Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik baskı, zulüm ile insanlık suçları ile soykırım cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Milyonlarca Uygur Türkü’nün hapsedildikleri Çin tipi Nazi/toplama kampından sağ kurtulan Gülbahar Celilova konulduğu 704 numaralı koğuşta yaşanan vahşeti anlattı. Bazılarının yapılan Çin işkencelerinden aklını yitirdiğini söyleyen Celilova, ‘’Kadınlığımızı kaybetmemiz için iki günde bir iğne yapıyorlardı. Her hafta 20 dakika Çin liderinin resmine baktırıp pişmanlık dilekçeleri yazdırdılar. Tuvaletten sonra abdest alırız diye elimizi bile yıkatmıyorlardı’’ dedi.
Uygur Türkleri ve diğer Müslüman topluluklarına yönelik Çin zulmü devam ederken, dünya sessizliğini korumaya devam ediyor. Çin’in Uygur Türklerine yönelik asimilasyon ve soykırımı toplama kamplarında en ağır işkencelerle sürerken, kamplarda bir buçuk yıl kalan ve kurtulmayı başaran görgü tanığı Gülbahar Celilova şahit olduğu insanlık dışı muameleleri anlattı. Celilova ise 2017 yılında ticaret için gittiği ÜrUmçi şehrinde Çinli polislerce tutuklanarak kampa götürülmüş, bir buçuk yıla yakın söz konusu kampta türlü işkence çeken bir Kazakistan vatandaşıydı.
Çin Nazi/Toplama Kampı Mağduru Gülbahar Celilova kampta bizzat şahit olduğu insanlık dışı muameleleri şöyle anlattı :
- ” Beni Senken Hapishanesi’nin 704 numaralı koğuşuna kapattılar. Beni oraya götüren gardiyanlar çok katı, çok sert davranıyorlardı.
- Küçük bir odanın içinde kırk kişi kalıyorduk ve ve bunların yirmisi ayakta duruyorlardı. İnanamadım orada gördüklerime.
- O zamanlarda saçlarını kazımamışlardı, hepsinin saçları uzamış berbat görünüyorlardı.
- Ayaklarında pranga vardı, odadaki kadınların yarısından fazlasının elleri kelepçeyle, ayakları pranga zincirleriyle bağlıydı. Koğuşta 14 yaşından 80 yaşına kadar kadın tutuklular vardı.
- Kaldığımız koğuşlar çok sağlıksız hijyensiz ve çok kötü durumda idi. Çok kötü şartlarda kalmaya zorlandık.
- Tutuklu biz Kadınlara her iki günde bir ne olduğunu bilmediğimiz iğne yapıyorlardı. İlk günlerde anlamamıştım ama daha sonra öğrendim ki bize vurulan iğneler kadınlık hormonlarında değişiklik yapan iğneler imiş.
- Zorla verilen ilaçlar ve iğnelerden sonra beyinlerimiz hasar görmüş gibiydi.
- Zorla yediğimiz ilaç ve iğnelerden sonra acı hissetmemeye başladık. Kadınlığımızı de yitirmiştik.
- Çinli Gardiyanlar biz tutukluları Cinsel şiddet ve tecavüz ile tehdit ediyorlardı.
- İlk sorguya çekildiğimde 27-30 yaşlarındaki bir Çinli gardiyan geldi ve pantolonunun fermuarını açtı. Bana doğru gelerek “istediğimiz belgeye imza atmazsan senin ağzına bunu sokacağım” dedi. Ben kendisine tepki gösterince Çinli Gardiyan bana vurmaya başladı.
Kaynak : ttps://www.karar.com/dunya-haberleri/gulbahar-cinin-zulum-kamplarindaki-vahseti-anlatti-704-nolu-kogusta-1717286