Son Dakika
Doğu Türkistanlı Bir Uygur Hanımın Ülkesinde Karşılaştıkları
Ben Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin İşgal yönetiminde önemli bir görevde bulunan bir ailenin kızı olarak dünya’ya geldim. Uygur gençleri arasında Avrupa’ya gitmek ve orada yaşamak moda ve hevesine kapılarak ülkemden ayrıldım ve Kuzey Avrupa ülkelerinden birine yerleştim ve bu ülkenin vatandaşı oldum. Bin etnik Çinlilerin arasında büyüdüm ve Çince Okullara giderek eğitim aldım. Yetiştirilme tarzım ve Ailemin görevi dolayisiyle kendi toplumumdan daima uzak ve yabancı gibi durdum. Bulunduğum ülke’ye yerleştikten sonra da aileme her hangi bir zarar gelmemesi için Uygur toplumu ile çok fazla ilişki kurmadım. Görüştüklerim ve ilişki kurduklarım da bir kaç kişi veya aile ile sınırlı kaldı. Uygur Dernekleri ile hiçbir şekilde ilişki kurmadım ve onlardan sürekli kaçtım. ülkemdeki Çin baskı ve zulmünün duyurulması noktasında yapılan hiçbir eyleme katılmadım ve destek de asla vermedim.Uygur toplumundan sürekli kaçtım ve kendimi onlardan izole ettim.
Çin’in Baskı,Zulüm ve İşkencesi Daha Hava Alanında Başladı
Geçtiğimiz aylarda bir süre önce yönetimdeki önemli görevinden emekliye ayrılan Babam,Annem ve yakınlarımı ziyaret etmek için 2 haftalık Çin vizesi ile başkent Pekin üzerinden Urumçi’ye daha sorunsuz ve kolay ulaşabileceğimi düşünerek direkt uçtum.Pekin hava alanında daha uçaktan iner inmez onlarca Çin polisi beni adeta çember içine alarak saatlerce sorguladı. Bu arada etnik Çinli polislerin hakaret ve etnik aşağılamalarına da maruz kaldım.Daha sonra Memleketim Urumçi’ye uçtum ve Urumçi hava alanında da aynen Pekin’de olduğu gibi göz altına alınarak saatlerce sorgulandım. Ailemin oturduğu semtin Polis Merkezi’ne geldiğimi bildirmek ve kayıt etmeleri için müracaat ettim.Beni burada da beni bir süre daha yeniden sorguya tabi tuttular ve benim Ailemin yanında yatılı olarak kalmamın yasak olduğunu ve ancak otelde kalabileceğimi söylediler.Bunun üzerine mahallemize yakın bir Otelde kaldım.
Sokaklar Bomboş,Kimseler Yok
Ertesi sabah kahvaltı’dan sonra yıllar önce ayrıldığım ve çok te özlediğim Memleketim Urumçi’yi dolaşmak için dışarı çıktım.Ancak,sokaklar bomboştu.Sokak ve caddeler adeta terk edilmiş bir bir görünümde idi.Bazı okul ve mahalle arkadaşlarıma rastladım,Ancak,onlar uzaktan beni görüp tanıdılar ve benimle karşılaşmamak ve görüşmemek için yollarını değiştirdiler bazıları ise tarımamızlıktan a geldiler.Bir yakın dostum benimle görüşmek için ziyaretime geldi ve onunla bir kafe’de saatlerce sohbet ederek eski günlerimizi yad ettik ve hasret giderdik. Ancak ertesi günü onun benimle görüştüğü için tutuklanarak ceza evine kapatıldığı haberini aldım.
Uygur Şair,yazar ve Sanatçıların Tamamı Eğitim Kamplarında
Çin işgal yönetiminin Urumçi başta Doğu Türkistan genelinde bütün Şair yazar,fikir ve bilim insanları ile sanatçıları de tutuklayarak Çin Nasi Kamplarına kapattıkılarını öğrendim.Urumçi Üniversitesinin Rektörü Taşmuhammed başta bir çok ünlü yazar ve şairi de tutuklamışlar ve bunlar halen hapiste tutuluyorlar.Ünlü Şarkıcı Abdurrahim Heyit bir yıl önce tutuklanarak götürülmüş ve kendisinden hiç bir haber alınamadığını söylüyorlar.
Doğu Türkistan’da ünlü bir şarkıcı olan Abdullah Abdurrahim’in birkaç ay önce tutuklandığını ancak,onun büyük miktarda rüşvet vererek Eğitim Kampından bırakıldığı bilgisine de ulaştım.
Çin Yönetiminin Gadrine Uğramak İçin Müslüman Uygur Olmanız Yeterli
Doğu Türkistan’ın Çin’in baskı,zulüm,asimilasyon ve soykırım cinayetlerine maruz kalmamanız için sizin fasik,inançsız, ateist veya Çin yönetiminin işbirlikçisi olmanız yeterli olmuyor.Özellikle benim ailem gibi onlarca yıl Çin yönetimine sedakatla hizmet eden veya benim gibi kendi toplumundan kopmuş ve uzaklaşmış olmak da kafi gelmiyor. Doğu Türkistan Teşkilatlarına üye olmamanız ve ülkenizdeki Çin baskı ve zulmünün anlatılması ve duyurulmasına yönelik tepkisel eylemlere katılmamanız ve katkı vermemeniz dahi sizi benim gibi Çinlilerin etnik aşağılama,hakaret ve zulümlerinden kurtarmıyor. Sadece sizin Uygur ve Müslüman olmanız Çin için yetiyor.
İşgalci Çinlilerin beni etnik olarak hakaret etmesi ve aşağılaması ile kendimi tecrit edilmiş olarak görmek,ülkemde iyiden iyiye hissedilen baskı, zulüm, acımasız korku beni dehşete düşürdü ve kendi güvenliğimden de endişe etmeye başladım ve ben 15 günlük vize süremi beklemedim. Ayrıca,Halkıma yapılan bu etnik Çin baskı ve zulmüne tahammül edemedim. Gördüklerim ve bizzat şahit olduklarım karşısında Çin işgal ve istilası altındaki Sevgili yurduma kanamadan ve doyamadan göz yaşları içinde geri dönmek zorunda kaldım.
Kaynak : Sosyal medya paylaşımından alınmıştır.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Kültür Sanat » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER