ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2023 yılında dünyadaki insan hakları durumuna ilişkin bir rapor yayınladı. Bu raporda, insan hakları ihlallerine ilişkin hesap verme eksikliğinin dünya çapında ihlallerin ve krizlerin derinleşmesine yol açtığı vurgulanıyor.
Yılda bir kez yayınlanan yıllık raporda, Uygurların durumuna ayrılmış özel bir bölüm yer alıyor ve Uygurlara yönelik devam eden, insanlığa karşı suç oluşturan kitlesel zulme ve Uygurların toplu olarak serbest bırakıldığına dair hiçbir kanıt bulunmadığı belirtiliyor. Ayrıca, bölgede diğer Türk halkları cezaevlerinde ve kamplarda hapsedildiği kanıtları ile birlikte yer alıyor. ve Geçen yıl da ünlü Uygur Halk bilimci ve antropolog Dr. Rahile Davut’un “ulusal güvenliğe tehdit oluşturma” suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığı ve bunun ise kabul edilemez ve haksız bir cezalandırma olduğu belirtiliyor.
Raporda ayrıca Çin hükümetinin “İslam’ı Çinlileştirme ” uygulaması ile Uygurları dini asimilasyona zorladığı ve hükümetin şu anda bölgede turizmi teşvik ettiği ve ziyaretçilere yasaklanmış Uygur kültürünün “sterilize edilmiş ve ‘kontrollü ” bir versiyonunu sunduğu ve bu yolla kazanç elde ettiği bilgisi de yer alıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü(HRW)’nün 2023 yıllık raporu 11 Ocak 2024’de yapılan özel bir basın toplantısı ile açıklandı. Raporda Çin’in Uygurlara yönelik baskı, zulüm ve insanlık suçlarına defalarca değiniliyor ve Özellikle uluslararası toplumun Uygur meselesine yönelik zayıf yaklaşımı özellikle vurgulanarak eleştiriliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Başkanı Tirana Hassan’ın açıkladığı rapor ana başlıkları ile şöyle ;
- Ülkelerin İsrail-Hamas çatışmasına verdiği tepki ile Çin’in Uygurlara yönelik baskılara gösterdiği barız farklılıklara vurgu yapılıyor ve bu durum eleştiriliyor.
- 2023 yılının insan hakları ihlalleri ve savaşlar nedeniyle derin acılar ve büyük maliyetlerle dolu bir yıl olduğu belirtiliyor.
- İsrail ile Hamas arasında ve Sudan’da yaşanan çatışmaların yanı sıra Ukrayna, Burma, Etiyopya ve Afrika’nın kıyı bölgelerinde devam eden çatışmalar büyük acılara neden olduğu bilgilisine yer veriliyor.
- . İnsan haklarının geliştirilmesinde rol oynayan hükümetlerin , insan haklarının korunması ve uygulanmasında farklı standartlar benimsemiştir. İsrail hükümetinin Gazze’de sivillere karşı işlediği savaş suçlarını kınayan hükümetler, Çin’in Uygur bölgesinde insanlığa karşı işlediği suçlar konusunda sessiz kalmaları eleştiriliyor. Bu tür adil olmayan çifte standartla yaklaşımların insan haklarını korumaktan sorumlu kurumlara olan güveni yok ettiği ifade ediliyor.
- Hükümetlerin diplomaside insan hakları ilkelerine dayalı uzun vadeli ilişkilerin faydalarını göz ardı ettiği ve bunları kısa vadeli ticaret veya güvenlik uğruna feda ettiğini kaydediliyor.
- Hükümetlerin yükümlülüklerini yerine getirirken seçici ve farklı davrandıkları ve bu durumun insan hakları konusunda Suistimaller, krizler ve savaşlar suçların daha da yaygınlaşmasına ve İnsanlık suçu işleyen kötü yönetimlerin cesaretlendirilmesine zemin hazırladığına vurgu yapılıyor.
- İnsan Hakları ve hukukun korunmasında Uluslararası düzeyde insan haklarının ahlaki temele uygun hareket edilmesi, olaylar karşısında tutarlılık ve kararlılık gerektirdiği hususları da özellikle ifade ediliyor.
- İnsani krizlerin 2024’te sona erdirilebilmesi için insan hakları ihlalleri konusundaki Çifte standarta son verilmesinin gerekliliği ve önemi hususları belirtiliyor.
- Çin’deki insan hakları ihlallerinin 2023 yılında daha da derinleşerek ve yaygınlaşarak devam ettiği,Çin’in Uygurlara yönelik uygulamalarının “insanlığa karşı suç” teşkil eden suçlar olarak tanımlanıyor.
- Yurtdışında yaşayan Uygurların ülkelerindeki aile ve yakınları ile iletişim kuramadıkları bunun ise bir haberleşme hakkı olduğu belirtiliyor.
- Uygur bölgesinde ana dillerini, kültürlerini ve dinlerini savunanların cezalandırıldıkları ve onların “Bölücülük” suçlaması ile “ağır hapis cezalarıyla cezalandırıldığı” belirtiliyor.
- HRW Başkanı Tirana Hasan, basın toplantısında , Uygurlara yönelik Çin’in baskı ve zulmünün hafifletildiğine dair bir kanıtın bulunmadığını da vurguluyor.
- Çin’in Uygurlara yönelik baskı ve zulmünün devam ettiği Özellikle Çin’in “Yeniden eğitim kampları” olarak tanımladığı Çin tipi Toplama Kamplarına dikkat çekiliyor.
- Son zamanlarda Çin yönetiminin Toplama Kamplarını kapattığını iddialarının uydu görüntüleri ile bazılarının kapattığını gösteriyor. Ancak Uygurlara yönelik kapsamlı zulmün durduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığı bilgisine yer veriliyor.
- Çin’in işgalindeki Uygur bölgesinde yaşayahn Uygurlara ve diğer Müslüman uluslara yönelik baskının daha da kötüleştiğin dair kanıtlar görüldüğü, gözaltına alınanların/Kaçırılanların Toplama kampları yerine cezaevlerine kapatılarak merkezi sisteme entegre edildiği ifade ediliyor.
- Kendilerine ulaştığımız ve tanıştığımız Uygurların çoğunluğunun tutuklu ve hapisteki aile bireylerinin nerede tutuldukları, ceza süreleri ve sağlıklar Vb. özel durumları hakkında doğru ve inandırıcı bilgilere sahip olmadıkları ve onların akibetlerinden derin endişe içinde olduklarını ifade ettikleri de bildiriliyor.
- 2023 yıllık raporunda Uygurların Çin hükümetince orantısız,sert ve çok ağır şekilde cezalandırıldıkları de belirtiliyor.
- Çin’in Henan eyaletinin Shangqiu Teknoloji Enstitüsü öğrencisi Uygur Kamila Wahit’in durumuna da yer verilen raporda Kendisinin yargılanması ile ilgili çarpıcı bilgilere de yer alıyor
- 2022’de Çin Mahkemesi Çinli aralarında Sao Jixin, Li Yuanjing, Jay Dengruy ve Li Siqi’nin de bulunduğu Beyaz Kitap Hareketi’ne katılan bazı protestocuları kefaletle serbest bırakmıştır. Ancak Mart/2022’de aynı gurup içinde olduğu iddia edilen Uygur üniversite öğrencisi Kamile Vahit, sırf protestoların görüntülerini internette paylaştığı için “aşırılığı teşvik etmek” suçlamasıyla üç yıl hapis cezasına çarptırıldığı bu ceezalandırmada da etnik ayırımcılık yapıldığı bilgisi de yar alıyor .
- Çin’in baskısından kaçarak Tayland’a sığının ve Tayland’daki bir göçmen gözaltı merkezinde dokuz yıl tutuklu kalan 2 Uygur sığınmacının Şubat ve Nisan 2023’te ölümü ve Çin’den kaçarak Pekin’in etkisi ve güdümü altındaki ülkelerde sıkışıp kalan Uygurlar da dahil olmak dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Uygurların Çin yönetiminin sınır aşan baskı ve tehditlerine (sınır ötesi baskılarına) maruz kaldıkları da vurgulanıyor.
- İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bu ve benzeri önemli raporlarının, Çin’in baskı ve zulmünün “Evrensel Periyodik İncelemesi “çerçevesinde değerlendirilmesi ve Birleşmiş Milletler tarafından 23 ve 24 Ocak/2023 tarihlerinde yayınlanan bu konudaki rapora atıf yapıldığı belirtiliyor.
- Bu ve benzer diğer raporların Çin’in bu tür sınır aşan ” baskı ve zulüm ve diğer suçların” ortadan kaldırılmasına yönelik bir dizi girişim ve faaliyetlere esas alınabileceği bildiriliyor.
HRW Asya Direktörü Maya Wang : Bu ve benzeri Raporlar Sorumluluk Noktasından Çok Önemli
Özgür Asya radyosuna yayınlanan bu yeni rapor ile ilgili konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Asya Bölgesi Direktör Yardımcısı Maya Wang, 11 Ocak’ta açıklanan bu raporun Çin yönetiminin Uygur bölgesinde etnik Müslüman Türklere yönelik baskı ve zulüm uygulamaları konusunda Çin’i sorumlu tutma fırsatı verdiğini belirtti ve ” İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yıllık raporu BM.lerin Çin’in bu yılki BM Kapsamlı Periyodik Çin İncelemesinden öncesi yayınlanması önem taşımaktadır. BM. ve diğer Hükümetlerin, insan hakları konusunda Çin hükümetini sorumlu tutmak ve bu hak ihlalleri konusunda sorular sormak fırsatı verecektir. BM.lerin bu rapor içeriğinde yer alan hususlar konusunda 4 yıllık periyodik inceleme fırsatını değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çin hükümeti Uygurlara karşı yine aynı şekilde ciddi suçlar işlemeye devam ederse ve bu konuda sorumlu tutulmazsa , işlediği her suçun yanına kar kalacaktır. “sözleri ile değerlendirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü de yayınladığı bu 2023 yıllık raporunda, Mayıs 2023’te BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Turk’un Ağustos 2022’de BM.lerce açıklanan Uygur raporunda yer alan ve Çin hükümetinin Uygurlara yönelik eylemlerinin ” Oluşturulması Muhtemel özet raporun “somut olarak takip edilmesi” çağrısında bulunuyor. Ayrıca, yayınlanan bu yeni rapor hakkında henüz BM İnsan Hakları Konseyi’ne bilgi vermediğini ve ilerlemeye yönelik herhangi bir somut planın ana hatlarına yer ver verilmediği ancak taviseyeler kısmında önerilen hususların pratikte uygulanması veya bölgede yaşayan Uygurlar ve diğer Türk halklarına yönelik baskı ve zulme son verilmesi çağrısı de yapılıyor.