logo

trugen jacn

ÇİN’İN İŞGALİNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN VE ETNİK SOYKIRIMLA YOK EDİLMEK İSTENEN UYGUR TÜRKLERİ

 Doğan Aktaş

 Doğan AKTAŞ

1949 yılında Çin’de iktidarı ele geçiren Çin Komünist yönetimi  bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetini Stalin’in askeri yardımı ile işgal etmiştir. O tarihten beri Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik insan suçları ile etnik soykırımı ÇKP iktidarının resmi devlet politikası şeklinde uygulamaktadır.  Doğu Türkistan Türklerinin toprakları,toprak reformu,kollektifleştirme(Kömün uygulaması) vb. isimiler altındad zorla   gasbedilmiştir.1950’leri takip eden yıllarda Çin Hükümeti baskıları arttırmış bölgeyi insanlık dışı  Çinlileştirme uygulamasına  başlamıştır. Çin’in yıllarca yapmış olduğu baskılara rağmen milli kimliklerini korumayı başarmış Uygur Türkleri, bugün maalesef bütün dünyanın gözü önünde yok olmaktadır.  Çin,  2017’den itibaren başlattığı toplama kampları uygulamasında  milyonlarca Uygur Türkü’nü  göz altına alarak bu kamplara hapsetmiştir. Evrensel insan hakları Bildirgesine aykırı olarak  temel İnsan haklarının bütünüyle ihlal edildiği Doğu Türkistan’da yapılan uygulamalar en nihayetinde soykırım derecesine ulaşmıştır. Dünyanın birçok ülkesinde  yaşayan Uygur Türkleri bu Çin soykırımı karşısında kamuoyu oluşturmaya çalışmışlar kısmen de olsa  Doğu Türkistan’da yaşanılan olayları dünyanın gündemine taşımayı başarmıştır. ABD ve bazı batılı ülkeler Çin’e tepki göstermişlerdir.
Türk-İslam Dünyası Çin’in Doğu Türkistan’daki Türk  Soykırımına  Gereken Reaksiyonu  Göstermiyor
Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik baskı,zulüm ve soykırım uygulamalarına Batılı ülkelerin aksine İslam ve Türk devletleri gereken toplumsal/siyasi reaksiyonu gösterememiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Çin’in asimilasyon politikasına göstermiş olduğu tepkiler nelerdir? Türk kamuoyunun  Çin’in asimilasyon politikalarına karşı olan tutumu  yeterli değildir.  Çin’in  Uygur bölgesindeki  gizli kitlesel alıkoyma sisteminden binlerce kanıt, fotoğraf ve video görüntüler , İngiliz yayın kuruluşu  BBC’ tarafından  ifşa edilmiştir. Uzun çabalar, araştırmalar  ve doğrulamak için aylarca süren çalışmanın ardından yayımlanan rapor, bölgedeki Uygur Türklerinin  toplu tutuklanmaları ve Toplama Kamplarında esir tutulmaları hakkında önemli yeni ayrıntılar sunuyor. Rapora göre, Çin hükûmeti, 2017’den bu yana  ülke genelinde  inşa edilen kampların sadece eğitim amaçlı olduğu savunurken, yeni yayımlanan belgeler, kampların bir hapishaneden farksız olduğunu gösteriyor. Belgeler, Uygur kimliğinin, kültürünün veya Müslümanlığın neredeyse her türlü tezahürünü hedef alan bir politikaya yönelik en güçlü kanıtlardan bazılarını sunuyor. Belgelerde Ocak-Temmuz 2018 arasında  Çin Polis arşivlerinde mevcut  5 binden fazla Uygur Türkü’nün fotoğrafı yer alıyor. Beraberindeki diğer veriler, bunlardan en az 2 bin 884’ünün gözaltında olduğuna işaret ediyor. Fotoğraflarda, “yeniden eğitim kampında” bulunanlar için, Çin’in uzun zamandır iddia ettiği “istekli öğrenciler” olmadıklarına dair işaretler dikkati çekiyor. “Yeniden eğitim kampı” fotoğraflarından bazılarında, ellerinde copları olan gardiyanlar göze çarpıyor.
Çin  Toplama Kampları ve Diğer İnsanlık dışı baskılarını İnkar Etmeye Devam Ediyor 
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü VangVınbin, BBC’nin gündeme getirdiği iddialarla ilgili soruya verdiği yanıtta, “Bahsettiğiniz, Çin karşıtı güçlerin Çin’i karalamaya yönelik çabalarının son örneğidir. Bunlar eski hilelerin tekrarından ibarettir. Dedikodu ve yalanları yayarak dünyanın vereceği hükmü gölgeleyemezler. Sincan’da istikrar ve refahın olduğu, orada yaşayanların da hayatlarından memnun ve mutlu olduğu gerçeğinin üzerini örtemezler.” ifadelerini kullanmıştır.  
 İslami sembol ve nesneleri bulundurdukları suçlamaları ile  göz altına alınan ve Kamplarda esir olarak tutulan birçok kişi, sadece Müslüman olduklarına dair işaretlerden yola çıkılarak ya da Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeleri ziyaret ettikleri için gözaltı kamplarına  hepsediliyorlar. Fotoğraflar arasında 60 yaşındaki Tacigül Tahir adlı kadının yasa dışı vaaz vermek suçlamasıyla Ekim 2017’de kampa yerleştirildiği bilgisi yer alıyor. Oğlunun alkol veya sigara içmediği için kadının “güçlü dini eğilimlere” sahip olduğu ifadesinin yer aldığı belgede, oğlunun da terör suçlamalarıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı belirtiliyor.Fotoğraflarda en genç olarak gözüken Rahile Ömer’in, 15 yaşında gözaltında olduğu ifade edilirken, 73 yaşındaki Anihan Hamit’in kamptaki en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçtiği bilgisi yer alıyor.Belgeler arasında üst düzey yetkililerin gizli konuşmaları, polis kitapçıkları, personel bilgileri ve 20 binden fazla Uygur Türkü için gözaltı ayrıntıları yer alıyor.

Raporda, polis protokolünde yer alan, kampların tüm bölgelerinde silahlı memurların, gözetleme kulelerinde makineli tüfeklerin ve keskin nişancı tüfeklerinin konumlandırılması bilgisinin, kaçmaya çalışanlar için “vur-öldür” politikasının varlığını açıkladığına işaret ediliyor.

Çin’in Uygur Türklerine Yönelik Sistematik Hak İhlalleri

Türkiye’nin de yer aldığı BM üyesi 43 ülke, 21 Ekim 2021’de New York’ta düzenlenen BM İnsan Hakları Komitesi Toplantısı’nda yaptıkları ortak açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1 milyondan fazla kişinin “yeniden eğitim merkezi” adı verilen siyasi kamplarda alıkonulduğundan, işkence, kötü muamele, insanlık dışı ve aşağılayıcı cezalandırma, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddet ve çocukları ailelerinden ayırma gibi yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerine maruz kalmasından duydukları endişeyi dile getirmişti. Açıklamada, bölgede din ve inanç özgürlüğü ile seyahat, toplantı ve ifade özgürlükleri üzerinde kısıtlamalar bulunduğu ve yaygın kullanılan elektronik izleme teknolojilerinin orantısız şekilde Uygurları ve diğer azınlık mensuplarını hedef aldığı belirtilmişti.Pekin yönetiminin hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarını koruma konusundaki ulusal ve uluslararası yükümlülüklerine uyması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Çin’e, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve ofisi de dahil bağımsız gözlemcilere Sincan’a hızlı, anlamlı ve serbest erişim sağlama çağrısı yapıyoruz.” ifadeleri yer almıştı.Çin, Sincan’da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermezken kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermiştir. Çin’in Uygur bölgesinde Uyguladığı Baskı ve zulüm uygulamalarından bazıları şunlardır ;Köle/İşçi Olarak Zorla Çalıştırma :   Çin yönetimi çok sayıda Uygur Türkü’nün  üretim tesisleri ve  fabrikalarda zorla  Köle/İşçi olarak çalıştırmaktadır. Bölgedeki bazı işletmeler, zorla çalıştırma yoluyla üretim yapıldığına dair iddiaların hedefi olmuştu. ABD Kongresi, Aralık 2021’de Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türkleri ile diğer etnik ve dinî azınlıkların zorla çalıştırılması yoluyla ürettiği malların ABD’ye ithalatının yasaklanmasını öngören yasayı kabul etmişti. Washington yönetimi, iddialara konu olan işletmelere ve onlarla çalışan şirketlere yaptırım kararları almıştı. Pekin yönetiminin sözcüleri ise zorla çalıştırma iddialarını da “Çin-karşıtı güçler tarafından uydurulmuş yalanlar” olarak nitelemiş; ülkedeki insan hakları durumunun gerçeğe aykırı olarak karalanmaya çalışıldığını savunmuştu. Çin’in Uygur Türklerine yönelik zulmü artarak devam ediyor. Çin hükümeti, Müslüman nüfusu azaltmak için Uygur Türklerine yönelik doğum kontrolü baskısını genişletiyor. AP haber ajansının bir araştırmasına göre, Pekin yönetimi Uygur Türkleri ve diğer azınlıkların doğum oranlarını düşürmek için sert tedbirler alıyor. Araştırmada, daha önce de gündeme gelen doğum kontrolü baskısının şuanda daha yaygın ve sistematik olduğu belirtiliyor.

Toplu Gözaltılar ve   Toplama Kampları Uygulaması  

Ulaşılan  belgeler ve resmi Çin  istatistiklerine, eski tutukluların ve eski bir gözaltı kampı eğitmeninin açıklamalarına dayandırılan araştırmaya göre uzmanlar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde (Doğu Türkistan) son  2017’den beri   devam eden  Toplama Kampları uygulamaları, ile bu kamplarda tutulan Uygur kadınlarına yönelik  zorla kısırlaştırma ve doğum  yasağı  baskısını “demografik soykırım” olarak adlandırıyor. Buna göre Çin hükümeti, azınlık kadınları düzenli olarak hamilelik kontrollerine tabi tutuyor ve yüz binlercesini gebeliği önleyici haplar kullanmaya ya da diğer yöntemleri uygulamaya zorluyor.. Araştırmada, nüfus kontrolüne uymayanların ise kitlesel gözaltı kampına gönderilmekle tehdit edildiği ifade ediliyor.

Doğum Oranı % 60 Oranında düşmüştür

Çin  genelinde  kısırlaştırma ve gebelik önleyici uygulamalarda büyük düşüş yaşanırken,  Uygur bölgesinde  keskin bir artış meydana geldi. Hükümet verilerine göre Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Hoten ve Kaşgar kentlerinde, 2015 – 2018 yılları arasında doğum oranlarında yüzde 60’tan fazla düşüş yaşandı. Uygur  bölgesi genelinde de doğum oranları düşmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yılda ise  doğum oranlarında yaklaşık yüzde 24 düşüş yaşanırken, ülke genelinde bu oran yalnızca yüzde 4.2 olarak kayıtlara geçti. ABD Dışişleri Bakanlığının raporuna göre, Doğu Türkistan genelindeki toplama kamplarında Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk azınlıklara mensup 3 milyon civarında Müslüman bulunuyor. Uygur Türklerine zulmünden dolayı uluslararası toplumun tepki gösterdiği Çin hükümeti, toplama kamplarını “aşırılıkçılığı” ortadan kaldıran ve insanlara yeni beceriler kazandıran “Mesleki eğitim kampı olarak” adlandırıp tüm suçlamaları reddediyor. İnsanlık, 21. yüzyılda hâlâ ırkçılıkla karşı karşıya bulunmaktadır. İnsanlar dinleri, ten renkleri ve kıyafetleri nedeniyle  baskı görüyor ve katlediliyor. Sunun için işkence görüyor veya ayırımcılığa tabi tutuluyor.  Çin’in bu insanlık dışı baskı ve zulümleri insanlığın vicdanında yeterli olmasa da karşılığını buluyor. Bu tepki günden güne artarak  z insanların dikkatini çekiyor ve gündem oluyor

Çin’in Uygurlara Baskı ve Zulmetmesinin Nedenleri 

Uygurların zulüm görmelerinin sebebi anadillerini konuşmak ve dini ritüellerini yaşadıkları yerde yerine getirmek istemeleridir.Çin hükümeti buna karşı olduğundan dolayı 3 milyondan fazla Uygur Türkü Müslümanı “Yeniden eğitim kampı” diye adlandırdıkları kampa zorla hapsetmiştir. Euronews’de yayınlanan bir rapora göre; Çin’in 1949’dan beri egemen olduğu Doğu Türkistan’ın kırsal bölgelerinde birçok inşaat gerçekleşmiştir.Uydu görüntüleri Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve yüz binlerce Uygur Türkünün tutulduğu toplama kamplarının geçen yıl üç kat büyüdüğünü ortaya koyuyor.Toplama kamplarında domuz eti yemeye, alkollü içki içmeye ve Müslüman olduklarını reddetmeye zorlanıyorlar. Sızan dokümanlar, tutukluların çeşitli haplar almaya ve enjeksiyon yaptırmaya zorlandıklarını gösteriyor. Bu şekilde, bir takım tıbbi deneyler, organ toplama ve sterilizasyon prosedürlerinde kullanılıyorlar. Propaganda şarkılarını ezberlemeye ve işlemedikleri günahları itiraf etmeye zorlanıyorlar.Çin hükümeti Uygur çocuklarını Çince konuşulan yetimhanelere gönderiyor…Uygur kadınlarını (Kocaları “Yeniden Eğitim Kampı”nda tutulan kadınlar da dahil olmak üzere) Çinli erkeklerle evlenmeye zorluyor ve yaşlı çiftler için de hükümet tarafından evlerine Çinli insanlar birlikte yaşamaları (birlikte yemek yemeleri, birlikte uyumaları…) için gönderiliyor. Müslüman kadınların, 45 yaşını doldurmadıkça türban (eşarp) takmaları yasak. Yabancı bir dil konuşmak yasak. Helal gıda bulunmuyor. Her evde domuz eti ve alkol bulundurmak zorunlu tutuluyor. Yüz tanıma sistemleriyle camilerin yanından geçenleri tanıyor ve cezalandırıyorlar. Ek olarak bazı zorunluluklar ise erkeklerin sakal bırakamayacakları, kadınların uzun kıyafetler giymeyecekleri ve insanların düğünlerde alkol kullanmaları gerektiğidir.

Çin’in Bu Baskı ve Zulüm Uygulamalarından Amacı Nedir ? 

Çin yönetimi Doğu Türkiistan’da ve merkezi Çin’de meydana gelen kişisel terör olaylarını bahane ederek  2014’te  “Terörizme karşı popüler mücadele ” adı ile  yeni süreç başlatmıştır. Bu uygulamalar 05 Temmuz 2009 Urumçi katliamından sonra  ise  tam bir  ÇKP devlet  terörü halini almıştır. Çin’in işgalindeki Ülkesindeki baskı ve  zulmünden kaçan bir Uygur Türkü, Çin hükümetinin amaçladığı şeyi şu cümle ile açıklamıştır: “Çin yönetimi bizim bin Çinli gibi  yaşamamızı, bunu kabul etmez ise  bu dünyadan  yok olmamızı istiyor.”

KAYNAK : https://www.kocaelihakimiyet.com/makale/13034924/dogan-aktas/cin-iskencesi-uygur-turklerine-uygulanan-soykirimcinde-zulum-goren-uygur-türkleri
Share
217 Kez Görüntülendi.