Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
1. Doğu Türkistan Türkleri Neden NATO’dan Korunma Talebinde Bulunmalı?
Doğu Türkistan kurtuluş savaşının başarıya ulaşması ve milli mevcudiyetimizi ebedi garanti altına almamız için uygar dünya ile beraber hareket etme ilkesinden hiçbir zaman ayrılmamız gerekir. Ne zaman, nerede, nasıl duruş sergilememiz milli takdirimizin belirlenmesinde hayatı öneme sahiptir. Bugünkü dünyanın güç dengelerinde , vatan sahibi olan tüm Türk boyları bir araya gelip, dışarıdan modern silah yardımı alarak Çin’in yayılmacı ve emperyalist emellerine karşı koysak ve yeniden bir kurtuluş savaşına girişecek olursak, sonuçta Çin’i çok yıpratabiliriz, ancak Çin karşısında kesin bir başarıya ulaşma noktasında şu anda gerekli güç ve kapasiteden çok çok uzaklardayız. Bugünkü dünya konjöktörü bizim Çin emperyalizminin saldırılarından korunma ve kurtuluş stratejimizi belirlemekte ve yön vermektedir. Doğu Türkistan halkı uygar batı dünyası ile beraber hareket ederken, uluslararası terör örgütlerine asla bulaşmamalı ve bulaşmaktan da daima uzak durmalıdır. Doğu Türkistan Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar gibi Türk halkları ile kardeş ve dindaş Tajik halkının ortak vatanıdır. Doğu Türkistan’ın esas gövdesini teşkil eden Uygur Türkleri bilerek veya bilmeyerek dar ve marjinal boy üstünlük iddiası ile Uygur etnik milliyetçilik duygusallık batağına asla saplanmamalıdır.
Doğu Türkistan’da son yılılarda şiddeti her geçen gün artan ve ÇKP İşgal yönetimi tarafından icra edilen kültürel ve fiziki soykırım sürerken, diasporadaki Uygur teşkilatları ABD, Avrupa Birliği ile Avrupa Parlamentoları ve Birleşmiş Milletler nezdinde ciddi girişimlerde bulunmakta ve etkin faaliyetler göstermekte ve bunların sonucunda önemli ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Bu etkin girişimler çeşitli uluslar arası platformlarda uluslar arası komuoyu nda gündeme gelmekte dünya medyasının da dikkatini celbetmektedir. Bütün bu olumlu gelişmeler elbette büyük başarı sayılır. Ancak, Doğu Türkistan’daki akan kanı, etnik Türk soykırımını ve Çin mezalimini durdurmada şimdiye kadar herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Batı parlamentoları kararlarının yaptırım gücü olmadığından, Tibet hakkında alınan yüzlerce kararlar Çin işgali altındaki Tibet halkı üzerindeki zülüm ve baskıyı hafifletmeye yetersiz kaldığı gibi, Doğu Türkistan’da da Çin’i bu insanlık dışı vahşetlerinden ve cinayetlerinden caydırmaya yetersiz kalacaktır. Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 5 daimi üyesinden biri Çin’dir. Çin aleyhinde verilecek her hangi bir kararı veto ederse hiçbir olumlu sonuç elde edilemeyeceği kesindir vee bilinen bir gerçektir. BM’nin şu an itibariyle Doğu Türkistan’daki ÇKP soykırımlarını durdurma noktasında veya Türklerin lehine karar almasını beklemek zaman kaybından başka bir şey değildir.
Demokrasinin en büyük zaafı acil ve ivedi sorunlar hakkında zamanında ve hızlı karar alma yeteneğinden yoksun olmasıdır. Bugün Doğu Türkistan’da 3 milyon Türk ırkına mensup Müslümanlar cezaevleri ile Çin’in Eğitim Merkezi adını verdiği Çin Nazi toplama kaplarında ölümle pençeleşmektedir. Kayıp her gün on binlerce insanımızın canına mal olmaktadır.
Bu acil ve hayatı durum karşısında Yurt dışındaki Doğu Türkistan teşkilatları ve hür dünyadaki Doğu Türkistanlılar vakit kaybetmeden biran önce bir araya gelerek ortak bir karar almalı ve Kuzey Anlantık Teşkilatı (NATO)’na baş vurarak bu Örgütten resmen korunma talebinde bulunmalıdır.
NATO Teşkilatı bu konuda bir hayli tarihi tecrübelere sahiptir.Şöyle ki ;
Günümüzde şu an itibariyle Doğu Türkistan halkı dünyadan tecrit ve izole edilmiş bir durumda ve dünyanın en büyük açık Hava hapishanesine dönüştürülen kendi ana vatanlarında gizli bir şekilde Kore,Bosna Hersek ve Kosova’dan kat kat beter daha ağır bir etnik katliama tabi tutulmaktadır. ÇKP İşgal yönetiminin bu etnik soykırımları karşısında bizim baş vurabileceğimiz ilk ve son merci’nin şu anda NATO olabileceğine inanıyorum. Benim bu düşünce ve tekliflerim karşısında öz güvenini kaybeden bazı Uygur kardeşlerim şöyle diyebilir ;
Günümüzde Çin yönetiminin 29 NATO üyesi içindeki bazı ülkeleri kendi saflarına çekerek NATO’yu içten parçalayarak çökertmek girişimine hız verme eyleminin tehlikeli boyutlara ulaştığı bilinen bir gerçektir. Üstelik NATO Doğu Türkistan’a o kadar uzakta değildir. Doğu Türkistan sınırlarında ve sınıra uzak olmayan bölgelerde yeterince NATO üsleri vardır. NATO’nun Doğu Türkistanlılar istedi diyerek bizi kurtarmaya atılamayacağını elbette ben de biliyorum. Ancak, NATO ile Doğu Türkistan’ın hayatı çıkarları kesişme noktasına geldiği anda NATO’nun derhal harekete geçeceğine inanıyorum.
Günümüzde Pasifik’teki Japonya, Güney Asya’daki Hindistan ve diğer benzer ülkeler gibi NATO müttefiği olan ülkelerin çıkarları ile Doğu Türkistan’ın çıkarları kesişme noktasına gelmiş bulunmaktadır. Doğu Türkistan’ın kuzey komşusu Rusya Federasyonunun ise bu bölgede vazgeçilemez ve hayatı çıkaraları bulunmaktadır.
Bütün bunlara ek olarak biz Doğu Türkistan’da mevcut enerji kaynakları ile jeopolitik ve jeostratejik önemini kısaca da olsa özetleyelim ki , konu daha iyi anlaşılsın ve mesele daha netlik kazansın. Bunlar ise şunlardır ;
Hür ve Bağımsız Doğu Türkistan’in Bölge ve Dünya Barışına Katkıları
Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra devletin ilk vazifesi, Doğu Türkistan’ı Arasysa bölgesindeki özgürlük ve refah cenneti yapma projesini hemen yürürlüğe koymak olacaktır.Bu amaca yönelik bütün yasalar hızla çıkarılacak ve ülkenin altı yapı inşaat süreci büyük bir baş döndürücü hızla başlatılacaktır. Bu atılımların kesintisiz gerçekleşmesi için ABD, Avrupa Birliği Ülkeleri ile Japonya gibi gelişmiş batı ülkelerinin Finans, yönetim sistemi, modern teknolojilerine ihtiyacımız olacaktır. Doğu Türkistan dünyaya açık bir ülke olacak, uluslar arası tüm yatırımcılara en iyi şartları ve ortam sağlanacaktır.
Yazının geçen bölümlerinde verilerle açıkladığımız gibi Doğu Türkistan topraklarının altı petrol, doğal gaz okyanusudur. Yer, yer petrol, ve doğal gaz kendiliğinden fışkırmaktadır. Tanrı dağlarının kuzey ve güneyi envayi çeşit değerli ve stratejik maden kaynakları ile doludur. Bu doğal zenginliklerimizi kardeş,dindaş ve tarihi komşularımız olan komşu ülkeler, bölge ve dünya halkları ile paylaşmak hür dünyanın ortak çıkarına olacaktır.
Okurlarımızı daha iyi aydınlatmak için, Bağımsız Doğu Türkistan Sonrası projelerimizden bazılarını burada açıklamak istiyorum ;
Moskova – Mumbai demiryolu projesi
Bağımısız Doğu Türkistan Cumhuriyetinin gerçekleştireceği bir diğer bölgesel ulaşım projesi ise Moskova ile Hiindistan’ın Liman kenti Mumbay arasındaki demir yolu projesidir. Yanı Moskova – Novosibirsk – Almatı – Gulca – Kaşgar – Cemmu keşmir – Yeni Dehli – Mumbai’ya kadar uzanan demiryolu hattıdır. . Moskova’dan Kaşgar’a kadar demir yol altı yapısı günümüzde esasen mevcuttur. Kaşgar- Keşmir ve Hindistan’ın kuzey bölgesine yapılacak yatırımla Moskova- Mumbai demiryolu hattı dünyanın en uzun demiryolu ağı olabilecektir. Çünkü, Moskova’dan orta ve batı Avrupa’ya uzanan demiryolunu buna eklediğimizde Güney Asya, Orta Asya, Rusya ve Avrupa demir yolu hatları ile bir birine bağlanacaktır.Bundan ortaya çıkacak ticari ve kültürel etkileşimle 2.5 milyar nüfusun yaşadığı bu büyük çoğrafi bölgeye büyük bir canlılık yanında büyük bir refah da gelecektir. Bu proje dünya barışı ve refahı için uzun suluklu katkı sağlayabilecek bir proje olacaktır. Bu projenin gerçekleşmesini sağlayacak kilit ülke ise stratejik konumu itibari ile alternatifsiz olarak Doğu Türkistan olacaktır. Hindistan ile hiçbir problemimiz olmadığı gibi Rusya ile de bu dev projeler konusunda kazan, kazan anlayışı ile karşılıklı bir araya gelebileceğiz. Gerçi tarihte Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği Doğu Türkistan’a büyük zararlar vermiş olmasına rağmen, Ruslar batı Türkistan’daki kardeşlerimizin bağımsızlığını vererek üzerindeki tarihi utanç lekelerini bir parça de olsa silmiştir. Bütün bu tarihi gerçeklerden ders alındığı taktirde bu yeni durumun karşılıklı güven ve dostluk için yeterli olacağını düşünüyorum.
Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nde Kalkınma ve Refah
Doğu Türkistan bağımsızlığını kazandıktan sonra bu topraklar yeniden eski ihtişamlı durumuna yeniden kavuşturulacaktır. Kendi halkı,komşuları ve dünya için üretim yapan Fabrikalar,İşletmelen ve modern üretim tesisleri hızla inşa edilecek, fabrika bacaları orman gibi ülke topraklarının her yanını kaplayarak yükselecektir. Geçmişi yüz yıllara dayanan Milli ve geleneksel mimarlık üslubunda köyler,Kasabalar,kentler ve şehirler büyük bir atılımla ve hızla yeniden inşa edilecektir. Çin’nin kültürel ve mimarı soykırım uygulamaları sonucunda zorla dayatılarak Çin’in mimari üslübü ile inşa edilen eserler tamamen yıkılarak yerlerine geleneksel ve milli Türk- Uygur mimari tarzına uygun binalar ve eserler yeniden inşa edilecektir. Her türlü eser ve yapıların milli mimariye uygun hale getirilmesi sağlanacaktır. Sanayileşme ve buna bağlı olarak şehirleşmenin hızlanması ile , ülkenin kalkınması için istihdam açığı meydana gelebilecek ve büyük çapta meslek sahibi ve kalifiye eleman açığı ortaya çıkacaktır. Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetimizde Üniversite mezunu Bişkek’li bir Kırgız Türkü Mühendis Soydaşımız mesleğini Mühendis olarak sürdürebilecek ve işsizlik yüzünden uzak ülkelerde kara işçi (Vasıfsız işçi) olarak çalışmak zorunda kalmayacaktır. Bütün Kardeş Halklarımıza Doğu Türkistan’da yüksek maaşla saygın bir şekilde mesleğini icra edebilmesi için her türlü imkan ve ortam hazırlanacak ve istifadesine sunulacaktır. Türkistanlı bir Özbek tip doktoru Hanım Kardeşimiz bugünkü gibi yabancı ülkelerde ev hizmetçiliği yapmaya mecbur kalmayacaktır. Doğu Türkistan yönetimi , onu kendi mesleği ile el üstünde tutacaktır.
Uygurların, Kazakların,Kırgızların,Özbeklerin ve diğer Müslüman Türk Kardeşlerimiz Doğu Türkistan hür ve bağımsız olduğunda Çin’in ekonomik sömürü boyunduruğundan kurtulacaktır. Büyük Türkistan’ın her yerinde adil bir şekilde refah ve mutluluğumuzu hep beraber artırma imkanına kavuşmuş olacağız.
Şu noktayı da açık ve kesin olarak ortaya koymamız gerekir ki, Türkistan halkları İslama yürekten bağlı toplumlardır. İnanç noktasında İmam Matüridi’nın sade yalın,samimi orta yolunu benimsemişlerdir. Türkistan Türkleri çocuklarını Hoca Ahmet Yesevi Atamızın hikmetlerini ninni olarak söyleyerek onun düşünceleri ile büyütmüşlerdir.Çin’in dünyayı aldatmak ve Müslüman Uygurları katledebilmek için aşırıcı ve terörcü iftirasını yapıştırmak için ortaya attığı aşırı düşüncelere asla yoktur ve itibar etmemektedir. Diğer Türkistan halkları da aynen öyledir. Doğu Türkistan halkının ezici çoğunluğu ÇKP Faşist terör devleti ve uluslar arası terör örgütlerine karşı uygar dünya ile bilhassa NATO ile beraber ortak hareket etme fikir ve iradesine her zamankinden daha fazla sahiptir.
ÇKP Diktatörlüğü Parçalanmadan Çin’e,Bölgeye ve Dünya’ya asla Barış Gelmez
ÇKP İşgal yönetiminin Doğu Türkistan’dan vaaz geçmesi ve Türk halklarının özgürlük ve bağımsızlığını tanıması aynı zamanda Çin toplumuna da istikrar, barış, özgürlük getirecek ve refahının sürekliğini sağlayacaktır. Çin’in 2 bin yıl öncesine dayandığı ileri sürülen devlet geleneği kendi halkının ve işgali altına aldığı Türkler başta diğer ulusların boynuna boyunduruk, eline kelepçe, ayağına pranga olmaktan öteye geçmemiştir.
Çin toplumunun zulümden zevk alma karakterinin pekişmesinde, insan ruhundan onur, saygınlık isteği, özgürlük özlemi gibi değerleri kökünden yok etme becerisine sahip Çin rejimlerinin acımasızlığı yatmaktadır. Çin siyasi tarihi hep böyle geçmiştir. Bunun nedeni ise, çok geniş ve büyük bir ülkeyi tek bir merkezden yönetmek için baskıcı rejim uygulamasının tarihi bir devlet yönetim gelenek haline almasıdır.
Çin parçalanmadan, ÇKP terör devleti rejimi tarihe gömülmeden Çin toplumunun kölelikten ve esaretin boyunduruğundan kurtulması imkansızdır. Bugün diasporadaki muhalefet Çinliler arasında kendi bölgelerinin Çin’den ayrılıp bağımsızlığını elde etme yolunda mücadele için kurulan bir kaç teşkilatı mevcuttur ve bunlar gün geçtikçe güçlenerek büyümektedirler. Hatta içlerinde Şanghay kenti’nin ayrı ve bağımsız bir devlet olmasını amaçlayan Şanghaylı Çinlilerin kurduğu Şanghay Partisi adı ile bir parti de geçtiğimiz yıl içinde kurulmuştur. Diaspora’da dünyanın sadece Çin’den ibaret olmadığını anlayan ve dünyayı yakından tanıyan ve demokrasi ve insani değerlerin erdemine inanan ve bu değerlere erişen özgür ve normal insan olabilen Çinliler kendi gelecekleri için bu can alıcı ve halledici son çare ve noktayı anlamışlardır. Avrupa ülkeleri toprak bakımından küçük ülkelerdir. Ancak bilim ve teknolojik buluşları, demokrasi ve özgürlük bakımından insaniyete olan katkısı gayet büyük olmuştur. Avrupa’da icat olmuş, ancak Avrupalılar tarihin çöplüğüne atmış olan Marksizm ideolojisini kendisine maske olarak takan ÇKP Diktatörlüğü,günümüzde kendi toplumunun boynundaki kölelik zinciri olarak kitleyi acı çektirmeye devam etmektedir.
Özet olarak Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Bölge ve dünya Barışına katkıları;
NOT : Bu yazı serisi tarafımdan İstanbul’da -Aralık 2018 ile Şubat 2019 aylarında kaleme alınmıştır.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Siyaset » Tabii KaynaklarBENZER HABERLER