TÜRKİYE İLE UYGUR TÜRKLERİ ARASINDA SON ZAMANLARDA DOLAŞAN KARA BULUTLAR
Dr.Mehmet EMİN ( Colombia Ün.Tıbbı Bilimler Araştırmacısı ABD)
Ben 20 yıldır, ABD’de yaşamakta olan bir Doğu Türkistanlı Uygur Türkü aydın olarak son yıllarda Türkiye ile Doğu Türkistan Türkleri arasında meydana gelen ilişkiler hakkında görüş ve düşüncelerimizi açıklama gereği duymuş bulunuyorum. Belki ben bazılarına göre Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerimizin Uygur politikası hakkında konuşmaya ve fikir yürütmeye pek de haklı olmayabilirim. Ancak, son zamanlarda iktidarda bulunan Türk hükümetinin Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklerin Çin işgal yönetimi tarafından kendilerine reva görülen baskı zulüm,soykırım uygulamaları ile milyonlarca suçsuz Kardeşlerimizin Çin’in Eğitim Kampları adına verdikleri ancak, aslında Nazi Kamplarından çok çok beter olan ve insanlık dışı baskı,zulüm,işkence ve katliamları karşısında takındığı sessiz kalma ve tepki göstermeme tutumunu dışarıdan gözlemleyen bir Uygur Türkü ziyalı olarak olarak, kendimin bu konuda gördüklerim, hissettiklerim ve düşündüklerimi bu yazı ile ortay koymayı insani,milli ve dini bir gereklilik olarak ortaya kaymak istedim. Bu konuda bilgi eksikliği veya yetersizliklerim yada yanlış olanlar varsa siz çok değerli okuyucu kardeşlerimin bu eksiklerimi bana bildirmelerinizi özellikle rica ediyorum.
Ben 2010 ve 2013 yıllarında iki kez Türkiye’ye gittim ve toplam 24 gün kaldım. Ben Türkiye’de uzun süre yaşamadığım için Türkiye’nin durumunu orada uzun süre ikamet edenler kadar iyi bilmeye ve anlamayabilirim. Ama iki kere gidişimde sanki kendi ülkem Doğu Türkistan’a tekrar dönmüşüm gibi çok güzel duygular yaşadım. Bu durumun ise çeşitli sebepleri vardır.Bu sebepler hakkında burada tek tek bahsetmeyeceğim çünkü Uygur Türkleri ile Türkiye Türkleri arasındaki çok sıkı ortak duygular, dil;düşünce,tarih,din ve kan bağı bulunduğu hepimizce bilinen bir gerçektir. Ama ne yazık ki son birkaç yıldır Türkiye hükümetinin Uygur Türklerinin başına gelen haksız,hukuksuz, adaletsizlikler ile Çin yönetiminin baskı zulüm ve soykırım uygulamaları ve tehditlerine karşı sessiz ve tepkisiz kalması, özellikle milyonlarca Uygur’un ceza kamplarına kapatılma sı trajedisini görmemeezlikten ve duymamazlıktan gelmesi, kendilerinin ilham,ümit ve dayanak olarak gördükleri Türkiye’miz hakkında hayal kırıklıkları yarattığı de bilinen bir gerçektir. Bu durum tarihten beri Kardeş ve ayni millet olan Uygur Türkleri ile Türk Hükümetleri arasında az da olsa bir güvensizliğe ve yanlış anlamalara sebep olduğu karşılıklı suçlamalar ve eleştirmeleri ortaya çıkarttığı müşahede edilmektedir.
Bu asla arzu edilmeyen fiili durum ile bunun nedenleri çeşitli olarak tanımlanabilir.
Aşağıda bunlar hakkında konuşacağız.
Ben 2018 yılın Nisan ve Aralık ayları arasında diasporada yaşayan Doğu Türkistan Türkleri arasında 2 kez internet üzerinde anket düzenledim. Formlar dağıtarak ve sorular ileterek sonuçlarını istatistiki bilgiler şeklinde raporladım.
Yaptığım bu ankete 2018 yılının Nisan ayında 871 kişi, aralık ayında ise, bin 117 kisi iştirak etti. Anket dolduranların cinsiyeti:
- Erkek
- Kadın
- Cevap vermeyenler
Yukarıdaki anket sonuç tablosunda gördüğünüz gibi bu defalık ankete (Mavi renk Nisan ayına, kırmızı renk ise Aralık ayına aittir)doldurmaya katılanların cinsiyetinde büyük farklılık bulunmamaktadır .
Ankete katılanların eğitim durumu ve seviyesi
- Üniversite ya da daha ilerisi
- Lise ve ortaokul
- İlkokul yada okur yazar olanlar
- Ankete Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tabloda gördüğünüz gibi bu kez yapılan ankete(Nisan ayı Mavi ve Aralık ayı kırmızı renkle gösterilmiştir.)na aittir) katılanların büyük çoğunluğu üniversite mezunu ya da daha yüksek ve ileri eğitim seviyesine sahip kişilerdir.
Ankete Katılanların Yaşadıkları ülkeler:
- Kuzey Amerika
- Avrupa
- Avustralya
- Japonya ve Güneydoğu Asya
- Orta Asya (Türkistan Cumhuriyetleri)
- Türkiye
- Arap ülkeleri
- Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tabloda gördüğünüz gibi bu anketlere katılanların büyük çoğunluğu Türkiye’de yaşayan Uygur Türkleridir. Bir sonraki sıradakiler ise, Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşamakta olan Uygurlardır.
Anket Soruları ;
1.-Sizce Uygurlarla en çok ilgilenen ülke hangisidir ?
- Türkiye
- Orta Asya
- Müslüman ülkeleri
- Amerika ve Batı ülkeleri
- Hiçbiri değil
- Bilmiyorum
- Cevap vermeyenler
Yukarıdaki anket sonuç tablosunda görüldüğü gibi birinci kez yapılan ankete (mavi renk Nisan ayı Mavi renkle gösterilmiştir.) cevap verenlerin % 52’si Uygurlarla en çok ilgilenen ülke olarak Türkiye olarak göstermişlerdir. Aralık ayında yapılan ikinci ankete katılanların oranı ise ( kırmızı Aralık ayı anketi Kırmızı renkle gösterilmiştir.) % 10 seviyesine kadar inmiştir. Ankete katılanlardan “ABD ,AB. başla batılı ülkeler Uygurlarla en çok ilgileniyor .” olarak cevaplayanların oranı Nisan ayındaki ankette (Mavi renkli) %12 iken Aralık ayında yapılan son ankette (Kırımızı neklidir.) bu düşünceye sahip olanların oranı % 59’a yükselmiştir.
2.- Sizce Uygur meselesini halletmede hangi ülke en büyük rol oynamaktadır?
- Türkiye
- Orta Asya
- İslam ülkeleri
- Amerika ve başka batı ülkeleri
- Hiçbiri değil
- Bilmiyorum
- Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tablosunda gördüğünüz gibi ilk yapılan anket (mavi renk nisan ayına aittir) dolduranların %23’ü Türkiye’yi Uygur meselesini halletmek için en önemli güç olarak görmüştür, ancak ikinci kerelik anket doldurmada ise( kırmızı aralık ayına ait) bu sayı 8%e düşmüştür. Amerika ve başka batı ülkelerini Uygur meselesinin çözümündeki en etken güç olarak görenler ilk anket uygulamasındaki (mavi renk nisan ayına aittir) 44% ten ikinci kez uygulamadaki( kırmızı aralık ayına ait) 72% ye yükselmiştir. Yukarıdaki iki kerelik anket uygulamasında ortaya çıkan değişikliklerden başka, bazı Uygurlar Türkiye hükümetinin Uygur politikası ve Türkiye’deki bazı şahısların Uygur meselesine olan tutumunu eleştirip, farklı yollarla itirazlarını dile getirmekte ve sosyal medyada kendi görüşlerini açıklamakta. Ortaya çıkan bu değişikliler Türkiye hükümetinin Uygur meselesine olan tutumu, bazı Türk siyasetçilerin, bilim adamlarının ve haber kurumları ve ajansların Uygur meselesini yanlış anlaması yanlış yorumlamasıyla yakından ilgili olduğu kanaatindeyiz.
Uygurlarda “Ayakkabının halı ayağa malumdur= Ayakkabının halini ancak ayaklar bilir” diye bir atasözü vardır. Yani durumu, onu yaşayan insan en iyi anlar. Esaret altında yaşamamış insanların uzun süre esaret altında kalmış bir toplumun psikolojisinde nasıl bir değişikliliğin ortaya çıkacağını anlayabilmesi imkânsızdır. Türkiye’deki Türk kardeşlerimiz Uygurlar yaşadıkları zulmü yaşamadıkları için, Uygurlar karşılaştığı problemleri Uygurlar kadar iyi hissedememesi, tam anlayamaması hatta yanlış anlaması tamamen mümkündür. Türkistan’daki halk Çin hükümetinin kat kat tehdidi altında yaşadıkları için dış dünyaya gerçekleri anlatması çok zordur. Türkistan dışında yaşamakta olan Uygurlar memleketten ispatlı haber toplaması çok zor olma nedeniyle internette gezinen kaynağı sağlam olamayan fotoğraf ve videoları paylaşarak, sahte haber yayma algısına ve türlü yanlış anlamalara neden olmuş olabilirler. Ama durum ne olursa olsun Uygurların başına geldiği soykırım tehlikesi asla göz ardı edilemeyecek bir hakikattir.
Uygurların içine düştüğü bu ağır vaziyeti Türk kardeşlere ve dünyaya duyurmak bizim vazifemizdir. Ama Türk hükümeti içindeki bazı siyasetçilerin ve bilim adamlarının bütün Uygur halkının içinde olduğu bu tehlikeli durumu görmezden gelmesi, bu duruma insani açıdan herhangi bir tepki vermemesi, hatta bazı Türk medyasının hiç utanmadan, Doğu Türkistan’da hiçbir zulmün olmadığını beyan edip, “bu insan hakları meselesidir, Amerika başta olmak üzere batı ülkelerinin ortaya çıkardığı sahte krizdir” şeklinde propaganda yapması beni ve birçok Uygur bilginlerini çok üzdü ve hayal kırıklığına uğrattı. Bizde “Bela kardeşten gelir” diye bir atasözü vardır. Hiçbir Uygur Türkü Türk basınlarında böyle bir propagandanın ortaya çıkacağını tahmin etmemişti. Bu durum yurt dışında yaşamakta olan Uygurları derinden yaraladı.
Ben bir bilim adamıyım. Yirmi senedir Amerika’da bilimsel araştırma yapıyorum. Bugüne kadar herhangi bir ülkenin kanununa uymayan ve aykırı herhangi bir davranışta bulunmadım. Herhangi bir siyasi örgütte vazife üstlenmedim. Tüm bunlara rağmen 2017 Nisan ayından beri memleketimdeki tüm akrabalarım, arkadaşlarım ve meslektaşlarımla olan tüm iletişimim kesildi. Onlar benimle iletişime geçmeleri nedeniyle suç yüklenip cezaya maruz kalmalarından endişe ederek beni tüm iletişim araçlarından sildiler.
2018 Aralıkta yapılan anket uygulamasında “akrabalarınızdan kampa ya da habise kapatılanlar var mı?” diye bir soru vardı, seçeneklerde aşağıda:
- Birkaç kişi var
- En az bir kişi var
- Bilmiyorum
- Yok
- Cevaplamak istemeyenler
Yukarıdaki tabloda gördüğünüz gibi anket dolduranların 56%sı ailesinden birkaç kişinin tutuklandığı, 15%nin ailesinden en az bir kişinin tutuklandığı, toplamda 71% kişinin ailesinden bir ya da birden fazla kişinin tutuklu olduğu bilinmektedir. Bunun dışında anket dolduranların 24%i ailesiyle iletişime geçememesi nedeniyle ailesinde tutuklu kimsenin olup olmadığından habersiz durumda. Anket dolduranların sadece 4%i ailesinde tutuklu kimsenin olmadığını ifade etmiştir. Tüm bunlar Amerika’nın yaydığı yalan değildir.
Pekin Milletler Merkez Üniversitesi İktisat bölümünde profesör olan İlham Tohti Çin kanununa dayanarak Uygurların hakkını savunduğu için ömür boyu hapis cezasına maruz kaldı. İlham Tohti hiçbir zaman “Hür Doğu Türkistan” talebinde bulunmamıştı, Çin’in zemin birliğini parçalama ya da teröre kalkışma eyleminde hiç bulunmamıştı. İlham Tohti’nin faciası hepimize bilinen gerçek bir faciadır.
Amerika’da yaşamakta olan Şair Tahir Hamut ile Türkiye’de yaşayan Eğitimci ve aktivist Abduveli Ayup, son iki yıl içinde tutuklanan 200’den fazla başarılı bilim adamaları, sanatçılar, aydınları listelemiştir. [1] Onların arasında Sincan Tıp Fakültesinin eski müdürü Dr.Halmurat Gopur, Sincan Üniversitesi müdürü Dr. Taşpolat Tiyip, Dr. Rahile Davut gibi aydınlar mevcuttur. Tüm bunlar Amerika’nın yaydığı bir yalan değildir.
Kazakistan’da yaşamakta olan Moskovalı gazeteci ve bilim adamı Gene Bunin’in yapmış olduğu internet sayfası Şahit Biz[2], 2019 yılı 13 Ocak’a kadar suçsuz yere tutuklanan ya da kaybolan 1200 civarında kişine ait bilgileri dosyalaştırmıştır. Bu da Amerika’nın yaydığı bir yalan değildir.
Kanada’da eğitim almakta olan Çin uyurluklu öğrenci Shavın Zhang, 2018yıl 24 Aralık’a kadar çekilmiş uydu fotoğraflarına dayanarak 70 civarında ceza kampının yerini tespit etmiştir. [3] Avustralya ABC kanalı 2018 yılı 1Kasım’daki haberinde Doğu Türkistan’daki kampların sayısının 181-1200 arasında olabildiğini tahmin etmektedir. [4]Birçok araştırmacılar bu kampların her birine 10.000 civarında insan kapatıldığını tahmin etmektedir. Tüm bunlar nasılda Amerika’nın uydurduğu yalan olabilsin?
Suriye’deki Uygurlar meselesinden bahsedecek olursak, bu karmaşık bir olaydır. Uygurların nasıl olup ta kendilerini Suriye’de buldukları bana göre nedeni açıklanamaz bir durum, ama açık ve net olan bir nokta şu ki, 2008deki pekin olimpiyatından sonra, özellikle 2009yılı 5temmuzda yaşanan Urumqi katliamından[5] sonra Çin’in illerinde hayat geçirmekte olan Uygurlar kendi memleketlerine mecbur gönderilmiştir ve Uygurların merkezi Çin’in bölgelerine gitmeleri yasaklamıştır. Hatta Doğu Türkistan sınırı içinde bir şehirden öbürüne, bir köyden başka köye gitmek için bile polislerden izin alması istenmiştir.
Uygurların pasaport çıkartması bile çeşitli koşullar eklenerek kısıtlanmıştır. Bu durumda “Radikal düşünceliler” şapkası takılan Uygurların Çin hükümetinin izini olmadan pasaport alıp yurtdışına çıkması, ya da Çin’in iç bölgelerine gelerek insan kaçakçılarının yardımıyla Kamboçya ve Tayland gibi ülkelere kadar gidebilmesi mümkün olmayacak bir durumdur. Çünkü görüntü olarak Çinlilerden çok farklı olan Uygurlar kendi memleketinden yola çıkıp, birkaç bin kilometre mesafeyi arkada bırakıp, Çin ile Kamboçya ve Tayland sınırına gidene kadar Çin hükümetinin gözünden kaçabilmesi mümkün değildir. Ama ne yazık ki bu mümkün olmayacak durumlar mümküne dönüştü, sonuçta “Radikal düşünceliler” olan bu Uygurlar yasal yollarla ya da yasadışı yollarla, sonunda Türkiye’den geçerek Suriye’ye ulaştılar.
2012 yılından başlayarak Uygurların pasaport alması öncekine nispeten kolaylaştırıldı. Bir grup Uygurlar pasaport alabildiler ve yasal yollarla Türkiye ve başka ülkelere geldiler. Pasaport çıkartamayan bir grup Uygurlar ise “Çin hükümetinden gizli” bir şekilde Çin’in illerinde birkaç bin kilometre yol basarak Kamboçya ve Tayland’a kadar geldiler. Sonra onların bir kısmı Türkiye’nin kardeşçe yardımlarıyla[6]، [7] Türkiye’ye getirildi. Daha sonra onlarda kendi “Radikal düşüncesi” yüzünden hayatını kaybetmeyi göze alarak Suriye’ye gittiler.
Şimdi Türkiye hükümeti ile Çin hükümeti arasındaki ilişkinin son yıllardaki gelişimine bakacak olursak, Türkiye hükümetinin 2009 yılındaki Urumqi katliamına karşı kararlı tutumundan[8]، [9] sonra Türkiye-Çin ilişkisinde dramatik bir değişim gerçekleştiğini gözetlemek hiçte zor değildir. Önce iki hükümetin birbirini suçlaması, sonra Türkiye hükümetinin Doğu Türkistan’a ziyarete gitmesi[10] ve Doğu Türkistan halkına büyük umut vermesi, ardından da iki ülkenin bir biri için vize işlemlerini kolaylaştırarak ilişkilerini güçlendirmeleri. Daha sonra Çin ile Türkiye’nin Uygur meselesi dışındaki tüm alanlarda alakasını güçlendirmesi ve sonunda Türkiye hükümetinin Uygurlara karşı tutumunun 180 derece değişmesi, Uygurların başına gelen faciaları görmezden gelmesi, bunların Amerika’nın oyunu olduğunu dile getirip Uygur meselesine ses çıkarmaması… Acaba tüm bunlar bir tesadüf mü?
Asian Reviev Gazetesinin 22 Ağustos 2018’deki haberine göre Çin hükümeti ekonomik krizde kalan Türkiye’ye 3.6 milyar dolar para yardım sağlamıştır. Tabi bu yardım gerçekleşti mi, gerçekleştiyse ne kadarı gerçekleşti, bu kısmı bizce bilinmemektedir.
Sabah gazetesinin 30 Haziran 2018′ deki haberine göre Türkiye’ye yatırım yapan Çin şirketlerinin sayısı 1000’e yaklaşmıştır. Yatırım alanları ise enerji, bankacılık, iletişim ve turizm gibi bir sürü alanları kapsamaktadır[12]. Yine Sabah gazetesinin 7 kasım 2018′ deki haberine göre 2017 yılında Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımı 124 milyara ulaşmıştır. Ama Uluslararası Mali Hukuk Dergisinin (International Financial Law Review- IFLR) 26 Nisan 2018′ deki raporuna göre Çin’in şimdiye kadar Türkiye’ye yaptığı yatırım en fazla 940 milyona ulaşmıştır. Bu sayı Sabah gazetesinin verdiği 124 milyar dolardan 125 kat daha azdır. Sabah gazetesinin Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımı neden 124 milyar olarak açıkladığı bilinmemektedir. Bunun dışında bu raporda 2017 yılında Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat miktarı 23,4 milyar dolar iken, Türkiye’nin Çine yaptığı ihracat miktarı 2.1 milyar dolar olmuştur. Yani Türkiye ile Çin’in arasındaki ticaret farkı 1:11 olmuştur. [14]
Birleşmiş Milletler Dış Ticaret Geliştirme Derneğinin 2018 yılına ait Uluslararası yatırım raporuna göre 2017 yılında yurtdışından Türkiye’ye direk yapılan yatırım 10.864milyar dolar olmuştur, bu sayı 2016 yılındaki 12.942 milyar ve 2015 yılındaki 17.717 milyar dolardan yüzde16 ve yüzde 38.24 azalmıştır.
Türkiye’ye doğrudan yapılan yurtdışı yatırımları (milyon dolar)
2017 yılında Türkiye’ye en çok yatırım yapan 9 ülke ve yatırımlarının genel yabancı yatırımı içerisindeki oranı
Türkiye’nin uluslar arası ilişkiler çerçevesinde Çin hükümetiyle normal diplomatik ilişki kurması, ticari anlaşmalar yapması iki ülke arasındaki normal ilişkidir. Ama bu ilişkilerin temelinde eşitlilik olması gereklidir. Gizli amaçlar ve kişisel menfaatler karışmamalıdır. Bu anlaşmalar hiçbir zaman Türk halkının, ayrıca Uygurların menfaatini kurban etme pahasına olmamalıdır.
Çin hükümeti uluslar arası nizama ve kendi kanununa aykırı bir şekilde Uygurların hakkını hukukunu ihlal ediyor, Uygur halkına yönelik soykırım politikası uyguluyor. Türkiye hükümetinin bunlara sessiz kalması sadece Müslümanlık ve kardeşlik görevini değil insanlık görevini bile yerine getirmemiş olmasıdır.
Uygur-Türk ilişkisi kan kardeşlik ilişkisidir. Uygur meselesi Çin-Türkiye hükümeti arasındaki önemli meselelerdin birisidir. Türkiye hükümeti Uygur meselesinden vazgeçemez, Çin hükümetiyle ilişkiye geçtiklerinde Uygur meselesini atlayamaz. Uygurlar da davasını Türk halkı ve Türk hükümetinden ayrı tutamaz. Bu noktayı Türkiye hükümeti de, Çin hükümeti de Uygurlar da çok iyi biliyorlar.
Uygurlar sadece Doğu Türkistan’da değil, tüm Türkistan’da önemli rol oynamış Türk boylarından birisidir. Uygurlar özellikle Çin komünist rejiminin kontrolüne geçtikten sonraki 70 sene içinde pekçok hak hukukundan mahrum bırakıldı. İlk önce kendi tarihini öğrenme hakkı elinden alındı, kendi değerine ve yaşam felsefesine göre kendi çocuklarını yetiştirme hakkı bile kat-kat yasaklara maruz kaldı, ya da elinden alındı. Kültür ve gelenekleri, ahlak değerleri ve dini inançları ağır derecede hasar gördü. Tanınmış tarihçiler, yazarlar, filozoflar ve din adamları muhtelif dönemlerde çeşitli suçlarla itham edilerek cazalandırıldılar, hatta öldürüldüler. Halk cahil ve yoksul bırakıldı. Halk birbirine güvenemez, gönlündekini söylemeye, doğruyu dile getirmeye cesaret edemez hale getirildi. Çin yönetimi Uygurlar yönelik bu sert politikalarını ustalıkla dış dünyadan, uluslararası toplumdan gizledi. Bizden de pek çok kişi olup bitenleri farkedemez durumdaydı. Uygurların nüfusu Çin yönetiminin 2015 yıllık rakamlarına göre 11,3 milyondur. Ancak diasporada faaliyet gösteren Uygur teşkilatları Uygur nüfusunun 20 milyon ile 35 milyon arasında olduğunu tahmin etmektedir.
Uygurlar Türk ve Müslüman olmanın ötesinde, önce bir insandır. Uygurların da diğer milletler gibi kendi kendini idare etmeye, kendi dili ve kültürüyle özgürce yaşamaya hakkı vardır. Türkiye hükümeti Uygurlara kardeşlik bağlarından dolayı ilgilenmese de, hiç değilse insanlık noktasından ilgilenmesi ve haklının yanında yer alması gerek. İster politikacı olsun, ister bilim adamı olsun, isterse medya kuruluşları olsun, bunların Uygurların maruz kaldıkları adaletsizliklere göz yumma, onları inkar etme ya da olanları Amerikan oyunu diye karalama hakları yoktur. Bu tür davranışlar asla Türk milletinin onuruna, milli duygusuna, dini inancına uygun değildir. Türkiye yönetimi, ayrıca Türkiye’deki bazı politikacılar ve bilimadamları gözlerini açıp gerçekleri görmeliler, Çin yönetiminin oyununa gelmemeliler. Çin ile olan ekonomik ilişkileri, Türkiye ve Müslüman ülkeler ile Amerika başta olmak üzere batılı ülkeler arasındaki bazı sorunları ileri sürerek Uygurların karşılaştıkları sorunları görmezden gelmemeli, bunları Amerika’nın uydurmasıdır demenin yerine kendi aklını kullanarak vaziyeti iyi analiz etmeli ve Uygurların menfaatlerini kurban etmemildir.
Kaynaklar:
[1] List of Uyghur intellectuals imprisoned in China from 2016 to the present (Last up-dated on January 17th, 2019)
[2] Shahit.biz: https://www.shahit.biz/eng/%20
[3] Shawn Zhang: https://medium.com/@shawnwzhang
[4] China’s frontier of fear
https://www.abc.net.au/news/2018-11-01/satellite-images-expose-chinas-network-of-re-education-camps/10432924
[5] July 2009 Ürümqi riots:
https://en.wikipedia.org/wiki/July_2009_Ürümqi_riots
[6] Turkish help for Uighur refugees looms over Erdogan visit to Beijing
https://www.reuters.com/article/us-turkey-china-uighurs-insight/turkish-help-for-uighur-refugees-looms-over-erdogan-visit-to-beijing-idUSKCN0Q10PM20150727
[7] China-Turkey relationship strained over Uighurs
https://www.bbc.com/news/world-asia-china-33440998
[8] Turkey attacks China ‘genocide
http://news.bbc.co.uk/2/hi/8145451.stm
[9] Turks criticize Chinese treatment of Uyghurs
http://www.cnn.com/2009/WORLD/europe/07/11/turkey.china.uyghurs/
[10] Erdogan Visits Xinjiang:
https://thediplomat.com/2012/04/erdogan-visits-xinjiang/
[11] China money flows into Turkey as crisis creates opening:
https://asia.nikkei.com/Politics/International-Relations/China-money-flows-into-Turkey-as-crisis-creates-opening
[12] Turkey sees a sudden spike in Chinese investments through ‘Belt and Road Initiative
https://www.dailysabah.com/economy/2018/06/30/turkey-sees-a-sudden-spike-in-chinese-investments-through-belt-and-road-initiative
[13] Turkey eyes larger share of China’s overseas investments, import market:
https://www.dailysabah.com/economy/2018/11/08/turkey-eyes-larger-share-of-chinas-overseas-investments-import-market
[14] Chinese Outbound Investment Guide 2018: Turkey | IFLR.com
http://www.iflr.com/Article/3803006/Chinese-Outbound-Investment-Guide-2018-Turkey.html
[15] TURKEY: FOREIGN INVESTMENT
https://en.portal.santandertrade.com/establish-overseas/turkey/foreign-investment
[16] (UNITED NATIONS CONFERENCE ON TRADE AND DEVELOPMENT) UNCTAD 2018 World Investment Report
https://unctad.org/en/PublicationsLibrary/wir2018_en.pdf
Etiketler:
Çin »
Dünya »
Eğitim »
Genel »
Görüş Yorum »
Makale Analiz »
Siyaset