Dünyamızda bazı politikacılar kendi çıkarları uğruna Çin emperyalizminin işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar ve diğer Türk Halklarına karşı uyguladığı insanlık suçları ile etnik soykırım cinayetleri karşısında kayıtsız ve sessiz kalarak 21.yüzyılın yüz karası bu acımasız ve vahşi insanlık suçunu görmezden gelmektedir.
Uygurların tarih boyunca hiç bitmeyen özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi ve Çin’in kendilerine yönelik soykırım suçlarının körüklediği kin ve düşmanlık göz önüne alındığında, Doğu Türkistan artık Çin’e karşı manevi silahlarla dolu bir kültürel askeri üs konumundadır.
Çin’in baskı, zulüm ve etnik soykırım cinayeteri karşısında Uygurların yanında olmak Çin’e ve Çin yayılmacılığına karşı etkili bir silaha sahip olmak demektir.
ABD başkan adayı Francis Suarez bir tv. programında kendisine Uygurlar sorununa yönelik görüşlerini soran moderatöre “Uygur nedir?” sorusunu yönelterek cevap verdi. Bu bilgisizlik ve cehaletine karşı kendisine yönelik tepkiler kısa zamanda çığ gibi büyüdü. ABD.Başkanlığına aday adayı olarak öne çıkan bu Cumhuriyetçi Partili Politikacının bu durumu, uluslararası siyasi topluluğun en azından bir bölümünde Uygur sorunu konusunda hayati bir zayıflığın varlığını yansıtıyor. Bu gafla ilgili çeşitli yorumlar, Uygur meselesini neredeyse tamamen bir insani vaka olarak nitelendirdi. Ancak Uygur meselesi, aslında, bir bütün olarak özgür dünya için doğrudan veya dolaylı olarak bir jeopolitik ve uluslararası barış meselesidir.
Araştırmacı Niya Yau : Özgür Dünya Çin Yayılmacılığının Önünde bir Engel Olan Uygurları Savunmalıdır !
Geçen Mart ayında, o zamanlar Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Akademisi’nde (AGİT) araştırmacı olan Niya Yau, ABD Kongresi’nin ABD-Çin Ekonomik ve Güvenlik İnceleme Komisyonu’na Çin’in Uygurlar ve diğer Türk halkları ile onların ve tarihsel ilişkisi hakkında konuştu. Yau, Çin hanedanlarının yükselişinin ve düşüşünün, genellikle Batı bölgesindeki imparatorluklar ve kabilelerle (Türk devletleri ve Halkları) ile ilişkileri ile doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi. Bu konuda Türkler çok sayıda Çin Hanedanlıklarını iflasa sürüklendi ve bazen de Batı bölgesinden gelen göçebe Türk grupları ile bitmeyen savaşlar nedeniyle yenildiler ve toprakları onların ellerine geçti.
Araştırmacı Yau’nun bu ifadeleri , dünyanın harikalarından biri olan ve kadim bir jeostratejik savunma aracı/koruganı olan Çin Seddi’nin neden inşa edildiğini ve daha da önemlisi, bu devasa duvarların/Çin Seddinin binlerce yıl Türklerin güçlü orduların saldırılarından nasıl koruduğunu ve Çin’in kendi Büyük Bölgesi’nde tutmayı nasıl başardığını anlamak anlamına geldiğini göstermektedir.
Daha yakın zamanlara atıfta bulunan Niva Yau, Uygur bağımsızlık hareketinin Çin’in iç güvenlik ve istikrar endişelerini ciddi olarak arttırdığını dile getirdi. dedi. Pekin yönetimi kendisinin “Bir Kuşak-Bir Yol (BRI)” girişiminin gerçekleştirilmesinin önündeki en önemli engel olarak Uygurları gördüğünü ve bu engeli ortadan kaldırmak için Çin sınırlarının ötesinde önlemler almakta olduğunu vurguladı ve BRI’nin Çin’in dünya hakimiyeti planının bir parçası olduğu açıkladı. Bu nedenle Çin’in Kuşak-Yol emperyal projesi önündeki en önemli engel olan Uygurların özgür dünyanın Çin karşısında savunulması için çok önemli olduğunu de belirtti.
ABD’lı Temsilci Gallagher : Doğu Türkistan Çin yayılmacılığına Karşı Manevi Silahlarla Dolu Bir Üstür
ABD.Temsilciler Meclisi Üyesi Mike Gallagher Çin’in dünyaya askeri meydan okumalarının ” Bilinçli, Kasıtlı, Stratejik ve saldırgan” bir tutum olduğunu ve ABD yönetiminin Çin’i bu saldırgan emelinden caydırmak için Çin anakarası etrafında “Ateş Çemberleri” kurması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi : ” ABD. Çin yayılmacılığını önlemek için Ateş Çemberleri Kurmalıdır. Askeri Uzmanlar, Japonya ve Filipinler’deki askeri üslerin güçlendirilmesini öneriyorlar. Ancak Uygurların tarih boyunca hiç bitmeyen özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi ve Çin’in kendilerine yönelik soykırım suçlarının körüklediği kin ve düşmanlık göz önüne alındığında, Doğu Türkistan artık Çin’e karşı manevi silahlarla dolu bir kültürel askeri üs konumundadır. Bu üsse yatırım yapmak, düşük maliyetli, uzun vadeli bir ulusal savunma önlemi olacaktır ve özellikle düşman savunmasını içeriden yıkmada etkili olacaktır.
Uygurlar, uluslararası destek gördükleri 1933 ve 1944 yıllarında olmak üzere iki kez bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu her iki Doğu Türkistan Cumhuriyeti, uluslararası siyasi oyunların kurbanı olmuş, orduları dağıtılmış ve liderleri öldürülerek yok edilmiş olsa da , bu devletleri kuran ve bu tarihi yaratan Uygurlar ve diğer Türk halklar hala bağımsızlık ve özgürlük özlemiyle yaşıyorlar. Uygurların özgürlük ve bağımsızlığa olan bu güçlü özlemi , bölgenin bir gün patlamayı bekleyen bir saatli bomba olduğunun göstergesidir.” şeklinde konuştu.
Abdulaziz Abdulhak (1950–2023)
Uygur Yazar Abdulaziz Abdulhak Boran’ın “Ya Bağımsızlık Ya Ölüm!” adlı Kitabı
1995’de Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gelen ve 2023 yılının başlarında İstanbul’da vefat eden Uygur yazar 2000’lı yıllarda kaleme aldığı ” Ya İstiklal Ya Ölüm !” adlı kitabında Çin yönetimi ve Uygurlar hakkında şunları yazmaktadır : “Çin Halk Cumhuriyeti’nin varlığı ve yapısı doğa kanunlarına aykırıdır ve bu aykırı rejim en kısa zamanda mutlaka yok olacaktır. ABD ve Avrupa eninde sonunda Çin’e karşı mutlaka bizim yanımızda yer alacaktır. Biz Uygurlar 264 yıldır (ilk Çin Mançur İstilasından beri) sadece ezilen bir halk değil, aynı zamanda zulme karşı mücadelesini kahramanca de sürdüren bir Milletiz. Bu özel durumumuzu ABD. AB. Ülkeleri başta olmak üzere demokratik ülkelere anlatmamız ve Uluslararası topluma duyurmamız gerekiyor. Biz Uygurlar var olabilmek ve hayatta kalabilmemiz için, bu dünyaya mensup insanlar olarak başkalarını sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Başkalarının de bizi sırtlarında taşımasını istemiyoruz. Bizim istediğimiz sadece bizim ayağa kalkmamıza yardım etmesi için başkalarının bizim ellerimizi tutmasıdır. Çünkü, şu anda buna çok daha fazla ihtiyacımız vardır.”
Çin, Uygur Soykırımını gizlemek ve “Kuşak-Yol= BRI” projesinin uygulanmasını daha çabuk gerçekleştirmek için İslam ülkelerini en güvenilir müttefikleri olarak görüyor. Bu anlayışın bir sonucu olarak Çin, islam dinini kitlelerin afyonu olarak gören, İslam’ı akıl hastalığı ilan eden ve Çin tipi Toplama kamplarındaki 3 milyon Uygur’u “ Eğitim İle iyileştirdiğini” önen süren ve İslam dininin düşmanı Marksist ideolojiy görmezden geliyor ve bir sapığın İsveç’te Kuran’ın yakmasını protesto etmekle yetiniyor. Çin, Müslüman ülkelerin diplomatlarını, gazetecilerini ve bilim adamlarını Uygur bölgesini ziyaret etmeye davet ederek ve onlara “Potemkin(Önceden hazırlanmış) göstermelik sahte köylerini ziyaret ettiriyor ve sahneledikleri Çinkukla Tiyatrosunun onlara seyrettirerek, bu ülkeleri kendisinin Uygur soykırımını görmezden gelmeye ikna edebiliyor. Çin, bu sahtekarlıkları/ Çabalarının meyvelerini çoktan toplamaya başlamış bulunuyor. Örneğin Filistin lideri Mahmud Abbas, Çin’in “ Sincan/Uygur ” politikasını terörle mücadele için gerekli olarak tanıdığını açıkladı. Uygur meselesinin ABD’nin Çin’in iç işlerine karışmak için yarattığı siyasi bir araçtan ibaret olduğunu da iddia etti.
Pakistan’ın eski Başbakanı İmran Han Müslüman Uygurlara soykırım uygulayan Pekin hükümetini, İslamabat’taki İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesine konuk olarak davet etti.
Uygurlar sadece ezilen bir halk değil, aynı zamanda asla yılmayan ve pes etmeyen cesur birer özgürlük savaşçılarıdır. ÇKP.yönetimi sadece Uygurları katletmekle yetinmiyor. Kendi soydaşları olan etnik Çin halkının temel haklarını da ihlal ederek gasbediyor. ÇKP. Diktatoryası 1,4 milyar vatandaşını devasa bir Hapishanede tutuyor. Bunun yanında insan hakları karşıtı ÇKP ideolojisini tüm dünyaya ihraç etmeye çalışan küresel bir tehlike olarak dünyayı tehdit ediyor. Bütün bu yalın gerçekler göz önüne alındığında Çin’in Uygur soykırımını durdurmak sadece insani bir eylem değil; aynı zamanda Asya’nın, Avrupa’nın ve tüm dünyanın barışı için yapılması elzem olan bir eylemdir.
- Uygurları tanımamak, uluslararası sahnede oynanan 21. yüzyılın en şeytani ve en utanç verici oyununu bilmemek demektir.
- Düşmanın(Çin’in) oyunlarından habersiz yaşamak, kendi ülkesinin ulusal güvenliğini riske atmak demektir.
- Uygurları yakından tanımak ve özgür dünyanın en büyük düşmanı olan Çin’in yumuşak karnını tanımak demektir.
- Uygurların yanında olmak Çin’e ve Çin yayılmacılığına karşı etkili bir silaha sahip olmak demektir.
Kaynak : bitterwinter.org/İngilizce (Kökbayrak)