Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
İşgalci Çin’in 05 Şubat 1997 Gulca katliamına ait hatıralar ve belgeler 23 yıldır,su yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Yukarıdaki Uygur Türkçesi ile 2019’da yazıldığı tahmin edilen mektup sosyal medya’da M.H.C.R rumuzu ile paylaşılmış olup,İşgalci Çin’in Gulca’da Müslüman Türklere yönelik işlediği insanlık suçlarına ait bir cinayetini anlatıyor.
Mektubun Türkiye Türkçesine aktarımı şöyle ;
Allah’ın Selamı Üzerinize olsun Aziz Kardeşlerim
Bu yıl Çin’in Gulca katliamının 22 yılı.Bu vesile ile ben bizzat duyduğum bir olayı sizlere iletmeyi Uygun gördüm.
Ben Gulca’da iken 2008 yılında yakın ev komşum şöyle bir olayı anlatmıştı ;
Komşum evini tamir ettirmek için evine bir genç Uygur usta çağırmış. Bu Usta bir taraftan çalışırken çok üzüntülü bir şekilde sessizce ağlıyordu.
Bu durumu fark eden ev sahibi genç Ustaya “ Kardeşim senin nasıl bir derdin var kı bu kadar üzüntü içindesin ve sürekli göz yaşı döküyorsun ? sözleri ile teselli etmeye çalışmış.
Bunun üzerine genç usta üzüntü ve göz yaşlarının sebebini şöyle anlatmış ;
“05 Şubat 1997’de Gulca’da Çinlilere karşı yapılan gösterilerde kullanılan bazı yazı ve pankartları benim eşim hazırlamıştı. Daha sonra Çinliler(Kafirler) eşimi tutuklayıp hapsettiler. Ben 2 küçük kızım ile kalakaldım. Aradan geçen 10 yıl içinde dafalarca müracaat etmeme rağmen Çin yönetimi eşimi ziyaret etmemize izin vermediği gibi hakkında hiçbir bilgi vermedi. Ben kendisinin vefat ettiğini düşündüm ve dua ettim.
Ancak bir gün aniden bana yönetim haber verdi ve eşimi ziyaret edebileceğimi bildirdi. Eşimin Karabuğra Hapishanesinde olduğunu ve beni beklediğini söylediler. Sevincimden Annemin ve kızlarımın resimlerini yanıma alarak hapishaneye geldim.Beni küçük bir pencerenin önüne getirdi ve buradan eşimi görebileceğimi söylediler. Bu percereden eşimin ancak kafasını görebildim. Eşim sessizce ve hiç konuşmadan bana bakıyor ve sürekli ağlıyordu. Selam verdim ve hatırını sordum. Bana hiç konuşmadı.Bunun üzerine ben kendisine niye konuşmadığını sordum. Bunun üzerine eşim bağını iki tarafa salladı.Ağzını açtı.Ağzında dili yoktu.Çinliler onun dilini kesmişlerdi. Kendimi bayılmaktan zor tuttum.Daha sonra annemin ve kızlarımın resmini görmesi için kendisine uzattım. Tekrar başını salladı ve kollarını gösterdi.Kolları omzundan kesilmişti ve yoktu. Daha sonra beni ayaklarına doğru bakmay işaret etti.Baktım ayakları de dizlerinden kesilmişti. Eşim kolsuz,ayaksız adeta bir top misalı bu küçücük hücrede yatıyordu. Çinliler eşimi bu duruma getirmişler.Ben ağlamadan bu vahşete nasıl tahammül ederim ? diyerek hüngür hüngür ağlamaya başladı. İkimiz birlikte bir birimize sarılarak ağladık ve göz yaşı döktük.
Ey Ulu Rabbım,Biz Uygur Kullarına ancak Sen acır ve yardım edersin.Amin
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » insan hakları » SoykırımBENZER HABERLER