logo

trugen jacn

ÇKP EMPERYALIZMININ KANLI YÜZÜ : 05 NİSAN 1990 DOĞU TÜRKİSTAN/BARIN KATLİAMI

barin2.jpg
YÜCEL TANAY
Barın katliamı , ÇKP emperyalizminin   işgalindeki Doğu Türkistan’da işlediği  insanlık ve etnik soykırım cinayetleri ile   kanlı sömürge tarihinin kanlı yüzünün ortaya koyan bir vahşı katliam olarak tarihe geçmiştir. Şanlı Barın direnişi aynı zamanda 20.yüz yılda Doğu Türkistan Türklerinin Çin  emperyalizmi ile  ÇKP sömürgeciliğine karşı özgürlük ateşini yakan  önemli  bir evresidir.
Barın  direnişi  Doğu Türkistan Türklerine soykırımın en acısıdır, şiddetlisidir Barın olayı demir kale içinde yaşayan Türkler 40 yıl kölelik fikri aşılanan Doğu Türkistan özgür olmak için bağımsızlık elde etmek amacıyla canlarını vererek şehit düşmüşlerdir.
Çinlilerde insanlık duygusunun yok olduğundan dolayı her türlü işkence, baskıyı Türklere karşı uygulamaktadırlar.
Barın, Doğu Türkistan’daki binlerce Uygur köyünden yükselen milli şuur mücadelesi olmakla beraberce, birlikte Doğu Türkistan Türklerinin uzun yıllardan içindeki özgür sesinin tüm dünya yayılmasıdır ve görmüş oldukları baskıların, işkencelerin tek bir yanıdır.
Doğu Türkistan Türklerinin Barın olayı özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmak için yapılan bir bağımsızlık hareketi bütün dünyaya duyurmak amacıyla milli bir hareketidir.
Barının kahraman şehitleri Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı uğruna kanlarını vererek, şehit düşmüşlerdir önde gelen, kahraman Zeydun Yusuf ve onun silah dava arkadaşları din, vatan ve millet uğrunda büyük güce sahip olan Çinliler gibi, acımasız düşmanla savaşarak, kanlarını, canlarını vererek şehit olarak Doğu Türkistan bağımsızlık hareketinin Ölümsüz kahramanları oldular.
1949 yılında işgalci komünist Çin ordusunun komutanlığında bulunan Kızıl komünist Wang Zhen Doğu Türkistan Türklerine karşı yapmış olduğu zulmün işkencenin benzeri görülmeyerek,
Çin Komünist ordusu Doğu Türkistan’a girmeden Doğu Türkistan Türklerine cezalandırarak, türlü silah araçlarla öldürmekteydi.
Çinliler öte yandan Türklerden korkarak yapılan her harekete karşı önlem alarak Türklerinin uyanmasından, ayaklanmasından nasıl olursa iyice ne yapacağını düşünmekteydi.
Çin yönetimini daha fazla korkudan Türklerin mücadelesi ve ağır silahlarla 40 bin kişilik Doğu Türkistan ordusun var oluşu yönetimi Doğu Türkistan’a karşı bir baskı kullandığı zaman milli ordu sessiz kalmayacağını iyice bilmektedirler.
Çinliler Türk milletini yok etmek amacıyla, milli orduyu kendi güçleri içine almayı katmayı düşünerek, tamamen kontrol altına aldıktan sonra komünist Çinlilerin tam olarak düşmanlıkları yansıyacak, onlara inanmak çok zordur, nasıl olursa bu milletin mutlu olmasına gençlerin aydınların ve tüm Türklerinin üstüne düşen önemli görevleri örgütlenerek bir güç halına gelmekle haklarını korumalıdırlar,
Artık birlikte çalışmalıdırlar.
1959 tarihinden siyasi komplo baskılar yüzünden millet içinden aydın lider çalışkanlar dava adamlarının birçoğu yok edilerek, bir bölüm milliyetçi milli dava sahipleri yurdundan toprağından uzak hapishanelere atılarak çok sayıda Türkler başka ülkelerde yaşamaya zorlanmışlardır.
Doğu Türkistan’ da bu milletin kahraman yiğit dava adamları vatanın gururunu, onurunu, töresini üslenen Türkler tüm güçleri ile aydın kalemleri ile haklarını savunmaktadırlar, öyle zan ederek bir gün düşünen Çinler Türkler tamamen yok edilecek, umutta olarak katliamlarını, soykırımını sürdürmekteydiler.
Ama iyice bildi ki Çin işgal yönetimi hiçbir rejim büyük devletler, uygarlık kuran Türk milletini yok edemez yıldıramazdır.
Kıyıcı Komünist Çinliler Türk milletine karşı reva gördüğü işkence zulüm, katliamlar tam dünyanın yüzü önünde korkmadan ve hiçbir insan hakları, BM, af örgütü ses çıkarmadan hiçbirini çekinmeden yapmıştır, sinsi politikasını sürdürmüştür.
1959-yılından Türklere karşı başlayan, işkence baskılar, Türkleri kendi yurtlarından, topraklarından uzaklaştırılarak, Çinliler tarafından tüm Türk bölgeleri işgal edilerek Çinliler Türklerin yerlerine, topraklarına yerleşerek, akın, akın Çinliler Türklerin ekin, yiyeceklerini tahılını ve evlerini yağmalayarak Çin’e götürüldüler, yüz binlerce Türk insanımız açlıktan, susuzluktan öldüler, parçalandılar insanlık dışı işkenceye maruz kaldılar, binlerce Türklerin gömülmeye sırası gelmeyen ceset dağlarda, tarlalarda kargalara, hayvanatlara yem olmuştur.
1962 tarihinde acımasız işkence her türlü zülüm uygulanan soykırımda yalnız Bay ilçesinde 20 bin insan açlıktan, susuzluktan karşı işkenceden öldüler.
Kıyıcı Çin diktatörü bu işkence, baskıya rağmen kan emmeye yetmeyerek gibi, Türk milletimize acı baskısı daha artacak günde gençleri, yaşlıları 18 saat çalıştırmaya başladılar, İslam dinimize Türk milletimize, örf ve adetlerimize, gelenek, görenek kutsal büyük tarihimize açıkça kötü sözler söyleyerek, hakaret etmeye başladılar.
Türk şehirlerinde bulunan milletimizi işkence zorlukla köylere göndererek, tüm Türk şehirlerine yeni Çin göçmenleri yerleştirmeye kalkarak, acımasız politikasını tüm Türk topraklarında yürütmekteydi.
Türkler tarafından 1944. Yılında kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyetinden, Çinliler kıyarak, yürekleri yanmadan merhamet bilmeden intikam ederek, birçok Türkleri öldürmekle sürgün etmişlerdir.
Türklerin Boş kalan şehirler, köyleri, yaylaları, evleri, tüm varlıkları Çin göçmenlerinin arasında paylaştırılmıştı.
Milli gururumuzu, Türk milletimizi yok etmek için milli varlığımızı ortadan kaldırmak amacıyla planlı ve sistemli olarak yapılan siyasi hareketleri baskılar bir gün bile Türk milletine karşı azalmadı durmadı.
Öte yandan Türk aydınlarını ve yeni yetişen millet, yurtlarını sever yiğit Türk gençlerini her türlü işkenceyle öldürerek. Hayatta yaşayanları bile kıyıcı dikta rejimin hapishanelerde ağır işkencelerle öldürmüşlerdir.
Aynı olaylarda Çinliler Nisan 1970 tarihinde Ürümçi’de 74 Türk’ün yargılanmadan işkenceyle öldürülmüştür.
Doğu Türkistan Türkleri tüm idam işkence öldürmeye karşı sosyalist, Komünist sistemin zulmü yanında bir milyarın üstünde olan Çinlinin ağır ekonomik yükünü zorla çalıştırılarak kaldırmaktaydı.
Türk yurdunu işgal eden Çinliler hiçbir günahı olmayan bu millet Türk olması suç olarak türlü işkence baskıya yüklenmekteydi.
Çin sömürgeci yönetimi 1957 tarihinde Çin’in neresinde bir Türk milliyetçisi varsa ona karşı işkence uygulayarak, buna rağmen Türkler bu baskıya karşı mücadeleleri sürdürmekteydiler Doğu Türkistan`da olduğu gibi Çinliler, Moğolistan ve Tibet bile bu türlü hareketlere, mücadeleye karşı Çinliler katliamlar, soykırım sinsi siyaseti uygulayarak Türkleri kendi topraklarında çıkarmak için her türlü oyunları denemek istiyordu.
Çin,Türklerin tüm haklarını elinden alarak On binlerce Türkleri Türkçülük, milliyetçilik diye öldürdü yok etti. Çin Pekin kanlı yönetimi Türklere karşı politikası değişmeyerek, sömürgesi altındaki Doğu Türkistan Türklerini yoksul eğitimsiz, ekonomisiz, ana haklarından yoksun bırakarak, günümüze kadar yok etmeye tüm gücüyle uğraşmaktandı.
Türk milletini yoğun sinsi politikası ile Milliyetçilik,
Ajanlıkla suçlayarak idam etmektedir.
Türklerin yaşamış olduğu bölgelerde Yoğun kontrollerini arttırarak, Türklerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalayarak, nükleer sonucu milleti zehirleyerek, öldürerek, baskı zorluğu kullanarak Türkleri susturmakla, kültürel, siyasi ana eğitim haklarını ellerinden almakla onları Çinleştirmekle toprak yerlerine Çinlileri getirmekle yerleştirmektedir.
Ayrıca Çin yönetimi yerli Türkleri ölüme mahkûm etmekle, Bu kadar işkence, baskı, nefret, kindarlık,
Soykırımı, katliamı Türklere karşı Çin devleti tarafından elli yıldan beri yürütülmektedir.
Türklere acı gösteren Çinli cellât Şeng Şisey Türklerin dünyada en çok yer altı ve yer üstü zenginliklere sahip olmasıyla dünyada hiçbir milletin görmediği yoksulluğu çekerek, esaret içinde yaşamakla eskiden günümüze kadar hiçbir siyasi hakka, ana haklara, eğitimi kendi diliyle yapmayan Türkistan Türkleri Komünist rejimi tarafından silinmeye, yok olmaya karşı acı günlerini yaşamaktadırlar.
Bu kadar acı, işkence, baskıya, ölüme karşı Doğu Türkistan Türklerinin dayanma, sabır etme gücü kalmayarak ezilmektedirler.
İşte Türklerin varlığı Çinliler tarafından uygulanan Barının olayını hatırlamalıyız,
Kona(eski) adı  Korgan  olan Barın Kaşgar’ın Aktu(Aktağ) ilçesine bağlı olup, ın
Kaşgar`ın Aktu bağlıdır 19,650 nüfuslu bir ilçede yoğunluk Uygur ve Kırgız Türkleri yaşamaktadırlar. Türkler özellikle   tarım ve hayvancılıkla  uğraşmakla, elde ettikleri  tüm gelirleri Çin işgal rejimince  ellerinden zorla alınmaktadır. Bu nedenle diyebiliriz ki; Barın bölgenin en fakir   yerlerinden biridir.  Halk  ağır bir yoksulluk içinde yaşamak zorunda bırakılmıştır.
 5 Nisan 1990 tarihinde tanınmış Barın Olayı, Çin Komünistlere karşı Türklerinin Silahlı Ayaklanması” patlak vererek başlamıştır.
Bu katliam olayında Türkleri yok etmek amacıyla Barın İlçesinde patlak veren Türklerin Silahlı Ayaklanması bir teşkilatlı, planlı olarak düzenlenmiştir silahlı ayaklanmadan tek amaç Çin Türkleri uyanarak Çin Komünist partisine karşı milli bir dava yolunda Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini kurmaktır,
Barın olayı Zeydin Yusuf Başkanlığındaki 200 kişi 5 Nisan 1990 tarihinde sabah saat 6 Türklerin ellerinde ışık Allah’u Ekber diye bağırarak başlamıştır. Türkler ilçede bulunan Çin yönetimi hükümet binasının önünde toplandıktan sonra sabah namazı kıydıktan sonra, ilçe yönetimine isteklerini iletmek üzere toplanmışlardır,
Yazmış oldukları yazıda acılarını dile getirerek, Sürekli olarak Çin yönetimi Türkleri öldürmektedir idam etmektedir.
Bu Türk Kasabada 250 kadın kürtaj edilerek, çocuğu zorla alınmaktadır. Ve birden fazla Çocuk yasaklığı konularak tüm normal hakları bile engellenmektedir,
1989 tarihinde küçük bir kasabada tam olarak bir yılda yapılan kürtaj sayısı 250 aşarak çocuklar öldürülmektedir
Çin`den Ürümçi`ye her 15 dakikada bir tren ile binlerce genç kızları hepsi Çinliler tarafından götürülerek, aile planlama yapma diye uzaklaştırmaktadırlar ve birçoğuca öldürülmektedir.
Türklerin bu ayaklamalarında tek amacı mücadelelerini sürdürerek, Çinlileri Türk topraklardan çıkmasızını bendi bölgelerine dönmeleri ile ilgili bu hareket, birde Aile planlaması bir an önce durdurulması nedeniyle uygulanmıştır.
Günümüzde Türklere uygulanan vergiler kalkmasıyla, kültürel ana haklarına kavuşmakla yeni bir demokrasi doğmasını Türkler istemektedirler.
Türklerde başkaları gibi bu ülkenin yerli vatandaşı olarak kendi yapraklarında özgürce yaşamak istiyorlar. Yok, olmak istemiyorlar.
Barın Türk gençleri birbirlerine gönülden sarılarak, haklarını almak için mücadeleyi sürdürmeye söz vererek ölüme karş durmuşlardır.
Barın İlçesinin komünist parti başkanı İşbirlikçi hain Tursun Türklerin ayaklanmasını bu olayı merkez yönetimine telefonla bildirerek, Kaşgar da bulunan kol ordu komutanlığından yüzlerce askerden oluşan özel takım, türlü silah araçlar gönderilerek, bunun ile yetmeyerek ardından 130 takviye gücü daha gönderilerek Türk gençlerini ve yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan milletin 200 üstünde olan gençlerin üzerine ateş açılarak, çok sayıda insanlar ölmüştür, her kes bu kıyıcı katliama karşı dağılarak. Yönetim ise gösterici gençleri arama, tutuklama, öldürme operasyonu düzenleyerek,
Çatışmalar yaşanmıştır, Bu olayda aynı gün çok sayıda gençlerle yüzlerce köylüler ölür, 193 kişi yaralanır. Ve milleti öldürmeye geniş çapta operasyon düzenlenir…
Olaydan bir gün sonra Çin Genel Kurmay başkanlığı Kaşgar’daki kol ordu komutanlığından hava, kara ve roket, topçu güçlerinden oluşan 3000 kişilik özel ordu Barın ilçesine gönderilir. Bölgeye bağlı Bütün yollar kapatılarak, Barın ilçesine havadan, karadan askeri operasyon düzenlenerek, toplar, roketler yağarak,
Köy evleri hem havadan hem de karadan ağır silahlarla harabeye döndürerek yıkıp, yakmaya maruz kalır. İnsanlarda taranarak öldürülür.
300 üstünde Türkler acımasızca öldürülerek, 400e yakın yaralanmıştır. Artık bu katliam10 Nisana kadar sürerek, çatışmada 5000e yakın Türkler acımasızca öldürülür. 200 den fazla tutuklanır 25 yıl müebbet olarak Türkler cezaya çarptırılır
Barın olayında özel olarak Çin devlet başkanı Jiang zemin, Çin başbakanı Li peng, Çin genel kurmay başkan yardımcısı Liu Hua Çinglar büyük rolü Olarak Türkleri yok etmeyi planlarla çalışmışlardır.
Çin Halk Cumhuriyeti küçücük Barın kasabasındaki olayda 4000 üstünde Türkü öldürmüştür.
Çok sayıda Türklerde yaralanmıştır.
Doğu Türkistanlılar 1990 yılı Nisan ayının 5’inde Kaşgar’ın Aktuğ nahiyesinin “BARIN” kazasında başlattıkları bu “Millî Kurtuluş Hareketine… , “BARIN SAVAŞI” da demektedirler; çünkü “Barın Millî Kurtuluş Hareketi,” Doğu Türkistan halkının Kızıl Çin Doğu Türkistan halkının Kızıl Çin esaretine hiçbir zaman boyun eğmediğinin, eğmeyeceğinin ve çektirilen bütün işkencelerin hesabının bir gün mutlaka sorulacağının açık bir göstergesidir.
“Barın Özgürlük Savaşı,” Doğu Türkistan halkını Kızıl Çin’in ateş çemberi içine terk ederek kafalarını kuma gömen bazı dünya devletlerine de verilmiş bir derstir. “Barın Özgürlük Savaşı”, “Nasıl olsa yapılacak bir şey yok” diyerek ümitsizlik uçurumuna yuvarlananların alınlarının ortasına indirilmiş bir çelik yumruktur.
esaretine hiçbir zaman boyun eğmediğinin, eğmeyeceğinin ve çektirilen bütün işkencelerin hesabının bir gün mutlaka sorulacağının açık bir göstergesidir.
Barın Özgürlük Savaşı”, “Doğu Türkistan Özgürlük Savaşçıları”nın dünya durdukça “Özgürlük Savaşı”nı kesintisiz olarak devam ettireceklerinin de bir işaretidir.
ÇKP Saldırganlığının   Kaşgar’in Barın  Kasabasında yaptığı Katliamının 34.yılında Barın Şehitlerini Saygıyla anıyoruz.
Kızıl Faşist ÇKP zulmünü en güçlü şekilde  lanetliyoruz.!
Share
738 Kez Görüntülendi.