Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Ahmet Talha Türkiye’nin iki katı yüzölçümüne sahip Doğu Türkistan’ın bir açık hava hapishanesine çevrildiğini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü : ” Toplama kamplarında esir tutulan Uygur Kardeşlerimiz dört duvar arasında dünyadan koparılmış ve çeşitli işkenceler altında tutulmaktadır. Ya dışarıda kalanlar ?
- Onlar da baskı zulüm ve işkence yaşam mücadelesi vermektedir.
- Kardeş Aile Projesi adı altında Çin rejim elemanları, Uygur Türklerini yatak odasına kadar 24 saat gözetlenmektedir.
- Çin işgal rejimi yapay zeka sistemiyle Uygurlar 7/24 her yerde teknolojik ekipmanlarla onları takip, kontrol ve gözetlemektedir.
- Türk aileler zorla dağıtılarak yok edilmekte ortada kalan çocukları Çocuk Kamplarında Çinli’ ye dönüştürülmektedir.
- Çin Yönetimi Müslüman Türk kızlarımızı tehdit, şantaj ve baskılarla etnik Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanmaktadır.
- Etnik asimilasyon ve kültürel olarak yok etmeye yönelik uygulamalar tüm şiddeti ile sürdürülmektedir.
- BM.İnsan hakları bilgirgesinde yer alan temel insan haklarının uygulanması Çin yönetimince gasbedilerek engellenmektedir.
Bizler insan ve Müslüman Türkler olarak : bize düşen görev öncelikle bu Kardeşlerimizi unutmamak ve daima kendilerinin yanında olduğumuzu haykırmak ve önce dua etmektır. Filistin davamız gibi Doğu Türkistan haklı davamızı da etrafımıza duyurmak. Müslüman kardeşlerimizin çalınan alın teriyle hatta kanıyla üretilen Çin ürünlerini boykot etmek, bunun için de üretim ağımızda Çin’e muhtaç olmayacağımız sistemler geliştirmek boynumuzun borcudur.” şeklinde konuştu.
Kaynak : Anadolu Ajansı(AA) https://www.gazetepusula.net/erzurum-da-dogu-turkistan-icin-sessiz-yuruyus/374251/?fbclid