logo

trugen jacn

PUTİN’NİN KAZAKİSTAN’A MÜDAHALESİ ÇİN’İN”BİR KUŞAK-BİR YOLU”İÇİN BİR OPERASYON MU?

Prof.Dr.Ali ARSLAN

Daha önce Independent Türkçe‘de yazdığımız makalelerde küresel bir güç olmak isteyen veya olması umulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) rakipleri tarafından dört yönden çevreleme imkânlarının olduğunu yazmıştık.

Şöyle ki, Asya Müslüman Hilali ile güney ve batıdan, Turan Kirişi ile kuzeyden çevrelenmesi muhtemel olan ÇHC‘nin Bir Kuşak Bir Yol projesi için Türkistan Stratejik Hedef Alanı’nın hayatî öneme sahip olduğundan da bahsetmiştik.

Çin Halk Cumhuriyeti sahil şeridinden başlayıp Batı Avrupa’ya ulaşacak Bir Kuşak Projesi‘nin gerçekleşmesi için en güvenli ve en kestirme rotanın Kazakistan üzerinden geçtiğine göre, Putin’in Kazakistan’a müdahalesini, Rusların yayılmacılığına bağlamak veya sadece Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) bir içi işi olarak görmek biraz safderunluk olacaktır.

Hele hele bu müdahaleyi Rusya Federasyonu-ÇHC rekabeti gibi takdim etmenin pek aklî bir dayanağı olması gerektir.

Yaşananları Nazarbayev-Tokayev arasında bir iktidar mücadelesi olarak anlatmak da, Nazarbayev ailesinin servetine dokunulmadığı dikkate alındığında, süreci izaha kâfi gelmemektedir.

Son dönemde Asyavrupa’da ve bilhassa Kazakistan’daki yaşananların ÇHC’nin Bir Kuşak Projesi bağlamında ele almanın elzem olduğunu kanaatini bizde oluşturmuştur.

ÇHC’nin Bir Kuşak Projesi’nin rotasında Kazakistan’ın önemi

Şi Cinping (Xi Jinping)’in 2012’de devlet başkanlığına gelmesinden bir yıl sonra, Çin Halk Cumhuriyeti küresel bir aktör olmak için belirlediği stratejisini uygulamaya başlamıştı. İlk açıklamanın yapılacağı yer de Kazakistan olacaktı.

Şi Cinping, 7 Eylül 2013’de, Kazakistan’daki Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” oluşturulmasından bahsetmişti.

Bu açıklamayla bir taraftan ÇHC’nin “Bir Kuşak” siyasetini izhar edilirken diğer taraftan da Kazakistan’ın konumunun ÇHC için hayatî öneme haiz olduğu ifade etmişti.

Şi Cinping’in ÇHC’nin “Bir Yol” siyasetini de bir ay sonra Endonezya Parlamentosu’nda açıklayacaktı.

Böylece Çin’in küresel bir güç olmak istediğinin bariz bir ilanı olan Bir Yol Bir Kuşak projesinin deniz kısmı yani “Bir Yol”,  kara kısmı ise “Bir Kuşak(Belt)” olarak kısaltılmıştı.

İpek Yolu Ekonomik Kuşağı olarak da adlandırılan bu güzergâh Asyavrupa Hâkimiyet Sahası’nda örülecek, bağlanacak yolları ifade etmektedir.

Esasında Bir Kuşak Projesi’nin iki ana hattı bulunmaktadır. Kuzey Kuşak Hattı; ÇHC-Büyük Türkistan Coğrafyası-Rusya Federasyonu-Batı Avrupa’daki Roterdam’a ulaşmaktadır.

Güney Kuşak Hattı ise ÇHC-Türkistan-Horasan ve Güney Azerbaycan(Kuzey İran)-Türkiye- Balkanlar-Batı Avrupa’ya ulaşmaktadır.

Çin’den başlayan Bir Kuşak projesi, ÇHC sınırları içinde bulunan Doğu Türkistan’daki Urumçi üzerinden Kazakistan’ın Alaşankou şehrine ulaşmakta ve burada kuzey ve güney olarak iki yöne ayrılmaktadır.

Bir Kuşak’ın kuzeye hattı Alaşankou-Astana-Kazan-Moskova ana güzergâh olarak düşünülmektedir. Kazan’ı riskli gören proje sahipleri bu ana güzergâha alternatif olarak Kazan’ı devre dışı bırakacak şekilde biri Kazakistan üzerinden diğeri de Kazan’ın kuzeyinden olmak üzeri iki de yedek güzergâh tasarlamaktadırlar.

Bir Kuşak’ın güney güzergâhı ise Alaşankou-Almatı-Taşkent(Özbekistan)-Meşhed(İran)’e uzanan ana güzergâh olacaktır. Bu hattın kuzeyinde Alaşankou-Uzen(Batı Kazakistan)-Türkmenistan-Tahran güzergâhı güneyinde ise Kaşgar-Taşkent-Meşhed da yedek olarak hazırlanmaktadır.

Bu hatların neredeyse bütün güzergâhları Kazakistan üzerinden geçmektedir. Hatta Mançurya ve Moğolistan üzerinden Rusya Federasyonu dâhilinden Kazakistan’ın kuzeyinden geçirilmesi düşünülen fazla uzun ve verimsiz hat ta büyük ölçüde Kazakistan’dan etkilenebilecek mesafededir.

Kısacası ÇHC’nin Bir Kuşak projesinin başarısı Kazakistan’ın bir şekilde kullanılmasına muhtaçtır.

Bu da, Kazakistan’ın nasıl kullanılacağını dünyanın esaslı gündemlerinden birini oluşturmaktadır.

Bunun için Rusya Federasyonu’nun konumunu tespit etmek zarureti ortaya çıkmaktadır.


Rusya Federasyonu yönetiminin ÇHC’ne bağımlılığı

1945 yılında İkinci Dünya Savaşı biterken, Asyavrupa Hâkimiyet Sahası’nda Doğu Almanya, Çekoslovakya-Bulgaristan’ı ele geçiren Sovyet Ruslar, Kafkaslar, Türkistan, (Kuzey) Moğolistan ve Kuzey Kore’yi sınırlarına ve nüfuzuna almışlardı. Sovyet Ruslar, Balkanlarda; Yugoslavya (Sırbistan, Karadağ, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Kosova) ve Arnavutluk’un komünist idarelerin kurulması ile daha da güçlenmişlerdi.

Sovyet Rusların bu etkinliğine karşı 17 Mart 1948’de İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında Brüksel Antlaşması ile bir ittifak kurulmuştu.

Ancak savaş sonrasında küresel güç haline gelen ABD’ni korkutan gelişme, Milliyetçi Çin Cumhuriyeti kuvvetlerinin, 21 Ocak 1949’da, ağır bir yenilgi alması artık Çin’de Komünistlerin hâkim olacağının ortaya çıkarmış olmasıydı.

Bu durum Asyavrupa’da bütün dengeleri değiştirebilecek bir gelişmeydi. Buna karşılık ABD liderliğinde 4 Nisan 1949’da Atlantik Antlaşma ile NATO kurulacaktı.

Özellikle 1 Ekim 1949’da Mao önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, 14 Şubat 1950’de, Moskova’da,  Stalin ve Mao tarafından Çin Halk Cumhuriyeti ile SSCB arasında bir İttifak ve Dostluk Anlaşması imzalanması dengeleri değiştirmişti.

Zira komünizm ideolojisini kullanan Sovyet Ruslar, Asyavrupa Hâkimiyet Sahası’ndaki hâkimiyetlerine ilave olarak Çin ile yaptıkları ittifak ile nüfuzlarını Güney-doğu Asya’dan güneye doğru da genişletmişlerdi. Böylece ÇHC, Sovyet Rusların peykleri haline getirilmişti.

ABD’yi Doğu Asya’dan atmak için harekete geçen Sovyet Rus yönetimi, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore birliklerinin Güney Kore’yi işgal emri vermişti.

Bu gelişmeyi SSCB-Çin anlaşmasının ürünü olarak gören ABD başkanı Truman, Güney Kore’yi savunma kararı almış ve 5 Temmuz 1950’de başlayan savaş 27 Temmuz 1953’te ateşkes anlaşmasına kadar sürmüştü.

Sovyet Rusların bu başarısızlığını iyi değerlendiren ABD, ÇHC’ni Komünist bloktan ayırmak için çalışmalara başlamıştı.

1960 yılında, Mao Zedong’un; SSCB’nin komünist ortodoksiyi terk ettiği iddiaları ve Sovyet Rusların ÇHC üzerinde hâkimiyet kurmak istediği yönündeki ifadeleriyle, bu Sovyet Rus-Komünist Çin ittifak, bozulmuştu.

Hindistan-ÇHC Savaşı’nda,  SSCB’nin Hindistan lehine tavrı üzerine ilişkiler iyice kötüleşmiş ve nihayet 1969 yılında SSCB-ÇHC arasında sınır çatışması yaşanmıştı.

ÇHC’nin Sovyetlerden koptuğu sırada, ABD, 25 Ekim 1971’de ÇHC’nin BM’ye kabul edilmesini onaylayarak, Asya’da yeni bir dönemi başlatmıştı.

ÇHC, 1978’den itibaren Kapitalist sistemin bazı yönlerini, uygulamaya başlamış ve 29 Ocak 1979’de, ABD-Çin diplomatik ilişkileri Çin Başkan Yardımcısı Deng Xiaoping ile ABD başkanı Jemmy Carter tarafından başlatılmıştı.

1991’de, SSCB’nin dağıldığı sırada,  güçlenmeye başlayan ÇHC’nin Asyavupa Hâkimiyet Sahası için bir stratejisi mevcut değildi.

ÇHC’nin ilk stratejik hamlesi, 1996 yılından beri Şangay Beşlisi olarak faaliyet gösteren Çin, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın, 15 Haziran 2001’de, Şangay Örgütü’nü kurması olmuş ve ÇHC’nin Rusya Federasyonu’nu nüfuzuna almaya başlamıştı.

Bu sayede, zayıflayan Ruslar ile hazırlıksız ve daha küresel güç olamayan Pekin yönetiminin, eski SSCB-ÇHC sınırlarının korunmasını garantiye alma iradeleriydi.

Bu anlaşmayla küresel ve stratejik devletlerin Türkistan ve Doğu Asya’ya girmelerinin engellenmesi hedeflenmişti.

Zira Rusya Federasyonu’nun bu sınırları korumada zorlanması muhtemel olduğu gibi; Çin Sınır Seddi’nin kuzeyinde ÇHC’in elinde tuttuğu Mançurya, Güney Moğolistan(İç Moğolistan) ve Doğu Türkistan hattının güvenliğini sağlamak çok ta kolay değildi.

Çin Halk Cumhuriyeti, kurduğu Şangay Örgütü ile Rusya Federasyonu’nun, özellikle Asya topraklarının bir nevi garantörü konumuna gelmişti.

Ancak bu durum kendisine ve küresel dostlarına Rusya Federasyonu’nun iktisadi nüfuz alanı haline getirmesine büyük katkı sağlamıştı. ÇHC ve RF, statünün devamı sayesinde yerli aktörlerin hızlı oluşmasını da engellemişler ve engellemektedirler.

Sovyet Ruslar, 1949 Movkova Antlaşması ile Komünist Çin Halk Cumhuriyeti’ni nüfuzuna aldığı gibi, 2001’de imzalanan Şangay Antlaşması ile bu sefer Çin Halk Cumhuriyeti Rusya Federasyonu’nu nüfuzuna almış, Bir Kuşak projesi ile de kendisine bağlamıştır.

Rusya Federasyon Totaliter Putin Yönetimi de, diğer ABD karşıtları gibi ÇHC’nin Asyavrupa’daki bu üstünlüğünü kabul etmiş gözükmektedir.

Zira ABD karşıtlarının desteklediği, Rus milliyetçiliğini kullanan Putin’in, 23.12 2021’de, Supitnik’in yaptığı tercümeye göre, ulusa sesleniş konuşmasında; “ABD, Çin’in kalkınmasını engelleyemez. Bunu eninde sonunda anlamaları gerekiyor. Bugün Çin ekonomisi, alım gücü paritesinde ABD ekonomisinin önünde. Ama 2035’de, ama 2050’de Çin, diğer göstergelerde de kaçınılmaz olarak dünyanın birinci ekonomisi haline gelecek. ABD bunu anlamalı. Belki de, bunu anladıkları için böyle davranıyorlar, yani Çin’i dizginlemeye çalışıyorlar. Bu bir hata” ifadeleri Rusya Federasyonu’nun umudunun da Çin Halk Cumhuriyeti olduğunu ortaya koymaktadır.

ABD’nin Afganistan’ın Taliban’a devriyle yaptığı stratejik hamle ve Asyavrupa’ya etkileri
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Asya’da ekonomik bir güç halinde gelmesi ve ÇHC’nin batıya doğru açılacağı en kolay yolun tarihî İpekyolu’nun Türkistan’daki Fergana Vadisi’nden geçmesi, ABD’nin stratejisini de etkilemişti.

Tam bu dönemde, 15 Haziran 2001’de, Şangay Örgütü’nü kurarak Asyavrupa Hâkimiyet Sahası’nda stratejik bir hamle yapan ÇHC’ne karşı, mevcut küresel güç ABD’nin sessiz kalmayacaktı.

Gerçekten de ABD, 11 Eylül 2001 saldırılarından hemen sonra, 7 Ekim 2001’de, Afganistan’ı işgale başlamış ve Fergana Kilitmekânı’nın güney tarafındaki Hindikuş Dağlarına ulaşmıştı.

Zaten ABD’nin Afganistan’a aniden büyük bir harekâta başlanması, hazırlıkların çoktan yapılmış olduğunun da bir deliliydi.

Aynı yıl ABD, Özbekistan’daki Hanabad’da Kırgızistan’daki Manas askeri hava üslerini kurarak Fergana Kilitmekânı’nın batı kısmına da girmişti.

Afganistan’a yerleşen ve Batı Türkistan’a nüfuz eden ABD, bu sayede Asyavrupa’da ÇHC’nin hızlı ilerlemesine belli orda engellemişti.

Ancak Afganistan’ı işgal eden ABD’nin bir düşman konuma gelmesi, ÇHC ve ABD karşıtlarının işini kolaylaştıran husus olmuştu.

İşgalci ABD’ye karşı ÇHC ekonomik yatırımlar yapması, Asyavrupa’da ABD karşıtlarının nüfuzlarını arttırmasına yol açmıştı.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, ÇHC’nin, 7 Eylül 2013’de, “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı”, kısa adıyla “Bir Kuşak” siyasetini izhar etmesi, ABD’yi strateji değişikliği yapmasına yol açmıştı.

Daha önce ABD’nin Afganistan’ı Taliban’a Devri ve Fergana Vadisi Kilitmekânı’nda Çin’i Kilitleme Stratejisine Başlaması makalemizde, işgalci düşman pozisyonundan halkların dostu pozisyonuna geçmek isteyen “ABD, Taliban’a iktidarı devr ederek yeni bir süreci başlatmayı 2014’ten itibaren benimsemişti. Çin’in etrafındaki Asya Müslümanları ile ilişkilerini güçlendirerek Çin’i güney ve batıdan çember almak ABD için hayatî öneme sahibtir. ÇHC’nin bütün karşı koymalarına rağmen Uygurları desteklemede öncülük yapan ABD, Taliban ile de anlaşarak yeni süreci başlattı” diye yazmıştık.

Kısacası Şubat 2020 tarihinde Taliban ile varılan anlaşma çerçevesinde ABD’ 2021 sonunda Afganistan’ı boşaltmıştı.

Düşman konumundan kurtulan ABD’nin ÇHC’nin Bir Kuşak projesini engellemek için Büyük Türkistan’a yönelmesini gören devletlerin de karşı tedbirler alacakları muhakkaktı.

Ekonomik güç olan ÇHC’ni destekleyen bütün güçlerin, ABD’nin bu stratejik hamlesini boşa çıkarmak için hemen çalışmalar yapmaya başlamışlardı.

Bir Kuşak’ın bütün menzillerinde güvenlik tedbirlerini alma görevini üslenen Rusya Federasyonu Başkanı Putin de harekete geçmişti.

Putin’in ÇHC’nin Bir Kuşak menzillerini takviye çalışmaları

ABD’nin Afganistan’ı tamamen Taliban’a devrederek burayı terk etmesi sürecinde hazırlıksız yakalanan Putin, acil olarak Afganistan sınırında tedbirler almaya başlamıştı.

RF’nun dışındaki en büyük Rus askeri üssünün Tacikistan’da bulunması bu icraatı kolaylaştırmıştı.

2021’de ABD’nin Afganistan’da iktidarı Taliban’a devrinden hemen sonra Ruslar, Tacik ve Özbeklerle birlikte Afganistan sınırında tatbikat yaparak buradaki varlıklarını kuvvetlendirmek için adım atmışlardı.

Esasında bu ÇHC’nin Bir Kuşak’ın Fergana Vadisi civarındaki menzillerinin Putin yönetimince takviye edilmesinden ibaretti.

Hem batısından NATO’nun genişlemesine karşı, hem de Bir Kuşak projesi için önemli bir mevkide bulunan, tarihi olarak ta Polonya üzerinden Batı Avrupa’ya açılmanın bir basamağını oluşturan Belarus’un, Rusya Federasyonu’na daha sıkı bir şekilde bağlanması, 11 Eylül 2016’de yapılan seçimde yaşanan tartışmalarla hızlanmıştı.

Zira AB ve ABD’nin ticarî kısıtlamalarına maruz kalan Belarus’ta devlet başkanı Lukaşenko büyük güç kaybı yaşamıştı.

9 Ağustos 1920 seçimlerinde oyların yüzde seksenini aldığını açıklayan devlet başkanı Lukaşenko’ya karşı, hile yaptığı gerekçesi ile toplumsal muhalefet ortaya çıkmıştı.

Muhalefetle baş emekte zorlanın Lukaşenko, Rusya Federasyonu’na sıkıca bağlanmaktan başka çare bulamamıştı.

Bunu fırsat bilen Putin, Lukaşenko’ya tam destek vererek Kolektif Güvenlik Örgütü üyesi olan Belarus’a asker göndererek “yükümlülüklerini” yerine getireceklerini ilan etmiş ve Lukaşenko’nun göreve devam etmesini sağlamıştı.

AB’nin doğuya doğru genişleme, ABD’nin NATO’ya alma ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Karadeniz’in kuzeyinden geçecek güzergâhları için önemli konuma sahib olan Ukrayna’da stratejik rekabet devam etmektedir.

2013’te, ÇHC’nin açıkladığı Bir Kuşak projesinde önemli bir menzili oluşturan Ukrayna’nın kontrol edilmesi gerekmekteydi.

Bu hususta, Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in AB ile Ukrayna arasında yapılması planlanan ortaklık antlaşmasını, 21 Kasım 2013’de, ret ederek Rusya Federasyonu’nla ilişkileri geliştirerek kredi almaya yönelmesiyle büyük bir başarı elde edilecekti.

Ancak Ukrayna karışmış ve 23 Şubat 2014’de Yanukoviç görevden azledilmişti. Bunun üzerine Ukrayna’nın siyasi sınırlarında olan Kırım, 18 Mart 2014’te, Rusya Federasyonu tarafından işgal edilmişti.

Kırım’ın Güney Federal Bölgesi’nin bir parçası haline getirilmesiyle yetinmeyen Putin, Ukrayna’nın doğusundaki bölgeleri kontrol etmek üzere harekete geçmişti.

6 Nisan 2014’te Donbass’ta yaşayan Ruslar, Ukrayna hükümet binalarını işgal etmişlerdi. Donbass, Donetsk ve Lugansk’ta kurulan halk cumhuriyetleri, 26 Haziran 2014’te Halk Birliği Cumhuriyeti adını verdikleri bir yapı oluşturmuşlardı.

RF’nun desteklediği bu oluşumu, Ukrayna yönetimi ortadan kaldıramamıştı. ABD’nin 29 Şubat 2020’de Katar’da Taliban ile anlaşarak 14 ay içinde Afganistan’ı Taliban’a devredeceğinin ortaya çıkması üzerine, ÇHC’nin Bir Kuşak projesine karşı Asyavrupa’da ABD’nin harekete geçeceğinin belli olmasıyla, Putin de harekete geçmişti.

Mart 2020’den itibaren Rusya Federasyonu’nun Donbass yakınlarına askeri sevkiyat yaptığı haberleri gelmeye başlamıştı.

Ukrayna doğu sınırına 100 bini bulan asker sevk edildiğine ve ABD Başkanı Biden’ın Rusların Ukrayna’yı işgal edeceklerini dillendirdiğine şahit olmaktayız.

Putin, sadece RF’nun sınırlarındaki askeri tedbirler alarak Bir Kuşak projesinin menzillerini sağlama almakla yetinmemiş, Rusya Federasyonu içinde de bu yönde düzenlemeler yapmıştır.

Şöyle ki, 7 Mayıs 2000’de devlet başkanı olan Putin, totaliter bir yönetim kurmak için Rusya Federasyonu’nu yedi federal bölgeye bölerek, Lenin’den itibaren devam eden özek cumhuriyet ve benzeri yapılara büyük darbe vurmuştu.

SSCB dağılırken 30 Ağustos 1990’da siyasi bağımsızlığını ilan eden Tataristan Cumhuriyeti, 15 Şubat 1994’te RF Başkanı Boris Yeltsin ile Tataristan Cumhurbaşkanı M. Şamiyev arasında imzalanan antlaşma ile Rusya Federasyonu içine konfederal bir statüyle dâhil olmuştu.

Tataristan Cumhuriyetini Volga Federal Bölgesine katan Putin, yapılan antlaşma ve anayasayı ihlal etmişti.

2021’de ABD’nin Afganistan’ı Taliban’a devr ederek, ÇHC’nin Asyavrupa Hâkimiyet Alanı’nda egemenlik kurmak için kullandığı Bir Kuşak projesine karşı harekete geçmesiyle beraber, Putin, Tataristan’ın cumhuriyet statüsünü tamamen ortadan kaldırma kararı almıştı.

ÇHC’nin Bir Kuşak projesinin Kazakistan ve Mançurya ile Moğolistan üzerinden Rusya Federasyonu’ndan geçecek, neredeyse bütün güzergâhlarının uğradığı veya etkilediği Tataristan’ın cumhuriyet statüsüne, 25 Aralık 2021’de, son verilmişti.

Böylece Putin Tataristan’ı diğer federal bölgeler seviyesine düşürerek Bir Kuşak’ı emniyetini sağlamaya çalışmaktadır.

Ancak ÇHC’nin lehine yapılan bu taktiksel bu zecri tedbirlerin RF’nu zora sokacak hatta yıkılışına sebeb olacak stratejik hata olduğu kısa sürede anlaşılacaktır.

ÇHC’inden Avrupa’ya kadar oligark yöneticilerin ekseriyette olduğu Asyavrupa’da sosyal dinamiklerin kontrol edilmesi acaba mümkün müdür?

Kazakistan’ın zaafları ve “Bir Kuşak” için Kazakistan’da kontrolün güçlendirilme operasyonu

Altınorda Devleti’nin zayıflamasıyla kurulan Kazak Devleti, Rusların 3 yüzyılda Türkistan’ı işgal etmeleri ile beraber ortadan kalkmıştı.

Ulu, orta ve küçük cüz olarak üç ayrı yönetim biriminden oluşan Kazakların bu sosyal yapısının etkileri halen devam etmektedir.

1991’de Sovyetler Birliği yıkılınca bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ın ilk cumhurbaşkanı Nazarbayev, Ulu Cüz’ün Şapiraşti kolundan, 2019’dan itibaren görevde olan ikinci cumhurbaşkanı Tokayev ise Ulu Cüz’ün Kuşik kolundandır.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin zirve yaptığı Kazakistan’da refah ve servet Ulu Cüz mensuplarının elinde bulunmaktadır.

İktidarı elinde bulunduran Ulu Cüz’ün Rusya Federasyonu ve ÇHC oligarkları ile beraber paylaştıkları Kazakistan’ın zenginlikleri, halkın çoğunluğunu oluşturan Orta ve Küçük Cüz mensuplarında patlamaya sebep olmuştur.

Kazak halkın genelindeki kanaat; ülkenin gelirleri Astana/Nur Sultan’daki Hükümet Mafyası ile Almatı’daki Kadim Mafya tarafından paylaşılmakta, halk ta köle gibi çalıştırılmaktadır.

Büyük oranda, ÇHC’nin Bir Kuşak projesi için boğaz tokluğuna çalışan,  adları özgür ruhlu akıncı, kararlı/inatçı yapıda olan Kazakların hiç bir taleplerinin olmaması düşünülemezdi.

2 Ocak 2022’de LPG’ye yapılan büyük zam üzerine, Küçük Cüz’de yani Batı Kazakistan’da başlayan protestolar, kısa sürede bütün ülkeyi sarmıştı.

Ancak varılan neticeye bakıldığında, doğal olarak başlayan bu olayların, düzenin devam etmesini isteyenler tarafından, şuurlu bir şekilde ülke geneline yayılarak büyük bir sosyal patlamanın önü alınmış olduğu anlaşılmaktadır.

Yapılan zamların geri alınması dışında Kazakistan’da pek bir şeyin değişmemesi de, toplumsal dinamitin erken patlatma metodu ile etkisinin azaltıldığını söylememize yol açmaktadır.

Bir Kuşak projesinde stratejik öneme haiz Kazakistan’da, 20 yılda kurulan yapının devam etmesine yönelik bir operasyon olduğunun en önemli delili, olaylar başlar başlamaz Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in KGAÖ’nü, daha doğru bir ifade ile Rusları, güvenliği sağlamak için ülkeye çağırması olmuştur.

Halkın tepkili olduğu Nazarbayev ve akrabalarının görevlerine son verilmesine, Tokayev tarafından Nazarbayev hakkında üstü kapalı bir tarzda eleştiriler yapılmasına rağmen, hukukî ve malî ciddi bir adım atılmamış, eski sistemin devamına müsaade edilmiştir.

Zira Nazabayev ailesinin 10 Milyar Dolara yaklaştığı dillendirilen ve sorgulanan servetin kaynağı ilgili, Tokayev yönetimi hiçbir işlem yapmamıştır.

Tabi Kazakistan’da kaynağı sorgulanmaya muhtaç tek ailenin Nazarbayev ailesi olmadığı malumu ilam olacaktır.

Bu toplumsal olayların, Kazakistan iç politikasında, şimdilik sadece Tokayev’in Nazarbayev’in vesayetinden kurulmasına hizmet ettiğine işaret etmektedir.

Putin vasıtasıyla Bir Kuşak menzillerinde güvenlik tedbirlerinin arttırıldığı gibi, Kazakistan için de hazırlıkların daha önceden yapıldığı anlaşılmaktadır.

Mesela olaylar sırasında sadece Ruslara ait telefon-internet sistemi çalışmaya devam etmiştir. Kazakistan Cumhuriyeti’nin olaylara müdahale etmeyi denemeden, KGAÖ’nü Kazakistan’a davet edilmesi ve ülkenin iç güvenliğinin Ruslara devredilmesinden en fazla memnun olan ülkenin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu da malumdur.

Zira Bir Kuşak’ın önemli güzergâhlarında, kendisinin de dâhil olduğu güçlere karşı, gelişmekte olan ciddi doğal bir muhalefet bastırılmıştı.

Bu olay ile Kazakistan’ın bağımsızlığından itibaren, 30 yılda canlanan Kazak milli ruhu Rusların tekrar Kazakistan’a girmesiyle yaralanmıştır.

Kazak asker ve polisinin Rus kontrolüne verilmesiyle sağlanan geçici sükûnet kin ve intikam duygularının da fideliği olması muhtemeldir.

Putin Ruslarının, Bir Kuşak’ın Kazakistan menzillerinin güvenliğini sağlamak için yaptıkları müdahaleden sonra, 18 Ocak 2022’de, Tacikistan’daki Rus üslerinden 1000 askerin katılımı ile yapılan tatbikat da, Fergana Kilitmekan Menzilinin Putin tarafından takviyesi çalışmalarından birisidir. Ancak bu acil tedbirler kısa vadede fayda temin eder görünse de, ABD’nin işgalci konumdan uzaklaştığı bir dönem için bu büyük bir stratejik hatadır.

ABD karşıtlarının ABD’ye stratejik yardımları

ABD karşıtlarının destekledikleri ÇHC’nin Bir Kuşak projesinin güzergâhlarının güvenliği, son basamak olarak Putin vasıtasıyla Kazakistan’a yapılan müdahale ile şimdilik sağlanmış görülmektedir.

Bu taktiksel adımların stratejik açıdan büyük hatalar barındırdığını söylemeliyiz.

Hele ABD’nin Afganistan’da işgalci konumuna son vererek, Büyük Türkistan Hedef Alanı’na yöneldiği bir sırada, Tataristan Cumhuriyeti’nin ilgasıyla Ruslar, hem Rusya Federasyonu’nun hassas dengelerini tahrip etmiş hem de Kazakistan’a girerek işgalci konuma düşerek, ABD stratejisine yardım etmişlerdir.

Refahın belli ellerde toplanmasını bir usul olarak benimseyen ÇHC’nin, Bir Kuşak Projesinin güvenliği için çalışan Putin’in Ruslarını desteklemesi de ABD’nin Büyük Türkistan’da etkin olmasını kolaylaştıran bir unsur olacaktır.

Sonuç

Elhasıl KGAÖ’nün Kazakistan’a müdahalesi, ABD karşıtlarının ÇHC görünüşlü Bir Kuşak’ın güvenliğinden sorumlu Asyavrupa Menâzil Emini diyebileceğimiz Putin’in yaptığı bir takviye çalışmasıdır.

Ancak zenginlik ve refahın oligarklara ve onların kolladıklarına ait olduğu ülkede, Kazakların ekseriyetinin madun bir konumda olduğu bir vakadır.

Büyük çoğunluğun ücretli köle statüsünden bile yoksun olduğu, boğazını doyuramayan kolektif ücretli kölelik düzenine mahkûm edilen çaresiz insanların iktidarda kim olursa olsun isyan etmemesi düşünülemez.

Bundan dolayı Kazakistan’da sadece içten yanan bir sükûnet vardır. Küçük bir örnek verecek olursak, Başkent Nur-sultan alarak adlandırılmasına rağmen halkın ekserisinin Astana’da ısrar etmesi biriken nefretin bir ifadesi olmalıdır.

Putin’in Kazakistan’a müdahalesini, ÇHC’nin Bir Kuşak projesine engel olarak değerlendirmek günümüz dünyasını anlamamaktan kaynaklanabileceği gibi, RF-ÇHC işbirliğini örtmek gayesine matuf olması ihtimal dışı değildir.

Bugün itibarıyla Asya’da, Afganistan’daki askerleri çekip iktidarı Taliban’a devrederek fiili işgalci konumuna son veren ABD’nin uzun vadede kullanabileceği sağlam bir zemin oluşmuştur.

Zira Kazakların ve komşularının gözünde Ruslar işgalci ve Çin Halk Cumhuriyeti de destekçisi konumuna gelmişlerdir.

KAYNAK : https://www.indyturk.com/nodeyeden-sesler/kazakistana-putin-mudahalesi-çin-halk-cumuriyetinin-bir-kuşak-yol …%C5%9Fak%C4%B1n%C4%B1

 

 

Share
2139 Kez Görüntülendi.