Dünya Uygur Kurultayı Genel Başkanı Rabia Kadir… 1947’de Doğu Türkistan’da doğan Rabia Kadir, fakirlikle geçen çocukluk yıllarının ardından ticaret hayatında mucizeler yaratarak 1994’te Forbes tarafından ülkenin en zengin 10 kişisi arasında gösterildi. 6 yıl hapis yattı. Nobel Barış Ödülü’ne defalarca aday gösterildi. 11 çocuğu olan Rabia Kadir, Kazakistan Türkçesi de biliyor ve halen ABD’de, Washington’da yaşıyor… Rabia hanım Türkiye’de Türk Dünyasına ilgi duyan ciddi bir kesim tarafından yakından takip ediliyor. ABD’ye gelmeden önceki yaşantısı, sürgün yılları ve Türkiye’ye giriş yasağı ile çok konuşulan, tartışılan bir isim…
Hakkında Türkiye’de farklı iddialar da seslendiriliyor. Bunlardan belki de en önemlisi ABD ile olan ilişkileri… Bu kapsamda Doğu Türkistan’la ilgili faaliyette bulunan bazı kişi ve kuruluşlar Rabia Kadir’in “Doğu Türkistan halkını temsil edemeyeceğini” dile getiriyor. Benzer iddialara internet ortamında rastlamak mümkün. Bu arada, bu yöndeki bilgi ve bulgulara da açık olduğumu, gerektiğinde okuyucularımla paylaşacağımı ifade edeyim. Rabia Kadir ile 2 saate yakın görüşmemizde söz konusu iddialar da dahil olmak üzere merak edilen pek çok şeyi sordum… Bunların hepsini aktaracağım…
Rabia hanım ilk olarak Türk Dünyasının meseleye bakışını ortaya koymaya çalıştı. Sesinde ve sözlerinde biraz kırgınlık biraz da umut vardı.
“Biz tek milletiz”
“Türkiye’deki Türkler benim halkımı ne kadar seviyorsa biz de onları o kadar seviyoruz. Sadece biz değil. Kazakistan, Kırgızistan Azerbaycan ve diğerleri. Biz bir milletin parçalarıyız. Tek milletiz. Vaktiyle Sovyetler Birliği bizi parçaladı. Sanırım zaman içerisinde birbirimize yabancılaştık. Tabii onların da özellikle entelektüel kesimleri Doğu Türkistan Türklüğü ve tarihi gerçekler hakkında daha fazla bilgi sahibidirler. Onlar bize sempati duyuyorlar. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki mesela Kazakistan, Özbekistan ve bazılarında Uygur Türklerinin okulları kapatıldı. Neredeyse yüzde 80’i… Muhakkak ki bu ülkelerin de Çin’le ilişkileri var. Ülkelerinin menfaatleri var. Her şeye rağmen Türk dünyasında davamızı en çok destekleyen Türkiye Türkleridir. Biz Türk halkına minnettarız. Diğer kardeşlerimize de kızmıyoruz. Onlar da zaman geçtikçe bizim davamızı, bağımsızlık mücadelemizi daha çok anlamaya başladılar. Çünkü bağımsızlıklarını elde eden kardeşlerimiz giderek kendilerini tanımaya daha çok zaman ayırdılar ve dolayısıyla bizim tarihimize ilişkin de bilgi sahibi oluyorlar. Elbette olabilen en kısa sürede kardeşlik ilişkilerimiz yeniden kurulacaktır, kurulmalıdır. Bilinmelidir ki Doğu Türkistan toprakları Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve tüm Dünya Türklerinin ana vatanıdır.
Uyguristan demedik
Çin, Doğu Türkistan’ı eritmek, asimile etmek ve yok etmek için elinden geleni yapıyor. Bunun propagandasını öncelikle tarih kitaplarına sokarak yapmaya çalışıyor. Doğu Türkistan’ın aslında binlerce yıldır Çin toprağı olduğunu dünyaya ispatlamaya çalışıyor. Bu kitapları dünya genelinde yayınlatıyorlar. Bu şartlar altında halkımızı özgürlüğe kavuşturmaya çalışıyoruz. Biz de Kırgızistan, Özbekistan ve diğerleri gibi topraklarımıza “Uyguristan” adını verebilirdik. Çünkü nüfusumuzun yüzde 85’i Uygur. Yerli halkımız Uygur Türkleri. Vaktiyle biz de bir kısım insanlar bunun taraftarıydı. Buraya “Uyguristan” diyelim dediler. Bu tartışmalar yapılırken bazı Batılılar bu fikri destekledi. Onlar da buradan Türk adını çıkarın daha büyük destek toplarsınız dediler. Rusya’nın istediği de uydu. Rusya, Türkistan adını sevmez. Şimdi de, burada da ABD’de bunu bizden istediler. Ancak biz bütün bu talepleri reddettik. Buranın sadece Uygurların değil dünyadaki bütün Türklerin vatanı olduğunu savunduk. Buranın ismi geçmişte Doğu Türkistan’dı, şimdi de Doğu Türkistan gelecekte de Doğu Türkistan olarak kalacaktır dedik. Tabii büyük uğraşlar verdik. Sırf bu sebeple çok karışıklıklar, yenilgiler yaşadık.
Hürriyet zamanı
Dünya Türklüğü ne zaman “Doğu Türkistan bizim vatanımızdır, kardeşimizdir”diyerek bu şuura ulaşırsa o zaman Doğu Türkistan hürriyetine kavuşur… Dünyadaki Türk kardeşlerimizin bu hususta bir mesuliyet hissetmesi çok önemli. Yalnız başımıza Uygur Türkleri olarak dünya Türklerinin desteğini almadan topraklarımızı kurtaramayız. Doğu Türkistan’da yüzde 30 düzeyinde Kazak kardeşlerimiz de var. Sonra Kırgızlar, Tatarlar, Özbekler var. Biz onlara da anlatmaya çalışıyoruz. Birbirimizi anlamamız ve tanımamız gerekiyor. Ancak burada en büyük mücadeleyi verenler Uygur Türkleridir. Bir ve beraber olmayı başarabilsek her şey hepimiz için daha hayırlı olacaktır. Buna inanıyorum.”
Haftaya; “ABD’ye nasıl ve neden geldim ? ”
Kaynak : http://www.yenicaggazetesi.com.tr/dogu-turkistan-icin-turk-birligi-gerekli-30274yy.htm