Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
ABD Başkanı Donald Trump 17 Haziran Çarşamba günü, Uygur etnik azınlığını bastırdığı için Pekin’i cezalandırmayı amaçlayan bir Uygur İnsan hakları ve Politikası yasa tasarısını imzalarken ,Başkan’ın eski eski ulusal güvenlik danışmanı Bolton Çin’in batı bölgesi”ndeki Toplama kamplarını kurmasına ve Uygurların bu kamplara hapsedilmesi uygulamalarına desteklemek ve onaylamakla suçlandı .
John Bolton’un The Wall Street Journal’da yayınlanacak olan kitabından yapıln bir alıntıya göre , Trump Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’e geçen yıldaki bir ziyareti isnasında akşam yemeğinde Xi’nin Trump’ın tam olarak yapılması gereken doğru şey olduğunu düşündüğü “kampları inşa etmeye devam etmesi” gerektiğini söylediğini iddia etti.
Trump’ın iddia ettiği sözler, yönetiminin savunduğu ve Pekin’e, bölge’deki baskıcı politikalar konusunda defalarca meydan okuyan resmi konumla tam bir tezat oluşturuyor.
Geçen yılın Temmuz ayında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’in Uygurlara yaptığı muameleyi “yüzyılın lekesi” olarak açıkça bu ülkeyi suçlayabilecek kadar ileri gimişki.
Çin’in Xinjiang olarak tanımladığı Uygur ve diğer aznlık Müslüman Türklerin yaşadığı Doğu Türkisan’da ve neler olup bittiğiyle ilgili bilmeniz gerekenler şunlardır;
Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırılan Doğu Türkistan , Çin’in uzak kuzeybatısınde yer alır.
Bölge, Türkçeyle yakından ilgili bir dil konuşan ve kendi farklı kültürüne sahip, ağırlıklı olarak Müslüman bir etnik azınlık olan yaklaşık 11 milyon Uygur’a ev sahipliği yapıyor.
Doğal kaynaklar, özellikle petrol ve doğal gaz bakımından zengin olan bölge, son on yılda hükümetin bölge ekonomisini geliştirme çabalarının sonucu olarak , ülke etnik göçmen Han Çinlilerinin büyük çapta bir akınına uğramıştır.
Tarihsel olarak Uygurlar bölgede çoğunluk oluşturmaktadır. Şimdi, ise bölgede yaşayan Han Çinlisi göçmenlerin sayısı Sincan’ın toplam nüfusunun yarısını oluşturduğu tahmin edilmektedir. Uygurlar ise,günümüzde çoğunluk olarak bölgenin güneyinde, kırsal kesiminde yaşıyor.
Sincan, Pekin için de coğrafi olarak stratejiktir. Çin’in Orta Asya’ya açılan kapısı, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Afganistan ile kuzeyde Moğolistan ve Rusya ile güneyde Pakistan ve Hindistan ile sınır komşusudur.
ABD Dışişleri Bakanlığı, bir milyondan fazla Uygur ve diğer Müslüman Türk asıllı azınlık grup mensuplarının Sincan’daki Toplama kamplarında, gözaltına alındığı ve “baskı,zulüm ve işkenceler , zalimane ve insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarıni ” belirtiyor. Kampta zorla tutulan azınlık KMüslümanların Çin yönetiminin psikolojik, fiziksel ve cinsel istismar, zorla çalıştırma ve diğer bir çok insanlık dışı muameleler ile ölüme kadar giden uygulamalar yaptığını açıklıyor.
Eski Toplama kampı tutuklular CNN’ye yaptıkları açıklamarda kamplarda yetersiz yiyecek ve uykusuz bırakma ve tutuklulara adı söylenmeyen ilaçların zorla enjeksiyon edldiğini ÇKP öğretilerinin ve diğer siyasi telkin ve eğtimlere zorlandıklarını ve cinsel istismar yaşadıklarını söyluyorlar. Ayrıca, Güvenlik kameralar ile 4/7 izlendiklerni ve kampların etrafının dikenli tellerle kapatılarak kendilerinin bu kamplarda korku ve baskı altında yaşamak zorunda bırakıldıklarını belirtiyorlar.
Başlangıçta, Pekin kampların varlığını açıkça reddetti. Ancak daha sonra tesislerin, insanların iş becerilerini, Çin dilini ve yasalarını öğrendikleri gönüllü “mesleki eğitim merkezleri” olduğunu iddia etti. Hükümet şimdi kampların dini aşırılığı ve terörizmi önlemek için gerekli olduğu konusunda ısrar ediyor.
Bununla birlikte, Çin hükümetinin sızdırdığı Uygur Soykırım belgeleri ve Karakaş Listesi olarak anılan gizli belgeler , insanların basit denilebilecek kadınların peçe takması,tesettürlü kıyafet giymeleri ile erkeklerin “uzun sakal bırakmaları dahi onların bu toplama kamplarına hapsedilmeleri için yeterli olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Belgeler, diğer ilk el raporlarla birlikte, Uygurları kültürel ve dini kimliklerinden ayırmak ve innaçlarına bağlı ve vatansever olduğu düşünülen davranışları bastırmak için Pekin tarafından stratejik bir kampanya gibi görünen şeyin endişe verici bir resmini çiziyor.
Çin hükümeti sızan Gizli Belgelerin Gerçeklik Payına itiraz etti .
Bölge’de son aylarda Uygurların bastırılması, bölge genelinde kitlesel gözetim olaylarında da genel bir artışın gözlendiği görülüyor.
CNN.İNT, 2019 yılında ziyaret ettiği bölgede yaşayan azınlım Müslümanların yüzlerini ve günlük normal ve rutin yaşamlarını izleyen ve yaklaşık 150 metrede bir gözetim kameralarının varlığını tesbit etti. Bunun yanında ayrıca Mobil polis kontrol noktalarının bölge genelindeki varlığını ortaya çıkardı. Bu tedbirler nedeniyle azınıklara mensup halkın yollarda uzun kuyruklar oluşturduğunu de belgeledi. Kontrol noktalarında Çin Polisinin herkesin kimliğini kontrol ettiklerini ve zaman zaman açıklama yapmadan genel taramalarla ve elektronik cihazları ve cep telefonlarının içindekileri kontrol ettiklerini de belirledi.
Pekin’in Sincan üzerindeki baskısı, sınır bölgesi hakkında uzun zamandır süren bir paranoyayı ve tarihsel olarak baskı ve isyanla sonuçlanan Çin yöneticileri arasında Han olmayan nüfusunun derin bir şüphesi olduğunu gösteriyor.
Çin orduları şu anda bölgede yığınak yapmış ve olağanüstü derecede güçlendirilmiştir. Yüzyıllar boyunca bölgeyi kontrol altında tuttuklarını iddia eden Çin’in bölgedeki bilinen varlığı ve modern idari birimlerini oluşturması sadece on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru uzanıyor .Bu tarihten sonra de bölgenin adı Çince’de “yeni sınır” anlamına gelen Xinjiang olarak değiştirilmiştir. Bölgede Çin’in paranoyası ve baskısı aslında iddia edildiği gibi yüz yıllar öncesine kadar uzanan uzun bir geçmişe sahip değldir.
1930’lu ve 40’lı yıllarda bölgede meydana gelen milli bağımsızlık ayaklanmaları sonucunda Uygurlar iki kez bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin ilan etmiş ve kısa süreliğine de olsa özgür ve bağımsızlık dönemlerini yaşamışlardır.
Bugün de bölge İnsanları Çin yönetiminin kontrölündeki bu bölgeden koparak ayrı bir ülke haline getirmek istiyorlar.Bu uğurda çalışan Uygur eylemciler kendi anavatanları olan bu bölgeyi hâlâ buna “Doğu Türkistan” olarak tanımlıyorlar .
Geçtiğimiz son on yıl içinde Çin hükümeti, şiddetli etnik huzursuzluk olaylarının ardından bölgeye olan kontrol ve baskısını daha da arttırmış bulunuyor. Bölgedeki etnik bölünmenin Dönüm noktası, 05 Temmus 2009’de bölgesel başkent Urumçi’de meydana gelen ve Çin’in resmi açıklamalarına göre en az 197 kişinin öldüğü ve iki bin keşinin yaralandığı Urumçi olayları olmuştur.
Pekin, bölgede meydana gelen şiddet olayları için İslamcı militanları ve ayrılıkçıları suçluyor. Ancak Uygur aktivistleri ve hak grupları, Pekin’in dini özgürlük ve haksız ve adil olmayan dışlayıcı ve ayırımcı etnik politikaların bu gerginlerin temel sebebi olduğunu iddia ediyor.
Sincan’daki Uygurlar ve diğer azınlıklar uzun süredir istihdam ve eğitimdeki ayrımcılıktan şikayet ediyorlar.Etnik Çinlilerin hakim oldugu yerel ekonomideki devlet kontrolünde çok büyük yolsuzlukların yaygın olduğunu öne sürüyorlar.
2014 yılında, bölge konusunda Çin’de yaşayan Uygurların önde gelen barış yanlısı ılımlı seslerinden biri olarak kabul edilen Pekin merkezi Milletler Üniversitesi ekonomi profesörü Ilham Tohti, “bölücülük” ve “etnik nefret” yaymak iddiaları ile 2014’de için ömür boyu hapise cezasına çarptırıldı.
KAYNAK : CCN.COM. (Nectar Gan, Ben Westcott ve James Griffithsatıldı.CNN’den Ivan Watson, Matt Rivers ve Kevin Liptak raporlamaya katkıda bulundular.)
BENZER HABERLER