DUK Başkanı İsa
“Bugün Müslüman alemi için çok önemli günlerden olan Kurban bayramının ilk günü. Bu vesileyle, dünyadaki tüm Müslümanların Kurban Bayramı’nı tebrik etmek istiyorum. Günümüzde Komünist Çin yönetiminin işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar, Kazaklar ve diğer Müslüman halkların Kurban Bayramı’na özgürce, açıkça ve toplu olarak kutlama özgünlükleri ellerinden alınmış ve diğer milli ve dini bayramları gibi engellenmiştir. Bu çok düşündürücü ve üzüntü verici bir durumdur. Doğu Türkistan’da yaşayan Çinli olmayan tüm insanların Temel insan hakları Çin rejimi tarafından ellerinden alınmıştır. Uygurlar başta ve diğer Müslüman halkların dini ve milli kimliklerini yansıtan tüm faaliyetleri yasaklanmıştır. Çin işgal rejiminin 2017 yılından beri resmi devlet politikası olarak sürdürdüğü etnik soykırım kampanyası devam etmektedir. Çin yönetimi halkımızın ulusal kimliğini, kültürünü ve dini inançlarını yok etmek suretiyle etnik soykırımı bir an önce tamamlamayı amaçlamaktadır. 2014 yılından bu yana Çin rejimi, katı bir baskı politikası uygularken, tüm normal dini faaliyetleri radikalizm ve terörizmle ilişkilendirerek halkımızın normal dini faaliyetlerini yasaklayan yasalar çıkarmıştır. İnançları gereği dini faaliyetlerde bulunanları otomatik olarak suçlu olarak tutuklanmakta ve cezalandırılmaktadır. Örneğin, evinde Kuran-ı Kerim bulunduranlar, Okuyanlar, sakal bırakanlar, namaz kılanlar,geçmişte hacca ve umre ibadeti için Suudi Arabistan’a gidenler oruç tutanlar, çocuklarına Müslüman isimleri verenler otomatik olarak suçlanarak hapishanelere, Toplama Kamplarına hapsedilmekte ve köle/işçi olarak zorla çalıştırılmaktadırlar. Komünist Çin’in Doğu Türkistan’da yıllardan beri uygulayageldiği devlet terörü politikası, halkın sürekli büyük korku ve endişe içinde yaşamalarına yol açmaktadır.Çin Yönetiminin Doğu Türkistan’daki İnsanlık ve Soykırım Suçları Resmen Tescil Edilmiştir
DUK Başkanı Dolkun İsa, konuşmasında Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki insanlık suçları ile soykırım uygulamalarının BM.Teşkilatı başta olmak üzere sir çok uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalarda kanıtlandığı Uygur İnsan Hakları Projesinin bu uygulamalar hakkında sürekle raporlar yayınlayarak uluslararası toplumu bilgilendirdiği belirterek sözlerini şöyle sürdürdü : ” Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu baskı, zulüm ve etnik soykırım suçları ile formüle ettiği bir dizi kısıtlayıcı politikanın asıl temel amacının, Uygur ulusal kültürünü ve dini inançlarını yok etmek olduğunu açıktır. Doğu Türkistan’da 2017’den beri Çin hükümet tarafından ibadete kapatılan toplam cami sayısının 16 bine , tamamen yıkılarak yok edilen cami sayısı ise 8 bin 500’ü geçmiştir. Kaşgar’daki kadim Eyidgah Camisi başta bazı tarihi Camiler Çinli turistler için eğlence yerine dönüştürülmüştür. Camilerdeki dini eserlere el konulmuştur. Camiler başta kutsal ibadet mekanları Çin Komünist Partisi ideolojisinin propagandasının yapıldığı yerler dönüştürülmüştür. Birçok din alimi “radikalizm propagandası yapmak” iftirası ile ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır. Uygur İnsan Hakları Projesi”nin bu konuda yayınladığı raporda, 2014 yılından bu yana 1.046 din alimi tutuklanmış ve çeşitli cezalara mahkum edilmişlerdir.”
BM. Başta Ülkeler Çin’in Uygur Soykırımını Gözlemleyerek Eleştirmekle Yetiniyor
DUK Başkanı İsa konuşmasında BM.başta demokratik ülkelerin ve uluslararası kuruluşlar ile dünya kamu oyunun Çin’in soykırım suçlarına karşı pasif politikasını eleştirdi ve sözlerini şöyle sonlandırdı : ” Dünya kamuoyu Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı mezalimi gözlemeyerek raporlar yayınlamakla yetinmekte ve Çin’in bu insanlık suçlarının sonlandırılması için somut ve yeterli çaba maalesef göstermemektedir.” şeklinde konuştu.
Konferansın Ana Konusu Çin’in Uygur Soykırımı idi.
DUK Başkanı İsa, 28 Haziran’da Cenevre’deki Uluslararası Din Özgürlüğü Örgütü’nün 30. kuruluş yıl dönümü konferansını şu sözölerle değerlendirdi : ” Konferansın ana konusu, Çin rejiminin Uygurlar ve diğer Türk halklarına yönelik insanlık suçları ile soykırımı uygulamaları olmuştur. Doğu Türkistan meselesine özel olarak önem verilmiştir.DUK Bşkanı olarak bana hem açılışta helde konferansın kapanışında 2 kez konuşma hakkı tanınmıştır. Ayrıca, konuşmamda ve medyaya yaptığım açıklamalarda Türkiye başta Türkistan Cumhuriyetleri ve diğer ülke hükümetlerinin Çin ile ilişkilerini Uygurlar üzerinden geliştirmelerine dikkat çekmeye çalıştım. Bu ülkelerin ekonomik çıkarları uğuruna Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı etnik soykırım suçlarına göz yummaması çağrısında da bulundum. “dedi.