Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), müfredatta ve ders kitaplarında Orta Asya yerine Türkistan kelimesinin kullanılmasına karar verdi. Bilimsel gerçekler açısından yerinde ve doğru olan bu kararın, uygulama aşamasında yine tarihi, bilimsel hatta insan hakları açısından korkunç bir yanlış ortaya çıktı. Geçen süre içinde karşı eleştiriler ve uyarılar yapılmasına rağmen gerekli düzeltme yapılmadı. MEB, Türkistan kavramından beş Türk cumhuriyeti Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ı anlamakta, öğretmekte, dolayısıyla Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı soykırıma bir anlamda selam durarak burasının Türkistan dışında Çinlilerin ülkesi olduğunu îmâ etmektedir.
Tarihi gerçekleri saptırırken isim ve kavramlarla oynayarak algı operasyonları yapmak sömürgecilerin önemli stratejilerindendir. Hatta günümüz Çin yönetimi, resmi ismi Sincan Uygur Özerk Bölgesi olan Doğu Türkistan’da Türk, Türkistan yanında Uygur kelimesinin de kullanılmasını yasaklamıştır. Çin’e gidenler Pekin, Şanghay gibi şehirlerde Uygur veya Doğu Türkistan ismiyle başlayan lokantalar görebilirler. Gerçek Doğu Türkistanlıların, işyerlerine bu tür isimler vermeleri terör suçu kabul edilmektedir. Bu isimleri rahatlıkla kullananlar ise Çin yönetimi kontrolünde yetiştirilen çakma Uygurlar olup görünüşte geleneksel Uygur giysileri içinde Doğu Türkistan yemekleri servis ederler. Bir taraftan Doğu Türkistan ile ilgili istihbarat faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan burası Uygur lokantası diye gelenlere domuz eti yedirirler.
Tarihte Türkistan diye bir devlet kurulmadığı halde bu bölgenin adı bütün kaynaklarda Türkistan diye geçmektedir. 20. yüzyıla kadar Rus ve İngiliz Türkologlar dahil bütün Oryantalistler bu bölge için Türkistan terimini kullanmaktadır.
Mesela Biçurin (1777-1853) şöyle der: Hazar Denizi ile Kûh-ı Nûr dağları arasında bir millet yaşar. Bunlar Türkçe konuşurlar ve İslâm dinine inanırlar. Bu insanlar kendilerini Türk olarak takdim ederler ve onların ülkesi Türkistan diye anılır.”
Barthold, Vambery gibi yakın dönem Türkologlar da benzer tanımlar vermiştir. Orta Asya isimlendirmesinin izini sürerken New York Üniversitesi kütüphanesinde Ana Britannica’nın bütün eski baskılarını inceledim. 1913’e kadarki baskılarda hep Türkistan kullanıldığı halde bu tarihten sonra Orta Asya olmuştur. Yani batının bu coğrafya stratejilerinin genel adı “Büyük Oyun”un sahnelendiği dönemde İngilizler de Türkistan’ı Orta Asya yapmışlardır.
Rus Çarlığı’nın Türkistan hanlıkları olarak bilinen Buhara, Hive, Hokand hanlıklarının işgalinden sonra Kaşgar Hanlığı da İngiltere’nin desteği/yönlendirmesiyle Çin kontrolüne geçmiştir. Bu yıllardan itibaren Çin işgali altındaki bölgeye Doğu Türkistan, Çarlık hakimiyetindeki kısma Batı Türkistan denmesi, literatürde gittikçe yaygınlaşmıştır. Hemen bütün kaynaklar, batıda Hazar, doğuda günümüz Çin haritasının ortasındaki Taklamakan ve Gobi çölleri, kuzeyde Sibirya, güneyde Himalaya dağları arasındaki bölgenin Türkistan olduğunu yazar. Bununla beraber siyasi birim olarak ilk defa Rus işgalinden sonra Türkistan Vilayeti ihdas edilmiş, daha sonra bu ismin kullanılması yasaklanmıştır.
Coğrafi ve etnik anlamıyla Türkistan, belirtilen beş Türk cumhuriyeti yanında İran’ın Horasan bölgesiyle Afganistan’ın kuzey şehirleri yanında Doğu Türkistan’da Taklamakan (terk-i vatandan gelir) Çölü’nü içermektedir. Taklamakan, Doğu Türkistan sınırları içinde büyük bir çöldür. Bu devâsâ çöl çevresinde yer alan Tarım havzasındaki Turfan, Hotan, Kaçar Türk kentleridir. Diğer kentlerden bazıları Aksu, Yarkent, Gulca, Çöçek, Altay, Karamay olup Anadolu’daki yer isimlerinden farksızdır. Mevcut Çin haritasının ortasından Kırgızistan, Kazakistan’a uzanan bu bölgenin yakın zamana kadar nüfusunun tamamı başta Uygurlar ve Kazaklar olmak üzere Türklerden oluşmaktaydı. Önceki Çin egemenlik dönemlerinde dahi Han (Çinli) nüfusu %10’u bulmamıştı. Günümüzde ise şehirlerde kurulan modern sitelere trenler her gün binlerce Çinli taşımakta, bölge Çinlileştirilmektedir. Aynı süreçte Türkiye’nin yaklaşık dört katı büyüklükteki Doğu Türkistan’ın hemen her kentinde kurulan işkence kamplarında erkekler ve kadınlar yok edilmekte, kadınlardan tecavüzle doğurtulan çocuklar Çinli olarak yetiştirilmektedir.
Bugün Doğu Türkistan’da sadece Türk veya Türkistan ismi değil aynı zamanda çocuklara Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet isimlerini koymak da terörist faaliyet olarak cezalandırılmakta, bu suçlardan kampa alınmaktadırlar. On yıldan fazla bir süredir Doğu Türkistan’dan öğrenci gelememekte, daha önce Türkiye’ye gelenler gidememekte, gidenler ise doğrudan kampa alınarak yok edilmektedir.
Günümüzde, Türkiye’de geniş bir Doğu Türkistan kökenli vatandaş kitlemiz yaşamakta olup onların akrabaları halen kamplarda yok olmakta, daha doğrusu yıllardır haber alınamamaktadır. Yüzbinlerce vatandaşımız farklı vakıf, dernek vb. sivil toplum kuruluşları halinde örgütlenmiş olup gelişmeleri güvenilir kaynaklardan takip etmekte, işkence, tecavüz ve organ ticareti kuruluşları pazarında yok edilen yakınlarını kurtarmak için çırpınmaktadırlar. Bu kapsamda oldukça zengin akademik çalışmalar yapmakta ve yayınlamaktadırlar. Bu yayınların temel kaynağını Çin resmi belgeleri oluşturmaktadır. Yakın tarihin en vahşi ve sistematik soykırımını uygulayan Çin yönetimine karşı batılı ülkeler birçok girişimde bulunduğu halde Türkiye sesini çıkarmamakta, hatta gösterdiği ticari kolaylıklar sayesinde birçok sektör Çin mallarının istilasına uğrarken bazı alanlarda yerli sanayi ve üretim yok edilmektedir.
ABD veya Avrupa emperyalizmine karşı ekonomide Çin istilasına, siyasette soydaşlarımıza karşı soykırıma sessiz kalarak bir anlamda destek olmanın gerekli bir strateji olduğunun iktisadi veya hukuki izahı hiçbir şekilde mümkün değildir. MEB’nın son müfredat değişikliği ise, soykırım ile yok edilmek istenen bu Türk varlığını, bu coğrafyada asırların mirası İslam kültür ve medeniyetini yok sayarak Çin zulmünü paraf etmektedir.
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan, Türkistan cumhuriyetleridir. Fakat Türkistan, bu cumhuriyetlerden ibaret değildir. Türkistan haritasında Doğu Türkistan ile birlikte Horasan ve Kuzey Afganistan’ın da yer alması coğrafya biliminin gereği olup uluslararası hukuk açısından sorun teşkil etmez. Belki Çin’in soykırımcı politikalarına payanda durumundaki yalanlarını zedelemiş olur.
https://www.oncevatan.com.tr/milli-egitim-bakanliginin-dogu-turkistan-ayibi