logo

trugen jacn

ABD-ÇİN KÜRESEL MÜCADELESİNDE DOĞU TÜRKİSTAN FAKTÖRÜ

ABD’nin küresel liderliğini devam ettirmesi, çok basit bir ifade ile Çin’in küresel liderliğe yükselmesini önlemesine bağlıdır. ABD, bu amaçla, öncelikle Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi’ni engellemek, bu projenin iki önemli çıkış kapısını kontrol etmek istemektedir. Kuşak Yol İnisiyatifi’nde de olduğu gibi Çin’in dünyaya açılan iki çıkış kapısı vardır.  Birincisi, batıda Doğu Türkistan üzerinden açılan karayolu kapısıdır. ABD, bu çıkış kapısını Uygur Türkleri meselesi  üzerinden istikrarsızlaştırmak istemektedir.

Küresel güç mücadelesi kızışıyor

Nejat ESLEN

Defalarca ifade etmiştim, kitabını da yazmıştım. Yine de tekrarlayalım. ABD günümüzde iki önemli sorun ile karşı karşıyadır.

Birincisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurumları ile birlikte kurduğu, liberal ekonomiyi, serbest ticareti esas alan dünya düzenini sürdürebilmek.

İkincisi ise küresel liderliğini devam ettirebilmek. ABD, küresel liderliği karşısında Çin’i, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurduğu dünya düzenini sürdürebilme gayretleri karşısında ise Çin’i ve Rusya’yı rakip olarak görmektedir.

Mevcut dünya düzenine karşı olduğunu iddia ettiği Çin’i ve Rusya’yı ABD bu nedenle revizyonist güçler olarak tanımlamakta ve bu iki ülkeyi tehdit olarak değerlendirerek jeostratejisini buna göre tanzim etmektedir.

Otoriter yönetimin planlama avantajlarını kullanan Çin, liberal ekonomini uygulamaları ile hızla kalkınmış, üretim kapasitesi ile küresel, askeri gücü ile de bölgesel güç haline gelmiştir.

 

Çin, bu yüzyılın ilk yarısı bitmeden küresel liderliğe yükseleceğini resmen ilen etmiştir. Çin’in küresel liderliğe yükselmesi bir çok başka faktör ile birlikte Kuşak Yol İnisiyatifi’nin, bu mega projenin başarısına bağlıdır.

Bu mega proje Çin’e Avrupa’ya, Ortadoğu’ya, Afrika’ya açılmak için denizden ve karadan alternatif güzergahlar sunmaktadır. Okyanuslarda ABD’ye üstünlük sağlayıncaya kadar Çin, bu proje içinde, kara güzergahlarını, deniz kuşaklarına bağlayan ve dar boğazları baypas eden bağlantılar kullanmak istemektedir.

Rusya, ABD’nin egemen olduğu tek kutuplu dünya düzenine karşıdır ve çok kutuplu dünya düzenini savunmaktadır. Rusya, ABD’nin NATO’yu sürekli doğuya doğru genişletilmesinden, kendi sınırlarına yakın NATO birliklerinin ve silah sistemlerinin yerleştirmesinden, komşu ülkeleri NATO üyesi yapmak istemesinden rahatsızdır. Askeri gücünü geliştiren Rusya, önemli nükleer kapasiteye sahiptir. ABD’nin otuz üyeli NATO’yu tehdit ettiği iddiası doğru değildir.

Atlantik yapısı ile Çin arasında iç hat durumunda olan Rusya, Çin ile birlikte ABD tehdidi altında olduğunu değerlendirmekte, aynı tehdit altında olduğunu değerlendiren bu iki ülke ABD karşısında giderek yakınlaşmakta ve bir blok oluşturmaktadır.

Hem Çin’in ve hem de Rusya’nın mevcut dünya düzeni karşısında tehdit olduğunu iddia eden ABD’nin aynı zamanda bu iki ülkeye karşı tedbirler geliştirmesi ciddi bir stratejik hatadır. Çünkü, aynı zamanda iki tehdit karşısında olduğunu değerlendiren bir ülkenin, tehditlerden birisini sadece tespit etmesi, ikincisi ile  hesaplaşmaya gitmesi gerekir.

ABD’nin küresel liderliğini devam ettirmesi, çok basit bir ifade ile Çin’in küresel liderliğe yükselmesini önlemesine bağlıdır.

ABD, bu amaçla, öncelikle Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi’ni engellemek, bu projenin iki önemli çıkış kapısını kontrol etmek istemektedir.

Kuşak Yol İnisiyatifi’nde de olduğu gibi Çin’in dünyaya açılan iki çıkış kapısı vardır. 

Birincisi, batıda Doğu Türkistan üzerinden açılan karayolu kapısıdır. ABD, bu çıkış kapısını Uygur Türkleri meselesi  üzerinden istikrarsızlaştırmak istemektedir.

Çin’in dünyaya açılan ikinci çıkış kapısı ise Güney Çin Denizi üzerinden deniz çıkışıdır. ABD, bu deniz çıkışını müttefikleri ile kuşatarak engellemek istemektedir.

İşte Şimdi Geldik Güncel Meselemize…

ABD, Birleşik Krallık, Avusturalya ittifakına ve Avusturalya’nın nükleer güçlü denizaltılara sahip olma projesine…

Asya-Pasifik bölgesinde coğrafya doğal yapısı ile Çin’in aleyhinedir. Bölgedeki müttefikleri, üsleri ve donanması ile zaten ABD Çin’i bu bölgede çevrelemektedir.

Bu çevrelemeye şimdi de ABD, Birleşik Krallık, Avusturalya ittifakı eklenmiştir. (AUKUS) Bu ittifak içinde yer alan Avusturalya, ABD ve Birleşik Krallığın teknik yardımı ile nükleer güçlü denizaltılara sahip olacaktır.

Nükleer güçlü denizaltılar okyanuslarda görev yapabilen, daha sessiz hareket edebilen, konvansiyonel denizaltılara göre çok daha uzun süre, aylarca deniz altında kalabilen, çok daha uzun menzilli füzeler kullanabilen, daha hızlı hareket edebilen, tespiti daha güç olan, bölgesel stratejik dengeleri etkileyebilen caydırıcı stratejik silahlardır.

Günümüzde, sadece zaten nükleer güç olan ABD, Çin, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa ve Hindistan nükleer güçlü denizaltılara sahiptir.

Avusturalya, nükleer güç olmadan nükleer denizaltılara sahip olan ilk ülke olacaktır.

Şüphesiz Çin de ABD’nin bu hamlesine karşı tedbirler geliştirecektir.

Uzmanlık alanımız olmayan bu konuya daha fazla girmeden, değerli Amiral Cem Gürdeniz’i bu konuda yazı yazmaya davet edelim.

Şimdi yeniden yazımızın başına dönelim ve ABD’nin iki önemli jeopolitik sorununu yeniden hatırlayalım.

Neydi ABD’nin önemli sorunu?

-Dünya düzenini devam ettirmek,

-Küresel liderliği Çin’e kaptırmadan sürdürmek.

Pekiyi, bu yeni ittifak ve nükleer denizaltılar bu sorunlara ilaç olur mu?  Evet, Çin’i sıkıntıya sokar, ancak kesin çare kesinlikle değildir.

Çünkü, ABD’nin sorunlarının çaresi askeri tedbirler değil, ekonomik tedbirlerdir.

Nasıl mı?

Eğer, ABD, küresel liderliği Çin’e kaptırmak istemiyorsa;

-Çin’den daha fazla üretmelidir.

-Çin’den daha ucuza üretmelidir.

-Hem kaliteli ve hem de ucuza üretmelidir.

-Çok daha az tüketmelidir.

Pekiyi, bu mümkün mü?

Bence değil.

Aslında ABD’nin asıl sorunu Çin de değildir.

ABD’nin asıl sorunu Amerika’daki yapısal değişimdir.

ABD’nin üretim kapasitesindeki azalma, tüketim kapasitesindeki çoğalmadır.

O halde geleceği tahmin etmek pek de zor değildir.

Çin küresel liderliğe yükselirse, dünya düzeni de zaten değişecektir.

Dünya düzenin değişmesi hayırlı mı yoksa hayırsız mı olacaktır?

Bunun için yıldız falına bakmak gerekir.

O halde diyebiliriz ki o nükleer denizaltılar ABD’nin stratejik derdine çare değildir; o nükleer denizaltılar ABD stratejik düşünce yapısındaki kısırlıktır…

O halde diyebiliriz ki o nükleer denizaltılar, Amerikan savunma sanayii sektörü için arpalıktır…

SON SÖZ:

Ya Türkiye mi dediniz.

Farkında değil misiniz?

Sedat Peker’in videolarından sonra Türkiye’nin bağımsız jeostratejik hamle yapabilme yeteneği derin dondurucuya kaldırılmıştı.

Farkında değil misiniz?

Artık tam anlamı ile Atlantikçiyiz.

Orta Kuşakta Çin ile işbirliği projesi de derin dondurucunun en derin rafına konuldu galiba…

KAYNAK : https://www.veryansintv.com/kuresel-guc-mucadelesi-kizisiyor
Share
486 Kez Görüntülendi.