Doğu Türkistan davasının çok önemli isimleri, saygıdeğer Nurala Göktürk- Hamit Göktürk ile tarihi Malazgirt’i de bünyesinde taşıyan Muş İlimizde bir araya geldik. Nurala- Hamit Göktürk’ün kız evlatları Muş İlimizde ikâmet ediyorlar. Kıymetli torunları Ayşenur, Muş
Alparslan Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden bu yıl başarıyla mezun oluyorlar. Bizlerde, ilim-irfan yolcusu bu nezih ailenin bireylerini kalbi ve hasbi olarak tebrik ediyoruz.
Muş İlimiz ile birlikte bizlere Anadolu’yu ebedi vatan yapan Sultan Alparslan ve Malazgirt-1071 hemen hafızalara gelir. Bu kadim yurdun efsane/ Kubbet-ül İslâm Şehri Ahlat’ı ziyaret elbette ki, tarihi hatıraları bir daha yâd etmektir. Bizler Ahlat’ta, Malazgirt’te, “Kökü mazide olan Atiyim!” sözünün engin ufuklarında bir seyyah gibi dolaşıyoruz.
Nurala-Hamit Göktürklerle edebi bir sofra etrafında bir araya geliyoruz. Doğu Türkistan davasının, ‘şuarası/ veya vakıf insanları…’ kendilerini müstesna bir yere taşımışlar. Anadolu insanının şefkat nazarları, bu insanları davalarını anlatma için sürekli çağrılarda bulunmuşlar.
O kutlu çağrılarla, Anadolu’yu bir baştan öte başa dolaşmışlar. Doğu Türkistan davasını tarihi köklerine inerek sürekli anlatmışlar. Uyarıcı bir radar misali geleceğe doğru sürekli ufuklar
açmışlar. Bu insanlarda, ‘yeis/ veya umutsuzluk kelimeleri dudaklardan hiç dökülmedi’ Bu bir bakıma, Hakk’a teslimiyetin duruşu/ veya avrıdır…
Doğu Türkistan ile ilgili bir şiirimizde şöyle sesleniriz;
Doğu Türkistan, ‘Ata Vatanımız’
Oğul derim, hatıramız, anımız
Gurbette mi kaldı, yandı yürekler
Urumçi nerde, nerde kaldı Kaşgar
Türkistan, kadim Türk Yurdu; ‘vatanım’
Ülkülerim, türkülerim sendedir
Rüzgâr eser, muştulu haber bekler
Kadim Türkistan hür yaşasın diye
İçimde çığlık, fırtınalar kopar
Sana vurulacak, her prangaya!
Turfan öksüz, Yarkent, Gulca hüzünlü
Anarım, hatıralarla her zaman
Niyetimsin, ‘ülkümün doruğunda’
O hatıralarla, 1995 tarihinde Doğu Türkistan’ın efsanevi lideri İsa Yusuf Alptekin’i Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına davet ediyorduk. Bu mücadele insanının, Çin’in insaf ölçülerini aşan baskılarına karşı Mehmet Emin Buğra’yla birlikte yürüttüğü azimli ve kararlı duruşu
bizlerde hayranlık uyandırmıştır.
Türkiye Hükümeti, 13 Mart 1952 tarihinde 1850 Doğu Türkistanlı’nın iskânlı göçmen olarak Türkiye’ye yerleşmesine izin veriyordu. İsa Yusuf Alptekin’in tarihi mücadelesi artık Anadolu semalarından dünyaya açılıyordu.
Ne hazindir ki, Doğu Türkistan yaklaşık olarak, ‘iki yüzyıldır Çin’in işgali altında…’
1949 tarihinde Çin tarafından işgal edilen Doğu Türkistan artık günümüzde, ‘çevresiyle bütün iletişim kanallarının kesildiği zindana dönüşmüştür…’ Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar
gibi büyük devletleri bağrından çıkaran tarihin medeniyet coğrafyasının Çin zulmüyle birlikte dünyayla bütün iletişim kanallarının kesildiği zalimlerin elinde ‘insan hak ve hürriyetlerinin
ellerinden alındığı yer küresinin açık cezaevi ’ne dönüşüyordu’ Camilerin kapalı, ezan sesinin yasak olduğu Doğu Türkistan’da, ‘Hac ibadeti ve Dini Bayramlarda/ her türlü dini vecibeleri yerine getirmek de yasak!’
Uygur Türkleri 9.yüz yılda Türklere özgü Uygur alfabesini bulmuş ve kullanmıştır. Kâğıdı kullanıyor, dahası insanlık âleminde ‘ilk defa matbaayı kullanarak kitap basımını gerçekleştiriyor’
Herbiri tarihi öneme sahip Kâşgar, Hoten, Yarkent, Aksu, Kumul Kuça, Gulca,Çöçek ve Üç-Turfan gibi tarihi şehirler şimdi öksüz…
Doğu Türkistanlı, ‘kendi vatanında garip, mazlum, mahzun, gözyaşları döküyor!’
“Türk güneşinin doğduğu yerlerde
Kızıl kıyametler kopar, bilir misin?
Milletimin, ‘devlet olduğu’ yerlerde;
Çin zulmü canlar alır, bilir misin?
Gaflet uykuda, ihanet kol gezer;
Zulüm öz yurdunda Türk’ü ezer
Kâbusa dönmüş yaralarım azar,
Geceler hiç tan atmaz bilir misin?
Ezanın nidası yok, bilir misin?”
Vefa ve Kadirbilirlik Müslüman Türk’ün En Önemli Hasletlerinden ;
Nurala Göktürk Hanımefendi, “Tanrı Dağları’ndan Erciyes’in Eteklerine Göç Hikâyeleri…” isimli eserini, “Elâzığ İsmetpaşa İlkokulu Müdürü Mehmet Yıldız’a götürmemi rica ettiler…” Mehmet Yıldız, “21.05.2024 tarihinde Filistin ve Doğu Türkistan’daki mazlum kardeşlerimiz için kendi okullarında muhteşem bir kermes düzenliyorlar…” Bu kermese büyük bir katılım oluyor. Asıl önemli olan da, ‘yeni yetişmekte olan evlatlarımızın Doğu Türkistan’ı, Filistin’i daha yakından tanımaları…’ tarihi bir şuurla kendilerinigeleceğe hazırlamaları o kadar önemli ki…
Doğu Türkistan’a (Akrostiş) yazdığımız bir şiirde de şöyle sesleniriz;
“Derler size, Ata Yurdun neresi?
Ordu-Millet bir olduğu yerdedir
Gönülle, sevdanın candan yöresi
Ulu Türkistan olduğu yerdedir
Türküm demenin erdemli töresi,
Ülke davası olduğu yerdedir
Rüzgârla birlikte, Kürşat narası,
Kızıl kıyamet koptuğu yerdedir
İstiklal uğruna nice yarası,
Sabırla derdi söktüğü yerdedir
Tan yerinden bak, görürsün teresi,
Ağuyla zehir döktüğü yerdedir
Nice destanın doğduğu yerdedir”
Filistin’le, Doğu Türkistan’la, Kırımla, Kerkük’le velhasıl, ‘gönül coğrafyamızın her karış toprağı ile dertleneceğiz.’
“Ellerim, kollarım bağlı değil, ama
Yüreğimin tutsaklığına yanıyorum!
Çaresizliğime ağlıyorum
Doğu Türkistan, ‘mazlum Dünya’m
Daralır, kopar sanki şuramda bir yer
O yerlerde, ‘vicdanım ses ver’ der
Söz bulutlarını, rüzgârlar taşısın
Ok, yayından fırlasın, kıvılcımlarla…
Sükût, ‘duaların zırhını giysin’
Sabır yüklü gemiler, dağlar aşsın!
Nuh tufanına eş, deryalar taşsın
Gül Bahçesine girercesine…”
Nurala-Hamit Göktürklerle, Muş İlinde bulundukları süre içerisinde uzun uzun sohbet ettik. O sohbetimizde Hamit Bey bizlere, “Anadolu Coğrafyası manevi bir zırh giymiş gibi geliyor…” sözleri o kadar içten ve dokunaklı idi ki, “21.asır inşallah Türk Asrı olacaktır” sözleriyle
mukabelede bulundum.
Maide Suresi 82.nci ayette şöyle buyrulur;
“inananlara en şiddetli düşman olarak, insanlardan Yahudileri ve Allah’a eş koşanları bulursun!”
Bir atalar sözümüzde, “Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur!”
Selam ve Muhabbetle
Kaynak : https://www.elazighakimiyethaber.com/yazi/bedrettin-kelestemur/ dogu-turkistan-i-konusmak/31563/