logo

trugen jacn

ÇİN,TARİHİN HİÇ BİR DÖNEMİNDE DOĞU TÜRKİSTAN TOPRAKLARINA SAHİP OLAMAMIŞTIR.

Kültür devrimi esnasında (1966-1976 arası )Doğu Türkistan’daki bir   sözde Üretim ve İnşaat Ordusunda(Bing Tuen  3.Tugayında) dünyaya gelen, ABD’li bir baba ile  Çinli  bir Anneden olan ABD’lı Yazar Theresa Bozaki  rfa.org/Uyghur’a  Çin’in Doğu Türkistan’da Türklere  yönelik dönüştürme ve soykırım politikaları   hakkındaki görüşlerini açıkladı. Yazar Therasa: “Çin’in Uygurlara yönelik politikası sadece  işgal değil, Saldırganlık Kültürünün sonucudur.  Bölgede Yaşayan Uygurlar çok Kadim ve   Çok güçlü ve Çok Derin bir  Milli  kültüre sahip Bir Halktır.Çin’in  Uygurları Çinlileştirme politikası, Çin’i eski Sovyetler Birliği’nin  akibetine götürecektir.”   şeklinde değerlendirdi.

terisa-bukzaki-xen-shyu-1.jpg

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Bayan Teresa Bukzaki, hayatının uzun yıllarını Çin’de geçiren Amerikalı bir yazar. Çin’de geçirdiği yıllarda, Çin takma Han Xiu’yu kullandı. Aralık 2018. Amerikalı bir diplomat olan babası ve Çin doğumlu bir yazar olan annesi Theresa Buzaki (Çince adı Han Xiu), Çin’in “Büyük Kültür Dönemi” sırasında Uygur  bölgesinde konuşlu  sözde Üretim ve İnşaat Ordusunun  3. Tabur’nda görevli annesinin yanında yaşadı. Daha sonra ABD’de yaşayan Babasının yanına giderek  yerleşti. Gençliğinde yaşadığı Uygur bölgesi  ve gençliği hakkında  anılarına yer verdiği özel bir kitap yazdı.

Yazar Theresa : Çin’in Uygurlara yönelik politikası sadece  işgal değil, Saldırganlık Kültürü ve Etnik Temizliktir.

Özgür Asya radyosuna yazdığı anı kitabı  ve Doğu Türkistan’in mevcut durumu ile ilgili açıklamalarda bulunan Theresa Buzaki , Çin’in Uygurlara yönelik politikasını sadece toprak işgali değil, aynı zamanda saldırganlık kültürünün bir yansıması  ve etnik temizlik olduğunu belirterek şunları söyledi : “Çin’in  Uygur bölgesinde yaşayan Müslüman azınlıklara yönelik politikası çok ciddi bir saldırganlık  kültürünün bir sonucudur.  Çin’in bu saldırganlık  kültürü, kaçınılmaz olarak  diğer kültürlerin değerlerinin yağmalanması  ve yok edilmesi sonucuna sebep olmaktadır. Tarih boyunca orada(Uygur bölgesinde)  barış içinde yaşayan Uygurların  etnik Çinlileri kültürel olarak  değiştirme girişimi yoktur ve buna da  ihtiyacı yoktur. Ancak Çin’in üzerinde durduğu eski Çin hanedanı, Orta  Çin’deki  Çinli hükümdarları, ‘Sincan’ olarak adlandırılan bu topraklara hiç bir zaman  (söz hakkına9 sahip  olamamıştır.  Çin yönetimleri aslında Doğu Türkistan’da   hiçbir şeye sahip değillerdi. Bunlar tarihin bize öğrettiği gerçeklerdir.” dedi.

ÇKP Lideri Xi’nin Gerçek Amacı Uygurları Dönüştürme ve Çinlileştirmektir. 

ÇKP Lideri ve  Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in sözde ” Cunghua Milleti = Çin Ulusal Topluluğu”  temeline dayanan  “Sincan’ı kültür yoluyla beslemek ve dönüştürmek ” şeklindeki mevcut politikalarının gerçek amacının Uygurları dönüştürme yolu ile  ve Çinlileştirmek olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü :  Çin hükümetinin Uygurları zorla  dönüştürerek Çinlileştirme politikasının tarihsel arka planı uzun geçmişe dayanmaktadır.   Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan’in işgalinden hemen  sonra 1950’lerde Komünist Çin hükümeti  Uygur bölgesinde Sözde Üretim ve İnşaat Ordusu( Bingtuan)’ı  kurarak bu Çinlileştirme Politikasıni uygulamaya başlamıştır.  Uygur diasporasında konuşlanan  bu Çin birliklerinde doğup büyüyen  Çinli gençlerin çok az bir bölümü  1960- 1970’li yılları  arasında  ana vatanı    Çin’e dönmüştür. Diğer büyük bir bölümü ise  kalıcı olarak Uygur topraklarında yerleşmiştir.

Bölgede Yaşayan Uygurlar çok Kadim ve   Çok güçlü ve Çok Derin bir  Milli  kültüre sahip Bir Halktır

Bu topraklarda doğup büyüyen  bu etnik Çinliler günümüzde bölgede yaşayan  Çinli göçmenlerinin ana gövdesini teşkil etmektedir. Benim doğup yaşadığım bu tarihlerde  bu Sömürge Ordusunun( Bingtuan’ın)   hakim olduğu bölgelerde   yaşayan ve benim  tanık olduğum Uygurların, dil, din, kültür ve eğitim açısından Çinli göçmenlerden tamamen farklı idi. Bu topraklarda yaşayan   Uygurlar   çok  kadim ve çok güçlü bir etnik kimliğe sahip bir millet olduğunu  söyleyebilirim.  Daha sonraki yıllarda Çin hükümeti tarafından  bölgeye  demografik asimilasyon amacı ile getirilip  kalıcı olarak  yerleştirilen Çinli göçmenlerin sayısının artması ve daha sonraki yıllarda Çinli göçmenlerin yer değiştirmesi sonucu  bölgedeki Uygur nüfusunu daha da zayıflattı. Bu etnik Çinli nüfus,  Özellikle sonraki yıllarda  Çin’in Uygurları yok etme politikasının din, dil ve kültür açısından uygulanmasında önemli bir stratejik rol oynamıştır.

Çin’in  Uygurları  Çinlileştirme politikasının Sonucu  Sovyetler Birliği’nin çöküşü  ile aynı olacaktır 

Çin komünist hükümetinin bu  işgalcılık, Sömürgecilik  ve diktatörlük dönemi  bölgenin tarihi sakinleri ve sahipleri olan   Uygurların uzun tarihine kıyasla çok kısadır.(Topu topu 73 yıldır) Bu yüzden bence Çin hükümetinin bölgedeki mevcut geniş çaplı Çinleştirme politikası başarısız olmaya  mahkumdur. Günümüzde Çin’in işgalindeki Uygur Bölgesi, Tibet, Tayvan, İç Moğolistan ve diğerlerinin , hiç birisi  Çin’e ait olan topraklar asla değildir  ve bu işgal altındaki topraklar hiçbir zaman Çin yönetimine  ve Çin halkına ait olmamıştır.  Günümüzdeki mevcut dramatik durum  her zaman değişebilecektir. Eski Sovyetler Birliği çok büyük bir süper güçtü ve 1990’larda tarihe karıştı. Sovyetlerden geriye  şimdi sadece Rusya kaldı ve geri kalan tüm cumhuriyetler bağımsız hale geldiler. Çin’in  kaderi  de aynı Sovyetler Birliği’nin akibeti ile   aynı olacaktır.   Putin’in Ukrayna’ya yönelik saldırısı şimdilerde Pekin hariç tüm dünya ülkeleri tarafından kınanıyor. Rusların başlattığı bu savaş Rusya’nın yenilgisiyle sona erecek ve  eninde sonunda bu savaşı Ukrayna kazanacaktır. “şeklinde konuştu.

Share
7682 Kez Görüntülendi.