“Gökbayrağın Gözyaşı…”
Hiç dinmedi! Ne zaman dinecektir… Onu da Yüce Yaratan bilir…
Bir büyük vatanseverler, milliyetperver insanlar için, ‘göç kadar ağır bir şey olamaz…’
İsa Yusuf Alptekin’in, 21 Ekim 1949 tarihinde Doğu Türkistan’dan ayrılışı… Acı bir hikâyenin sancılarıyla yürüyen bir göç… İnanmış her aydının yüreğinde, ‘yara açar o acılar…’
Türkiye Hükümeti, 13 Mart 1952 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi’yle Hindistan ve Pakistan’da bekleyen 1850 Doğu Türkistanlı mülteci Türkiye’ye getirilecekti…
1960 tarihinde kurulan Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ne, Mehmet Emin Buğra’nın 14 Haziran 1965 tarihinde vefatıyla, Cemiyet Başkanlığına İsa Yusuf Alptekin başkan olacaklardı.
Doğu Türkistan, Ata Yurdumuz Türkistan’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut, İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra, Osman Batur, Yakup Beğ isimleri bile tek başına bir büyük medeniyetten/ onun yücelere taşan ifadesine bir bakıma şahitlik eder.
Urumçi, Cungarya, Tanrı Dağları, Turfan Havzası, Taklamakan Çölü, Kaşgar, Yarkent, Hotan, Aksu, Karaburun isimleri bizlere bir ulu tarihin iz düşümlerini veriyor!
Doğu Türkistan deyip de geçemeyiz… Tarihi Türk Devletlerinin merkezleridir burası… Büyük Hun İmparatorluğu’ndan tutunuzda, tarihi Göktürk Devleti, Türkeş Devleti, Karluk Devleti, Uygur Devleti, Karahanlılar Devleti, Karahıtaylar bu coğrafyada hüküm sürmüşlerdir. Türk’ün tarihi destanlarını bu coğrafyada yazmışlardır! Medeniyetin merkezidir. İlk defa Matbaayı, 9. Asırda kullanan Uygurlar oluyor…
Direniş ve Çinlilerin asimile politikaları iç içe birbirlerinin parçası gibidir. Türk’ün tarihi merkezi ‘Doğu Türkistan’ ismi bile Çinliler tarafından değiştirilmiş ve bu kutlu coğrafyaya bir garip ve uydurma isim, ‘ Sinkiang’ yani ‘ilhak edilmiş toprak’ denilmiştir.
Uluslararası Hazar Şiir Akşamları ne kadar kutlu bir organizasyon…
Rahmet mekân İsa Yusuf Alptekin 1995 tarihinde gerçekleştirilen Şiir Akşamlarının onur konuğu olacaklardı… O hamiyetli insana ithaf ettiğim, “Kürşat ve Kırk Yareni…” şiirini okuduğumda arkadaşlar, bu efsane insanın duygulandığını ve beni görmek istediğini söylediler.
O kadar mutlu, o kadar huzur içerisinde kendimi hissettim ki, farklı bir duygu…
O şiirimizde şöyle sesleniyoruz;
“Gökbayrakdan, al bayrağa… / Çin Seddi’nden, Adriyatik’e..
Satuk Buğra Han’dan, Alptekin’e / Doğu Türkistan’dan Hazar’a
Aynı iklim, aynı maya / Çalınadursun zamana / Bütün öfkeler
Kaşgar’da ezan vakti / İçinde okunur Türk’ün, / “Hürriyet akdi…”
Bu kahraman insan, Elâzığ’a gelişlerinden altı ay sonra rahmetli olacaklardı.
O güzel insanın hatırası için de şu dörtlüğü yazacaktık;
“İsa Yusuf Alptekin, burçlara selam durdu
Öz vatanından uzak, dertlere selam durdu
Hak katına yürüdü, dostlar sardı bayrağa;
Ak tolgalı yiğitler, ruhuna selam durdu!”
Destan Şairimiz rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun editörlüğünü yaptığı,
“Doğu Türkistan’ın Sesi” dergisi, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak yayınlanacaktı.
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Doğu Türkistan Davasını mısralara taşırlar;
“Yer sofrasında sessiz bekleyiş..
Kaşgar’dayız… Bir Ramazan vaktidir.
Fergana düzüne çoktan indi gün…
İdgâh câmiinde ezan vaktidir.
Ezan’ın adı var sedâsı tutsak,
Allahuekber’in nidası tutsak,
İbâdetler mevcut; edâsı tutsak,
Kanımın içine sızan vaktidir.”
Niyazi Beyler, büyük bir aşkla,
“Vatan oğul.. Bayrak oğul. Devlet oğul. Can oğul
Sevmek nedir bunu bilen âşıklara Bismillah
Düşte gördüm kanlı başın Peygamberin dizinde
Ocaklara, eşiklere, beşiklere Bismillah…”
Nurala Göktürk ve Hamit Han Göktürk ile 25. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında bir araya geldik.
Doğu Türkistan’dan, büyük bir sabırla, tahammülle, vatan hasretiyle, “dert kervanının yürüdüğünü…” gördük… Azeri Şair Nebi Hazri ’yi bir daha birlikte yâd edelim;
“Tanrı dert çekmeye sabır dözüm var
Hayatın yolları kıştır, borandır
Dertliler dünyada yarım peygamber
Dertsizler dünyada yarım insandır”
Nurala Göktürk, “Türkistan’ın Sinesine” şiiri gerçekte bir yakarıştır;
“Tanrı Dağı, Pamir Dağı, Karanlık Dağ haykır artık!
Cennet yurdun evlatların sen bağrına çağır artık
Bitsin elem, bitsin çile, yeter zifiri karanlık
Ey Gökyüzü işit bize ses ver mazlumlar sesine
Rahmet insin Hak katından Türkistan’ın sinesine”