Son Dakika
İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden THE GUARDİAN geçtiğimiz hafta Uygur Türkleri ile ilgili çok çarpıcı bir haber analiz yayınladı . Fotoğraf sanatçısı Sam Biddle tarafından fotoğraflanan ” Uygurlar: Baskının ötesinde hikayemizi geri kazanmak ve sürdürmek istiyoruz ” başlıklı makalede sürgünde yaşayan Uygurların Avustralya’da ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki var olma-Kimliklerini devam ettirme sürecindeki mücadeleleri ile çabalarını anlatıyor.Habirnida.com tarafından tercüme edilerek yayınlanan bu makaleyi bilgilerinize sunuyoruz.
Sabira – Adelaide/Avustraalya
Uygurcada doğrudan “misafirin arkadaşı/dostu ” anlamına gelen “Mihmandost” kelimemiz vardır. Bu, Uygur halkının, tanımadığı yabancı kişilere yakın arkadaşlarınız imiş gibi içten davranacağınız ölçüde, harika ev sahipleri olmaya değer verdiği anlamına gelir. Deneyimlerime göre, cömertlik, nezaket ve dikkat özelliklerini kucaklıyor. Sadece insanlara değil, çevremizdeki doğal dünyaya da. Bu kelimeyi seviyorum, çünkü bu Mihmandost kelimesinin tüm Uygur kültürünü kapsadığını düşünüyorum. Avustralya’nın Adelaide şehrinde yaşayan Uygur topluluğuna ait olmak çok güzel bir duygu. Çünkü, burada herhangi bir şeye ihtiyacınız olduğunuzda yanınızda olmak için derhal atlayacak o kadar çok insanın olduğunu biliyorum.
Fazilet- Avustralya
“Biz Uygurların dünyada zalimlerin kendisine yönelik baskı, zulüm ve soykırım suçları ve eylemleriyle tanınması ve tanıtılması utanç verici bir durum. Ancak, sürgünde yaşamak zorunda kalan bizler ve gelecek nesiller olarak özgürlük, temel insan haklarımızın ve bağımsızlık mücadelemizde işgalci zalimlere karşı tüm dünya genelinde sosyal, kültürel, sanatsal ve siyasal olarak hayatın her sahasında ve çeşitli biçimleri ile zalime meydan okumaya devam edeceğiz elbette.”
Şöhret Tursun 12 Mukam sanatçısı Sydney -Avustralya
Uygur müziğinde her şey makamla başlar. Bu müzik türü Uygurların binlerce yıllık geleneğinden süzülerek bugünkü haline gelmiştir. Uygur makamları Uygur kültürünün tüm zenginliğini içine alır ve bizi tarihimize ve geçmişimize sıkı sıkıya bağlar. Makam biz Uygurların kimliğimizdir ve dünyaya bizim Uygur olduğumuzu haykırır. Makamlar bizim kültürümüzün asıl ruhudur. Makam Uygur ile eş anlamlıdır. Makamlar sadece bana ve bir başka kişiye asla ait değildir, Makamlar tüm Uygur Türklerine aittir. Ayrıca makamlar aynı zamanda insanlığın ortak kültürü olarak tüm dünyanındır.
” Uygurların yüzlerce yıllık kadim dili olan Uygurca’nın günümüzde Doğu Türkistan’da konuşulması, yazılması, öğretilmesi ve öğrenilmesi yasaklanmıştır. Ben bu nedenle Yultuz Uygurkızı olarak , Avustralya’da yaşayan Uygur Kardeşlerimizin çocuklarının ve tüm gelecek neslin kendi ana dillerini öğrenmesi, geçmişimizi unutmaması ve vatanımız ile sıkı sıkıya bağlı kalmasını sağlamayı bir görev olarak kabul ediyorum. Uygur dili, kültürü velhasıl Uygurbiliminin hayatta kalma mücadelesini bir Uygur öğretmen olarak sürdürmekteyim. Avustralya’nin çeşitli eyalet ve şehirlerinde açılan Uygur ana dil Kursu ve Okullarında Uygurca dersi veriyorum.”
Adile Avustralya
Pek çok kültürde olduğu gibi bizim Uygur kültüründe de bir genç kızın kendi toplumundan bir Uygur genci ile evlenmesi arzulanır ve beklenir. Ailem bana sürekli olarak Weten’de (anavatanımız Doğu Türkistan’da ) İşgalci Çin’in etnik Uygur soyunu ve kültürünü yok ettiğini söyler ve devamlı hatırlatırdı. Elbette, siz bir genç kız olarak kime aşık olacağınızı seçemezsiniz. Çünkü bu biraz takdir ve kısmet meselesidir. Ama ben eşimle tanıştığımda, sanırım ailem, kızlarının sevdiği ruh eşini bulmamdan ve onun Uygur olmasından çok sevindiler ve mutlu oldular. Ben bir Uygur kızı olarak Uygur olmanın ne demek olduğunu anlayan, ülkemdeki şartları çok iyi bilen biriyle evlendiğim için çok mutluyum.”
Dinara Avustralya
Aslında Uygur olmak bir trajedi değil elbet. Biz Uygurlar olarak tarihler boyunca var idik ve var olmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda biz sadece geçmişe değil, günümüze de ait onurlu bir halkız. Uygur kadınları halkımızın, ülkemizin, geçmişimizin teminatıdır. Biz sürekli değişimler yaratan, daima ileriye doğru bakan Ulusumuzun asıl yaratıcılarındanız. Ben uzun süreden beri sürgün hayatımda bir sığınmacı/göçmen olarak yaşadım. Bu süreçte , Uygur olduğum için istediğimi yapamayacağımdan korktum. Ama artık bu şekilde asla düşünmüyorum. Biz Uygurlar olarak çok acılar gördük ve derin istıraplar çektik. Sonuçta bütün bu acı, istırap ve sıkıntıları Uygurların yeni bir gücüne dönüştürmeyi başardık.
Ben Avustralya sürgünde yaşayan Doğu Türkistanlı bir Uygur’um. Uygur ve Müslüman kimliğimle şükrediyor ve gurur duyuyorum. Nerede olursam olayım, bunu her zaman kalbimde gururla taşıyacağım. Çünkü sonuçta beni ben yapan bu Müslüman Uygur Türkü kimliğimdir. Bu değerlerim benim kişiliğimi şekillendirmiştir. Ben bana ve bütün Uygurlara kucak açan ülkem Avustralya’yı, ana Vatanım Doğu Türkistan’ı ve Milletimi çok seviyorum. Şu anda benim ana vatanım Doğu Türkistan’da Uygur insanlarım dini, milli kültür ve kimliklerini inkar etmeye zorlanıyor. Bunun için Avustralya’da özgür olarak yaşayan bizlerin büyük sorumluluklarımızın olduğunu düşünüyorum. Ülkesinin durumunu ve baskı, zulüm ve etnik soykırımla yok edilmek istenen Halkımızın derdi ve davası bizim gibi Özgür olan herkesin her Uygur’un omuzlarındadır.”
Nadira Yusuf – Viktorya/Avustralya
Çin’in baskısı, zulmü ve etnik soykırım uygulamalarından kaçarak Avustralya’ya sığınan benim gibi birçok Doğu Türkistanlı Uygur var. Çocuklarımızın ülkemizde yaşayan Nineleri- dedeleri ve diğer tüm akrabaları ile kendi ana dillerinde konuşmalarını istiyorum. Bu sebeple 2014 yılında Victoria’da Uygur dil okulunu açtım.
Ben bir gün mutlaka ana vatanımız Doğu Türkistan’a döneceğimize inanıyorum Bazıları bana bunun için ” hayal görüyorsun” diyor. Ama bizim umudumuzu canlı tutmak için böylesi hayallere ve rüyalara ihtiyacımız vardır.
BENZER HABERLER