Son Dakika
Aybüke BALATÜRK (Marmara Ün.Öğrencisi)
Gönderen; gönüldaşlara diyor, kardeşlerime diyor, bağımsızlık özlemi çeken herkese diyor..
Postacı ne zaman getirdi bilmiyorum. Buluverdim bu mektubu.. Hayatımda bu kadar parlak bir zarf görmemiştim ve bu kadar temiz bir mektup okumamıştım. Belli ki bu mektuba Çinli’nin kirli eli değmemiş, gözleri kirletememiş, kanlı elleri ile hiç bir satırını karalayamamış. Her satırı, özgürce yazılmış, zincirinden koparılan kelimelerden oluşuyor.
Bu mektup mis gibi toprak kokuyor. Sormayın bana hiç soludun mu Türkistan’ın havasını diye, sormayın düşen her yağmur damlasında toprağın nasıl koktuğunu biliyor musun diye.
Görmedim ben o güzel yeri, basamadım sıkıca hiç ayrılmayacakmışçasına toprağına, soluyamadım havasını, yağmuru ile beraber ağlayamadım, koklayamadım ıslak toprağını. Ama yine de tanıyorum toprağının kokusunu, büyüklerim anlatmıştı Türkiye’nin toprağı buram buram Türkistan kokuyor diye.
Işte mektup da Türkistan toprağı gibi, Türk toprağı gibi kokar.
Göz yaşları ile başlamış mektup, göz pınarlarından süzülen damlalarla , önceleri gözyaşı arıklarına ve daha sonda sele dönüşmüş ve oluşan Kelkunler hasret denizine dökülmüş ve böylece devam etmiş. Bilir misiniz vatan için akan göz yaşlarını? Bu hicran gözyaşlarının kolay kolay durmayacağını? Belli ki, onlar da durduramamış…
Hâl, hatır sormuş mektubuna başlarken. Nasıl veririm cevabını, nasıl sorarım nasılsınız diye? Biliyorum, onlar üşüyorlar, kanları çekiliyor her silah seninde, çocuklar ağlıyor bilmeden bu gürültünün nereden geldiğini. Zulüm,işkence seslerine ve barut kokusuna alışamadıkları için ağlıyorlardır belki de.
Ana. Baba,Kardeşler ve tüm aile ağlaşıyorlar. Onlar biliyorlarki ; patlayan bu silahlardan çıkan kurşun birinin evladının mutlaka canını almıştir. Belki de seccade başında donmuş bir şekilde kapının zilini bekliyorlar. Allah’tan gözyaşları ile karışan duaları ile bütün Müslüman Uygur Türklerine sabır,direnme gücü, kuvvet niyaz ediyorlar. Mübaret Vatanları Doğu Türkistan için erkinlik ve bağımsızlık diliyorlar.
Başka bir evdeki bir baba anlatıyor evladına, korkma oğlum silah sesinden. Biliyorum bizde silah yok, gördüğün tek silah işgalcı Çin’in gölgesinden korkan ödlek Polislerinin belinde duran o kara şey. Ama, onlar değil evladım, Ağabeylerini şehit eden. Onlar dava ateşi ile yandı kavruldu. Dinlemediler beni.Bu dava bir tek silahla olmaz , önce Kardeşleri bir araya getirmek gerekir.Birlik ve yeknesaklık sağlanmadan, bütün kardeşleri bir araya getirmeden olmaz bu işler. Bu birleşen Kardeşleri özgürlük ve bağımsız ülküsünde tavlamak,pişirmek ve bunun ateşinde sürekli ve sonuna kadar bu dava uğrunda tutabilmek de çok önemli.
Ama dikkat et Balam, ateş sıcak ancak onun etrafı çok karanlıktır. Kardeşlerin çevresini kuşatan bu zifiri karanlıklardan ürküp ve korkarak dağılmasınlar. Yanan bu ateşten de asla kaçmasınlar. Sonra bunların her biri dağılarak her biri başka başka bir karanlığa koştuklarında tutamazsın onları, geri getiremezsin.
Önce bağımsızlık ateşini yüreğinde taşımayı bil ve onlar de bunu bilsinler ve asla unutmasınlar. Bunlar gerçekleşirse hiç bir ateş korkutamaz ve yakamaz onları !
Unutma Balam, şehitlerin adını,şanını ve kanını asla unutma, ve unutma ki vatan için senin de kanın akacak.
Mektubun neresindeyim bilmiyorum. Benim de göz yaşlarım karışıyor mektuba ama yazılar nedense ıslanıp silinmiyor.Aksine, satırlar daha bir ışıltılı geliyor,. Yazılar ise, daha da büyüyor.
Ama,bu arada benim gözlerim buğulanıyor ve satırları okuyamıyorum. Ama,gözlerim açık işte. Nerelerdeyim ? Bir türlü bulamıyorum..
Kaynak : Bu yazı Aybüke Balatürk’ün kişisil facebook hesabında yayınlanmış olup, oradan küçük rütuşlar yapılarak sayfalarımıza taşınmıştır. Hicran,hasret ve duygur dolu bu güzel satırlar için Teşekkürler. Devamını de Aybüke’den bekliyoruz.(Uygur Haber ve Araştırma Merkezi)
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » Kültür SanatBENZER HABERLER