- Tayland’da 2014’ten beri tutuklu bulunan 48 Uygur Türkü için BM.Mülteciler Komitesi Çin’in baskısı nedeniyle mülteci statüsü vermiyor/veremiyor. Bu tutukluları her hangi bir ülke kendi ülkesine kabul edeceklerini beyan ve garanti etmeleri halinde Tayland veya ilgili ülke ile müzakere etmesi ile ancak bu sorun çözülebilirdi. Geri gönderilen 48 Uygur için şimdiye kadar her hangi bir ülkenin böylesi bir girişimde bulunmamıştır.
- 48 Uygur’un Çin’e her an iade edilebileceği söylentileri aylardır gündemde idi. Bu konuda BM.İnsan Hakları Yüksek Konseyi,Batılı ülkeler veya Türkiye tarafından bu iadenin durdurulması için hir hangi bir temas veya görüşmenin yapıldığına dair bir bilgi yoktur. Yalnız Türkiye merkezli İHH Vakfı’nin bir yetkilisi Tayland’li Müslümanların Dini Önderi nezdinde girişimlerde bulunduğunu açıkladı.Hatta bu İHH Yetkilisi Türkiye’nin girişimi ile Gazze’de esir tutulan 7 Tayland vatandaşının kurtarılrak Tayland’a gönderildiğini buna karşılık Türkiye’nin 48 Uygur’u Çin’e göndermemesini istediğini öne sürdü ve hatta bunların Çin’e gönderilmeyeceğini açıkladı. Bu konuda Türk Hükümeti yetkililerinden her hangı bir açıklama yapıldığını duymadık. Ama sonuç ortada ve 48 Uygur dünyanın gözü önünde ölüme yollandılar.
- 48 Uygur Çin’e teslim edildikten sonra BM. ABD başta batılı ülkeler ve uluslararası İnsan hakları Örgütleri peş peşe açıklamalar yaparak bu insanlık suçu olayı kınayarak sert tepki gösterdiler. İsrail’in Gazze soykırımındaki duyarsızlık Uygurlar konusunda da tekrar edildi. Bana göre BM.Batılı ülkeler ve en önemlisi Türkiye bu 48 Uygur’u sahiplense idi.belki kurtarılabilirdi. Şu anda Doğu Türkistan milli hareketinin önderi konumundaki Almanya Merkezli Dünya Uygur Kurultayı geçtiğimiz şubat ayında Tayland’a giderek yetkilelerle ve bu Ülkedeki Müslüman Liderler görüştüler.Demek ki Uygurlar konusunda Tayland’ı vaz geçirmek mümkün olmadı.Bu olaydaki başarısızlığın tek nedeni BM. Başta demokrasi ve insan haklarını önemsediklerini her fırsatta dillendiren batılı ülkeler ve Türk-İslam devletlerinin Uygurları kendi kaderlerine terk ederek Çin ve Tayland’in insafına bırakmasından terk dolayı olduğunu düşünüyorum. Hiçbir devlet bu konuda ciddi olarak bir tavır ortaya koymamıştır.
- Tayland başta olmak üzere Güneydoğu Asya ülkelerinde önemli Çin diasporası yaşamaktadır. Bu Çinliler bu ülkede doğup büyümelerine rağmen, milli mensubiyetleri sebebiyle ana Vatanları Çin’e sıkı sıkıya bağlıdırlar ve bu ülkelerde Çin’in çıkarlarının bekçiliğini yapmaktadır. Ayrıca,Tayland’in yönetiminde Çin asıllılar en üst düzeyde görevlidirler.2015’te Çin’in 109 Uygur teslim edildiğinde Tayland Başbakanı Çin asıllı idi. Ayrıca,bu ülkede yaşayan Çinliler ekonomik olarak çok güçlü olduğu biliniyor. Bu durumun Uygurların Çin’e teslim edilmesinde önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Son teslim etme olayından sonra Tayland’in Çin’de önemli miktarda kredi aldığı ve yatırımlar yaptığı basına yansımıştır.
- 2015’te Çin yönetimi Bang Kong hava alanına özel Uçak ve resmi ünfırmalı Çinli Polisler getirerek 107 Uygur’un kafalarına siyah torbalar ve ellerini kelepçeleyerek götürdüğünü tüm dünya seyretti.Çin’in Hitler’in Nazi SSlerinin ıperasyonlarını anımsatan bu sahneler tüm dünya’da tepki ile karşılandı ve Tayland yönetimi sert açıklamalarla kınandı.107 Uygur Doğu Türkistan’a götürüldükten sonra hepsi bir den hapsedildiler ve en ağır şekilde cezalandırıldılar.Hatta bazılarının idam edildiklerine dair haberler çıktı.Bu 107 kişinin akibetleri hakkında kesin bilgi yok gibi. Ama bunların bir kısmının idam edildikleri bazılarının ise Toplama Kampları ve Çin hapishanelerindeki kötü şartlar nedeniyle hastalandıkları ve hayatlarını kaybettikleri kesin.Diğerleri ise uzun yıllık hapes cezalarını çekiyorlar.Çin bu kişiler konusunda hiçbir açıklama yapmıyor.Yabancı Ajansların sorularını de cevapsız bırakıyor.
- 27 Şubat’ta Çin dünyanın lanetinden ve tepkisinden bir az olsun ders almış olmalı ki 2015’teki gibi yapmadı. Çin polisleri de ortalıkta görünmedi ve Uçuğa bindirildikten sonra direk Kaşgar kentine götürdü.Bazılarının aileleri ile Hava alanında görüştürüldüklerine dair bazı görüntüleri yayınladılar. Resmi açıklamalarda ( ki bunlara inanmak asla mümkün değildir) kendilerinin adil şekilde yargılanacaklarını ve Uygur işlere yerleştirileceklerini önü sürüyorlar. Doğu Türkistan ile haberleşme ve karşılıklı ziyaretler 2017’den beri yasak.Bu ülkede ne olup bittiğini Çin’in resmi açıklamalarından başka biylgi almak mümkün değil.
- Tayland’ın Çin’e teslim ettiği 48 Uygur’un akibeti Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlardan farklı olmayacamktır bence,Hatta onların durumundan daha kötü olması çok muhtemeldir.Çünkü,bu Uygurlar Çin’in baskı ve zulmünden her şeyi göze alarak Tayland’a kaçmıştır.Şimdi ise Tayland’tan bunları zorla geri almaktadır. Çin yönetimlerinin geleneksel bilincinde Farklılıklar Çin için tehlike ve tehdittir.Bunlara da aynı farklı gözle bakacaklardır.
- Türk İslam ülkelerinin Doğu Türkistan konusundaki tutumu yöz kızartıcı ve utanç vericidir.Bu ülkeler başta özellikle İslam İşbirliği örgütü BM.başta tüm uluslar arası platformlarda Çin’in yanında oy kulanmış ve Çin’in Uygur soykırımını desteklemiştir.Özellikle Pakistan ve Türkistan Cumhuriyetleri Uygur soykımında Çin’in en büyük ve önemli destekçisidir.
- Türkiye BM.lerde ve uluslar arası formlarda Uygur Türklerine yönelik insan hakları ihlalleri konusunda ve oylamalarda bazen Çin’in karşısında oy kullanıyor. Çoğu zaman ise tarafsız kalarak Çin’e en azından destek vermiyor. Bazen de kendisi özel olarak bu ihlallere diplomatik dille tepki gösteriyor.Ancak, son geri verme olayında hiçbir Hükümet yetkilisi veya STK.nun her hangi bir açıklamasını duymadık. 48 Uygur’un hayatı ve akibeti vicdanı ve insanı olarak hiç dile getirilmedi hatta semt Pazarlarında çöpe atılan meyva ve sebzelerin fakır insanlar tarafından toplanması kadar bile olsa medyada yer almadı.Bu çok üzücü ve düşündürücü bir durum.Türk Devletimiz tarihten beri mazlumların ve mağdurların yanında ve onların yanın olmuştur. Türk devletimizi değerli kılan ve başkalarından ayıran en önemli özellik bence budur. Türkiye Filistin,Gazze ve diğer mazlumlara karşı gösterdiği duyarlılığı Türkçe konuşan Uygur Müslümanlara göstermiyor/gösteremiyor.Bu adil olmayan ayırımıcı ve dışlayıçı bir tavır.Bunu kabul etmek asla mümkün değildir. Türkiye’nin çıkarları ve ali manfaatları için elbette her şey yapılsın. Ama Doğu Türkistan’da etnik soykırımla yok edilmeye çalışılan Müslüman Türklerin seslerinin duyulmaması ve görülmemesini kabul etmek vicdanı ve insanı bir tutum değildir.Bu konuda Türk medyasının büyük bölümü sınıfta kalmıştır.
- Türkiye’nin resmi anlamda Doğu Türkistan ile ilgili bir politikasının olmadığını düşünüyorum. Doğu Türkistan meselesinde bir birini takip eden sistemli bir tavır yok maalesef. 2015 yılına kadar Doğu Türkistan meselesi en üst seviyede gündeme getirildi ve baskı ve zumla gereken tepki gösterildi. Ama o tarihten sonra günden güne gündemden düştü ve adeta Ama Zaman zaman tek tük de olsa Uygur Türklerine sahip çıkıldığına dair verilen sözlere ve demeçlere sevinyoruz, ama bunların arkası gelmiyor. Geçtiğimiz Haziran ayında Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’in Urumçi ziyareti sırasında 80 yaşındaki Uygur Anamazın elini öpmesi ve kendisi ile görüşmesini duygulanarak ve minnet duyarak izledik. Ayrıca “ Kaşgar ve Urumçi Türk İslam Şehirleridir!” söylemi tarihe not düşen çok değerli resmi bir açıklama idi. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
- Doğu Türkistan meselesi Türkiye’de 2000’lı yıllara kadar normal olarak gündeme getirilebiliyordu. Ancak,Ana- sol Koalisyon hükümeti Başbakanı Mesut Yılmaz imzası ile yayınlanan 23.12.1998 tarih ve 36 sayılı gizli Başbakanlık genelgelgesi bir dönüm noktası oldu.Şöyle ki bu genelge ile Doğu Türkistan’in Çin’in Şinjiang Uygur Özerk Bölgesi adı ile Çin’in bir parçası olduğu,Gökbayrak asılmaması,devlet memurlarının Doğu Türkistan ile ilgili toplantılara katılması yasaklanıyordu.Bu genelge büyük sıkıntılara sebep olmuştur. O tarihten sonra 50 yıldır Türkiye merkezli yürütülmekte olan Doğu Türkistan davası Dünya Uygur Kurultayı Almanya’ya taşındı.O tarihten sonra Dünya Uygur Kurultayı adı ile çalışmalarına batı merkezli olarak devam etmektedir.
Doğu Türkistan Konusunda İslam dünyası Sınıfta Kalmıştır
Doğu Türkistan’ın göz yaşını dikikate almadan Allah’in rahmetini bekemek boşunadır. Halak olarak bu konuda duyarlı olmaya çalışıyoruz.Ancak.propaganda çok güçlü ve Doğu Türkisitan’da olanların abartıldığını anlatıyorlar.
…. Sankı her şey güllük gülistanlık da hiç zumüm yokmuş …