Son Dakika
Çin Halk Cumhuriyeti’nin işgali altında bulunan Doğu Türkistan’da geçtiğimiz yıllarda olduğu bu sene de ramazan ayında oruç tutulması, camilerde gidilmesi veya gizli dahi olsa ibadet yapılması yasaklandı. Allah’ın “oruç tutunuz” emri karşısına Çin’de baskıcı ve diktatör komünist rejim halkı aptalca, insan ve inanç hürriyetine aykırı olarak oruç tutmamaya ve tutanı da cezalandırmaya devam etmesi asla kabul edilemez.
Ergun BALCI
Atalarımızdan bize miras kalan veciz sözlerinden Çin’in ve yöneticilerinin karaktersiz, iki yüzlü ve asla güvenilmez olduğunu anlıyoruz. Günümüz Çin idaresine baktığımızda tarihte anlatılanlarla bugünkü Çinliler arasında hiçbir fark olmadığını görüyoruz.
Zulüm, işkence, yalan, dolan, hilekârlık ve gaddarlığın yanında İslam topraklarını işgal altında tutmasını ötelemek ve görmemezlikten gelinmesi için başka bir yüzle kamuoyunun önüne çıkması gerçek anlamda iki yüzlülüğün zirvesidir. Çin işgal rejimi Doğu Türkistan halkına hayatı zehir ederken 1980 yılından itibaren geliştirdiği ekonomik hamlelerle dünya halklarının gözlerini boyamaya çalışıyor.
Sahil kentlerinde devasa yatırımların yanında milyonlarca kalitesiz ama ekonomik ürünün sergilendiği, devasa fuarların yapıldığı ve serbest ekonomi pazarının olduğuimajını veren Çin yönetimi işgal etmiş olduğu bölgelerde tam anlamıyla köhnemiş ve baskıcı komünist rejimi uyguluyor. İnsanları köle mantığıyla çalıştırdıklarını unutmamak gerekir.
Her zaman gülen yüzüyle içinden sinsice plan yapan Çin, Doğu Türkistan bölgesini Müslümanlardan arındırmak istiyor. Uygur asıllı Müslümanları hem dinlerindenayırmak hem de topraklarından koparmak için şeytanca faaliyetlerde bulunuyor. Yıllardan beri bölge halkı üzerine uyguladığı şiddet politikası her geçen yıl daha dayanılmaz hale geldi. Uygulanan zulüm politikaları neticesinde bölgedeki Müslümanların ve Doğu Türkistanlı Türklerin nüfusu yaklaşık 30 milyona gerilemiştir. Yerlerine ise vahşi ve eğitimsiz Çinliler yerleştiriliyor.
Müslümanlara Zorla Yemek Yediriliyor
Son yıllarda özellikle ramazan ayında “zincire vurulmuş şeytanın” insan görünümlü vampirleri iş başına geçerek halka zulmetmek için plan ve program yapmaktadır. Ramazan ayı boyunca tüm lokanta ve büfelerin mecburen açık tutulması istenirken, bu yerlerde mutlaka alkollü içkinin bulunması ve servis yapılması isteniyor. Yemek yenilecek mekanların İftar vaktinde kesinlikle kapalı tutulması Komünist parti tarafından bir emir yazısıyla tüm bölgeye ulaştırıldı. TV ve medya kuruluşlarında bu yönde talimat ve aksı durumlarda yapılacak cezalandırmalar yapılmaktadır.
Sahur vaktinde ise ışığı yanan evlere baskın düzenleniyor. Çinli ve işbirlikçi ajanların ihbarı üzerine evlerde iftar veya Sahur yapıldığına dair gelen ihbarları anında değerlendiren zorba ve baskıcı rejim halkı sorgusuz ve sualsiz gözaltına alarak aylarca karakol ve hapishanelerde hukuksuz bir şekilde tutmaktadır.
Devlete ait daire ve fabrikalarla Çinli iş adamlarına ait iş yerlerinde ve okullarda sabah işe başlarken özellikle Uygurlu Müslümanlar zorla su içmeye zorlanıyor. Öğle yemeğinin topluca yenilmesinin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlarda devlet eliyle ve zulüm kanunlarıyla alkol alınması zorunlu hale getirildi. Uygulama Doğu Türkistan (Uygur Özerk) bölgesinde ramazan ayı boyunca uygulanıyor.
Ayrıca bazı ana cadde ve yol kavşaklarında kurulan yemek stantlarından zorunlu olarak Uygur Müslüman halkın yemek yemesi sağlanıyor. Çin’de sokaklarda bedava yemek etkinliği sadece Doğu Türkistan Özerk Bölgesinde yapılıyor olması durumun vahametini ortaya koymaktadır.
Aksı davranan kişiler anında cezalandırılıyor. Geçtiğimiz yıl oruç tutuğu tespit edilen onlarca Müslüman Uygurlu kurşuna dizildi. Delil olmadan oruç tuttuğundan şüphelenilen onlarca kişi de haksız ve hukuksuz olarak hapishanelerde tutuldu. Yapılan işkence sonucu sakat kalanların yanında gözaltındayken kaybolan 35 Uygur Müslümanın nerede olduğunu Çin hala açıklayamadı.
Provokatörlük değil doğru haber veriyoruz
Bu zulüm ve işkence yöntemiyle halkı bölgeden kaçırmak, yerlerine Çinli çapulcuları yerleştirmek isteyen Çin yönetimi İslam’a ve Müslümanlara yönelik uyguladığısistematik işkenceyi gizlemek için medyayı kullanarak algı operasyonu yürütmektedir. Doğu Türkistan’a özgür basın mensuplarının girişi yasak olduğundan, komünist rejimin sıkı denetimi nedeniyle sosyal medya üzerinden de yayın yapılması engelleniyor.
Bir şekilde gündeme getirilen zulüm ve işkence haberlerini de yalanlama yoluna giden Çin yönetimi bizim gibi bu konuda yazı yazanları “provokatör” olarak niteliyor. Oysa biz bu haberleri bizzat zulmü yaşayan kişilerden alarak doğru olarak aktarıyoruz.
Oruç yasağının olmadığını ispat etme gayretinde olan Çin rejimi ülkede bulunan Hui ve diğer Müslümanların iftar hazırlıklarını ile oruç açmalarını görsel ve yazılımedyada görünecek şekilde vermeleri göz boyamaktan başka bir şey olmadığını belirtmeliyim. Hui ve diğer bölgelerde bireysel olarak Müslümanlara yönelik oruç tutmaması yönünde Doğu Türkistan’daki gibi bir baskı yoktur. Bu sevindirici bir gelişmedir. Ancak yine de devlet daire ve fabrikalarında yemeklerin ramazan ayındatopluca yenilmesi mecburi tutulduğu bilinmektedir.
Devlet Hui Müslümanlarının bir kısmını kendine yakın görerek, hatta sözde bazı Müftülerin Komünist Parti üyesi olduğunu biliyorum. Böyle bir Müftü ile içki konusunda tartışmıştım. “Bel’am” olarak nitelediğim bu kişi ısrarla şarabın içilebileceğini iddia ediyordu. Etraftaki Müslümanların yardımıyla oradan uzaklaştırılıp tutuklanmaktan son anda kurtulmuştum.
Bir taraftan Hui Müslümanlarının ramazan ayı etkinliklerini kamuoyu ile paylaşıyor bir yandan da “Çin’de Müslüman Şehir projesi” adı altında yeni bir yapılanmanın duyurusunu tam da ramazan ayında ve Doğu Türkistan’da “orucun yasaklandığı” haberlerinin yayınlandığı zaman diliminde duyuruyor. Aslında kendi açısından güzel bir zamanlama. Ancak insanlık adına utanç verici ve hilekar bir davranış olarak tarihteki yerini alacak.
Hui Müslüman kardeşlerimize nispeten kolaylık sağlanıyor
İslam ve Arap dünyasıyla arasını iyi tutmaya çalışan ve Uygur Müslümanlarına uyguladığı zulmü unutturmak ve ötelemek için propagandanın gücüyle olumsuz havayı olumluya ve ekonomik ranta çevirmeyi başardı. 2012 yılından beri “Hui Kültür Parkı” adıyla yürürlüğe koymak istediği projeyi değişik isim ve zamanlarda gündeme getiren Çin, bu sayede Müslümanları ülkenin batısındaki eyaletlere özellikle Ningxia bölgesine çekmeye çalışıyor. Söz konusu proje ve yeni oluşturulacakşehir 2020 yılında tamamlanacak.
Her ne kadar ekonomik sebeplerden dolayı böyle bir proje geliştirmesi takdir edilecek bir konu ise de Doğu Türkistan, kendi deyimleriyle Sincan bölgesinde Müslümanlara yönelik uyguladığı baskı, zulüm, ötekileştirmek, asimilasyon, katliam ve tüm hukuksuzluklar asla kabul edilemez.
Çin’i, iki yüzlülüğü bir kenara bırakmasını, Doğu Türkistan’daki Uygur ve diğer etnik gruplardaki kardeşlerimize ve ülkedeki Müslümanlara tam anlamıyla dini ve milli hürriyetlerini vermeye davet ediyorum.
Kaynak : Timetürkcom.tr 13.06.2916 (https//:twitter.com/aslanbalci1)
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale AnalizBENZER HABERLER