19 Temmuz 2021’dE Uygur aktivist İdris Hasan(Yidiresi Aishan) adındaki bir Uygur TÜrkü aktivist, Çin hükümetinin talebi üzerine Fas’ta gözaltına alındı ve halen Tiflet Gözaltı Merkezinde tutuklu durumda. O,Çin’in talebi üzerine kaçtığı Çin işgalindeki ülkesi Doğu Türkistan’a geri gönderilirse derhal Çin tipi Nazi/Toplama kampına konulacak veya Çin Komünist Partisinin sıkı denetimindeki her hangi bir cezaevine kapatılarak bir dizi baski,zulüm ve Çin işkencelerinden geçirileceği kesindir.
Uygur Türkü aktivist Hasan 194 ülkenin üye olduğu ve polis güçlerini bir araya getiren Interpol örgütü tarafından Çin’in hakkında çıkardığı Kırmızı Bültene dayanılarak tutuklandı . Kırmızı Bülten, Interpol tarafından bir üye devletin talebi üzerine yayınlanan ve dünya çapında kolluk kuvvetleri arasında dolaşan elektronik bir uyarıdır. Teknolojideki gelişmeler, son yıllarda Kırmızı Bültenlerde büyük bir artışa neden oldu.
1998’de Interpol yalnızca 737 Kırmızı Bülten yayınladı, ancak bu sayı 2019’da bu tür 13.377 rakamına ulaştı. Demokratik ve anayasal düzenin hakim olduğu ülkelerde İnterpol aracılığı hakkında kırmızı bülten ülkelerin siyasi rakipleri takip etmek, otokratlar yine muhalefet bastırma avantaj ve kullanılan bir baskı aracı
olarak kullanıyor.
Çin işgal yönetimi , 1999 yılında Uygur Dünya Kongresi Dolkun Isa hakkında Kırmızı Bülten yayınladı. Çin,Interpol’ü rakiplerini, özellikle de Uygurlara karşı kullanmakta çok aktif. Çin hükümetinin bu kırmızı bülteni Güney Kore, Hindistan, Türkiye ve İtalya’da gözaltılara yol açtı. Bu durum, küresel olarak Çin’deki Müslüman azınlıkları hedef alan daha geniş bir kampanyanın parçası gibi görünüyor. Oxus Orta Asya İşleri Derneği ve Uygur İnsan Hakları Projesi tarafından yakın tarihli bir raporda , 1997’den bu yana 28 ülkeden 1.546 Uygur’un gözaltına alındığını veya sınır dışı edildiğini belgeledi. Çin’in bu tutumu yurtdışında yaşayan Uygurları hedef alıyor ve bu durum ise, özellikle savunmasız Uygur sığınmacı aktivistleri çaresiz,endişe ve korku içinde bırakıyor.
Ancak Interpol’ü kötüye kullanan sadece Çin değil. Rusya’dan İran’a ve Venezuela’ya kadar otoriter rejimler, yurtdışındaki rakiplerini takip etmek için Interpol’ü kullandı . Gülen Hareketi’nin 2016’da Türkiye’de gerçekleştirdiği darbe girişiminin ardından, Türk hükümeti 60.000’den fazla tutuklama talebini Interpol’ün veri tabanlarına yüklemeye çalıştı . Türkiye sonbaharda örgütün bir sonraki Genel Kuruluna ev sahipliği yapacak.
Bu arada, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 0,12’sini oluşturmasına rağmen, Sovyet sonrası Orta Asya’da otokratik bir Cumhuriyet olan Tacikistan, 2017 yılına kadar Interpol aracılığıyla 2.528 Kırmızı Bültene sahipti . Bunların içinde Tacikistan yönetimi için en önemli hedef o sırada Ülkenin ana muhalefet partisinin lideri Muhiddin Kabiri olmuştur.
Otokrat ve Baskıcı rejimler ayrıca bu organizasyonda nüfuz satın almaya çalıştılar. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Interpol Foundation for a Safeer World adlı bir hayır kurumu aracılığıyla 54 milyon dolar bağışladı ve diğer 194 üyenin tamamının yasal katkılarına eşit. Artan etkisinin bir işareti olarak BAE, 2018 Genel Kuruluna ev sahipliği yaptı ve COVID-19 salgını ertelemeye neden olmadan önce 2020’deki dönem versiyonuna ev sahipliği yapması planlandı.
Otokratlar ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’ne ulaşmak için Interpol’ü kullandılar. Adalet Bakanlığı’nın Kırmızı Bültenleri birini tutuklamak için yeterli gerekçe olarak tanımamasına rağmen, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE), hükümetlerinin Kırmızı Bültenlerine dayanarak Rusya, Kazakistan ve diğer otoriter devletler tarafından aranan birkaç kişiyi göz altına aldı. Bu tutuklular daha sonra serbest bırakılsa da, bazıları göçmen gözaltı merkezlerinde aylarca göz altında kaldı ve özgürlükleri kısıtandı.
Interpol neden kötüye kullanıma bu kadar açık? Sorunun bir kısmı, üye devletler arasında eşitlik temelinde faaliyet göstermesidir. Başka bir deyişle, Çin tarafından yayınlanan bir tutuklama talebini ABD’ninkiyle eşit görüyor. Bir de kapasite meselesi var. Kırmızı Bültenler çoğaldıkça, Interpol’ün küçük personeli, hepsine ihtiyaç duydukları incelemeyi yapamıyor. Kontrolleri güçlendirmek ve mülteci statüsüne sahip olanların Kırmızı Bültenlerini silmelerine izin vermek için ilerleme kaydedilmiş olsa da, Interpol şeffaf değil, gizli kalıyor ve hesap verebilirlikten yoksundur.
Otokratik istismarı geri püskürtmek için uluslararası toplum, Interpol içinde demokratik bir grup oluşturmak için çalışmalıdır. Demokrasiler, kuruluşun en iyi 15 fon sağlayıcısından 14’ünü oluşturuyor . Bu demokrasiler, önemli genel kurul oylarında bir araya gelebilir, kilit pozisyonlar için ortak adayları destekleyebilir ve örgütün kendi kurallarının izin verdiği şekilde, kötüye kullanan devletlerin Interpol’ün veritabanına erişimini yasaklamak da dahil olmak üzere, Interpol’ü suistimale karşı yalıtmak için politikalar benimseyebilir.
ABD’nin yapmaya çalıştığı gibi, demokrasiler de kendi kurumlarını kullanarak savaşabilirler. Mevzuat Mayıs ayında Kongre’nin her iki kanadına da sunulmuş bulunuyor. Uluslararası icraat ve Baskılarda Hesap Verebilirlik ve Önleme (TRAP) Yasası, Interpol’ün anayasasına bağlı kalmasını, Interpol’ün korkunç ihlalleri için ülkelere ceza vermesini ve ABD devlet kurumlarının insanları yalnızca Kırmızı Bültenlere dayanarak tutuklamamasını sağlamak için tasarlanmıştır.
Uluslararası toplum harekete geçmezse, Çin gibi diğer otokratlar, güçlerini pekiştirmek ve demokrasilerde güvenli sığınak arayanlar da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki muhalefeti bastırmak için Interpol’ü bir araç olarak kullanmaya devam edecekler.
RAPORTÖRLER :
1- Edward Lemon , Ph.D., Texas A&M Üniversitesi, Washington, DC’deki Bush Devlet ve Kamu Hizmeti Okulu’nda araştırma görevlisidir.
2-Bradley Jardine , Çin’in eski Sovyetler Birliği ülkelerinde artan ekonomik ve siyasi varlığını belgelemek için çalışan Wilson Center’da çalışan bir siyasi analist ve gazetecidir.