1948 tarihinde ise eyalet hükümetine muavin reis olarak tayin edilmiştir. Bu yıllarda İsa Alptekin ile çıkardıkları aylık Altay dergisi ve günlük Erk gazetesiyle millî mücadeleyi sürdürmüştür. Burada, İsa Bey ile bilim Cemiyeti adı altında bir teşkilat kurmuştur. Bu cemiyet şemsiyesi altında bir yandan bilimsel çalışmalar yaparken, diğer yandan Türkistan Türk Milliyetçi Partisi’nin temelini oluşturmaya çalışmıştır. Bu kapsamda memleketin çeşitli bölgelerinde konuşmalar yapmıştır. Yürüttüğü çalışmalar sonucu defalarca hayati tehlikeler yaşamıştır.

Buğra, 12 Kasım 1949 tarihinde Doğu Türkistan komünist Çin hükümeti tarafından işgal edilince, İsa Alptekin ve bir kısım arkadaşlarıyla ikinci defa Hindistan’a hicret etmek zorunda kalmıştır. 1949-1951 yılları arasında kendisiyle birlikte hicret eden göçmenlere güvenli bir yaşam alanı arayışıyla yoğun bir diplomasi gerçekleştirmiştir. Bu amaçla Hindistan başbakanı Nehru ile de görüşmüştür. Ayrıca Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, ABD Yeni Delhi Büyükelçiliği, Hint Dışişleri başkanlığına ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti gibi merciler başta olmak üzere, Kızılhaç ve Kızılay gibi insanî yardım kuruluşlarıyla da görüşmeler yapmıştır. Neticede Doğu Türkistanlılara umut kapısı Türkiye Cumhuriyet’inden açılmış, 1951’te arkadaşları ve bir grup hemşehrisiyle Türkiye’ye gelmiştir. O, Türkiye’ye gelir gelmez, dönemin başbakanı Adnan Menderes, meclis başkanı Refik Koraltan, dış işleri bakanı Fuat Köprülü başta olmak üzere bir kısım kabine üyesi ile görüşmüş ve yaşanan olayları onlarla paylaşmıştır. Bu görüşmelerden sonra çıkarılan 13 Mart 1952 tarihli bakanlar kurulu kararnamesiyle Hindistan ve Pakistan’da bekleyen 1850 Doğu Türkistanlı mülteci Türkiye’ye getirilmiştir.

1953’te Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen Buğra, Ankara’ya yerleşmiştir. Bu yıllarda, Türkiye’deki sivil toplum örgütleriyle, özellikle Batı Türkistanlı, Kafkasyalı, İdil-Ural ve Azerbaycanlı akraba topluluk liderlileriyle işbirliğinin yollarını aramıştır. Bu kapsamda “Türk Birliği” ve “Türk Ortak Cephesi” gibi isimler altında Sovyet Rusya’sı ve komünist Çin’e karşı bir dizi siyasî çalışmalar yürütmüştür. 18 Mayıs 1953’te, ABD Dışişleri Bakanı J.Foster Dalles’e, altlarında A. Naim Ökten, Tahir Çağatay, A. Oktay ve Prof. Dr. İbrahim Yarıkan’ın da imzalarının bulunduğu ortak bir memorandum sunmuştur.

1954’te Taif’te Doğu Türkistan Kurultayı’na katılmak üzere Suudi Arabistan’a gitmiştir. Kurultay’da Doğu Türkistan meselesi için Millîyetçi Çin (Tayvan) hükümetiyle müzakerelerin başlatılması kararı alınmış, Buğra ve İsa Alptekin bu çerçevede Millîyetçi Çin liderleri ile görüşmeler yapmışlardır. Millîyetçi Çin’in bağımsız bir Doğu Türkistan fikrine soğuk bakmaları nedeniyle görüşmeler sonlandırılmıştır.

1954’te Ürdün’de düzenlenen Kudüs İslam Konferansı’na katılmış ve orada Doğu Türkistan davasını Arap-İslam dünyasına anlatmaya çalışmıştır. Ardından yine aynı yıllarda Kahire’ye ikinci bir diplomatik ziyarette bulunmuş, burada önemli siyasî ve ilmî görüşmelerde bulunmuştur. 1958’de Karaçi’de düzenlenen Uluslararası İkbal konferansına katılmış,  “İkbal ve Türkistan” adlı Urduca bir bildiri sunmuştur. Aynı yıl davet üzerine Penjab üniversitesinde Doğu Türkistan Kültürü ve Medeniyeti üzerine bir konuşma yapmıştır. Bu arada Pakistan’ın Lahor ve Rawalpindi şehirlerinde Doğu Türkistan sorunu konusunda önemli görüşmeler yapmıştır.

1960 Yeni Delhi’de düzenlenen “Uluslararası Sömürgeciliğe Karşı Asya-Afrika Halkları Konferansı’na İsa Alptekin ile birlikte katılmış, konferans sırasında çeşitli milletlerin delegeleriyle müzakerelerde bulunmuştur. Aynı yıllarda Hindistan’da bulunan Dalay Lama ile Tibet sorunu ile Doğu Türkistan mücadelesinin durumunu görüşmüştür. Vefatına kadar çeşitli siyasî platformlar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla millî mücadele faaliyetlerini sürdürmüştür.

(Mehmet Emin Buğra’nın Hayatı : http://mehmeteminbugrasempozyumu.com’dan alınmıştır.)

Etiketler: » » » »

Share
1697 Kez Görüntülendi.