Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Sosyal medyada çokça paylaşılan, ailelerinden zorla koparılarak dönüştürme amacı ile Çocuk toplama kamplarındaki bir Çinli öğretmenin Kamptaki Uygur öğrencilere sorduğu ” En çok arzu ve talep ettiğiniz şey nedir? ” sorusuna masum Uygur çocuklarının yüreklerinden akan En büyük arzu ve talebimiz anne babamızı görmek” yolundaki sözleri sosyal medyada viral oldu ve on binlerce kez paylaşıldı. Vicdanlı ve insanlık onuru taşıyan her insan bu görüntüler üzerine Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki Türklere yönelik insanlık suçları ile etnik soykırım cinayetlerini bir kez daha en güçlü şekilde lanetleyip kınadılar.
Holokost Tanığı Steigmann : Çin’in Uygur Soykırımı Yahudi Holokostu ile Aynı
Özgün Asya radyosuna açıklamalarda bulunan , Soykırımcı ÇKP rejiminin Çocuk Dönüştürme Kamplarında tutulan masum ve çaresiz Uygur çocuklarının yürek yakan acı ve feryatlarını izleyen Hitler’in 1940’lı yıllardaki Holokost cinayetlerinin tanığı Sami Steigmann şunları söyledi : ” Çin toplama Kamplarındaki feryatları bir kez daha yüreğimi burktu ve beni çocukluğumda ailem ile birlikte Nazilerden çektiğimi hatırlattı. Uygur çocuklarının çektiğinin benimki ile ayni olduğunu üzülerek izledim. Ben 3 yaşında iken, Hitler’in Holokost Kamplarına ailem ile birlikte hapsedildim ve yıllarca kaldım. Tüm ailem üyeleri en bu kamplarda öldürüldüler. Ben sağ olarak kurtuldum. Bu çaresiz Uygur çocukları çocukluklarının tadını çıkarmak ve ailelerinin yanında ve onların sevgi ve şafkati ile mutlu olarak büyümek yerine ailelerine ne olduğu ve onları çok özlediklerini ne zaman görebilecekleri yolundaki soruları ve konuşmaları tam bir insanlık trajedisi ve birçok yönden çok üzücü bir realite. Ben, 3 yaşında ailemle birlikte bir Nazi toplama kampında hapsedildiğimde orada yaşananları pek hatırlayamıyorum çünkü ben o yıllarda olağanüstü bir hayat yaşadım. Kendimi Holokost’un korkunç etkilerinden kurtarmanın tek yolu, bu trajedilerin neden ve nasıl yapıldığı gerçeğini öğrenmek ve bilmekti. Yahudilerin başına gelenleri unutmamalıyız. Genelde dünyanın başka yerlerindeki trajedileri Holokost’la pek karşılaştırmam. Ama, bugün Çin’in Uygur topraklarında kurduğu ve birer ceza kampı burada tutulan Uygurlara yapılanların ise tam bir etnik soykırım olduğunu söyleyebilirim. Uygar dünya ve uluslararası toplum bunu sadece bu trajedi olarak konuşmamalı, bu insanlık faciasına son vermek için acil ve somut adımlar atmalıdır.” dedi.
“Bir Daha Asla !” Sözü İçi Boş Kuru Bir Söyleme Dönüşmüştür
Hitler Faşizminin Holokost Tanığı Sami Steigman konuşmasında Çin’in Uygurlara yönelik baskı ve zulmünün Hitler Faşizmı dönemini hatırlattığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü : ” Holokost’tan sonra galip ülkeler kendi aralarında Nazilerin Yahudilere yaptıkları gibi bir daha toplu ve etnik soykırım olmayacağı yolunda kendi aralarında mutakabata vardıklarını açıkladılar ve bu da “Bir Daha Asla!” sözü ile uluslararası bir söylem olarak kabul edildi. Ancak bunun günümüzde bu ahdin içi boş ve kuru bir söze dönüştüğünü üzülerek izliyoruz. Bu uluslararası ahitnameye göre Çin’in günümüzde Uygurlara bu etnik soykırımı yapmaması ve yapamaması gerekirdi. Uygurların günümüzde yaşadığı bu tür etnik soykırımın gelecekte onların çocukları üzerinde kalıcı etkiler ve kötü akibetler bırakacağından endişeliyim. Çünkü, Holokost da Yahudiler üzerindeki çok kötü sonuçlar bırakmıştı. Bu kötü sonuçlar kendini inkar etme, kimliğini unutma ve asimile olma ve zehirli ve uyuşturucu maddeler kullanma şeklinde olup, halen Yahudi toplumu arasında devam etmektedir. Bir zamanlar Yahudiler katledilirken dünya toplumu bu katliamı görmedi ve suskun kalarak göz yumdu ve yok saydı. Ancak,uluslararası toplum günümüzde Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar başta diğer Türk halklarına yönelik insanlık suçları ile etnik soykırım cinayetlerine karşı sessiz kalarak ve görmeyerek Holokost’a karşı takındığı ayni duyarsız tavrı tekrar etmemelidir. BM.başta uluslararası toplum Çin’in Uygurlara yönelik soykırım cinayetlerinin durdurulması için acilen harekete geçmelidir. ” şeklinde konuştu.
Soykırımının Sonuçlarından Kurtulmanın Tek Yolu Dini ve Milli değerlerine Sarılma
Holokost tanığı Sami Sigmond Uygurların Çin’in soykırım cinayetlerinin psikolojik etkilerinden ve kötü sonuçlarından kurtulmalarının tek çaresinin onların dini ve milli değerlerine sımsıkı sarılmakla ancak bu krizleri aşılabileceğini belirterek şunları söyledi : ” Çin’in etnik asimilasyon ve soykırım cinayetlerinin amacı çok yönlü olarak onları kimliklerinden zorla ayırmak ve kendilerini inkar etmelerini ve etnik birer Çinli olduklarını itirafa zorlamaktır. Çin’in asimilasyon ve etnik Soykırım uyguladığı Uygurların yeni kuşakları üzerindeki ileride ağır sonuçları olacaktır. Bu kötü etki ve akibetlerin sonuçlarını hafifletmek ve daha sonra bunlardan kurtulmalarının tek yolu Uygur yeni nesillerinin dini ve milli değerlerine sımsıkı sarılmakla ancak mümkündür.
Uygur Anne Babalara Tavsiyelerim
Ben çocukluğunda soykırımın ağır travmalarını yaşayan bir tanık olarak Uygur ebeveyinlere şu öneri ve tavsiyelerde bulunmak istiyorum : “Beni Holokost’un ağır sonuçlarından kurtaran tek şeyin dini inançlarım, kendi ulusal kimliğime uygun bir hayat tarzı benimsemek, gelenek ve göreneklerime göre yaşamam olduğunu düşünüyorum. Çin’in etnik soykırımının tek amacı ise Uygurları toptan yok etmek olduğuna göre, Uygurlar kendi soyundan yeni kuşak ve nesillere dini ve milli değerlerine göre yaşamak ve kimliklerini unutmamaları için ellerinden gelenin en iyisini yapmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yeni nesil Uygurlara Anne- babalarının ve onların da ebeveyinlerinin ve soydaşlarına karşı yapılan Çin soykırımının asıl amacı ve bu katliamın doğası hakkında iyi ve doğru eğitim vermelerinin zorunlu olması gerektiğine inanıyorum.” sözleri ile açıklamalarını sonlandırdı.
Sami Siegman Kimdir ?
Nazi Almanyası’nın Yahudi katliamına tanıklarından olup, 90’lı yaşlarda olan (80 yaş yaş üstü) bir Yahudi aktivisttir. Sami Steigman, Holokost’la ilgili uluslararası toplantılarda ve medyaya yaptığı açıklamalarında Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da kurduğu kampları ve bu kamplarda tutulan milyonlarca Uygur’a yapılan baskı, zulüm işkenceler ile insan hakları ihlallerinin etnik soykırım ve insanlığa karşı suçlar olduğu yolundaki BM. başta ülkeler ve uluslararası kuruluşların raporlarına sık sık vurgu yapması ve Doğu Türkistan sorununu ve gündeme getirmesi ile tanınan Uygurların dostu vicdanlı ve duyarlı bir aktivist olarak tanınmakta ve bilinmektedir.
BENZER HABERLER