logo

trugen jacn
30 Mayıs 2015

UZAKLARDAN BİR MEKTUP VAR

Serap AKINCIOĞLU

Geçtiğimiz haftalarda yaklaşık son elli yıldır komünist Çin yönetiminin despot rejimi altında ezilen Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz karşı karşıya kaldıkları sorunları dile getirmek için Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na hitaben bir mektup yayınladılar. Mektubun içeriğine geçmeden önce, yazılı ve sözlü basın tarafından bu mektuba neredeyse hiç yer verilmemesi konusuna değinmek istiyorum.

Örnek olarak bazı sanatçılarımızın özel hayatı ile ilgili devlet büyüklerimize yazdıkları mektuplar aylarca gündemin üst sıralarında yer alırken, bu mektup niçin hak ettiği ilgiyi bulamadı? Komünist Çin yönetimi tarafından eziyet gören, mağdur bırakılan Müslüman Doğu Türkistan halkının yaşadıkları mağduriyeti bir sanatçının özel hayatından daha önemsiz kılan nedir?

Vicdanlı, samimi, milli manevi değerlerimize sadık, fevkalade güzel özelliklere sahip olan halkımız aslında Müslüman kardeşlerinin yardım taleplerine karşı duyarsız kalacak bir yapıda değildir. Ama bazı çevrelerin toplum mühendisliği çalışmaları neticesinde, inançsız, duyarsız, materyalist kesimlerin yetişmeye başladığı da açıktır.

Milletimizi millet yapan değerlerde, ahlaki yapısında, sosyal dokusunda değişiklik yaparak, duygularını yönlendirebilmek, kontrol altında tutabilmek için yapılan çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Toplumun büyük bir kısmı duyarlılık göstermesi gereken sosyal olaylardan çok magazin haberlerine daha ilgi gösterir hale getirildi.

Şimdi kamuoyununda hak ettiği ilgiyi bulamayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin mektubuna yakından bakacak olursak…

Finlandiya Doğu Türkistan Derneği adıyla yayınlanan açık mektupta, Türkiye’den “Doğu Türkistan Davası”na daha yakın ilgi ve yardım talep edildi. Mektupta öne çıkan birkaç istekten bahsetmek istiyorum.

5 Temmuz 2009’da yaşanan Urumçi katliamının ardından binlerce gencin kaybolmasının üzerinden 3 yılı aşkın zaman geçmiş ve bu gençlerden hala bir haber alınamamıştır. Bu gençler hapishanelerde tutuklular mı yoksa öldüler mi? Bu bilgi bile ailelerine verilmemiştir. Ayrıca aileler, eğer evlatları öldülerse cenazelerini almak gibi en doğal haklarından bile mahrum bırakılmıştır. Çin yetkililerine yapılan bu yöndeki başvuru, tehdit ve şantaj yoluyla susturulmuştur.

Bir diğer öne çıkan talep pasaportlarla ilgili. Pasaport almak isteyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz -Çin yönetiminin onları dünyadan izole etme politikası gereği-, pasaport alamamaktadırlar.

Bugün Doğu Türkistan’da etnik bir çatışma körüklenmeye çalışılarak son derece tehlikeli bir oyun oynanmaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman kardeşlerimiz, yaklaşık yarım asırdır zulüm altında yaşam mücadelesi vermektedirler. Ancak bu mücadelelerinde ne olursa olsun hiçbir zaman kargaşadan şiddetten yana olmamışlardır. Uygur Türkleri her zaman güzel ahlaklı tavırlarını sürdürmüşlerdir. Uygur halkı, dürüst, efendi, yatıştırıcı asil bir halktır. Barıştan yana sevgi dolu insanlardır. Böyle güçlü bir mağduriyet karşısında bile haklı taleplerini şiddetle değil uygar, medeni ve Müslümanca bir tavır göstererek mektupla dile getirmeleri bunun en net kanıtıdır.

Peki bu mektup ses getirecek mi, hak ettiği ilgiyi görecek mi, bunu zaman gösterecek. Bakalım ateş yine sadece düştüğü yeri mi yakacak. Acaba insanların ateşin sıcaklığını hissetmeleri için o ateşin kaç metre yakına düşmesi gerekiyor. Doğu Türkistan’ın çok uzak olduğunu düşenler var ise, haberleri olsun uzaklara düşen bu ateş –komünizm belası- bizim içimize düşen ateş ile –komünist PKK terörüyle- aynıdır.

Elbette insanların akın akın İslam dinine girmesi, Kuran ahlakını yaşanması ile şimdilik can çekişen insanlık yeniden küllerinden doğacaktır. Huzur, barış, sevgi dolu günler çok yakında inşaAllah.

 Kaynak : http://www.harunyahya.org/tr/Arkadaslarimizin-Kose-Yazilari/163429/uzaklardan-bir-mektup-var- ( www.serapakincioglu.com)

Etiketler: » » » » »
Share
2650 Kez Görüntülendi.