logo

trugen jacn

KAZAKİSTANLI UYGUR RESSAM İBRAGİMOV İLE SÖYLEŞİ

 ” RESİM SANATINDA AVRUPA VE ESKİ TÜRK ÜSLUBUNU BİRLEŞTİREREK KENDİ TARZIMI OLUŞTURMAKTIR”

Leğkim BAŞ

Raportaj : Fedai KÜPOĞLU(MSGSÜ. Tarih Bölümü Y.Lisans Öğrencisi)

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen ve sergi açan Uygur  ressam Prof. Lekim İBRAGİMOV ile söyleşi

Kazakistan’ın ünlü Uygur Türkü ressamı Prof. Lekim İbragimov birbirinden güzel resimlerden oluşan sergisiyle arkasında hayranlar bırakarak geçti İstanbul’dan. Sanatçı zerafetinin yanı sıra, mütevazi kişiliğiyle de kalplerimizi fethederek, ayrıldı yanımızdan.

Kazakistan’ın Almatı İli Uygur bölgesinde Malı Dekhan köyünde dünyaya gelen İbragimov, Almatı Nikolay Gogol Sanat Kolejinde 1964-71 yılları arasında ilk sanat eğitimini gördü. Ardından 1971 yılında başladığı, Taşkent Ulusal Kemaleddin Behzad Sanat ve Tasarım Enstitüsü’nü 1977’te tamamladı. 1998’de Paris’teki Sanatçılar Dünya Kongresine delege oldu. 1999’da profesör unvanını alan Lekim İbragimov Özbekistan Sanatçılar Birliği ile Özbekistan Sanatlar Akademisi üyesidir. Ayrıca, Rusya Sanatlar Akademisi’nin şeref üyesi olan ressam 2008 yılında “Özbekistan Milli Sanatçısı” unvanını aldı.

Lekim-1

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bomonti kampüsünde 21.05.2015 tarihinde saat 10.00-17.00 arası gerçekleşen sergisi gezenler tarafından beğeniyle takip edildi. Birbirinden büyüleyici tablolarını teker teker tanıtan İbragimov sanatseverlerin hafızalarımızda derin izler bıraktı.

Türkiye’den ayrılmadan önce Prof. Lekim İbragimov bizim söyleşi teklifimizi büyük bir nezaketle kabul etti ve kendisi çalışmaları ve resim sanatı konularında yönelttiğimiz soruları içtenlikle cevapladı.

İşte Prof. Lekim İbragimov’un sorularımıza verdiği cevaplar:

Sayın İbragimov, Öncelikle benimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim.

Resim yapmaya nasıl başladınız? bu konuda sizi destekleyen oldu mu? Bu konuda nerelerde eğitim aldınız?

Resim yapmak kolay bir iş değildir. 30 yıl boyunca bu konuda eğitim aldım. Almatı’da, Taşkent’te, Baltık ülkelerinde, Ukrayana’da Gürzuf’ta. Elbette yardım aldım. Benim en büyük destekçilerim, annem ve babamdı. Annem beni oku diyerek sürekli teşvik etti. Babam ise maddi olarak sürekli beni destekledi. Resim sanatıyla uğraşmak çok zor bir iştir ve sürekli çalışma gerektirir. İşte bu yüzden bana bu zamanı kazandırmak için hiçbir işte çalışma mecburiyetinde bırakmayarak, maddi olarak beni destekledi. Onların dışında, okul müdürümüzde hep beni desteklemiştir.

Bize biraz kendi resim stilinizden bahseder misiniz?

Ben Rus ve Türk okullarında okudum. Rus sitiliyle burada tanıştım. Yine bu dönemde, Avrupa stilini de öğrenmeye başladım. Ancak benim için en önemlisi Türk stilini öğrenmekti. Bu stilleri öğrenmeye devam ettim. Avrupa sistemi bize nasıl çizersek ne olur, onu öğretir. Buda gelişme ve yükselmenin karşısında bir engeldir. Buna örnek olarak şunu söyleyebilirim. Mesela Avrupalı dışarı çıktığında kar yağıyorsa kış geldi der. Ancak biz Türkler kar yağdığında, her yer bembeyaz olmuş deriz. Farklı görürüz yani. Daha çok kendi yorumumuzu katarız. Bende bu şekilde çalışma yapmak istiyordum. Turfan bölgesine gittim oradaki Eski Türk çizimlerini inceledim. Değişik bölgelerden, Almanya, İngiltere, St. Petersburg vb. yerlerden hoşuma giden değişik çalışmaları satın aldım ve parça parça inceledim. Bu iş çok zordu. Stillerini çok iyi öğrendim. Öğrendiğim Avrupa ve eski Türk stilini birleştirerek kendi stilimi oluşturdum. Bu stilimi de kimse yadırgamadı herkes kabul etti. Avrupalı da kabul etti. Türkler de kabul etti.

Evrensel bir sanat ortaya çıkarmış oldunuz yani.

Evet, dünya tarafından kabul gördü. Yadırganmadı.

Lekim-6

1000 Melek 1 Resim isimli büyük çalışmanız hakkında bizlere bilgi verir misiniz?

Kolay bir iş değildi bu. Dünyanın kabul edeceği bir çalışma yapmak için çok düşündüm. Bir iş yapmam gerekti. Bu iş için 2012 yılına kadar 10 yıl çalıştım. Bu 10 yılın ilk 5 yılında her gittiğim yerde değişik resim çalışmalarını gözlemledim. Yani çalışmam için araştırma yaptım, diyebiliriz. Sonraki 5 yıl boyunca ise çizim çalışmalarıma başladım. Defalarca çizip sildim, çizip sildim, çizip sildim. Sonunda 8 metre eninde, 66 metre uzunluğunda devasa bir eser çıktı ortaya.

İpek yolu, dünyada çok önemli rol oynadı. 1000 Melek 1 Resimde isimli çalışmamda İpek yolundaki zengin kültürü, 1001 gece masalları tadında vermek istedim. Oğlum Murat “herkes kendi meleğini bu tabloda bulur” dedi. Bu Resim gerçekten çok beğenildi. İki önemli ödül aldı. Bütün dünyada haber oldu. Prag’da, St. Petersburg da vs. sergilendi. Devrilmesin diye her ayağına 1 Ton ağırlığında 66 Ton ağırlık koyduk. Biz bu tabloda ailece çalıştık. Eşim, oğullarım ve ben beş yıl boyunca çalıştık. Bu resim bizim ailemizin işi oldu.

Lekim-5

Resimlerinizde sürekli bir Melek Figürü kullanıyorsunuz, acaba bunun sebebi nedir?

Tüm inanışlarda ilahi bir güç olan melekler vardır. İnsanlar yanlarında sürekli melekler olduğuna inanır. Dinimize göre, iki omuzumuzda iki melek devamlı bulunur. Dünyada insanlar, sürekli hayat şartlarından yorulmuşlardır. Günümüzde ekonomik sorunlar, çalışma stresi, global sıkıntılar vs. insanoğlunu ister istemez sıkıntıya sokmaktadır. Tüm bu stres ve sıkıntı içerisinde çoğu zaman insan bir melek bana yardım etse diye içlerinden geçirir ve böyle sıkıntılarından kurtulmak ister. İşte bu, meleklerin sürekli yanımızda olduğunu gösteriyor. Ben eserlerimi Moskova’ya sergilediğimde, insanlar diğer tabloları bırakıp benim eserimin başında toplanmaya başladılar. Bence bunun sebebi de tam olarak bilinç altındaki bu düşünce. İnsanların tabloma baktıkça huzuru bulduklarına inanıyorum.

Dünyada sizi etkileyen, “Bende bir gün onun gibi olacağım” dediğiniz bir ressam var mı?

Aslında yok. Ben her zaman kendim olmak istedim. Sanatta, Türk sanatını dünyaya açtığıma inanıyorum. Avrupa bize kendi sistemini öğretir. Böyle çizersen böyle olur. Ben hayır biz öyle değil, böyle çizeriz diyorum. Türk halklarında büyük bir kültürel zenginlik var. Ancak biz zamanla bunların çoğunun değerini bilmedik ve unuttuk.

Türk Dünyasından çıkmış az sayıdaki ressamdan biri ressam olarak, bu azlığın sebebi sizce ne olabilir?

Türk halklarının tamamı olmasa da, çoğunluğu İslam dinine inanır. İslam dini ise resim yapmayı yasaklar. İslam öncesinde resim çalışmaları önemli boyuttaydı. Ancak İslam dininin kabul edilmesiyle bunun yerini daha çok minyatür sanatı aldı. Yani İslam dini ile birlikte, resim çalışmaları azaldı. Bunun yanı sıra okullarda genellikle Avrupa tarzı eğitim verilmekte, bununda üst düzey bir ressam çıkmasına engel olduğu kanaatindeyim.

Peki sizce, Avrupa tarzı sesim çalışmaları ile Türk tarzı arasındaki farklar nelerdir?

Sürekli gelişme ve yoruma dayalı bir iştir resim yapmak ve yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyar. Avrupa stilinde, ortaya bir nesne koyulur, 10 saat çalışılır onu aynen çizmeniz beklenir. Ancak Türk stilinde o nesneye ressamın kendi yorumunu katması ve nesnenin ressamın iç dünyasındaki yankılarının dışa yansıtılması istenir. Bu yorum katma olayı Avrupa stilinde yoktur.

Resimlerinizin hayranı olarak, sizinle röportaj yapmaktan büyük bir keyif aldığımı belirtiyor ve çok teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ederim.

Etiketler: » »
Share
2106 Kez Görüntülendi.