UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
İngiltere’de yayınlanan “Telegraph” gazetesi 6 Ocak’ta yayınladığı raporda, Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan Türk halklarını(boylarını)kullanarak bazı guruplara pozitif ayırımcılık yaptığı ve bu kardeş halkların aralarına kin ve nefret tohumları ekerek grupları bir birlerine karşı nasıl kullandığı ve özellikle Uygur bölgesinde yaşayan en kalabalık Türk gurubu Uygur Türklerini kontrol ve baskı altında tutabilmek için onlara yönelik baskı ve zulüm ve diğer insanlık dışı uygulamalarında Kazak Türklerini kendi baskı ve zulmüne nasıl ortaklığa Kazakları nasıl zorladığını ortaya koydu.
The Telgraph gazetesi “Bunu kendi kardeşlerimize yaptık: İşgalci Çin, Kazakları Uygurlara yönelik baskı ve zulmüne nasıl zorladı?” başlığı altında yayınladığı ve Manşetten yayınladığı haber yorumunda Doğu Türkistan asıllı Kazak Türkü olan ve Çin işgal rejiminin 2017’de başlattığı “Radikalizm ve Terörcülerle Savaş” kampanyasında aktif rol alan Gülfiye Kazbek ile yapılan bir raportajına yer verdi. Bir süre önce Kazakistan’a göç eden ve halen Şu anda Kazakistan’da güven içinde yaşayan Gülfiye Kazbek raportajinda, Müslüman Uygurların özellikle geceleri evlerine baskın yapılarak nasıl göz altına alındıklarını ve bu işlemin gerçekleşmesi için İşgalcilerin kendisine nasıl emir verdiğini anlattı ve ” Tutuklanan Uygurların akibeti hakkında biz ve aileleri dahil hiç kimse bir şey bilmiyorduk. Onları aileleri ile bir daha görüştürülmüyordu, çünkü görüşmeleri yasaktı. Böyle emir veriliyordu. Çünkü tutuklananların aileleri ikinci kez görüşemedikleri gibi onların nereye götürüldükleri ve nerede tutuldukları hakkında da bilgi verilmiyordu. Kendilerine bilgi verilmesi yasaktı.” dedi.
Gülfiye Kazbek : Katıldığı Toplu Gözaltı Operasyonlarında Gördüklerini şöyle anlattı :
- Toplu tutuklamalar özellikle geceleri yapılıyordu. Mahalle asker ve polislerce kuşatma altına alınıyor ve kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmiyordu.
- Daha öncesi tutuklanacakların hazırlanan listelerine göre evlere giriliyor ve isimleri olanlar elleri kelepçelenerek başlarına siyah torbalar geçirilerek araçlarına bindirilerek götürülüyordu.
- Polis merkezlerine götürülen bu tutukluların kemerler, kemer, düğme ve altın ve gümüş bilezik, yüksük ve diğer ziynet eşyaları ailelerine teslim edileceği önü sürülerek toplanıyordu.
- Benim de katıldığım bir gözaltı kampanyasında Çin işgal rejiminin tutuklulara karşı acımasız ve vahşi davranışlarına şahit oldum. Onların kelepçelenerek ve başlarına siyah torbalar geçirilerek üç otobüse bindirilip belirsiz bir yere götürüldüler. Çinli asker ve polislerinin gözaltına aldıkları Uygurlara yönelik bu acımasız ve insanlık dışı davranışlarını görünce şoke oldum ve çok üzüldüm
- Görev aldığım bir diğer tutuklama operasyonunda bir aileden tam 10 kişi tutuklandı, Ancak bunların ne sebepten gözaltına alındıkları ve nereye götürülecekleri hakkında hiç bir bilgi verilmiyordu. Sormamız da yasaktı.
- Tutuklananların Hapishaneye mi yoksa Toplama kamplarına götürülecekleri bilinmiyordu. Belki de katledilmek için götürülüyorlardı. Çünkü, bunlar hakkındaki tam bilgilerin gizli tutulması insanın aklına her ihtimali getiriyordu.
- Benim bu tutuklanma operasyonlarında görev almam isteğim ve arzum dışında idi. Çünkü, reddetmem benim de tutuklanmam ve cezalandırılmama sebep olurdu.
- Ben dahil hiç kimse bu işleri yapmak istemez ama başka çaresi ve çıkış yolu yoktu. Zorlama ve dayatmalarla bu işler zorla yaptırılıyordu bizlere.
- Her zaman düşündüğüm ve çok korktuğum şey benim başıma da bu kötü şeylerin gelmesi, çocuklarımın yetim kalması ve kadınların kocalarından zorla ayrılarak koparılması endişesi idi.
- Ben Çinli işgalcilerin bu tutuklama operasyonlarında bir süre çalıştıktan sonra istifa ettim. Daha sonra Kazakistan’a göç etmek istediğimi bildirdim. Çin işgal yönetimi bana ” Gördüklerim ve tanık olduklarım hakkında hiç konuşmamak ve başkalarına anlatmamam şartı ile izin verdiler.