logo

trugen jacn

PROF.DR.SAYIN KAMİL GÜNGÖR’DEN AKADEMİK YORUM : ÇİN İŞGALİNDEKİ DOĞU TURKİSTAN-1

Doğu Türkistan-III

Kamil GÜNGÖR ( gungor72@hotmail.com)

Doğu Türkistan’a ve Doğu Türkistan’a gidişler ortalama insanımızın yüzey hatta kulaktan dolma bilgisi hakkında… Sözgel’i hakkında bir konu da olduğu gibi. Duyarlı kesimler var… Bir de Doğru Türkistan diasporası var; Türkiye’de dünyada…

Zira Çin’in ve ölüm mahallinden endişe duyulan çok sayıda insan öz vatanından kaçmak zorunda kalmış. Yaşadıkları hedef ve davadaki genel toplumlar, yaşam tarzı ile ilgili genel toplumları ve dikkate alınmayan “anavatanı dışında” yaşamda değerlendirilen diaspora ya da kopuntu olarak isimlendirilmektedir. En “i Yahudi diasporasıdır. Her ne kadar yaygın olarak diaspora yoğun biz hicret me rkezli ‘muhacir’ kelimesini kullanın. Zira hicret geri dönüş için ve Allah içindir. Diaspora, ya da sığınmacı gibi kavram modern önümüze kavramdır velerinde olduğu gibi yanıltıcıdır.

Batı Türkistan da Doğu Türkistan da Çin ve sanayiciliğinin iyiliğinin ve çekiciliğinin kurbanı olmuştur. Çeşitli kullanımlar için kısa süreli kullanım için ve kiralamalar eski haline getirilmiş olarak bu planlar içinde tasarlanmaktadır. 1991’deki Türkistan’ı şu şekilde anlatmak için kullanıyorsa da, Doğu Türkistan için aynı kanıya sahip olmamızı istiyor. Ancak mücadele ruhu sönmüş de değildir. Doktora sizinle birlikte arkadaşımız Doğu Türk bir arkadaşımız birinci ağızdan kimileriyle paylaşmıştı. Kendisi de de de muhacirdi… (ama “şu anda” Türkiye’de değil). Onun bize verdiği bilgilerden birisi de Doğu Türkistan’ın “içeride”, Tibet’in ise “dışarıda” güçlü olduğu idi.Dalay Lama’yı planladığım malum… (Not: Dalay Lama bir isim değil,Budizm’de veya Budizm’in bir yorumu olan Lamaizm’de bir mertebedir ya da ruhani liderliğe verilen isimdir. mevcut Dalay Lamanın adı Tenzin Gyasto olup 14. Dalai ya da Dalay Lama olarak Hindistan’da sürgünde yaşıyor). Dalay Lama Tibet’in lideridir. Oğlunun takımında lider Uygur ise Rabia Kadir’dir. Rabia Kadir’le birlikte Uygur sorunulaşma daha bir uluslararası hal almış ve ‘şarıda’ da kendi gücünden faydalanmak için ama kendi içinde olan soru içinde barındırmaktadır. Zira; uluslararası uluslararası platforma Uygurlardan ziyade Amerika’dır. Bunun ne anlama geleceğinden bahsedeceğiz. Doğu Türkistan da (1.665.000) Tibet (1.228.000) olarak Türkiye’den (780.

Tabi Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenmiyor. Ama kendi kendine sorun yaşamaktadır. Çözüm arayışı da öyle… Sözgelimi konu Kıbrıs’ta olması olması gereken yakınlık gerek Türkiye’nin tarafı uluslararası tercihler olası de muhatabın büyüklüğü ve Kıbrıs’ın eski bir Osmanlı hava gibi nedenler askeri müdahaleye kadar kadar ileri atmayık mümkün. Filistin sorunu yine kendimizde çok sayıda haklı binaen insanımızın modernleri çekilebilir. Filistinlilerin artık bütün dünya kabul edilmiş mazlum bir halk olması, hukuk tanımazlığı, yakınlık, eski Osmanlı hava durumu, Filistin’de yaşamların sahip olması gereken tüm sistemlerdir. Kaşgar gibi Türk, bir şehir bu ülke olarak yer almaktadır.Konuştutu Anadolu’nun belki azerilerinden daha fazla ifade edecek Türkçe. Ama kendi bünyesinde barındırdığı Doğu Türkistan’ın büyük bir önem arz etmektedir. Doğu Türkistanlıları herhangi bir ev tipi yapılsa da Türkiye ile Çin’deki donanım seçeneklerine sahip olabilecekleri hayal bu oluşturulabilmektedir.

 Bir de Amerikan Çin’i Maoistler vardır ki;

Elbette bütünlük Türkiye’nin davaya bilimsel anlamı gelir. Çeşitlilerde DAEŞ’in haritasına ait olanlardan olanlardan Doğu Türkistan’dan alıntılar Doğu Türkistanlıların nasıl olduğu konusunda; Türkiye’nin uzun-vadeli bir strateji ile zamana yaydığı bu mesele; belki de olması için bir üretim ya yardımcı olacaktır.

Konuya ilişkin strateji ile ilgili bilgilerde olacak gidişlerde olacak.

Geçmişte ipek yolu olarak bilinen ve Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya kadar uzanan en eski ticaret yolunun önemli ölçüde Osmanlı hakimiyetinde olması ona uzun süre global çapta üstünlük vermiştir. Özellikle de ‘Yeni Dünya’nın, yani Amerika’nın keşfi ile birlikte Osmanlı bu üstünlüğünü bir süre daha devam etmişse de, değişen ticaret rotasını takipte gecikmiş olması nedeniyle bu üstünlüğünü zaman içerisinde kaybetmiştir.

Ticaret yollarının değişmesi, güç dengesinde de kaymalara neden olmuştur. 1700’lü yıllardan itibaren bir yandan denizlerde buhar gücünün kullanılmaya başlanması, bir yandan da hakimiyetin derebeylerin elinden alınması bu değişimi perçinlemiştir. Nitekim özellikle buhar gücünün deniz araçlarında kullanılmaya başlanması (1698) de ticaret yollarının önemli ölçüde deniz yoluna kayması anlamına geliyordu. Sürece öncülük eden İngilizlerin hakimiyeti de bu dönemde başladı. İpek yolu ticareti de yerini denizyolu ticaretine bırakmıştır. Ayrıca çok stratejik bir su yolu olan Süveyş kanalı açılmış (1869) 1956’ya kadar da İngiliz kontrolünde kalmıştır.

Denizlere hâkim olanlar dünyaya da hâkim olmakta olup, bu güç İkinci Dünya Savaşından sonra Amerika’nın kontrolüne geçmiştir. Nitekim Amerika esasen bir deniz ülkesi olup, ticari gücünü de askeri gücünü de buradan almaktadır. ‘Amerika deniz piyadeleri’ tanımlamasına kulağınız aşinadır diye düşünüyorum. Hali hazırda dünya ticaretinin % 85 kadarlık kısmı (2018 % 84, 2019 % 86) deniz yoluyla yapıldığı bilgisi konuyu anlamaya yardımcı olacaktır.

Global çapta büyük bir hakimiyet mücadelesi sürüp gitmektedir. Çin burada birinci sıradadır ama Avrupa da Avrupa Birliği vasıtasıyla güçlü bir oyuncu olmak istemektedir. Ancak İkinci Dünya Savaşında kendilerini kurtaran ve soğuk savaş müddetince de Sovyetlere karşı kalkan olan Amerika karşısında henüz güçlü bir varlık gösterememektedir. Rusya ise Sovyetler vasıtasıyla kurduğu dengeyi otuz yıl önce kaybetmiştir. Sovyetlerin de önünden çekilmesiyle Amerika tam ‘dünya bana kaldı’ hesabı yaparken; Çin’in önlenemez yükselişiyle karşı karşıya kalmıştır. Zira 1978’de strateji değişikliğine gidip, klasik Maoculuğu yeniden yorumlayan Çin inanılmaz bir gelişim göstermiş, hem ekonomik hem de askerî olarak Amerika’yı dengeleme noktasına gelmiştir. Sovyet tehdidinden kurtulan Avrupa ise Amerika’nın gölgesinden rahatsızdır. İran ABD için bir baş ağrısıdır. Kameralar önünde fotoğraf ve beyanat verseler de Amerika’nın İsrail’i taşıyamadığı ilişkiler kimi zaman yüzeye çıkabilmektedir. Durumu kabullenmekte güçlük çekse de Amerika’nın Türkiye ile de başı derttedir. Zira geçmişte olduğu gibi NATO şemsiyesi kamuflajıyla Amerika’nın bölgesel bir ön karakolu değildir Türkiye… 15 Temmuz bardağı taşırmıştır.

Çin adeta her yerde Amerika’nın karşısında çıkmaktadır. Artık toparlanan Ruslar da… Bir başka deyişle Amerikalılar için at oynatacak sınırlar daralma belirtisi göstermektedir. Elbette ABD bitmiş değildir. Dünyada sahip olduğu sekizyüzün üzerindeki üs vasıtasıyla birinci sıradaki güç olma özelliğini devam ettirmektedir. Ayrıca Amerika reel rakamlarla halen en büyük ekonomik güçtür. Bu gücünü de etkin biçimde kullanmaktadır. Geçmişte Afganistan’da direnişçilere verdiği destekler vasıtasıyla Sovyetleri çekilmeye zorlaması, Irak’ın kuzeyinde defacto oluşturduğu Kuzey Irak yönetimi, günümüzde Suriye’deki varlığı, Venezüella’yı adeta kilitlemiş olması gibi adımları bu etkinliğe örnektir. Bütün bunları sıcak bölgelerde sahip olduğu üsler ve devasa ekonomik gücünü kullanarak hayata geçirebilmektedir.

Amerika’nın politikalarını hayata geçirmesi ve sürdürülmesi için bölgesel aktörlere ihtiyacı var. Zira karşısında kendisini dengeleme noktasına gelmiş Çin vardır. Elbette doğrudan bir savaşın hangi felaketlere yol açacağını taraflar bilmektedir. Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra global güçler doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınmaktadır. İşte tam burada Çin bakımından kullanacağı elverişli araçlar Doğu Türkistan için Rabia Kadir ya da Tibet bakımından Dalay Lama, hatta Çin’le sorunlu olması nedeniyle resmi olarak tanımadığı Tayvan ve uzun yıllar İngiliz egemenliğine kalmış ve 1997’de Çine devredilmiş olan Hong Kong kullanışlı aracılar olarak devreye girmektedir. Bu bağlamda Rabia Kadir’in Amerika ile ilişkisini bilmeyen yok. Kendisi Amerika’da yaşamaktadır zaten…

Demem odur ki; bugün Doğu Türkistan’ın Amerika tarafından desteklenmesi, Doğu Türkistanlılara değil Amerikalıların çıkarlarına hizmet etmektedir. Yarın öbür gün Çin olayları bastırdığında ya da ABD ile anlaştığında Amerika ortalıklarda falan gözükmez. Örnek istiyorsanız Tianenman olaylarını inceleyebilirsiniz. Milyonlarcası çıkmıştı sokağa… Çin tankları sürünce üzerlerine isimleri bile hatırlanmaz oldu. Tayvan’ı da 1970’li yıllarda Çin’in temsilcisi olarak tanımaktan vazgeçti. Zira Çin Halk Cumhuriyeti ile anlaştı.

Bugün Arap devletinin İngilizlerin amacının nasıl bu halkların eğitiminde olmayan Osmanlıyı eski eski okul eğitiminde idiyse, ki öyle de, bugün Doğu Türkistan için amaç da çok farklı değil. Ya da yardıma yardım edeceklerine büyük bir yardım planlayacağın… Yani bir geleceği tahmin edeceğin ABD… emperyal olacaklar sizi hiçbir zaman desteklemez, sadece örnek.

(1. bölümün soru.Yazı devam)

Share
401 Kez Görüntülendi.