Son Dakika
Çin, koronavirüs musîbetini dünyanın başına belâ ederken, dünyanın gözü önünde Uygurlara zulüm yapmayı da sürdürüyor. Birkaç ülke dışında tepki gösteren yok, o da kınamakla kalınıyor. Çin’in Uygurlara yaptığı zulüm karşısında Türkiye’nin sessizliğine ise anlam verilemiyor!
Mehmet KARA
1949 yılından bu yana “hâkimiyeti altında tuttuğu” Doğu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatların görüntülenmesine Çin hükümeti izin vermiyor. Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur’un tutulduğu toplama kamplarından görüntüler uydu fotoğraflarıyla dünyaya servis edilirken, Birleşmiş Milletler 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin’in dünyaya ‘eğitim merkezi’ olarak lanse ettiği toplama kamplarında tutulduğunu açıklıyor. Dünya yaşanan zulümleri bildiği halde sessizliğini koruyor. Türkiye de maalesef bu zulme gözünü kapatan ülkelerden…
İslâmiyet ile tanışması 840’lı yıllara dayanan Uygur Türkleri “fişlenme gerekçesi”yle Cuma namazlarına dahi gidemiyor. İnsanlara, İslâm’a kesinlikle inanmamaları gerektiği söylenirken, “Allah’a inanmadığını ve dini reddettiği”ne dair belge imzalatılıyor. İmzalamayanlar cezalandırıyor, kamplara sürülüp işkenceden geçiriliyor. İnsanlar Allah’a inandığını söylemeye korkuyor…
***
18 UYGUR ANKARA’YA SOKULMAMIŞTI!
Çin’in Doğu Türkistan’da toplama kamplarında aile üyeleri bulunan 18 Uygur Türkü’nün Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü anlatmak ve haber alamadığı yakınları ile ilgili basın açıklaması yapmak üzere gelmeye çalıştıkları Ankara’ya ‘kamu düzenini tehdit ettikleri’ gerekçesiyle sokulmamasına rağmen Çin’in yıllardır sürdürdüğü zulmün gündeme gelmesine, dikkatlerin bu bölgeye çekilmesine vesile olmuştu.
Ardından Doğu Türkistanlı Nursimangül Abduraşid’in Meclis’te İYİ Parti grubunda konuşması konuyu bir kez daha gündeme getirse de maalesef bir adım atılmıyor. Nursimangül hanım o konuşmasında “Dünya neyi bekliyor? Oradaki milyonlarca insanın ölmesini mi? Eğer bu suskunluk Doğu Türkistan’daki kardeşlerimin silinmesine sebep olursa ben ‘insan hakları’ diye bir şeyin olduğuna nasıl inanırım ki? Nasıl inanırım ki Müslümanların ve Türklerin kardeş olduğuna?” diye sormuş, ama bu konuşması medyamızın büyük ayıplarından birisi olan canlı yayının kesilmesi dolayısıyla çok fazla duyulamamıştı.
“Ben sözümü söyledim şimdi insanlıktan cevap bekliyorum” diyen Nursimangül hanıma şu ana kadar da cevap verilebilmiş değil.
***
İBRETLİK KONUŞMALAR
Geçtiğimiz Çarşamba günü İYİ Parti’nin, Meclis’e sunduğu Uygur Türkleri’ne yönelik baskıların araştırılması ve sonuçlarının uluslar arası topluma deklare edilmesi önergesi AKP oylarıyla reddedildi. MHP ise bu oylamada “çekimser” kaldı. Diğer partiler kabul oyu vermesine rağmen Doğu Türkistan’daki zulmün araştırılması için oluşturulacak komisyon kurulamadı.
Meclis’teki görüşmelerde ilginç ve ibretlik konuşmalar oldu. Önerge sahibi olarak konuşan İYİ Parti Grubu Adına Lütfü Türkkan, 1949 yılından bu yana yapılan zulümleri anlatırken, “Filistin’de, Kudüs’te, Mısır’da bütün Arap coğrafyasında kendisini Müslümanların hamisi olarak gören Adalet ve Kalkınma Partisi’nin temsilcilerini Müslüman, Türk Uygur halkına yapılan bu mezalime karşı ayağa kalkmaya dâvet ediyoruz” diye konuşması dikkat çekti.
Ardından HDP ve CHP adına konuşmalar olurken, MHP adına konuşma yapılması da dikkatlerden kaçmadı. AKP adına konuşan Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun, “Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde uluslar arası kuruluşların raporlarına yansıyan insan haklarına aykırı uygulamalardan da endişe duyuyoruz” diyerek başladığı sözlerine, “Kültürel ve dinî bağlara sahip olduğumuz Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesine, dinî ve kültürel haklarının güvence altına alınmasına, eşit vatandaşlar olarak huzur, esenlik ve refah içinde yaşamalarına önem veriyoruz” demesi de tebessüm ettirdi.
“Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız, fakat Uygur Türklerine yönelik negatif ve olumsuz tavırlardan kaygılıyız. Bu nedenle, Çin’in şeffaf bir tutum izleyerek uluslar arası toplumun giderek artan endişelerini gidermesi gerekir” diyerek kaygısını dile getiren Uslu, salgın koşulları elverdiği zaman, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye heyeti Özerk Bölge’ye gideceğini söylemesine muhalefet sıralarından, Meclis’te komisyonu kurulması ve bölgeye gidilmesi teklif edildi, ancak olmadı.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş’un “saçmalıyorsun” şeklinde karşılık verdiği konuşmasında Sayın Uslu’nun “Sayın milletvekilleri, bakın, burada bir sorun var, evet ama bazı ülkelerin, bazı mihrakların Uygur Türkleri meselesini kendi çıkarları ile Çin’in arasındaki bir mücadelenin parçası hâline getirdiğini de görüyoruz. Bu konuda CIA’nın, FETÖ’nün tuzağına düşmeyelim. Bu şekilde Uygur Türklerinin araçsallaştırılmasına razı olmayalım. Ortada bir güç mücadelesi ve ekonomik savaş var” sözlerine Türkkan’ın “beceremiyoruz’ deyin. Beceremiyorsunuz, zulme sessiz kalıyorsunuz” sözleri tutanaklara geçti.
Bu konuşmanın ardından Meclis başkanvekilinin “Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir” sözleriyle önerge kabul edilmemiş oldu. Aynı gün, HDP’nin “Kovid-19 pandemisinin 1. Yılı” ve CHP’nin “ücretli öğretmenlerin durumu” konusunda verdiği araştırma önergelerinin bugün ele alınması önerileri de reddedildi. Önerge kabul edilmese de zulümler Meclis gündemine gelmiş oldu…
ZULÜM VAR, AMA…
Zulüm yapanların ve bu zulmü destekleyenlerin sesi gür çıkıyor. “Zulme dur” demesi gerekenlerin sesi ise ya çıkmıyor ya çok kısık çıkıyor, bu yüzden kimse duymuyor. Zulüm olduğu kabul edilirken sessiz kalınmasına ne diyeceğimizi artık bilemiyoruz.
KAYANAK : https://www.yeniasya.com.tr/mehmet-kara/zulme-hala-neden-sessiz-kaliniyor_538733
BENZER HABERLER