Son Dakika
Ahmet Türk (ahmetturk@gazetevahdet.com )
Fazla değil daha yeni, bilhassa Ramazan ayında artan acılarını dertlerini ve mazlumiyetlerini paylaşmaya çalıştığımız, her platformda tepki gösterdiğimiz Uygur Türkleri için böyle bir demeç verilebileceğine kimse ihtimal vermedi ilk etapta… İlk önce “haberin kaynağına bakalım, yalan haber olmasın” tavrına girilip beklendi! Hele beyan sahibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olunca, bilhassa Adalet ve Kalkınma Partisi tabanı ve seçmenlerinin hiç inanası gelmedi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat uçakta yanında taşıdığı akredite gazetecilere de aynı beyanlarda bulununca artık herkes inandı!
Ondan sonrası malum süreç… “Doğu Türkistanlı mazlumların Erdoğan Hasreti Bitiyor!” manşetli haberler giren siyasi iktidara yakın medya birden “duymadım-görmedim-bilmiyorum” moduna girdi! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin Çin’le ilişkilere her zaman ‘stratejik bir perspektiften’ yaklaştığı ve Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunarak Doğu Türkistan’da ‘terör faaliyetleri’ yürüten Doğu Türkistan İslami Hareketi’ne de karşı oldukları…” şeklindeki demeçlerine yer vermedi! Öyle ki herkes başını kuma gömdü! Eskiden bu tip durumlarda üç beş kişi çıkar, farklı tevil ve gerekçelerle ortalığı toparlamaya çalışırdı, o bile olmadı!
Oysa verilen bu demeci, CHP lideri veya Erdoğan’ın “…Sen hiç o Uygur Türkleri’nin olduğu yere gittin mi? sorusunu sorduğu MHP lideri verseydi, gök kubbeyi başlarına indirirlerdi!
Peki, mevcut onca ticaret hacmine, askeri-istihbari teknolojik alışveriş ve işbirliğine rağmen denge politikası gütmeyip İsrail’e “one minute” çeken Erdoğan, aynı tavrını Çin’de sergilemedi! Oysa toprakları işgal edilen ve özgürlük mücadelesi veren Uygur Türkleri’ni terörist ilan eden Çin gibi; İsrail de Filistinlileri terörist olarak nitelemiyor muydu? Geçmişte diplomatik teamüller umursanmadan “siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz!” şeklinde İsrail’e yapılan atar, niçin Çin’e yapılmadı?
Filistin’in mağduriyeti ve mazlumiyeti için feda edilen “stratejik perspektif” ilkesi, niçin Uygur Türklerinin mağduriyeti ve mazlumiyeti adına feda edilmedi?
Bırakın cinayetleri, işkenceleri ve idamları; 1964’ten bu yana 50’ye yakın nükleer deneme gerçekleştirilen bu Turan topraklarında “sürekli ve planlı” bir zulme maruz kalan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hak ve hukukları adına niçin “dik” durulmadı? Bunları geçtik bari karşı “dik” duruşundan dolayı Çin tebrik edilmeseydi!
Aslında bu gelişmeler o coğrafyayı ve süreci yakından bizim gibi takip edenleri hiç şaşırtmadı! Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan sıfatıyla 2003’te de bir Pekin ziyareti yapmış “Çin’in toprak bütünlüğü konusunda tereddüdümüz yok, saygımız var. “Tek Çin” anlayışını destekliyoruz. Terörizme karşı ortak mücadele etmeliyiz” beyanında bulunmuştu!
Fazla uzatmayalım, hükmümüzü verelim:
1-) Türkiye ile Çin arasında, Uygur Türkleriyle alakalı “Gizli Ajanda” mevcuttur! AKP hükümetleri döneminde de, ANAP döneminde olduğu gibi, 2003 yılında imzalanan Çin tarafından “terörist” olarak nitelenen Doğu Türkistanlılarla alakalı vatandaşlık kabulleri ve iadelerle alakalı ayrıntıları içeren “Terörle Mücadele Anlaşması” başlığı altında ‘sekiz maddelik gizli bir genelge”nin olduğu iddia edilmektedir. Zamanı gelince tıpkı 1998 yılındaki genelge gibi bunun da deşifre edileceğini düşünüyorum!
2-) “Devletlerarası diplomasi duygusallık kaldırmaz” ilkesi ile “Ey iman edenler, sizden olmayanları (Yahudi ve Hıristiyanları ve işbirlikçi münafıkları) sırdaş (müttefik) edinmeyin…” ilahi ilkesi arasındaki dengeyi tutturamayanlar, Doğu Türkistan’da, varlık mücadelesi veren milyonlarca Uygur Türk’ün üzerinden girdikleri imtihanı kaybetmiştir!
“Dengeler Adına” adlı harika şiirin sahibi olan ve bugün “ultra yandaş” sıfatıyla olan bitene “dengeler adına” sessiz kalan Hakan Albayrak ve onun gibiler, Doğu Türkistan’da varlık mücadelesi veren milyonlarca Müslüman Uygur Türkünün üzerinden girdikleri imtihanı kaybetmiştir!
Dünyada iplerin çoktan koptuğu, 1949 yılından beri “sürekli” zulmün yaşandığı istisnai yerlerden biri olan Doğu Türkistan, bu ümmetin imtihanı olmuştur! Bu imtihanın sonucu şimdiden malumdur; Allah taksiratımızı affetsin!
3-) Devletin duruşu, onu hangi zihniyetin yönettiğine bağlıdır!
Kaynak : GazeteVahdet.com.tr 02.08.2015
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER